Ahmet Tek
Köşe Yazarı
Ahmet Tek
 

Bir Dostun Ardından

Konfüçyüs, öğrencilerinden birinin “Ölüm nedir?” sorusuna “Hayat hakkında ne biliyorsun ki sana ölümden bahsedeyim” demiş. Hayat ve ölüm nasıl anlatılır? Bir de ölen bir dostsa ardından neler yazılır? Bilmiyorum. Yaralıyım ve içim acıyor. Koca yürekli bir dostun ölüm haberini aldım. Sırtını bir meşeye dayayıp yıldızları seyretmeden giden, çok yorduğu bedenini dinlendirmeyi hiç düşünmeyen bir güzel adamın vefat haberi yüreğimi dağladı. Ah Yaşar Baba ah! İzmir’i daimi mekân seçeceğini biliyordum ama bu kadar erken olacağı aklıma gelmezdi. Yaşar Baba, 1963 yılında Tunceli Pülümür’de doğdu. Annesi Nimet, babası Pehlivan Yetkin’di. Necla, Zülfikâr ve Mesut adlı üç kardeşi vardı. Genç yaşta Almanya’ya gitti. Eşi “Ömrünün Yarısı” Gülten hanımdı. Bu evlilikten Allah onlara Nurten ve Pehlivan adlı iki evlât bağışladı. Frankfurt Havaalanı’na yakın Mörfelden adlı yerleşim yerinde yaşıyordu. Emlak sektöründeydi. İzmir sevgisi bir başkaydı. Limanreis ikinci evi oldu. Yaşar Baba olarak tanınırdı. Babalığı hak edecek öyle meziyetleri vardı ki, bu sıfat onun bedenine kalıp gibi oturdu. İsteyen kimseyi geri çevirmeyen biriydi. Binlerce insanı ev bark sahibi etti, evlendirdi, harçlığını verdi, destek oldu, işini kurdu. Yaşar Baba yoksul dostuydu. Her ramazanda yemekler verirdi. Yaşadığı şehirdeki caminin kuruluşunda en büyük maddi desteği sağlayanlardan biriydi. Etrafındaki tüm çocuklara dede gibiydi. Yaşar Baba, sokak hayvanlarına en kaliteli ahşaptan evler yaptırır, çalınmasın diye altına beton döktürüp sabitlerdi. Hayvanları kendi beslemeye çalışır, bir başka yere gidecekse önce mama alır, güvendiği yakınlarından hayvanları doyurmalarını isterdi. Vefatından bir gün önce katarakt olmuş sokak köpeğinin ameliyatını ayarladı. Yaşar Baba hiçbir şeye kızmazdı. Tek istisna, çiçeklerini solduranlardı. Çiçekleri, daha çok gülü severdi ve onların bakımına özen gösterirdi. Yaşar Baba, tüm canlılara sevgi dolu, Yaradanı seven, her saniyesine şükreden, şikâyet nedir bilmeyen, hayatı sevip nimet kabul eden bir insandı. Büyük torununa Mükâfat’ım, küçük torununa Şah’ım derdi. Torunları Kâinat ve Hüseyin’in en yakın arkadaşıydı. Özellikle Şah’ıyla ayrılmaz ikiliydi. Kızını bir sefer kırmamış babaydı. Torunları doğduktan sonra onlarsız hiçbir şey yapmadı. Her sabah, bir gün bile aksatmadan sıcak böreklerini, ekmeklerini aldı, kahvaltılarını hazırladı. Ailesi en büyük önceliği oldu. Kızıyla kim çayı daha güzel demleyecek diye yarışır, kendisi bir gün demler, ertesi gün kızının çayını içerdi. Yaşar Baba hacıydı. Çok görmüş geçirmiş, büyük sıkıntılar yaşamış, mutluluğun başkalarına yardımdan geçtiğine inanmış bir insandı. İnsanlara verdikçe Allah’ın ona verdiğini bilir, her işe olumlu bakar ve içindeki hayrı görürdü. Çok kısmetliydi. Kısmetinin bolluğunu cömertliğine bağlardı. Sevgisini göstermekten çekinmezdi. Almanya’da misafiri oldum. İzmir’i hep sevdi ve tatil için hep İzmir’i tercih etti. İzmir’de buluşurduk. Ben emekli olduktan sonra İzmir’e yerleşmemi çok istedi. Ankara’da yaşamama hayret ederdi. İzmir’de keşfettiği güzel balıkçılara, et lokantalarına ve çorbacılara götürmekten haz alırdı. Beğendiği bir yiyeceği yakınlarına da tattırmak isterdi. İzmir’i anlata anlata bitiremezdi. İzmir aşığıydı. Pandemi öncesi kalp ameliyatı olmuş, çabuk toparlanmıştı. Günlük sporunu aksatmazdı. Öz bakımına titizdi. Şık giyinir ve spor kıyafetleri tercih ederdi. Bir yerde uzun süre oturamazdı. Her işi hızlıydı. Yaşar Baba, nüfus cüzdanındaki adıyla Yaşar Yetkin, oğlumun kayınpederi, benim kardeşimdi, can dostumdu. 20 Ocak Cuma sabahı uykuda vefat etti. Cenazesi Almanya’dan uçakla Türkiye’ye getirildi. İzmir’de, evine çok yakın mesafede, Güzelbahçe’de Yelki Mezarlığı’na 22 Ocak Pazar günü defnedildi. Eşi Gülten hanıma, oğlu Pehlivan’a, kızım Nurten’e, oğlum Akif’e, torunlarım Kâinat ve Hüseyin’e, kardeşlerine ve yakınlarına sabırlar dilerim. Başımız sağ olsun. Allah rahmet eylesin. İnsan ne zaman ölür? -Hatırlamadığı zaman. Başka? -Artık hatırlanmadığı zaman... Hayat kısa, ölüm uzun. Yaşayanları sevmek için vaktimiz az. Peyami Safa’nın dediği gibi “Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor.” Hepimiz ölülerden geriye kalanlarız. Yaşar Baba, seni hepimiz çok sevdik. Hayırla yad edileceksin. Mekânın cennet olsun.
Ekleme Tarihi: 31 Ocak 2023 - Salı

