ASO Başkanı Seyit Ardıç sanayicilerin taleplerini anlattı
Ekonomi
(HABER MERKEZİ) - HABER MERKEZİ |
29.01.2025 - 16:49, Güncelleme:
29.01.2025 - 16:49
ASO Başkanı Seyit Ardıç sanayicilerin taleplerini anlattı
Ankara Sanayi Odası (ASO) Ocak Ayı Meclis Toplantısı, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün’ün katılımıyla yapıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Seyit Ardıç, güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi, sanayicilerin sorun ve taleplerini aktardı.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Ocak Ayı Meclis Toplantısı, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün’ün katılımıyla yapıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Seyit Ardıç, güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi, sanayicilerin sorun ve taleplerini aktardı. ASO Meclis Üyeleri’ne hitap eden Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Görgün de, savunma sanayiinin güncel durumunu, faaliyetlerini ve gelecek dönem planlamalarını paylaştı; sektörde faaliyet gösteren sanayicilerin sorularını yanıtladı.
Ankara Sanayi Odası, Ocak ayı Meclis Toplantısı’nda Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün’ü konuk etti. ASO Meclis Başkanı Celal Koloğlu başkanlığında yapılan toplantının açılış konuşmasını yapan ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi.
Konuşmasına, Kartalkaya’da yaşanan yangın faciasında değinerek başlayan ASO Başkanı Ardıç, “Kartalkaya’da yaşanan ve hepimizin yüreğini dağlayan yangın faciasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum. Ne yazık ki ihmal ve tedbirsizlik nedeniyle bir kez daha çok ağır bir bedel ödedik. En büyük temennimiz sorumluların hak ettikleri cezaları almaları, kurumsal yetkilerin açık bir şekilde düzenlenmesi ve ülkemizde bu tür faciaların bir daha yaşanmamasıdır” ifadelerini kullandı.
Küresel ekonomik gelişmeleri değerlendiren Başkan Ardıç, dünya ekonomisinde iki temel risk ve belirsizliğin ön plana çıktığını belirterek şöyle devam etti: Bunlardan ilki ABD Başkanı Trump’ın stratejik uzaklığı olmayan ve tahmin edilmesi zor politikaları, ikincisi ise Çin başta olmak üzere gelişmekte olan ekonomilerde yaşanan sıkıntıların nasıl aşılacağı. Bu iki gündem, ABD ve dünya ekonomisinin nasıl bir kulvarda hareket edeceğini belirleyecek temel dinamikler olarak karşımızda duruyor. İkinci temel belirsizlik ise Çin ve Avrupa ekonomilerinde yaşanan sorunlar. Çin’de hem durgunluk hem de deflasyonist riskin devam etmesi, Japonya’nın 1990’larda yaşadığı sarmalı akıllara getiriyor.’
Çin’in dış ticaret fazlasının son 5 yılda iki kattan fazla artarak 1 trilyon dolara yükseldiğine dikkat çeken Başkan Ardıç, “Çin’le ticaret yapan ülkeler yaklaşık 1 trilyon dolar ticaret açığı veriyor ve bu durum sürdürülebilir değildir. ABD Başkanı Trump’ın, Çin’den ithalata %60 vergi getirme planı, Çin’in ihracat rotasını değiştirebilir. Bunun üçüncü dünya ülkeleri pazarlarında yıkıcı etki ortaya çıkarması muhtemeldir. Diğer yandan, Çin’in agresif bir şekilde uyguladığı ihracat odaklı büyüme stratejisini sorgulaması, yurt içi tüketime ağırlık veren politikaları önceliklemesi, bahsettiğim yıkıcı etkiyi azaltabilecektir” diye konuştu.
ARDIÇ: BELİRSİZLİKLER ARTARKEN YENİ PAZAR FIRSATLARINI DA BERABERİNDE GETİRİYOR
Avrupa ekonomisinde süregelen sorunların Trump’ın uygulamayı öngördüğü ticaret politikaları ile endişeleri daha da artırdığını belirten Başkan Ardıç, şunları söyledi:
“ABD'nin Avrupa Birliği ile 200 milyar doları aşan ticaret açığını kapatmak için uygulamaya koyacağı politikalar bölge ekonomisini daha da zor bir duruma düşürecektir. Bu durumun, en önemli ticaret partnerimiz olan Avrupa’ya ihracat potansiyelimizi sekteye uğratması olasıdır. Ancak olumlu tarafta ise, ABD’nin Çin’e karşı uygulamayı düşündüğü yaptırımlar yeni tedarikçiler ortaya çıkarabilir ve bu da ülkemiz açısından fırsat yaratabilir.
Özetle, küresel ticaret sistemindeki değişimler ve bölgesel ekonomik blokların güçlenmesi, belirsizlikleri arttırırken, yeni işbirliklerini ve pazar fırsatlarını da beraberinde getiriyor.”
ASO Başkanı Ardıç’ın gündeminde enflasyonla mücadele de vardı. Merkez Bankası’nın Aralık ayından sonra Ocak ayında da enflasyonla uyumlu olarak politika faizinde 250 baz puanlık indirim yapmasını olumlu karşıladıklarını belirten Ardıç, “Bu indirimlerin en kısa sürede ticari kredi faiz oranlarına da yansıması en büyük beklentimiz” ifadelerini kullandı.
