[simple-author-box]
Hitler’e bayrağımızı seyrettiren bir yiğit ve altın adamlarımız…
Hamaset içerikli yazı ve söylemlerden nefret ederim. Hamasetin her türünü sahte paradan, içi boş hazine sandığından farksız görürüm. Hamaset nedir diyenlere, “Vatan, Millet, Sakarya vb soslu yemlerin avlanacak kuşlar için serpiştirilmesidir” derim.
Bu yazıyı hamaset olarak değerlendirmenizi istemem. Hitler’in önünde göndere Türk bayrağının çekilişinin ve bunun mimarı olan bir Anadolu yiğidinin öyküsünü anlatacağım. Hamaset sosuna bulamadan... Sporun bazı branşlarını kapsayan ve dört yılda bir yapılan Olimpiyat Oyunları’nın açılış töreninde, bütün oyunculara bir yemin ettirilir. Yemin şöyledir:
“Olimpiyat Oyunları’nda ülkemin şerefi ve sporun zaferi için kurallara uyarak dürüst yarışacağımıza ve gerçek sportmenlik ruhu içinde mücadele edeceğimize and içeriz.”
Olimpiyat Oyunları’nda birinciliği kazanan sporculara altın, ikincilere gümüş, üçüncülere bronz madalyalar verilir. Altın ve gümüş madalyalar kaplamadır. 60 milimetre çapında ve üç milimetre kalınlığındaki bu madalyaların bir yüzünde, 1928 yılından beri İtalyan sanatçı Gossoioli tarafından çizilen, elinde zafer çelengi tutan Zafer Tanrıçası Nike’ın kabartması yer alır. (Nike, Yunan mitolojisinde dalgalanan bir elbise giymiş, kanatlı, çelenk veya sopa taşıyan genç kız formunda tasvir edilir. Roma mitolojisindeki karşılığı Victoria’dır.)
Olimpiyat madalyasının arka yüzünde ise olimpiyatı düzenleyen ülkenin amblemi yer alır.
Anlatacağım Anadolu yiğidinin adı Yaşar Naçar. Yeşilçam filmlerindeki kafiyeli isimler gibi. Yaşar Naçar Türkiye’nin ilk “Altın Adamı”dır.
İspidi Köyü’nden
Yaşar Naçar, 1912 yılında Erzincan’ın Refahiye İlçesi’ne bağlı İspidi Köyü’nde doğdu. Dört yaşında İstanbul’a geldi. Babası Ali Efendi bir pehlivandı. Oğlunu Kumkapı Güreş Kulübü’ne yazdırdı.
Yaşar Naçar 1933 yılında 21 yaşında iken Türk Milli Güreş Takımı’na seçildi. Aynı yıl Balkan Şampiyonu oldu. 1934 ve 1935 yıllarında da Balkan Şampiyonluğunu kazandı.
Berlin’de 1936’da düzenlenen Olimpiyat Oyunları’nda 61 kiloda grekoromen stilde Türkiye’yi temsil etti. Olimpiyat Oyunları Tarihi’nde ilk defa “Altın Madalya” kazanan Türk unvanının sahibi oldu. Mustafa Kemal Atatürk, dünyanın en zalim ve eli kanlı diktatörlerinden Şansölye Hitler’in önünde göndere Türk bayrağı çektiren bu genç güreşçiyi “Kendin küçüksün; ama memleket için önemli bir iş yaptın. Artık adın Türk Spor Tarihi’ne geçti. Çok yaşa Yaşar” diyerek tebrik etti.
Soyadı Atatürk’ten
Atatürk, bununla kalmadı, “Çaresiz” manasına gelen “Naçar” soyadını, “Toplumun İleri Geleni” anlamındaki “Erkan” olarak değiştirdi. “Olimpiyat’ın İlk Altın Adamı” Yaşar, her Türk vatandaşına bir soyadı taşıma yükümlülüğü getiren, 21 Haziran 1934’te kabul edilen, 2 Temmuz 1934 günü Resmî Gazete’de yayımlanan ve 2 Ocak 1935’te yürürlüğe giren Soyadı Kanunu ile aldığı Naçar soyadına erken veda etti. O artık Yaşar Erkan’dı.
Atatürk, “Altın Adam” Yaşar Erkan’a bir de ev verdirtti. Yaşar Erkan 1940’ta yeniden Balkan Şampiyonluğunu kazandı ve mindere veda etti. Türkiye’nin Yaşar Erkan’la ilk kez kazandığı Olimpiyat Altın Madalya sayısı 84 yıl sonra 39’dur. Olimpiyat Madalyası sadece sporcu için değil, o ülkenin mensubu olduğu ülke için de zafer ve gurur demektir.
Hepsi de Altın Adam
Bugünlerde atandığı görevler ve lise diplomasının sahte olup olmadığı tartışmalarıyla gündeme gelen Hamza Yerlikaya da bir “Altın Adam”dır. Üstelik iki kez Olimpiyat Madalyası kazanmış Altın Adam’dır.
Hamza Yerlikaya 17 yaşında Dünya Şampiyonu olmuş tek güreşçidir. FILA tarafından 1993’te “Asrın Güreşçisi” ilan edilmiştir. Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibidir.
Hamza Yerlikaya, milli mayoyu iki binden fazla giymiştir. Bu kırılması güç bir rekordur. Rekorlar Kitabı’na geçecek kadar sicili başarılarla dolu bir grekoromencidir.
Hamza Yerlikaya, Büyükler Kategorisi’nde 8 Avrupa, 3 Dünya ve 2 Olimpiyat Şampiyonluğu kazanmıştır. Hamza Yerlikaya, 1996’da Atlanta’da 82 kg’da, 2000’de Sidney’de 85 kg’de Olimpiyat Şampiyonluğu ile hepimize sevinç gözyaşları döktürmüş Altın Adam’dır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, göğsümüzü kabartan her sporcuya büyük ödüller vermektedir. Hepsine helal olsun. Hamza Yerlikaya’nın aldığı ödüller de bir küpü dolduracak kadar olmuştur. Helal olsun.
Sitemim, üzüntüm
Benim sitemim ve üzüntüm Altın Adamlar’ın siyaset minderine çıkarılmasınadır. Ne olur, onlara ellemeyin. Onlar ülkemizin gururu, bizim sevinç kaynağımız.
Atatürk’ün şu sözünü hatırlatmak isterim:
“Efendiler, hepiniz milletvekili olabilirsiniz. Bakan olabilirsiniz, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatçı olamazsınız.”
Olimpiyat şampiyonu olmak, sanatçı olmaktan daha mı değersiz? Onları siyasetin oyuncusu yapmayın, bırakın kalbimizde yaşasınlar.