Haluk Balaban'dan Ankara Konakları'nda Kapı Çakçakları
Şimdiki kapı zilleri yerine kullanılan Kapı Çakçakları bazen nadide sanat eseri gibi usta ellerden çıkan, her konak kapısında, ayrı özellikte ve güzellikte sanat eserleri idi.
Ankara konaklarının dış kapıları umumiyetle çift kanatlı olur, her kanatta ayrı kapı çakçağı bulunurdu. Bunlardan sağda ilk açılan kapıdaki Çakçak, tok ses çıkarır ve erkek misafirlerin kullandığı kapıydı. Bunu duyan ev sahibi eve gelen misafirin erkek olduğunu anlar kapıyı evin erkeği açardı. Kapının açılmayan sol kanadında çın çın ses çıkaran kapı tokmağı olurdu. Daha ince, tiz ses çıkaran bu sesi duyan ev sahibi gelenin hatun kişi yani kadın olduğunu anlar kapıyı evin hanımı açardı.
Ankara Konakları'nda kapıların arkasında Kol Demiri (Dayak) denilen ekstra kilit sistemi her türlü tehlikeye karşı konakları kale kapısı gibi korurdu. Kapıların kilitleri muhteşemdi. Bir tabancanın namlusunu andıran anahtarları olurdu. Bunlara Macar Kilit denirdi. Sonraları Tavşanlı Kilitleri konakların ve evlerin kapılarında yer almaya başladı.
Ankara Konaklarında, dış kapıdan sonra bir bahçe alanı vardı. Günlük hayat burada geçer. Ankaralılar buraya Hayat derdi. Zamanla üşenen Ankaralılar gelen misafirine kapıyı açmak için bu Macar kilitlerine ince kendir ip bağlar, bu ipi çekerek kapıyı açarlardı. Tabii bu kapını açıldığını duymak için minik koyun açı asılırdı. Şıngırtısından kapının açıldığı belli olurdu.
Ankaralılar, gelen misafirine aç olsun, tok olsun mutlaka kahveden önce yiyecek bir şeyler ikram ederdi. Cömertliğin eve bereket getirdiğine inanılır, bu da sevgi ve muhabbeti artırırdı.
Yaşama ve hayata açılan tarihi kapılar her zaman ilgimi çekmiştir. Yazarken o anı bana yaşatan, bilmediklerimi öğreten Sevgili Haluk Balaban hocama minnettarım.