Yüksek enflasyonun 2025’te de en önemli gündem maddesi olacağına ve 19 aydır yürütülen dezenflasyon politikalarına rağmen enflasyonun halen yüksek seyretti halen yüksek seyretiğine dikkat çeken Başkan Ardıç, şöyle devam etti:
“Enflasyonla mücadelede sağlıklı sonuçlar için tedrici geçiş öngören para, maliye ve gelirler politikasının daha uyumlu ve eşgüdüm içinde uygulanması şarttır. 2025 yılı için enflasyon hedefimiz yüzde 21 seviyesinde iken faiz dışı bütçe harcamalarının yüzde 34,4 oranında artmış olması, dezenflasyon sürecinin zamana yayılmasına neden olacaktır. Diğer taraftan, kamuda tasarrufun cari harcamalar yerine üretim ve rekabet için temel belirleyiciler olan yatırım kalemlerinde yapılmış olması, önümüzdeki dönemde ülkemizin rekabet gücünü azaltacaktır.”
Enflasyonla mücadelede hedeflerin tutarlı olması gerektiğini vurgulayan Başkan Ardıç, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası orta vadede enflasyon hedefini yıllardır yüzde 5 olarak açıklıyor. Peki, bu hedef ne kadar gerçekçi ve hangi sanayici planlarını buna göre yapıyor? Enflasyonla mücadelede orta vade için de olsa daha gerçekçi hedefler ortaya koymamamız gerekiyor” diye konuştu.
ARDIÇ: ENFLASYON HEDEFİNİN ÜZERİNDE YAPILAN ARTIŞLAR ENFLASYONLA MÜCADELE İNANDIRICILIĞINI KAYBETMEKTEDİR
Otoyol ve köprü geçiş ücretlerine yüzde 43,93’lük yeniden değerleme oranında zam geldiğini hatırlatan Başkan Ardıç, şunları söyledi:
“Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız, ‘Enflasyon sepetinde karşılığı olmayan ürünleri yeniden değerlendirme oranında artırdık, enflasyon sepetinde ağırlığı, karşılığı olan ürünleri ise enflasyon hedefiyle tutarlı bir şekilde hatta onun altında artırdık’ ifadelerini kullandı. Söz konusu ürünlerin enflasyon sepetinde ağırlığı 10 binde 1 olunca TÜİK’in enflasyon hesaplamasına yansımadığı düşünülebilir. Ancak, enflasyon hedefinin çok üzerinde yapılan bu artışlar enflasyon ataletinin kırılamamasına neden olmakta ve enflasyonla mücadele inandırıcılığını kaybetmektedir. Para politikasında rasyonel adımlara rağmen; gıda, tarım, hukuk, eğitim ve barınma gibi alanlarda yapısal reformlara olan ihtiyacın politika yapıcılar tarafından bilinip uygulamaya konulmaması, makroekonomik istikrar hedefinden uzaklaştırmaktadır.”
ARDIÇ: YAPAY ZEKAYI ÜRETİM SÜREÇLERİMİZDE KULLANAMAZSAK SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMAMIZI SAĞLAYAMAYIZ
Başkan Ardıç, faiz, enflasyon ve kur sarmalına sıkışmış gündemin yanı sıra ileri teknoloji, yapay zeka ve iklim değişikliğine adapte olunması gerektiğini de dile getirdi. Ardıç, "Sürdürülebilir büyüme ve sanayileşmenin temel paradigması teknoloji ve inovasyona dayalı, yeşil ekonomi ve dijital dönüşümdür. İkiz dönüşüm artık bir tercih değil zorunluluğumuzdur. IMF Yapay Zekaya Hazır Olma Endeksi’nde ülkemiz 50. sırada bulunuyor. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefi koymuş bir ülke olarak yapay zekaya hazır olmazsak, üretim süreçlerimizde kullanmazsak, ne bu hedefimize ulaşabiliriz, ne de sürdürülebilir kalkınmamızı sağlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
ARDIÇ: DÖNÜŞÜMÜN UZAĞINDA KALMADIK
Ardıç, savunma sanayisinin, teknolojik yeniliklerin ve jeopolitik dinamiklerin etkisiyle sürekli bir dönüşüm içerisinde olduğunu belirterek, “Bu dönüşüm, askeri stratejilerde ve savunma sistemlerinin geliştirilmesinde köklü değişimlere yol açıyor. Biz de ülke olarak bu dönüşümün uzağında kalamazdık ve kalmadık da” dedi.
Ülkelerarası rekabetin ve işbirliğinin merkezinde bulunan savunma sanayisinin teknolojik ilerlemeyi teşvik etme, istihdam yaratma, yerel endüstrilerin gelişimini destekleme ve ekonomik büyümeyi sağlama potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Ardıç, Türkiye'nin 10,6 milyar dolarlık askeri harcamayla dünyada bu alanda 23. sırada yer aldığını aktardı.
