Ahmet Tek
Köşe Yazarı
Ahmet Tek
 

Kitaplar Arasında

Ankara’da kara kış beklerken, bahar havası yaşıyoruz. Hava sıcaklığı 15 derecenin üzerinde, pırıl pırıl, tertemiz bir hava var. Çık dışarıya, bu fırsat kaçmaz havası. Ben de öyle yapıyorum. Tur atmak yerine Söğütözü’ndeki ATO Congresium’a gidiyorum. Geçenlerde Ankara Çalıştayı, ardından Travelexpo Fuarı kapsamında Ankara’da ekoturizm panelinde konuşmacı olarak bulunduğum ATO’ya bu kez 19. Kitap Fuarı için geldim.  Kitaplar söz konusu olduğunda gözü doymayanlardanım. Bu yıl fuarın onur konuğu Gülseren Budayıcıoğlu. Uluslararası onur konuğu ise Güney Kore’den Yun Ko - eun. Gülseren Budayıcıoğlu popüler bir yazar, dizilerle adını duymayan kalmadı. Kitaplarını okumadım, yerli dizileri de izlemiyorum. Dolayısıyla yazarın eserleriyle ilgili değerlendirme yapamam.  Koreli Yun Ko - eun ülkesinde önemli bir yazarmış. Türkçeye çevrilmiş tek kitabı var: Afet Gezginleri. “Asıl afetin ne olduğunu biliyor musunuz? Afetten sonraki ortamdır. O zaman yaşamla ölüm bir kez daha ayrılır çünkü” cümlelerinin yer aldığı Afet Gezginleri, bana deprem sonrası gittiğim şehirlerde gördüğüm acı manzaraları hatırlattı. Kiraz çiçeklerini görmeye giderken tsunamiyle karşılaşan insanlarla başlıyor kitap. Bir tür acının pornografisi anlatılıyor.  Jose Saramago’nun Körlük adlı romanında da bu durumun bir benzeri söz konusu. Körlük sorun değil, sonraki gelişmeler dehşete düşürüyor. 500’ü aşkın yayınevi ile sivil toplum kuruluşlarının katıldığı fuar, 10 Aralık’a kadar devam edecek. Fuarda ilk uğradığım yer sahaflar bölümü oldu. Fiyatları çok yüksek buldum. Kendi iş yerlerinde 20 liraya bırakabilecekleri kitaplar için asgari 50 lira fiyat koymuşlar. Sebebini sordum, stantları fahiş fiyattan kiralamışlar. Bu yüzden kitap fiyatlarını katlamışlar. Uğramadığım yayınevi kalmadı diyebilirim. Her standın önünde gençler var, kitap seçiyorlar. Beş saat kadar gezdiğim için gözlem imkanı da buldum. En çok satılan kitaplarda ilk sırayı sanal ortamda paylaşılan, dergilerde ve gazetelerde adından söz edilen, görünürlüğü olan yazarlara ait eserler alıyor. Felsefe kitapları inanılmaz derecede çeşitlenmiş. Gençler felsefe kitaplarına da büyük ilgi gösteriyor. Yayınevleri çalışanlarına göre bu yıl fuara ilgi tahminlerin üzerinde olmuş. Bunu bir ziyaretçi olarak ben de gördüm. Gençler okumuyor diyenlerle aynı fikirde değilim. Gençler, bir önceki kuşağa göre daha şanslı ve daha donanımlı. Mobil cihazlarda çeşitli uygulamalar var; sesli kitaplar ve Podcast’ler yeni ufuklar açıyor. Kitapla mesafeli olanlardan ürkmek lazım. Onlar, Facebook ve X gibi mecralardaki birer cümlelik paylaşımlarla yetinip, özgüven abidesi haline geliyorlar. Her şeyi bilen bir kitle doğdu (!)  Fuar ziyaretçilerinin yüzde 70-80’ini genç kızlar ve kadınların oluşturduğunu söyleyebilirim. 40 yaş üzeri erkek ziyaretçi tek tük. Fuar sonrası bu tür veriler paylaşılsa belki daha sağlıklı değerlendirme fırsatı doğar.  Kitap fiyatları öyle böyle değil, almış başını gitmiş. Geçen yıl 60-80 TL aralığında satılan kitapların bu yılki indirimli fiyatları 200 lira civarında. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur’unun yeni baskısını gördüm. Eleştirel basım olarak tanımlanmış. Fuarın en albenili kitabıydı diyebilirim. Almak istedim, fiyatı 980 liraymış, indirim olduğu için 680 liraya veriyorlarmış. Almadım, o kadar parayı vermek zoruma gitti. En az üç kez okuduğum, iki ayrı yayınevinden iki ayrı baskısına sahip olduğum bir kitaba bu kadar para ödeyemedim.  Cemil Meriç kitapları da öyle. Yanına yaklaşabilene aşk olsun. Ahmet Hamdi Tanpınar veya Cemil Meriç kitaplarının bu kadar çok talep edildiğine ve astronomik fiyatlardan satıldığına şahit olsalar acaba tepkileri ve duyguları ne olurdu diye düşündüm.   Fuarda en çok kitabı olan yazar açık ara farkla Stefan Zweig. Telif sorunu olmadığı için her yayınevinde Zweig kitapları. Her birinin kapak tasarımları farklı ve çok güzeller. Bazı yayınevleri Zweig setleri oluşturmuş. Fuarın en çok satılan kitabı da Zweig kitapları olabilir. İlk ve ortaokul öğrencilerinin heyecanları da görülmeye değer. Onlar kırtasiye ve oyuncak benzeri ürünlerin müşterisi. Binlerce çeşit ürün var. Hele defter çeşitleri…  Fuarın en sakin köşesi her zamanki gibi bazı yazarlara veya birliklere, kuruluşlara ayrılan bölümüydü. Boyunlarında isim etiketleri, kitapları önlerinde, okuyucu bekleyen onlarca yazar. Şener Şen’i ve onun canlandırdığı Muhsin Bey’i hatırladım. Muhsin Bey, bir müzik yapımcısı, geçmişte elinden tutup şöhrete kavuşturduğu sanatçılar var. Yazarlarla ne ilgisi var demeyin, bir ilgisi olmalı ki Muhsin Bey’i hatırladım. Kitap bastırıp bir tane bile satamayan yazarların iç dünyasını sergileyen bir Yeşilçam filmi neden olmasın sorusu geldi bir de aklıma… Bu kadar gezip de eli boş döner miyim. Aldığım kitaplardan bir bölümünün isimleri ve yazarları şöyle: Ahmet Cemal: Lanetlenmiş Ağustos Böcekleri, Haldun Taner: Çok Güzelsin Gitme Dur, Antonio Damasio: Hissetmek ve Bilmek, Antonio Damasio: Şeylerin Tuhaf Düzeni, Gertrude Stein: Üç Hayat, Mustafa Tatcı: Limni’de Sürgün Bir Velî, Leylâ İpekçi: Dem Yüzü, Rene Grousset: Stepler İmparatorluğu, Virginia Wolf: Jakob’un Odası, Richard Yates: Yalnızlığın On Bir Hali, Ali Lidar: Edebiyatın Tesirli Parçaları, William Hames: Hakikatin Anlamı, Şükrü Elçin: Türk Edebiyatında Tabiat, Ayâsya: Vedânta Felsefesi Upaniş Adları, Gündüz Vassaf: Ressamın İsyanı.
Ekleme Tarihi: 06 Aralık 2023 - Çarşamba

