Ahmet Tek
Köşe Yazarı
Ahmet Tek
 

CURKÇU

Mesleksizlik zor zanaat. Her yerde zor.  Bir işi bilmeli, kişi... Türkiye’nin sancılarından biri mesleksizlik. “Ne iş olursa yaparım abi” yıllarından “Üniversite diplomalı işsizler” dönemine evrildik. İş bulmak çok zorlaştı. “Bir yere kapağı atma” umudunu kaybedenlerin sayısı giderek artıyor. Ekonominin temeli emektir. Emeği kıymetli kılan meslektir, bilgidir, yeniliktir, beceridir. Emek, üretimin ilk unsurudur. Üretim, her türlü ihtiyacın karşılanması amacıyla gerçekleştirilen çabaların tümüdür. Emek, özetle mal ve hizmet üretmek için gerekli fiziksel ve zihinsel çalışmalardır. Karl Marx’a göre, “Emek olarak adlandırdığımız şey, emekçinin, emekçi insanın bir yeteneğidir. Emek, insan emeğidir, insanı insan yapan bir etkinliğidir. Oysa iktisadi mantık, insan emeğini, emek adı altında nesneleştirerek, üretim sürecinin pasif bir aracı haline dönüştürmektedir.” Emek pazarı, insanlığın en kanlı, en acımasız, en rekabetçi, en renkli ve en sorunlu alanı olmuştur. Tüketim çılgınlığı emekçiyi de içine dâhil ederek doludizgin gidiyor. Bu durum, emekçinin aleyhine bir tablo ortaya koyuyor. Emek gölgede kalıyor, emekçinin varlığı görünür olmaktan çıkıyor. Tüketici, talebini karşılamakta zorlandıkça, sistemi ve sisteme hakim olan iktidarı zorluyor. Tüketicinin iktidar üzerindeki baskısı ve onu dönüştürme, değiştirme gücü, emeğin ve emekçinin önüne geçiyor. "Emekçi de bir tüketici, elbette böyle olacak" gerçekliği, tüketicinin iktidarı belirleyici gücünü azaltmayacaktır. Tüketicinin ihtiyaçları sınırlı bile olsa istekleri sınırsızdır. Bu gerçekten hareketle diyebiliriz ki, hiçbir iktidar tüketicinin isteklerini karşılama potansiyeline sahip değildir. Ve bir süre sonra tüketici tarafından kullanım süresi dolmuş ürün muamelesine maruz kalacaktır. Emek değerdir, kıymettir ve meslek sahibi olmak emekçiyi daha değerli, daha kıymetli yapacaktır. Türkiye’nin önündeki engel, vasıfsız emekten kaliteli emeğe geçememektir. Diploma sahibi olmak, mesleksizlikle eş anlamlı hale geldi. Diploma çokluğu, mesleksizliğin sebepleri arasına girdi. Diplomalı işsizlerin ve diplomalı mesleksizlerin katlanarak büyümesinin bir çaresi bulunmalıdır. Yıllar önce dinlediğim ‘curkçu’ fıkrasını paylaşmak isterim. İlkokuldan sonra okumamış, bir iş yapmamış, tarla, bağ ve bahçede ter dökmemiş bir genç, yaşı gelince askere gitmiş. İlk gün herkes hizaya dizilmiş. Çavuş, her ere mesleğini sormuş. “Şoförüm, boyacıyım, tamirciyim, çiftçiyim, terziyim, berberim, bahçıvanım” vb. her er mesleğini  söylemiş. Hiç çalışmamış, ter dökmemiş er, sıra kendisine gelince, “curkçuyum” demiş. Çavuş ilk kez duyduğu bu sözcüğün hangi meslek olduğunu bilmediği için yeniden sormuş: "Mesleğin ne?" Erin yanıtı değişmemiş: "Curkçuyum komutanım!" Çavuş, bilmediği bu sözcüğü, sormaya çekindiği için, listeye ‘curkçu’ olarak yazmış. Listeyi teslim alan teğmen, mesleklere hızlıca göz atıp, "O, o bir de curkçumuz varmış" diyerek, çavuşu göndermiş.  Ama “curkçuluk da ne ola?” sorusu kafasının içinde dönüp durmuş. Liste bu kez bir üst komutana gitmiş. Komutan da hızlıca taradığı listedeki ‘curkçu’yu görmüş ve “İlk defa bir curkçu ile tanıştık” diyerek, böyle bir mesleğin ne olduğunu sormaktan kaçınmış. Nihayet liste bölük komutanına sunulmuş.  