Ardıç, savunma sanayisi yatırımlarında yerli ve millilik oranında yaşanan yükselişe dikkati çekerek, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın önderliğinde ve Savunma Sanayii Başkanlığımızın koordinasyonunda yapılan yatırımlarla yerli ve millilik oranımız yükseliyor. Savunma sanayimizin 2002 yılında 1,3 milyar dolar seviyesinde olan ciro hacmi bugün yaklaşık 13 kat artarak 17 milyar doları buldu. Dünya ihracatından aldığımız pay iki katına çıkarak 7 milyar doları geçti" dedi.
Ankara'nın ihracatının yüzde 13'ünün yüksek teknolojili ürünlerden oluştuğunu dile getiren Ardıç, "Geçen ay kamuoyuyla paylaştığımız İllerin Teknolojik Gelişmişlik Endeksi'nde (ASO-İLTEK) Ankara'mız İstanbul'u geride bırakarak birinci olmuştur. Son dönemde savunma sanayisinde elde ettiğimiz başarıların, yenilikçi bir ekosistemin oluşmasında Ankara'mıza önemli katkılar sağladığını görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Ardıç, 2024'te 17 milyar dolara ulaşan savunma sanayi cirosunun yaklaşık yüzde 50'sinin Ankara'da kurulu firmalardan kaynaklandığını, savunma ve havacılık ürünleri ihracatında başkentin ilk sırada olduğunu, bu firmalarda çalışan sayısının yaklaşık 55 bin kişiye ulaştığını söyledi.
Savunma sanayisinin 2030 yılına kadar 23 milyar dolar ciro, 10,7 milyar dolar ihracat ve 140 bin çalışan sayısına ulaşmasının beklendiğini ifade eden Ardıç, Ankara'da ise savunma sanayi cirosunun 17 milyar dolara, istihdamın 97 bine ve çalışan başına katma değerin ise 170 bin dolara ulaşmasını öngördüklerini kaydetti.
Ankara Sanayi Odası olarak, Ankara’nın Türkiye’nin savunma sanayiinin lideri olmasının haklı gururunu yaşadıklarını belirten Başkan Ardıç, “Bundan sonraki süreçte de nitelikli insan kaynağı, teknolojik altyapısı, Ar-Ge kapasitesi, yaşam kalitesiyle öne çıkan ve uluslararası marka bir şehir olma yolculuğunda savunma sanayimizin Ankara’mıza olan katkısının artarak devam edeceğine inanıyorum” dedi.
ARDIÇ: ASO ANKARA TEKNOLOJİ ÜSSÜ ÜLKEMİZ EKONOMİSİNE ÖNEMLİ KATKI SAĞLAYACAK
ASO’nun çalışmalarına başladığı Ankara Teknoloji Üssü projesinin önemli bir işlev göreceğini söyleyen Başkan Ardıç, “Ürün geliştirme ve üretim odaklı Ar-Ge yaklaşımıyla yeni bir teknopark modeli olan projemiz, 400 bin metrekaresi kapalı olmak üzere toplam 1,2 milyon metrekare alanda konuşlanacak. Ankara Teknoloji Üssümüzün fizibilite çalışmasını yakın zamanda tamamlayacağız. Farklı kiralama ve ortaklık modeliyle inşa edeceğimiz yeni model teknoparkımız ASO Ankara Teknoloji Üssü, kentimizin sanayisi başta olmak üzere ülkemiz ekonomisine önemli katkı sağlayacaktır” dedi.
ARDIÇ: ÖDEME TAKVİMİNE UYULMASI FİRMALARIMIZI RAHATLATACAKTIR
Başkan Ardıç, son zamanlarda savunma sanayiine tedarikçi olan firmaların hak edişleri konusunda gecikme yaşadıklarını belirterek, “Çoğu KOBİ niteliğinde olan bu firmalarımızın, kredi faizlerinin yüksek ve erişimin zor olduğu bu dönemde tahsilatlarında gecikme yaşaması, finansman yüklerini arttırmaktadır. Sözleşmede belirtilen ödeme takvimine uyulması firmalarımızı rahatlatacaktır” diye konuştu.
Ankaralı sanayiciler olarak Savunma Sanayii Başkanlığı önderliğinde TUSAŞ, ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN gibi şirketlere, savunma sanayiinin ihtiyacı olan bir alanda tedarikçi olarak ortak yatırım yapma arzusunda olduklarını da belirten Başkan Ardıç, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketleri tedarikçileri için özel kredi/kefalet programı başlatmasından dolayı da Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün’e teşekkür etti.
GÖRGÜN: SAVUNMA SANAYİİ İHRACATINA EN BÜYÜK KATKIYI VEREN ANKARA
ASO Meclis Üyeleri’ne hitap eden Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün de savunma sanayiinin güncel durumunu, faaliyetlerini ve gelecek dönem planlamalarını anlattı. Yerli ve milli imkanlarla üretilen platformların dünyada adından sıkça söz ettirdiğini ve "oyun değiştirici" olarak tanımlandığını söyleyen Görgün, "Geçen yıl ihracatımız 7,1 milyar dolara ulaştı. Ankara'da yer alan firmalarımız 2024 yılı ihracatına 3,2 milyar dolarlık katkı sağlayarak, ihracatta en yüksek katkıyı veren ilin başkentimiz olmasını sağladı. Şu anda dünyada savunma sanayisi ihracatı yapan ülkeler sıralamasında Türkiye'miz 11'inci sıradadır. Bu önemli bir başarıdır. Savunma sanayimizde ürettiğimiz platformlar ve platformların içindeki nitelikli alt bileşenler bize gelecekle ilgili ve geçtiğimiz süreçte yaptığımız toplantılardaki ve imzaladığımız sözleşmelerle 10 milyar doları çok yakın zamanda yakalayabileceğimizi söyleyebiliyorum" diye konuştu.
