[simple-author-box]
TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a danışmanlık hizmeti veren personel sayısı 53 imiş. Elli üç danışman! Bu nedir Allah aşkına.
Murat Karayalçın, 1989-1993 yıllarında Ankara Anakent Belediye Başkanı olarak görev yaptı. (Karayalçın ve ekibi Büyükşehir sözcüğü yerine Anakent’i kullanırlardı.)
Karayalçın’ın kaç danışmanı olduğunu hatırlamıyorum. Kolay mı aradan 30 yıl geçmiş. Nasıl aklımda kalsın?
Bir danışman öyküsü
Ama o günlerden unutmadığım bir danışman öyküsü var. Öyle bir öykü ki, olayın kahramanı herkesin tanıdığı bir isim. Öyle bir öykü ki, o kahramanın tavrına ve protesto biçimine bir daha tanık olmadık.
Âşık Mahzuni Şerif’e, Gaziantep’te yaşadığı ve öğretmen eşinin maaşıyla kıt kanaat geçinmeye çalıştıkları dönemde Karayalçın’a danışman olması için teklif gelir. 1990’da Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’nda güya danışman olarak göreve başlar.
Galiba bu görevde yedi ay kalır. Kendisine çalışacağı bir oda bile gösterilmez. Anlaşılan bankamatik personeli olarak düşünülmüştür.
Anlamlı bir tepki…
Hak etmeden, emek vermeden, alın teri dökmeden kendilerine önerilen para, pul, makam ve mevkiyi elinin tersiyle iten Merdo’lar vardır. Âşık Mahzuni de “Beni danışman olarak işe aldınız. Ama bugüne kadar bana herhangi bir şey danışılmadı. Hak etmediğim maaşı almak bana göre değil” diyerek, tepkisini ortaya koyar.
Mahzuni Şerif, Murat Karayalçın’a ulaşamadığından ve görüşme imkanı bulamadığından şikayet ederek, kendisine ödenen parayı iade edeceğini söyler.
Bu haber, o dönem görev yaptığım gazetede “atlatma haber” olarak yer aldı. Mahzuni Şerif, istifasını vererek, danışmanlık macerasına nokta koydu.
Haber muhabirini seçer
Bu haberi ilk duyuran gazeteci, stajyer olarak mesleğe yanımda başlayan ve bir süre sonra kadroya alınan K.A. adlı bir genç gazeteciydi. Bu genç kadın, Karayalçın hakkında yazdığı “Kral Çıplak” başlıklı kitabı piyasaya çıkmadan, istifasını vererek gazeteden ayrıldı.
Gazetecilik kumaşı ve gazetecilik ahlakı olan o günün genç muhabiri, ozanların pirinin “Hak etmediğim parayı almam” sözünü emanet ettiği kişi olmuştu. “Haber muhabirini seçer” sözünün örneği olarak hatırlarım.
Âşık Mahzuni Şerif, 17 Mayıs 2002 tarihinde Köln’de vefat etti. Henüz 61 yaşındaydı. Geride yaklaşık 20 bin şiir, 453 plak, 71 kaset ve 11 kitap bırakmıştı. Cenazesi yurda getirilerek Hacı Bektaş Veli Külliyesi yakınındaki Çilehane’ye defnedildi.
Âşık Mahzuni Şerif’ten sonra “Bana bugüne kadar herhangi bir şey danışılmadı. Hak etmeden para almam” diyerek, görevinden istifa eden bir başka danışman duymadım. Ne zaman danışman lafı duysam, rahmetli Mahzuni Şerif’i hatırlarım.
Âşık Mahzuni Şerif’in kısa süreli danışmanlık görevinden bize miras kalan onurlu tavrı ve aşağıdaki şiiri oldu.
Danışman Oldum
Bakın şu başıma gelen işlere Ben Karayalçın’a danışman oldum. Toplayıp getirdim çoluk çocuğu Ben Karayalçın’a danışman oldum.
Sözler verdi gardaş gardaş konuştu Berhan’ınan Talip’inen buluştu Ne yüzümü gördü ne de tanıştı Ben Karayalçın’a danışman oldum.
Birsen Hanım derler özel kalemi Murat Bey’e yetiştirmez selamı Geldim Ankara’ya kurban, buldum belamı Ben Karayalçın’a danışman oldum.
Murat gardaş sen de yerli insansın Niye diyorsun ki kurban başkası yansın Dönen dolaplara gardaş düşen utansın Ben Karayalçın’a danışman oldum.
Mahzuni Şerif’im asırlar yaşar Beş yıllık insanın aklına şaşar Demokrat adama saygınlık düşer Ben Karayalçın’a danışman oldum.
Erdemli insan için onur, paradan, puldan, makamdan ve mevkiden kıymetlidir. Onlar eyvallahı olmayan gönül insanlarıdır. Bu ülkenin en kıymetli sanatçılarından Âşık Mahzuni’nin ruhu şad olsun.
Kutlanması anlamsız
Gazetecilik kumaşı olan genç kız, daha sonra yerel ölçekli basın kuruluşlarında çalıştı. Gerçek bir basın emekçisiydi. Uzun zaman önce Ankara’dan ayrıldı. O yine kendisine yakışan işi en güzel şekilde yapıyordur.
Trollerin, yandaşların, candaşların arenasına dönen sosyal medyaya baktıkça ve binlerce gazetecinin işsizliğe mahkum olduğu gerçeğinin tanığı oldukça, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün kutlanması anlamsız geliyor.
Ekonomide “Kötü para iyi parayı kovar” ilkesi vardır. Kötü gazeteci iyi gazeteciyi kovar demeye kalemim ve vicdanım izin vermiyor. Çünkü mesleğin onurunu koruyan nice onurlu gazeteci doğru haber peşinde koşuyor.
Meslektaşlarımın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlarım.
Bu yazının armağanı, sözleri Âşık Mahzuni Şerif’e ait “Yuh Yuh, Yuh Yuh”: Koray Avcı’dan gelsin.