Bir ‘Proto Türk’ hikayesi: Hititler -1: Anadolulu Şuppiluliuma
Hititler (Etiler), Tunç Çağı’nda Anadolu’ya altın dönemini yaşatmış bir devletin, medeniyetin sahibi. Kurdukları devlet, M.Ö. 14. yüzyıl ortalarında I. Şuppiluliuma yönetiminde Mezopotamya'ya kadar yayılmış.
Medeniyetleri öyle büyük ki, bugün elimizdeki belgelere göre Hititçe, Luvice (Luwi) konuşmuşlardır ama tabletlerde Sümer ve Akad alfabesiyle yazılar da bulunuyor.
Çok tanrılı bir inanca sahip Hititlerin Türk olup olmadığı üzerine yoğun bir tartışma yaşanıyor. Kararı elbette bilim insanları belgelere dayanarak verecektir. Ancak yaptığım araştırma ve okuduğum yazılar Türkleri Hititlerden, Hititleri Türklerden ayırmanın zor olduğunu gösteriyor.
Araştırmacı, tarihçi, numismat ve koleksiyoner Osman Zafer Yavuz’un, yaptığımız sohbette kurduğu, “Anadolu’ya devlet düzeni ve geleneğini yerleştiren Proto Türk Hititlerdir.” cümlesi, şahsi inancımı pekiştirdi. Konu pek çok yanıyla, yönüyle araştırılıyor, tartışılıyor…
Osman Zafer Yavuz, aynı zamanda Hatay Büyükşehir Belediyesi Expo Proje Ofisi’nde görevli. Kendisiyle Expo 2021 Hatay Fuarının tanıtımı için Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş tarafından davet edildiğimiz şehri gezerken, daha doğrusu o bizi anlatarak gezdirirken tanışmıştık.
Şaşkın sandığım kral…
Gezi öncesi yaptığım araştırmalarda rastladığım bilgilerle tanıyıp hayran olduğum ve fakat benim dışımda kimsenin pek ‘önemsediğini’ gördüğüm, Geç Hitit Dönemi Kralı (M.Ö. 1207-1180) II. Şuppiluliuma’yla ilgili birkaç da yazı kaleme almıştım. Telaffuzu zor olduğu ve o ‘şaşkın’ bakışına yakıştığı için bendenizin ‘Şuppi’ dediği II. Şuppiluliuma’nın hiç de şaşkın olmadığını; hatta başarılı bir kral olmasının yanında, gelecekte “Bizans oyunlarına” ilham verecek komplolar, darbeler gerçekleştirdiğini dinledim Osman Zafer Yavuz’dan.
Buna göre; Boğazköy’de yıllardır yapılan arkeolojik kazılardan elde edilen buluntulara ve çevrilen tabletlere göre Neo Hitit imparatorluğunun son kralı II. Şuppiluliuma’dır.
M.Ö. 1227’de Hattuşa’da Hitit sarayında doğdu. Dedesi Büyük kral Hattuşili, büyükannesi meşhur kraliçe Puduhepa, babası IV. Tuthaliya’dır.
Kral olan ağabeyi III. Arnuvanda’nın iktidarı döneminde Hitit Prensi ve Müstakil kral unvanı ile Amuk, Alalakh’a gönderildi. III. Arnuvanda’nın kısa krallığında çok sıkıntılar yaşanmış diğer Hitit beyleri ve vasal krallarca pek itibar görmemiştir.
Her ne kadar ele geçirilen tabletlerde II. Şuppiluliuma’nın ağabeyinin ölümünde alakası olmadığı yazsa da bu tabletler kasıtlı olarak onun iktidarında yazılmış gibi durmaktadır. M.Ö. 1207’de vasat ve sevilmeyen kral Arnuvanda sarayda öldü, öldürüldü aslında. Hititlerde saray entrikaları ve darbeler alışılmadık şeyler değildi. Merkezi ordu içerisinde sevilen diplomatik kişilikli Suppiluliuma 700 km uzakta iken her şey gelişti. Birkaç hafta hasta yatağında kısmi felçli olarak yatan kral, Rahiplerin dua ritüelleri arasında can verdi. Selefini sahneden kaldıran Halef yeni kral Şuppiluliuma beklediği haberi Alalakh’ta kısa bir zaman içinde aldı. Hazırlıklarını yaparak maiyetindeki atlı arabalı savaşçılar, rahipler, şifacılar, tüccarlar ve danışmanları ile Hattuşa’ya yola koyuldu. Çalkantılı Arnuvanda iktidarının sonunda sadece yirmi yaşında idi.
Şuppi tahta oturduğunda…
İyi eğitimli, zeki, dindar ve askeri yetenekleri olan Şuppiluliuma, Hattuşa’da tahta oturduğunda Neo Hitit Devletinde bir anda her şey süt liman oluvermiş. Fakat kimse onun son Hitit kralı olduğunu bilmemekteymiş. Vasal krallar, Hitit beyleri, komşu krallıklar tabiyet ve iyi niyetlerini bildiren tabletleri Hattuşa’ya yollamışlar. Şuppiluliuma genç ve gözü pek bir kral olarak Pankuş’ta (Hitit Meclisinde) ülkesi için yapılacakları, tarım uygulamalarını, yeni vasal kralları, vergileri tanıtarak rahiplerin yanında tanrılara kurbanlar sunmuş. Uzlaşmaz kuzey Suriye ve Batı Anadolu seferleri için gerekli maddi kaynakları hazırlamaya koyulmuş. 27 yıl yöneteceği Neo Hitit İmparatorluğu kısmen güçlüymüş. Güçlü bir kara ordusu, Kizzuvanda sahilinde donanması, başkentte ağzına kadar dolu tahıl ambarları bulunuyormuş.
Bu tabloya bakarak, zengin Hitit ülkesi, kadim düşmanlarına hızlıca bir savaş açarak sonu gelmez yıkım sürecini tetikledi. Savaş silsilesi Kuzey Suriye’den Batı Anadolu’ya kadar hareket halinde sürekli savaşan Hitit kara ordusunu yıprattı.
YARIN: Sanki bugün…