Görgün, üretilen platformlarda yerlilik oranının yüzde 80'lere çıktığına dikkati çekerek, özellikle kara ve hava araçlarında üretilen motorlar sayesinde yerlilik oranının artmaya devam edeceğini anlattı.
Sektörün sanayi ile koordinasyon ve entegrasyon süreçlerinde KOBİ'lerin, alt yüklenicilerin sağlıklı ve çevik olmasının önemli olduğunu vurgulayan Görgün, şu değerlendirmede bulundu:
"Bir platform yaptığınızda, savunma sanayisiyle ilgili bir ürün geliştirdiğinizde, o ürünün başarıyla çalışabilmesi için birçok alternatif senaryonun aynı anda fonksiyonunu en iyisiyle başarıyla yerine getirmesi gerekiyor. Sektörümüzdeki yüksek katma değer üreten özellikle KOBİ'lerimize, yan sanayilerimize büyük önem veriyoruz."
Görgün, yan sanayi ve KOBİ iş payıyla teknoloji ve ürün kazanımı uygulamalarına devam ettiklerini belirterek, büyük projelerde yerlileşme ve millileşmeyi destekleyebilmek adına teknoloji ve ürün kazanımı programlarında yan sanayi ve KOBİ'lerle iş yapılmasını zorunlu hale getirdiklerini bildirdi.
GÖRGÜN: FİNANSA ERİŞİMDE BÜROKRATİK SÜREÇLERİ EN AZA İNDİRMEYİ HEDEFLİYORUZ
EYDEP Programı kapsamında (A) veya (B) seviye sertifikaya sahip şirketlerin taraf olduğu sözleşmelerde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasını mümkün hale getirdiklerine işaret eden Görgün, şu ifadeleri kullandı:
"2024 yılının sonuna doğru tedarikçilerimizi destekleyecek iki yeni tedarikçi finansman destek programımızın tanıtımını gerçekleştirdik. Kefalet Şirketleri ile Finansman Modeli ve Sipariş ve Sözleşmelere Dayalı Finansman Modeli ile tedarikçilerimizin üretim süreçlerini aksatmadan sürdürmelerini, yeni projelerini hayata geçirmelerini mümkün kılmayı ve tedarikçilerin finansal kaynaklara erişimini kolaylaştırarak bürokratik süreçleri en aza indirmeyi hedefliyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketlerine tedarik hizmeti sağlayan ve KOBİ niteliğini taşıyan firmalara yönelik olarak toplamda 41 milyar lira büyüklüğü olan 'Savunma Sanayi Tedarikçilerini Destekleme Kefalet Kredi Programı' oluşturulmuştur. Piyasa koşullarına göre çok daha uygun şartlarda kredi imkanı sağlanmıştır."
ÇIĞIR AÇAN TEKNOLOJİLERE DE ODAKLANILACAK
Görgün, Ar-Ge projelerine önem verdiklerine dikkati çekerek, "Ar-Ge alanında vermekte olduğumuz destekler, yerli teknoloji geliştirme sürecine katkı sağlıyor, kritik teknolojilerin dışa bağımlılığını azaltıyor ve Türk sanayicisinin yenilikçi projelerde yer almasını teşvik ediyor. AR-GE ve teknoloji yönetimi faaliyetlerimiz, ülkemizin savunma sistemlerinde kullandığı kritik bileşenlerin yerli olarak üretilmesi ve ileri teknolojilerin ülkemize kazandırılması hedefi doğrultusunda büyük önem taşımaktadır. Geçtiğimiz yıl, 28 farklı firma, kurum ve kuruluş ile 20 AR-GE projesi imzaladık, 15 projeyi tamamladık, 4 adet savunma sanayisi geniş alan çağrısı yayımladık ve toplam 216 başvuruyu inceledik" dedi.
Sektörde ihracatın finansmanı konusunda Eximbank ile koordineli çalıştıklarını vurgulayan Görgün, şunları kaydetti:
"Savunma sanayisinde yakalanan başarının sürdürülebilirliği için önümüzdeki dönem stratejilerimizde, verimlilik, ihracat, dijital güvenlik ve dönüşüm ile çift kullanımlılık öncelikli amaçlarımız arasında yer alacaktır. Bununla birlikte çığır açan teknolojiler, finansal kaynakların çeşitlendirilerek artırılması, insan değerleri yaklaşımının geliştirilmesi, çevik yönetim, sanayimizdeki yeteneklerin KOBİ ve yeni girişimleri destekleyecek şekilde etkin kullanımı, kaynak yönetimi ve ömür devri yönetimi konuları da odaklanacağımız diğer alanlar arasında olacaktır."
Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, sektörde faaliyet gösteren ASO üyelerinin sorularını da cevapladı.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Ocak Ayı Meclis Toplantısı, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün’ün katılımıyla yapıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Seyit Ardıç, güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi, sanayicilerin sorun ve taleplerini aktardı.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Ocak Ayı Meclis Toplantısı, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün’ün katılımıyla yapıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Seyit Ardıç, güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi, sanayicilerin sorun ve taleplerini aktardı. ASO Meclis Üyeleri’ne hitap eden Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Görgün de, savunma sanayiinin güncel durumunu, faaliyetlerini ve gelecek dönem planlamalarını paylaştı; sektörde faaliyet gösteren sanayicilerin sorularını yanıtladı.
Ankara Sanayi Odası, Ocak ayı Meclis Toplantısı’nda Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün’ü konuk etti. ASO Meclis Başkanı Celal Koloğlu başkanlığında yapılan toplantının açılış konuşmasını yapan ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi.
Konuşmasına, Kartalkaya’da yaşanan yangın faciasında değinerek başlayan ASO Başkanı Ardıç, “Kartalkaya’da yaşanan ve hepimizin yüreğini dağlayan yangın faciasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum. Ne yazık ki ihmal ve tedbirsizlik nedeniyle bir kez daha çok ağır bir bedel ödedik. En büyük temennimiz sorumluların hak ettikleri cezaları almaları, kurumsal yetkilerin açık bir şekilde düzenlenmesi ve ülkemizde bu tür faciaların bir daha yaşanmamasıdır” ifadelerini kullandı.
Küresel ekonomik gelişmeleri değerlendiren Başkan Ardıç, dünya ekonomisinde iki temel risk ve belirsizliğin ön plana çıktığını belirterek şöyle devam etti: Bunlardan ilki ABD Başkanı Trump’ın stratejik uzaklığı olmayan ve tahmin edilmesi zor politikaları, ikincisi ise Çin başta olmak üzere gelişmekte olan ekonomilerde yaşanan sıkıntıların nasıl aşılacağı. Bu iki gündem, ABD ve dünya ekonomisinin nasıl bir kulvarda hareket edeceğini belirleyecek temel dinamikler olarak karşımızda duruyor. İkinci temel belirsizlik ise Çin ve Avrupa ekonomilerinde yaşanan sorunlar. Çin’de hem durgunluk hem de deflasyonist riskin devam etmesi, Japonya’nın 1990’larda yaşadığı sarmalı akıllara getiriyor.’
Çin’in dış ticaret fazlasının son 5 yılda iki kattan fazla artarak 1 trilyon dolara yükseldiğine dikkat çeken Başkan Ardıç, “Çin’le ticaret yapan ülkeler yaklaşık 1 trilyon dolar ticaret açığı veriyor ve bu durum sürdürülebilir değildir. ABD Başkanı Trump’ın, Çin’den ithalata %60 vergi getirme planı, Çin’in ihracat rotasını değiştirebilir. Bunun üçüncü dünya ülkeleri pazarlarında yıkıcı etki ortaya çıkarması muhtemeldir. Diğer yandan, Çin’in agresif bir şekilde uyguladığı ihracat odaklı büyüme stratejisini sorgulaması, yurt içi tüketime ağırlık veren politikaları önceliklemesi, bahsettiğim yıkıcı etkiyi azaltabilecektir” diye konuştu.
ARDIÇ: BELİRSİZLİKLER ARTARKEN YENİ PAZAR FIRSATLARINI DA BERABERİNDE GETİRİYOR
Avrupa ekonomisinde süregelen sorunların Trump’ın uygulamayı öngördüğü ticaret politikaları ile endişeleri daha da artırdığını belirten Başkan Ardıç, şunları söyledi:
“ABD'nin Avrupa Birliği ile 200 milyar doları aşan ticaret açığını kapatmak için uygulamaya koyacağı politikalar bölge ekonomisini daha da zor bir duruma düşürecektir. Bu durumun, en önemli ticaret partnerimiz olan Avrupa’ya ihracat potansiyelimizi sekteye uğratması olasıdır. Ancak olumlu tarafta ise, ABD’nin Çin’e karşı uygulamayı düşündüğü yaptırımlar yeni tedarikçiler ortaya çıkarabilir ve bu da ülkemiz açısından fırsat yaratabilir.
Özetle, küresel ticaret sistemindeki değişimler ve bölgesel ekonomik blokların güçlenmesi, belirsizlikleri arttırırken, yeni işbirliklerini ve pazar fırsatlarını da beraberinde getiriyor.”
ASO Başkanı Ardıç’ın gündeminde enflasyonla mücadele de vardı. Merkez Bankası’nın Aralık ayından sonra Ocak ayında da enflasyonla uyumlu olarak politika faizinde 250 baz puanlık indirim yapmasını olumlu karşıladıklarını belirten Ardıç, “Bu indirimlerin en kısa sürede ticari kredi faiz oranlarına da yansıması en büyük beklentimiz” ifadelerini kullandı.
