Ahmet KURT
(İÇASİFED Genel Başkanı)
Seçim süreci, tüm formalitelerin aşıldığı ve acımasız siyasi kapışmaların yaşandığı bir aşamada ilerliyor. Bu ortamda en az konuşulan şey, “Seçim Ekonomisi” konusu. Oysa hem iktidar hem de muhalefet açısından öylesine önemli ki, seçime kısa süre kala verilen sözler, açıklanan vaatler ve iktidar tarafından uygulanan bazı politikalar vatandaşın yararına gibi görünse de sorgulanmalı…
Vatandaşın hayrına olan şey, ayağı yere basan ve sürdürülebilir politikalarla sağlanan maddi katkı ile olasıdır. Kim ne veriyorsa şu kadar fazlası demek vatandaşa yapılacak en büyük kötülüktür.
Bu söz tutulacak olsa bile, vatandaştan alıp vatandaşa vermek anlamına gelir! Hele bu borç ile yapılırsa yandığımızın remidir!
OLAN V EOLMASI GEREKEN
Seçim ekonomisi nedir diye soran, sorgulayan olursa ilk karşılaşılacak şey şudur:
Demokrasisi gelişmiş ülkelerde her şey şeffaflık üzerine kurulduğu ve hesap sorulabilir, hesap verilebilir olduğu için uçuk / kaçık vaatler yoktur…
Bizim gibi ülkelerde ise ‘seçim ekonomisi’, iktidarın seçimlerde yeniden iktidar olabilmek için kamu olanaklarını bu amaçla kullanması demektir.
Muhalefet de buna ayak uydurunca;
.Asgari ücretin, memur maaşlarının artırılması…
.Emekli maaşlarının yükseltilmesi…
.Vergilerin affedilmesi ya da düşürülmesi…
.Tarımsal desteklerin olağanüstü artırılması…
‘Seçim ekonomisi’ sürecinin doğal gelişmelerindendir…
.Yüksek enflasyona rağmen faizlerin artırılmaması…
.Kredi olanaklarının çoğaltılması…
.Teşvik uygulamalarının yaygınlaştırılması…
Artık tüm olanakların seçim ekonomisinin emrine girdiğini gösterir ki bunun sonuçlarını kestirmek kolay değildir…
Oysa gereken şeyler;
.Büyümenin oransal olarak yükselmesi…
.İşsizlik oranının düşürülmesi…
.Enflasyonla mücadelenin gerçekçi zemine oturtulması…
.Üretimin ve ihracatın artırılması…
.Cari açığın denetim altına alınmasıdır...
ASLINA BAKACAK OLURSAK
Yolunu, yöntemini göstererek mesleksizliğin bitirileceğini, üretimin arttırılacağını söyleyen var mı? Yok! İhracatın yüzde 90’ını gerçekleştiren sanayicilerin sesinin çıkmadığı, çıksa bile duyulmadığı böylesi ortamlarda ‘Seçim ekonomisi’ ile ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki bunu en iyi bilenler siyasilerdir.
Özet: Kim ne vereceğini söylüyorsa (gökten para yağmayacaksa) senden / benden alacağını söylüyor alsında!