Mustafa Kemal Samsun’a çıkarken, Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri, imzalanan Mondros Ateşkes antlaşması ile Osmanlı üzerindeki emperyalist planlarını gerçekleştirmek için harekete geçmişti. Ancak hesap etmedikleri bir şey vardı: Atatürk ve ona inanan bir millet…
Hiç kimse, Kurtuluş Savaşı sürecini başarı ile tamamlayarak Cumhuriyet’i kabul eden Meclis’i, tarihin akışını ve Türk Milletinin kaderini değiştiren Mustafa Kemal Atatürk ile arkadaşlarının mücadelesini küçümseyemez. Çünkü o mücadele öylesine büyüktü ki, önünde ‘yedi düvel’ duramadı…
Ankara görevini yaptı…
Her sene kuruluş yıldönümünü büyük bir coşku ile kutladığımız Cumhuriyet’e giden yolda Samsun, Amasya, Erzurum, Sivas ve tüm kentler gibi Ankara da üzerine düşeni yaptı!
Ankara’da kurulan Meclis’in idaresinde yürütülen, yok oluşun eşiğinden 29 Ekim ışığına uzanan süreç öylesine zorlu hatta ölümcüldü ki, buna rağmen emperyalistler bu topraklarından kovuldu.
Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti…
Bu yüzden; Cumhuriyet Ankara’dır, Ankara da Cumhuriyet…
Atatürk’ün konuşması…
Önderlik ettiği milletini yüceltmek isteyen Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini “çağdaş uygarlık seviyesi”ne taşımak istiyordu.
Bunun için ülkeyi şaha kaldıracak arayışların platformu olan iktisat kongreleri topladı.
İzmir İktisat Kongresi, 17 Şubat 1923 günü Manisa temsilcisi Kazım Karabekir, Asım ve Fevzi Çakmak Paşalar ile Rus Büyükelçisi Aralof ve Azerbaycan Büyükelçisi İbrahim Abilof'un katılımları ile başladı…
Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomi politikasını belirlemek amacıyla toplanan Kongrede katılımcılara seslenen Mustafa Kemal Paşa’nın konuşması derin mesajlar içeriyordu:
“Yeni Türkiye'mizi layık olduğumuz düzeye eriştirebilmemiz için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü; zamanımız tamamen bir ekonomi devresinden başka bir şey değildir.
Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmamışlarsa, meydana gelen zaferler devamlı olamaz.
Ekonomi demek, her şey demektir, yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir. Ziraat demektir, ticaret demektir, çalışma demektir, her şey demektir.”
Ankara’ya düşen yeni görev
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, her aşaması ‘hukuk’ zemini üzerine oturtulan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı’nı dünya tarihinde benzeri görülmeyen zaferlerle destanlaştırdıktan sonra; Türkiye Cumhuriyeti ilan etmeden önce Ankara’yı Başkent olarak duyurmuştu dünyaya…
Kurtuluş Savaşını yöneterek Başkentliği hak eden Ankara’ya da yeni ve büyük görev düşüyordu.
Bu görevlerden biri: Üretimin önünü açmak ve üreten bir kent olmaktı.
Ankara bu yolda çok büyük mesafe kat etti…