Yüksek enflasyonun 2025’te de en önemli gündem maddesi olacağına ve 19 aydır yürütülen dezenflasyon politikalarına rağmen enflasyonun halen yüksek seyretti halen yüksek seyretiğine dikkat çeken Başkan Ardıç, şöyle devam etti:
“Enflasyonla mücadelede sağlıklı sonuçlar için tedrici geçiş öngören para, maliye ve gelirler politikasının daha uyumlu ve eşgüdüm içinde uygulanması şarttır. 2025 yılı için enflasyon hedefimiz yüzde 21 seviyesinde iken faiz dışı bütçe harcamalarının yüzde 34,4 oranında artmış olması, dezenflasyon sürecinin zamana yayılmasına neden olacaktır. Diğer taraftan, kamuda tasarrufun cari harcamalar yerine üretim ve rekabet için temel belirleyiciler olan yatırım kalemlerinde yapılmış olması, önümüzdeki dönemde ülkemizin rekabet gücünü azaltacaktır.”
Enflasyonla mücadelede hedeflerin tutarlı olması gerektiğini vurgulayan Başkan Ardıç, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası orta vadede enflasyon hedefini yıllardır yüzde 5 olarak açıklıyor. Peki, bu hedef ne kadar gerçekçi ve hangi sanayici planlarını buna göre yapıyor? Enflasyonla mücadelede orta vade için de olsa daha gerçekçi hedefler ortaya koymamamız gerekiyor” diye konuştu.
ARDIÇ: ENFLASYON HEDEFİNİN ÜZERİNDE YAPILAN ARTIŞLAR ENFLASYONLA MÜCADELE İNANDIRICILIĞINI KAYBETMEKTEDİR
Otoyol ve köprü geçiş ücretlerine yüzde 43,93’lük yeniden değerleme oranında zam geldiğini hatırlatan Başkan Ardıç, şunları söyledi:
“Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız, ‘Enflasyon sepetinde karşılığı olmayan ürünleri yeniden değerlendirme oranında artırdık, enflasyon sepetinde ağırlığı, karşılığı olan ürünleri ise enflasyon hedefiyle tutarlı bir şekilde hatta onun altında artırdık’ ifadelerini kullandı. Söz konusu ürünlerin enflasyon sepetinde ağırlığı 10 binde 1 olunca TÜİK’in enflasyon hesaplamasına yansımadığı düşünülebilir. Ancak, enflasyon hedefinin çok üzerinde yapılan bu artışlar enflasyon ataletinin kırılamamasına neden olmakta ve enflasyonla mücadele inandırıcılığını kaybetmektedir. Para politikasında rasyonel adımlara rağmen; gıda, tarım, hukuk, eğitim ve barınma gibi alanlarda yapısal reformlara olan ihtiyacın politika yapıcılar tarafından bilinip uygulamaya konulmaması, makroekonomik istikrar hedefinden uzaklaştırmaktadır.”
ARDIÇ: YAPAY ZEKAYI ÜRETİM SÜREÇLERİMİZDE KULLANAMAZSAK SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMAMIZI SAĞLAYAMAYIZ
Başkan Ardıç, faiz, enflasyon ve kur sarmalına sıkışmış gündemin yanı sıra ileri teknoloji, yapay zeka ve iklim değişikliğine adapte olunması gerektiğini de dile getirdi. Ardıç, "Sürdürülebilir büyüme ve sanayileşmenin temel paradigması teknoloji ve inovasyona dayalı, yeşil ekonomi ve dijital dönüşümdür. İkiz dönüşüm artık bir tercih değil zorunluluğumuzdur. IMF Yapay Zekaya Hazır Olma Endeksi’nde ülkemiz 50. sırada bulunuyor. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefi koymuş bir ülke olarak yapay zekaya hazır olmazsak, üretim süreçlerimizde kullanmazsak, ne bu hedefimize ulaşabiliriz, ne de sürdürülebilir kalkınmamızı sağlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
ARDIÇ: DÖNÜŞÜMÜN UZAĞINDA KALMADIK
Ardıç, savunma sanayisinin, teknolojik yeniliklerin ve jeopolitik dinamiklerin etkisiyle sürekli bir dönüşüm içerisinde olduğunu belirterek, “Bu dönüşüm, askeri stratejilerde ve savunma sistemlerinin geliştirilmesinde köklü değişimlere yol açıyor. Biz de ülke olarak bu dönüşümün uzağında kalamazdık ve kalmadık da” dedi.
Ülkelerarası rekabetin ve işbirliğinin merkezinde bulunan savunma sanayisinin teknolojik ilerlemeyi teşvik etme, istihdam yaratma, yerel endüstrilerin gelişimini destekleme ve ekonomik büyümeyi sağlama potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Ardıç, Türkiye'nin 10,6 milyar dolarlık askeri harcamayla dünyada bu alanda 23. sırada yer aldığını aktardı.
Ardıç, savunma sanayisi yatırımlarında yerli ve millilik oranında yaşanan yükselişe dikkati çekerek, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın önderliğinde ve Savunma Sanayii Başkanlığımızın koordinasyonunda yapılan yatırımlarla yerli ve millilik oranımız yükseliyor. Savunma sanayimizin 2002 yılında 1,3 milyar dolar seviyesinde olan ciro hacmi bugün yaklaşık 13 kat artarak 17 milyar doları buldu. Dünya ihracatından aldığımız pay iki katına çıkarak 7 milyar doları geçti" dedi.