Curkçu komutanın dikkatini çekmiş. Hiç duymadığı bir meslek... Dosyayı getiren komutana sormuş:  "Curkçu nedir, ne iş yapar?" Komutan mahcup şekilde “Bilmiyorum komutanım. Hemen öğrenir, size iletirim” yanıtını vermiş. “Curkçu nedir?” sorusuna teğmen de cevap veremiş, çavuş da. Ere sormadıkları için onlar da bilmiyormuş Çavuş, eri bulup sormuş: "Curkçu nedir, ne iş yapar?" Er, “Komutanım anlatamam, göstermem lazım” demiş. Erin yanıtı, komutana iletilmiş. Komutan, erin yanına getirilmesi emrini vermiş.  Eri getirmişler. Komutan, “Mesleğini ilk kez duyuyorum.  Anlat curkçu nedir?" demiş. Er, dışarıya çıkmak gerektiğini, büyükçe bir leğen ve bir avuç çakıl taşına ihtiyaç olduğunu söylemiş. Bahçeye çıkmışlar, leğen ve çakıl taşlarını getirmişler. Er önce leğeni suyla doldurmuş.  Çakıl taşlarını avuçlayıp leğenden birkaç metre uzaklaşmış. Yere bağdaş kurup, çakıl taşlarını leğene tek tek atmaya başlamış. Çakıl taşları leğendeki suya düştükçe ‘curk’, ‘curk’ sesi çıkarıyormuş. Er, ağzı kulaklarında, “Komutanım, köyümüzde derenin kenarına oturur, taşları daha iyi curklatırdım. Leğendeki su yeterli olmadığı için curk sesi zor duyuluyor” demiş. Komutanın tepkisini siz tahayyül edin.  Mesleksizlik, fıkradaki curkçuluk gibidir.  Soru, yanıt almanın koşuludur. Sormaktan değil, biliyormuş gibi davranmaktan kaçınmak gerekir. Daha vahimi, curklattığımız boş zamanı bir meslek sanmaktır. İş kapısı açmasını beklediğimiz diplomalarımız birer ‘curk’ bizler de birer ‘curkçu’ olmayalım? Çocukluğu ve ilk gençliği, eğitim adlı çarkın dişlileri arasında en az 16 yıl öğütülmüş, şimdi birer curkçu olan gençlerimizin günahını kime yükleyelim? Diploma meslek belgesi değildir. Eğitim dedikleri şey de eğitim değildir.
Ekleme Tarihi: 14 Ekim 2021 - Perşembe

CURKÇU

Mesleksizlik zor zanaat. Her yerde zor.  Bir işi bilmeli, kişi... Türkiye’nin sancılarından biri mesleksizlik. “Ne iş olursa yaparım abi” yıllarından “Üniversite diplomalı işsizler” dönemine evrildik. İş bulmak çok zorlaştı. “Bir yere kapağı atma” umudunu kaybedenlerin sayısı giderek artıyor. Ekonominin temeli emektir. Emeği kıymetli kılan meslektir, bilgidir, yeniliktir, beceridir. Emek, üretimin ilk unsurudur. Üretim, her türlü ihtiyacın karşılanması amacıyla gerçekleştirilen çabaların tümüdür. Emek, özetle mal ve hizmet üretmek için gerekli fiziksel ve zihinsel çalışmalardır. Karl Marx’a göre, “Emek olarak adlandırdığımız şey, emekçinin, emekçi insanın bir yeteneğidir. Emek, insan emeğidir, insanı insan yapan bir etkinliğidir. Oysa iktisadi mantık, insan emeğini, emek adı altında nesneleştirerek, üretim sürecinin pasif bir aracı haline dönüştürmektedir.” Emek pazarı, insanlığın en kanlı, en acımasız, en rekabetçi, en renkli ve en sorunlu alanı olmuştur. Tüketim çılgınlığı emekçiyi de içine dâhil ederek doludizgin gidiyor. Bu durum, emekçinin aleyhine bir tablo ortaya koyuyor. Emek gölgede kalıyor, emekçinin varlığı görünür olmaktan çıkıyor. Tüketici, talebini karşılamakta zorlandıkça, sistemi ve sisteme hakim olan iktidarı zorluyor. Tüketicinin iktidar üzerindeki baskısı ve onu dönüştürme, değiştirme gücü, emeğin ve emekçinin önüne geçiyor. "Emekçi de bir tüketici, elbette böyle olacak" gerçekliği, tüketicinin iktidarı belirleyici gücünü azaltmayacaktır. Tüketicinin ihtiyaçları sınırlı bile olsa istekleri sınırsızdır. Bu gerçekten hareketle diyebiliriz ki, hiçbir iktidar tüketicinin isteklerini karşılama potansiyeline