Bir Dostun Ardından

Konfüçyüs, öğrencilerinden birinin “Ölüm nedir?” sorusuna “Hayat hakkında ne biliyorsun ki sana ölümden bahsedeyim” demiş. Hayat ve ölüm nasıl anlatılır? Bir de ölen bir dostsa ardından neler yazılır? Bilmiyorum.

Yaralıyım ve içim acıyor. Koca yürekli bir dostun ölüm haberini aldım. Sırtını bir meşeye dayayıp yıldızları seyretmeden giden, çok yorduğu bedenini dinlendirmeyi hiç düşünmeyen bir güzel adamın vefat haberi yüreğimi dağladı.

Ah Yaşar Baba ah! İzmir’i daimi mekân seçeceğini biliyordum ama bu kadar erken olacağı aklıma gelmezdi.

Yaşar Baba, 1963 yılında Tunceli Pülümür’de doğdu. Annesi Nimet, babası Pehlivan Yetkin’di. Necla, Zülfikâr ve Mesut adlı üç kardeşi vardı. Genç yaşta Almanya’ya gitti. Eşi “Ömrünün Yarısı” Gülten hanımdı. Bu evlilikten Allah onlara Nurten ve Pehlivan adlı iki evlât bağışladı. Frankfurt Havaalanı’na yakın Mörfelden adlı yerleşim yerinde yaşıyordu. Emlak sektöründeydi. İzmir sevgisi bir başkaydı. Limanreis ikinci evi oldu.

Yaşar Baba olarak tanınırdı. Babalığı hak edecek öyle meziyetleri vardı ki, bu sıfat onun bedenine kalıp gibi oturdu. İsteyen kimseyi geri çevirmeyen biriydi. Binlerce insanı ev bark sahibi etti, evlendirdi, harçlığını verdi, destek oldu, işini kurdu.

Yaşar Baba yoksul dostuydu. Her ramazanda yemekler verirdi. Yaşadığı şehirdeki caminin kuruluşunda en büyük maddi desteği sağlayanlardan biriydi. Etrafındaki tüm çocuklara dede gibiydi.