Ankara'nın ihracatının yüzde 13'ünün yüksek teknolojili ürünlerden oluştuğunu dile getiren Ardıç, "Geçen ay kamuoyuyla paylaştığımız İllerin Teknolojik Gelişmişlik Endeksi'nde (ASO-İLTEK) Ankara'mız İstanbul'u geride bırakarak birinci olmuştur. Son dönemde savunma sanayisinde elde ettiğimiz başarıların, yenilikçi bir ekosistemin oluşmasında Ankara'mıza önemli katkılar sağladığını görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Ardıç, 2024'te 17 milyar dolara ulaşan savunma sanayi cirosunun yaklaşık yüzde 50'sinin Ankara'da kurulu firmalardan kaynaklandığını, savunma ve havacılık ürünleri ihracatında başkentin ilk sırada olduğunu, bu firmalarda çalışan sayısının yaklaşık 55 bin kişiye ulaştığını söyledi.
Savunma sanayisinin 2030 yılına kadar 23 milyar dolar ciro, 10,7 milyar dolar ihracat ve 140 bin çalışan sayısına ulaşmasının beklendiğini ifade eden Ardıç, Ankara'da ise savunma sanayi cirosunun 17 milyar dolara, istihdamın 97 bine ve çalışan başına katma değerin ise 170 bin dolara ulaşmasını öngördüklerini kaydetti.
Ankara Sanayi Odası olarak, Ankara’nın Türkiye’nin savunma sanayiinin lideri olmasının haklı gururunu yaşadıklarını belirten Başkan Ardıç, “Bundan sonraki süreçte de nitelikli insan kaynağı, teknolojik altyapısı, Ar-Ge kapasitesi, yaşam kalitesiyle öne çıkan ve uluslararası marka bir şehir olma yolculuğunda savunma sanayimizin Ankara’mıza olan katkısının artarak devam edeceğine inanıyorum” dedi.
ARDIÇ: ASO ANKARA TEKNOLOJİ ÜSSÜ ÜLKEMİZ EKONOMİSİNE ÖNEMLİ KATKI SAĞLAYACAK
ASO’nun çalışmalarına başladığı Ankara Teknoloji Üssü projesinin önemli bir işlev göreceğini söyleyen Başkan Ardıç, “Ürün geliştirme ve üretim odaklı Ar-Ge yaklaşımıyla yeni bir teknopark modeli olan projemiz, 400 bin metrekaresi kapalı olmak üzere toplam 1,2 milyon metrekare alanda konuşlanacak. Ankara Teknoloji Üssümüzün fizibilite çalışmasını yakın zamanda tamamlayacağız. Farklı kiralama ve ortaklık modeliyle inşa edeceğimiz yeni model teknoparkımız ASO Ankara Teknoloji Üssü, kentimizin sanayisi başta olmak üzere ülkemiz ekonomisine önemli katkı sağlayacaktır” dedi.
ARDIÇ: ÖDEME TAKVİMİNE UYULMASI FİRMALARIMIZI RAHATLATACAKTIR
Başkan Ardıç, son zamanlarda savunma sanayiine tedarikçi olan firmaların hak edişleri konusunda gecikme yaşadıklarını belirterek, “Çoğu KOBİ niteliğinde olan bu firmalarımızın, kredi faizlerinin yüksek ve erişimin zor olduğu bu dönemde tahsilatlarında gecikme yaşaması, finansman yüklerini arttırmaktadır. Sözleşmede belirtilen ödeme takvimine uyulması firmalarımızı rahatlatacaktır” diye konuştu.
Ankaralı sanayiciler olarak Savunma Sanayii Başkanlığı önderliğinde TUSAŞ, ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN gibi şirketlere, savunma sanayiinin ihtiyacı olan bir alanda tedarikçi olarak ortak yatırım yapma arzusunda olduklarını da belirten Başkan Ardıç, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketleri tedarikçileri için özel kredi/kefalet programı başlatmasından dolayı da Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün’e teşekkür etti.
GÖRGÜN: SAVUNMA SANAYİİ İHRACATINA EN BÜYÜK KATKIYI VEREN ANKARA
ASO Meclis Üyeleri’ne hitap eden Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün de savunma sanayiinin güncel durumunu, faaliyetlerini ve gelecek dönem planlamalarını anlattı. Yerli ve milli imkanlarla üretilen platformların dünyada adından sıkça söz ettirdiğini ve "oyun değiştirici" olarak tanımlandığını söyleyen Görgün, "Geçen yıl ihracatımız 7,1 milyar dolara ulaştı. Ankara'da yer alan firmalarımız 2024 yılı ihracatına 3,2 milyar dolarlık katkı sağlayarak, ihracatta en yüksek katkıyı veren ilin başkentimiz olmasını sağladı. Şu anda dünyada savunma sanayisi ihracatı yapan ülkeler sıralamasında Türkiye'miz 11'inci sıradadır. Bu önemli bir başarıdır. Savunma sanayimizde ürettiğimiz platformlar ve platformların içindeki nitelikli alt bileşenler bize gelecekle ilgili ve geçtiğimiz süreçte yaptığımız toplantılardaki ve imzaladığımız sözleşmelerle 10 milyar doları çok yakın zamanda yakalayabileceğimizi söyleyebiliyorum" diye konuştu.
