SSCB'nin dağılmasının ardından 11 ülkenin katılımı ile Bağımsız Devletler Topluluğu kuruldu. Bu siyasi ve ekonomik bir toplulukta Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi Türk Cumhuriyetleri ile Tacikistan, Rusya, Ermenistan, Belarus, Moldova ve Ukrayna yer almaktadır. Kuruluş aşamasında topluluğa katılmayan Gürcistan, 1993 yılında dahil olmuş, ancak 2008 yılında Rusya'nın Gürcistan topraklarını işgal etmesi (Güney Osetya Savaşı) sebebiyle Gürcistan topluluktan ayrılmıştır. Türkmenistan da 2005 yılında topluluktan ayrıldı ama şu anda gözlemci ülke olarak yer almaktadır. Doğu Almanya ile Batı Almanya'nın birleşmesi sonucunda çatırdamaya başlayan Varşova Paktı, SSCB'nin dağılması ile tamamen ortadan kalktı. Bölgede nüfuzunu ve dünyada siyasi gücünü kaybetmemek isteyen Rusya yeni bir arayış içine girdi ve 8 Aralık 1991 tarihinde Belarus ve Ukrayna ile yaptığı görüşmelerden sonra topluluğun kurulmasına karar verdi. SSCB'den ayrılan 15 devletin 11'inin katılımı ile topluluğun kuruluşu gerçekleşti. Şu an Türkmenistan, Gürcistan ve Ukrayna'nın ayrılması sebebiyle toplulukta şu 9 ülke bulunuyor: Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Moldova, Rusya, Belarus, Ermenistan. Topluluğun altında iki oluşum bulunmaktadır: Ortak Ekonomik Alan Anlaşması (OEA) ve Avrasya Ekonomik Topluluğu (AET). Topluluğun dili Rusçadır ve dönem başkanlığını şu anda Kırgızistan yapmaktadır.
Bilindiği gibi, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) 2024 yılı Türk Dünyası Turizm Başkenti olarak Kazakistan'ın Türkistan kentini ilan etti.
Geçen yıl, Azerbaycan’ın Şuşa kentini Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan eden, Merkezi Ankara’da bulunan TÜRKSOY da Türkmenistan’ın Anev kentini 2024 yılın Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan etti.
Öte yandan İslâm İşbirliği Teşkilatı tarafından, 2024 yılında, İslam Dünyasının Kültür Başkenti olarak, Şuşa ilan etti.
Özbekistan Dışişleri Bakanlığı dayaptığı bir açıklamada Bişkek’te düzenlenen Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Devlet Başkanları Zirvesi’nde, Özbekistan’ın Semerkant şehrinin, 2024 yılının BDT Kültür Başkenti ilan edilmesinin kararlaştırıldığını duyurdu.
Açıklamada, statüyü geçen yılın kültür başkenti Rusya’nın St. Petersburg şehrinden devralan Semerkant’ın, bu yıl farklı etkinliklere ev sahipliği yapacağı kaydedildi.BDT Devlet Başkanları Konseyi’nce 2010'dan itibaren her sene, örgüt üyesi ülkelerdeki şehirlerden biri, BDT Kültür Başkenti ilan ediliyor.Daha önce de Belarus’un Brest ve Mogilyov, Kazakistan’ın Çimkent ve Astana, Tacikistan’ın Kulob ve Duşanbe, Azerbaycan’ın Gence, Türkmenistan’ın Mari (Merv) ve Daşoğuz ile Rusya’nın Voronej kenti, BDT Kültür Başkenti olmuştu.
***
SEMERKANT, salt Özbekistan için değil, Türk Dünyası için önemli ve değerli bir kenttir. İki kez gidip görebildiğim bu kentimizi ve Taşkent, Buhara, Şehrisebz, Hiva gibi kentlere 1985 yılındaki ilk seyahatimi anımsadım ve itiraf etmeliyim ki özledim…
Semerkant gezim, Nadir Divan Bey Medresesi’nden başlamıştı. Nasreddin Hoca’nın Özbekler için ne ifade ettiği, oradaki görkemli heykelini gördükten sonra daha iyi anlaşılıyordu. Âdeta dünya vatandaşı olan ve tüm insanlığın bilip tanıdığı hocamızın heykelinde, turistler fotoğraf çektirmek için sıraya girmişlerdi. Türkiye’de böyle muhteşem bir Nasreddin Hoca heykeli yoktur. Ayrıca hiçbir Özbek kardeşimize, Hoca’nın Türkiye’de doğum büyüdüğü ve yaşadığını anlatamaz ve inandıramazsınız. Zira Özbekler’e göre Hoca Özbek’tir, mekânı da Özbekistan’dır!...
