Ferda Balkaya Çetin
Köşe Yazarı
Ferda Balkaya Çetin
 

Kozmik Üçlü

Çoklu orkestra gibi gökyüzü; rüzgar, yağmur, fırtına, şimşek, gök gürültüsü… Durağan olmayan bir enerjinin doğal bir müzik eşliğinde beni her an kendine çektiğini hissediyorum bakınca. Güneşin dağınık ışıkları dansa davet eder gibi. İçimden bir ses “Gökyüzü beni tanıyor. Aynı yörüngedeyiz.” diyor. Yaşım kadar ışık yılı hesaplıyorum. Her şey bir o kadar da hayret verici. Gökyüzüyle göz göze gelmek gibi. İnsanın kendini iyi hissedebilmesi için bir sebep gibi. Oraya aitim, sanki en başından beri gibi. “Nefes aldığın şehir ne kadar şanslı.  Kim bilir sesini gökyüzü sanan kuşlar bile vardır.” (1)    Şimdi ben içine koyduğum çocukluğu, sevgiyi, saflığı şairane tavırla mavi sevinçlere dönüştürsem kelimelerle sevinir mi gökyüzü? Ya kuşlar? Belki beni de gökyüzü sanıp sabah yıldızına teslim ederler. Varlığına alışıp bakmayı unuttuğumuz, aldığımız nefes kadar kanıksadığımız yerden devam ederiz Göğün yüzü yüzümüz olur. Gökyüzü mü şanslı yoksa biz mi? İnsan halleri de göğe benzer; hırçın, sakin, dingin, öfkeli, enerjik…Özgün bakış açıları ile aynı gökyüzü altında birbirimize rastladığımızda mevsimler değişir bir ışık demetinden. İnsana en yakın olan da en uzak olan da yine insandır. Hayatta kalabilmek için oluşturduğumuz habitat yaşamın her noktasında kendi mutlaklığı içinde mucizeler fısıldar. Ben olmasam da kocaman evren var olmaya devam edecek. Başım dönene kadar Fransız şiirinin kurallarını yıkan Rimbaud’a seslenir gibi sesleneceğim insana; “sen olduğundan büyüksün sen olduğundan iyisin sen olduğundan güzel”(2) Aslında kendi cennetimizi arıyoruz yeryüzünde kavram karmaşası yaşarken yeryüzü. Görebileceğimiz en uzak yer neresi? Sınırlarımı genişlettiğimde çözülecek tüm sırlar. Bir taş duvarın üstüne çıkmam yeterli; ağacı, kayayı, suyu, dağın morluklarını görebilmem için. Sonra “Haberin var mı taş duvar?”(3) diyerek sevdiğim şiirlerden bir liste hazırlayıp kendimi arayacağım. Ulaşacağım yer parmak ucum gibi bir noktacık yer, yüzlerce boşluk arasında yüzlerce noktacıklar… Nihai hedefim olmayacak bu turuncu yeryüzünün doğayla uyumlu enerjisini yakalamaya çalışmak. İyiliğin kaynağını kendimizde bulduğumuz gün hakimiyet kurduğumuz her obje sihrini bırakacak avuçlarımıza yeryüzüne saçmak için. Şans bizden yana. (1) Sait Faik Abasıyanık (2) Bülent Ecevit (3) Ahmed Arif
Ekleme Tarihi: 12 Haziran 2024 - Çarşamba

Kozmik Üçlü

Çoklu orkestra gibi gökyüzü; rüzgar, yağmur, fırtına, şimşek, gök gürültüsü…

Durağan olmayan bir enerjinin doğal bir müzik eşliğinde beni her an kendine çektiğini hissediyorum bakınca. Güneşin dağınık ışıkları dansa davet eder gibi. İçimden bir ses “Gökyüzü beni tanıyor. Aynı yörüngedeyiz.” diyor. Yaşım kadar ışık yılı hesaplıyorum. Her şey bir o kadar da hayret verici. Gökyüzüyle göz göze gelmek gibi. İnsanın kendini iyi hissedebilmesi için bir sebep gibi. Oraya aitim, sanki en başından beri gibi.

“Nefes aldığın şehir ne kadar şanslı.

 Kim bilir sesini gökyüzü sanan kuşlar bile vardır.” (1)

 

 Şimdi ben içine koyduğum çocukluğu, sevgiyi, saflığı şairane tavırla mavi sevinçlere dönüştürsem kelimelerle sevinir mi gökyüzü? Ya kuşlar? Belki beni de gökyüzü sanıp sabah yıldızına teslim ederler. Varlığına alışıp bakmayı unuttuğumuz, aldığımız nefes kadar kanıksadığımız yerden devam ederiz Göğün yüzü yüzümüz olur. Gökyüzü mü şanslı yoksa biz mi?

İnsan halleri de göğe benzer; hırçın, sakin, dingin, öfkeli, enerjik…Özgün bakış açıları ile aynı gökyüzü altında birbirimize rastladığımızda mevsimler değişir bir ışık demetinden. İnsana en yakın olan da en uzak olan da yine insandır. Hayatta kalabilmek için oluşturduğumuz habitat yaşamın her noktasında kendi mutlaklığı içinde mucizeler fısıldar. Ben olmasam da kocaman evren var olmaya devam edecek. Başım dönene kadar Fransız şiirinin kurallarını yıkan Rimbaud’a seslenir gibi sesleneceğim insana;

“sen olduğundan büyüksün

sen olduğundan iyisin

sen olduğundan güzel”(2)

Aslında kendi cennetimizi arıyoruz yeryüzünde kavram karmaşası yaşarken yeryüzü. Görebileceğimiz en uzak yer neresi? Sınırlarımı genişlettiğimde çözülecek tüm sırlar. Bir taş duvarın üstüne çıkmam yeterli; ağacı, kayayı, suyu, dağın morluklarını görebilmem için.

Sonra “Haberin var mı taş duvar?”(3) diyerek sevdiğim şiirlerden bir liste hazırlayıp kendimi arayacağım. Ulaşacağım yer parmak ucum gibi bir noktacık yer, yüzlerce boşluk arasında yüzlerce noktacıklar…

Nihai hedefim olmayacak bu turuncu yeryüzünün doğayla uyumlu enerjisini yakalamaya çalışmak. İyiliğin kaynağını kendimizde bulduğumuz gün hakimiyet kurduğumuz her obje sihrini bırakacak avuçlarımıza yeryüzüne saçmak için. Şans bizden yana.

(1) Sait Faik Abasıyanık

(2) Bülent Ecevit

(3) Ahmed Arif

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.