Görgün, üretilen platformlarda yerlilik oranının yüzde 80'lere çıktığına dikkati çekerek, özellikle kara ve hava araçlarında üretilen motorlar sayesinde yerlilik oranının artmaya devam edeceğini anlattı.
Sektörün sanayi ile koordinasyon ve entegrasyon süreçlerinde KOBİ'lerin, alt yüklenicilerin sağlıklı ve çevik olmasının önemli olduğunu vurgulayan Görgün, şu değerlendirmede bulundu:
"Bir platform yaptığınızda, savunma sanayisiyle ilgili bir ürün geliştirdiğinizde, o ürünün başarıyla çalışabilmesi için birçok alternatif senaryonun aynı anda fonksiyonunu en iyisiyle başarıyla yerine getirmesi gerekiyor. Sektörümüzdeki yüksek katma değer üreten özellikle KOBİ'lerimize, yan sanayilerimize büyük önem veriyoruz."
Görgün, yan sanayi ve KOBİ iş payıyla teknoloji ve ürün kazanımı uygulamalarına devam ettiklerini belirterek, büyük projelerde yerlileşme ve millileşmeyi destekleyebilmek adına teknoloji ve ürün kazanımı programlarında yan sanayi ve KOBİ'lerle iş yapılmasını zorunlu hale getirdiklerini bildirdi.
GÖRGÜN: FİNANSA ERİŞİMDE BÜROKRATİK SÜREÇLERİ EN AZA İNDİRMEYİ HEDEFLİYORUZ
EYDEP Programı kapsamında (A) veya (B) seviye sertifikaya sahip şirketlerin taraf olduğu sözleşmelerde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasını mümkün hale getirdiklerine işaret eden Görgün, şu ifadeleri kullandı:
"2024 yılının sonuna doğru tedarikçilerimizi destekleyecek iki yeni tedarikçi finansman destek programımızın tanıtımını gerçekleştirdik. Kefalet Şirketleri ile Finansman Modeli ve Sipariş ve Sözleşmelere Dayalı Finansman Modeli ile tedarikçilerimizin üretim süreçlerini aksatmadan sürdürmelerini, yeni projelerini hayata geçirmelerini mümkün kılmayı ve tedarikçilerin finansal kaynaklara erişimini kolaylaştırarak bürokratik süreçleri en aza indirmeyi hedefliyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketlerine tedarik hizmeti sağlayan ve KOBİ niteliğini taşıyan firmalara yönelik olarak toplamda 41 milyar lira büyüklüğü olan 'Savunma Sanayi Tedarikçilerini Destekleme Kefalet Kredi Programı' oluşturulmuştur. Piyasa koşullarına göre çok daha uygun şartlarda kredi imkanı sağlanmıştır."
ÇIĞIR AÇAN TEKNOLOJİLERE DE ODAKLANILACAK
Görgün, Ar-Ge projelerine önem verdiklerine dikkati çekerek, "Ar-Ge alanında vermekte olduğumuz destekler, yerli teknoloji geliştirme sürecine katkı sağlıyor, kritik teknolojilerin dışa bağımlılığını azaltıyor ve Türk sanayicisinin yenilikçi projelerde yer almasını teşvik ediyor. AR-GE ve teknoloji yönetimi faaliyetlerimiz, ülkemizin savunma sistemlerinde kullandığı kritik bileşenlerin yerli olarak üretilmesi ve ileri teknolojilerin ülkemize kazandırılması hedefi doğrultusunda büyük önem taşımaktadır. Geçtiğimiz yıl, 28 farklı firma, kurum ve kuruluş ile 20 AR-GE projesi imzaladık, 15 projeyi tamamladık, 4 adet savunma sanayisi geniş alan çağrısı yayımladık ve toplam 216 başvuruyu inceledik" dedi.
Sektörde ihracatın finansmanı konusunda Eximbank ile koordineli çalıştıklarını vurgulayan Görgün, şunları kaydetti:
"Savunma sanayisinde yakalanan başarının sürdürülebilirliği için önümüzdeki dönem stratejilerimizde, verimlilik, ihracat, dijital güvenlik ve dönüşüm ile çift kullanımlılık öncelikli amaçlarımız arasında yer alacaktır. Bununla birlikte çığır açan teknolojiler, finansal kaynakların çeşitlendirilerek artırılması, insan değerleri yaklaşımının geliştirilmesi, çevik yönetim, sanayimizdeki yeteneklerin KOBİ ve yeni girişimleri destekleyecek şekilde etkin kullanımı, kaynak yönetimi ve ömür devri yönetimi konuları da odaklanacağımız diğer alanlar arasında olacaktır."
Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, sektörde faaliyet gösteren ASO üyelerinin sorularını da cevapladı.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.