Yaşar Baba, sokak hayvanlarına en kaliteli ahşaptan evler yaptırır, çalınmasın diye altına beton döktürüp sabitlerdi. Hayvanları kendi beslemeye çalışır, bir başka yere gidecekse önce mama alır, güvendiği yakınlarından hayvanları doyurmalarını isterdi. Vefatından bir gün önce katarakt olmuş sokak köpeğinin ameliyatını ayarladı.

Yaşar Baba hiçbir şeye kızmazdı. Tek istisna, çiçeklerini solduranlardı. Çiçekleri, daha çok gülü severdi ve onların bakımına özen gösterirdi.

Yaşar Baba, tüm canlılara sevgi dolu, Yaradanı seven, her saniyesine şükreden, şikâyet nedir bilmeyen, hayatı sevip nimet kabul eden bir insandı. Büyük torununa Mükâfat’ım, küçük torununa Şah’ım derdi. Torunları Kâinat ve Hüseyin’in en yakın arkadaşıydı. Özellikle Şah’ıyla ayrılmaz ikiliydi.

Kızını bir sefer kırmamış babaydı. Torunları doğduktan sonra onlarsız hiçbir şey yapmadı. Her sabah, bir gün bile aksatmadan sıcak böreklerini, ekmeklerini aldı, kahvaltılarını hazırladı. Ailesi en büyük önceliği oldu. Kızıyla kim çayı daha güzel demleyecek diye yarışır, kendisi bir gün demler, ertesi gün kızının çayını içerdi.

Yaşar Baba hacıydı. Çok görmüş geçirmiş, büyük sıkıntılar yaşamış, mutluluğun başkalarına yardımdan geçtiğine inanmış bir insandı. İnsanlara verdikçe Allah’ın ona verdiğini bilir, her işe olumlu bakar ve içindeki hayrı görürdü. Çok kısmetliydi. Kısmetinin bolluğunu cömertliğine bağlardı.

Sevgisini göstermekten çekinmezdi. Almanya’da misafiri oldum. İzmir’i hep sevdi ve tatil için hep İzmir’i tercih etti. İzmir’de buluşurduk. Ben emekli olduktan sonra İzmir’e yerleşmemi çok istedi. Ankara’da yaşamama hayret ederdi. İzmir’de keşfettiği güzel balıkçılara, et lokantalarına ve çorbacılara götürmekten haz alırdı. Beğendiği bir yiyeceği yakınlarına da tattırmak isterdi. İzmir’i anlata anlata bitiremezdi. İzmir aşığıydı.

Pandemi öncesi kalp ameliyatı olmuş, çabuk toparlanmıştı. Günlük sporunu aksatmazdı. Öz bakımına titizdi. Şık giyinir ve spor kıyafetleri tercih ederdi. Bir yerde uzun süre oturamazdı. Her işi hızlıydı.

Yaşar Baba, nüfus cüzdanındaki adıyla Yaşar Yetkin, oğlumun kayınpederi, benim kardeşimdi, can dostumdu. 20 Ocak Cuma sabahı uykuda vefat etti. Cenazesi Almanya’dan uçakla Türkiye’ye getirildi. İzmir’de, evine çok yakın mesafede, Güzelbahçe’de Yelki Mezarlığı’na 22 Ocak Pazar günü defnedildi.

Eşi Gülten hanıma, oğlu Pehlivan’a, kızım Nurten’e, oğlum Akif’e, torunlarım Kâinat ve Hüseyin’e, kardeşlerine ve yakınlarına sabırlar dilerim. Başımız sağ olsun. Allah rahmet eylesin.

İnsan ne zaman ölür?

-Hatırlamadığı zaman.

Başka?

-Artık hatırlanmadığı zaman...

Hayat kısa, ölüm uzun. Yaşayanları sevmek için vaktimiz az. Peyami Safa’nın dediği gibi “Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor.” Hepimiz ölülerden geriye kalanlarız. Yaşar Baba, seni hepimiz çok sevdik. Hayırla yad edileceksin. Mekânın cennet olsun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.