Semerkant 1925-1931 yılları arasında Özbekistan’ın başkenti idi. Babür’ün eserinde bahsettiği “Semerkant Pazarı” burada kuruluyor; İpek Yolu buradan geçiyordu.
UNESCO burada “Afrasiyab Müzesi” ni kurmuştu; zira burası “Maveraünnehr’in merkeziydi. Bilindiği gibi Maveraünnehr; Amuderya ile Sirderya arasındaki toprak parçasıydı.
Konaklamak üzere Semerkant Oteli’ne yerleşmiştim. Odamın balkonundan tüm haşmetiyle Semerkand görülüyordu. Evet, Orta Asya’nın tam ortasındaydım; bir anlamda ana-ata yurdundaydım ve bana buraları görmeyi nasip eden Yüce Tanrı’ya şükürler ediyordum.
Timurlenk’in torunu ve onun “gözümün nuru” dediği Uluğ Bey Rasathanesi buradaydı. Bu büyük Türk bilgini, 1428 tarihinde, dünyaca ünlü bu rasathaneyi inşa ettirmişti.
Şahi Zinde Uluğ Bey döneminde inşa edilen bir mozoleler külliyesinin adıydı. Buraya “Tirik Şah” (Diri Şah) da diyorlardı. Mozolelerde Timur’un kız kardeşleri ve yakın akrabaları medfundu. Kabirler ve binalar, orijinal hâlleriyle muhafaza ediliyordu. 500 yıldır binaların sağlam ve çinilerin boyalarının dahi bozulmadan kalmasına hayret etmemek mümkün değildi.
Orta Asya’daki en eski caminin, Bibi Hanım Camii olduğu söyleniyordu. Bibi Hanım, Timur’un karısı ve en sevdiği hatunu idi. Cami avlusunda 10 bin kişi namaz kılabiliyordu. Avlunun ortasındaki büyük taş rahle dikkati çekiyordu. Rahlenin etrafı, Kur’an ayetleriyle süslenmişti. Vaktiyle bu rahle üzerinde duran Kur’an-ı Kerim, Taşkent müftülüğünde muhafaza ediliyordu..
Ve Registan medreseler külliyesi... Ortada, cephesi meydana bakan “Tilla KariMedresesi”, onun sağında “Uluğ Bey Medresesi”, onun karşısında ise “Şerdar Medresesi” yer alıyordu. Bu üç muhteşem yapının 4 köşesinde de minareler vardı ve böylelikle aynı yerde 16 minarede birden ezan okunuyordu… Sürekli ses ve ışık gösterisi yapılan Registan, sadece Semerkand’ın değil, Özbekistan’ın dünyaya takdim ettiği muhteşem eserler kompleksiydi.
Registan’a çok yakın, küçük bir park içerisinde İslam Şair, Ergeş Cümurbülbüloğlu, Fazıl Yoldaş ve Muhammetkul Şahmuradoğlu Pölken adlı dört halk ozanının heykelleri vardı. Ancak dört heykelin pozisyonları ilginçti; bir âşıklar meydanı; ortada bir mangal, etrafında ellerindeki sazlarla, âşıklar oturuyorlardı. Bu bahşı heykeli beni çok duygulandırmıştı. Türk milleti şair milletti; halk ozanları, halkın sesi, kulağı, gözü ve duygularının temsilcisiydi. Özbekler, bu insanlar için, böylesine güzel bir eseri, kentin merkezine dikmişlerdi.
O mahalde ayrı ayrı Alişir Nevai, Abdurrahman Cami gibi büyük şairlerin, İbni Sina gibi bir büyük bilginin de heykelleri vardı…
***
BDT üyesi ülkeler, kendileri için kültür başkenti ilan edilen Semerkant için neler yapacaklardır? Temennim odur ki; Türk Dünyası bütünüyle Semerkand’ın kültür, sanat ve folklor değerleriyle tanıtılması hususunda bir şeyler yapmalıdır. Ankara’daki Özbekistan Büyükelçiliğinin de Türkiye genelinde, halkımızın dikkat ve ilgilerini Semerkant’a çekebilecek çabalar içerisinde olmasını temenni ederim.