sahip değildir. Ve bir süre sonra tüketici tarafından kullanım süresi dolmuş ürün muamelesine maruz kalacaktır. Emek değerdir, kıymettir ve meslek sahibi olmak emekçiyi daha değerli, daha kıymetli yapacaktır. Türkiye’nin önündeki engel, vasıfsız emekten kaliteli emeğe geçememektir. Diploma sahibi olmak, mesleksizlikle eş anlamlı hale geldi. Diploma çokluğu, mesleksizliğin sebepleri arasına girdi. Diplomalı işsizlerin ve diplomalı mesleksizlerin katlanarak büyümesinin bir çaresi bulunmalıdır. Yıllar önce dinlediğim ‘curkçu’ fıkrasını paylaşmak isterim. İlkokuldan sonra okumamış, bir iş yapmamış, tarla, bağ ve bahçede ter dökmemiş bir genç, yaşı gelince askere gitmiş. İlk gün herkes hizaya dizilmiş. Çavuş, her ere mesleğini sormuş. “Şoförüm, boyacıyım, tamirciyim, çiftçiyim, terziyim, berberim, bahçıvanım” vb. her er mesleğini  söylemiş. Hiç çalışmamış, ter dökmemiş er, sıra kendisine gelince, “curkçuyum” demiş. Çavuş ilk kez duyduğu bu sözcüğün hangi meslek olduğunu bilmediği için yeniden sormuş: "Mesleğin ne?" Erin yanıtı değişmemiş: "Curkçuyum komutanım!" Çavuş, bilmediği bu sözcüğü, sormaya çekindiği için, listeye ‘curkçu’ olarak yazmış. Listeyi teslim alan teğmen, mesleklere hızlıca göz atıp, "O, o bir de curkçumuz varmış" diyerek, çavuşu göndermiş.  Ama “curkçuluk da ne ola?” sorusu kafasının içinde dönüp durmuş. Liste bu kez bir üst komutana gitmiş. Komutan da hızlıca taradığı listedeki ‘curkçu’yu görmüş ve “İlk defa bir curkçu ile tanıştık” diyerek, böyle bir mesleğin ne olduğunu sormaktan kaçınmış. Nihayet liste bölük komutanına sunulmuş.  Curkçu komutanın dikkatini çekmiş. Hiç duymadığı bir meslek... Dosyayı getiren komutana sormuş:  "Curkçu nedir, ne iş yapar?" Komutan mahcup şekilde “Bilmiyorum komutanım. Hemen öğrenir, size iletirim” yanıtını vermiş. “Curkçu nedir?” sorusuna teğmen de cevap veremiş, çavuş da. Ere sormadıkları için onlar da bilmiyormuş Çavuş, eri bulup sormuş: "Curkçu nedir, ne iş yapar?" Er, “Komutanım anlatamam, göstermem lazım” demiş. Erin yanıtı, komutana iletilmiş. Komutan, erin yanına getirilmesi emrini vermiş.  Eri getirmişler. Komutan, “Mesleğini ilk kez duyuyorum.  Anlat curkçu nedir?" demiş. Er, dışarıya çıkmak gerektiğini, büyükçe bir leğen ve bir avuç çakıl taşına ihtiyaç olduğunu söylemiş. Bahçeye çıkmışlar, leğen ve çakıl taşlarını getirmişler. Er önce leğeni suyla doldurmuş.  Çakıl taşlarını avuçlayıp leğenden birkaç metre uzaklaşmış. Yere bağdaş kurup, çakıl taşlarını leğene tek tek atmaya başlamış. Çakıl taşları leğendeki suya düştükçe ‘curk’, ‘curk’ sesi çıkarıyormuş. Er, ağzı kulaklarında, “Komutanım, köyümüzde derenin kenarına oturur, taşları daha iyi curklatırdım. Leğendeki su yeterli olmadığı için curk sesi zor duyuluyor” demiş. Komutanın tepkisini siz tahayyül edin.  Mesleksizlik, fıkradaki curkçuluk gibidir.  Soru, yanıt almanın koşuludur. Sormaktan değil, biliyormuş gibi davranmaktan kaçınmak gerekir. Daha vahimi, curklattığımız boş zamanı bir meslek sanmaktır. İş kapısı açmasını beklediğimiz diplomalarımız birer ‘curk’ bizler de birer ‘curkçu’ olmayalım? Çocukluğu ve ilk gençliği, eğitim adlı çarkın dişlileri arasında en az 16 yıl öğütülmüş, şimdi birer curkçu olan gençlerimizin günahını kime yükleyelim? Diploma meslek belgesi değildir. Eğitim dedikleri şey de eğitim değildir.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.