Kitaplar Arasında

Ankara’da kara kış beklerken, bahar havası yaşıyoruz. Hava sıcaklığı 15 derecenin üzerinde, pırıl pırıl, tertemiz bir hava var. Çık dışarıya, bu fırsat kaçmaz havası. Ben de öyle yapıyorum. Tur atmak yerine Söğütözü’ndeki ATO Congresium’a gidiyorum. Geçenlerde Ankara Çalıştayı, ardından Travelexpo Fuarı kapsamında Ankara’da ekoturizm panelinde konuşmacı olarak bulunduğum ATO’ya bu kez 19. Kitap Fuarı için geldim. 

Kitaplar söz konusu olduğunda gözü doymayanlardanım. Bu yıl fuarın onur konuğu Gülseren Budayıcıoğlu. Uluslararası onur konuğu ise Güney Kore’den Yun Ko - eun. Gülseren Budayıcıoğlu popüler bir yazar, dizilerle adını duymayan kalmadı. Kitaplarını okumadım, yerli dizileri de izlemiyorum. Dolayısıyla yazarın eserleriyle ilgili değerlendirme yapamam. 

Koreli Yun Ko - eun ülkesinde önemli bir yazarmış. Türkçeye çevrilmiş tek kitabı var: Afet Gezginleri. “Asıl afetin ne olduğunu biliyor musunuz? Afetten sonraki ortamdır.
O zaman yaşamla ölüm bir kez daha ayrılır çünkü” cümlelerinin yer aldığı Afet Gezginleri, bana deprem sonrası gittiğim şehirlerde gördüğüm acı manzaraları hatırlattı. Kiraz çiçeklerini görmeye giderken tsunamiyle karşılaşan insanlarla başlıyor kitap. Bir tür acının pornografisi anlatılıyor. 

Jose Saramago’nun Körlük adlı romanında da bu durumun bir benzeri söz konusu. Körlük sorun değil, sonraki gelişmeler dehşete düşürüyor.

500’ü aşkın yayınevi ile sivil toplum kuruluşlarının katıldığı fuar, 10 Aralık’a kadar devam edecek. Fuarda ilk uğradığım yer sahaflar bölümü oldu. Fiyatları çok yüksek buldum. Kendi iş yerlerinde 20 liraya bırakabilecekleri kitaplar için asgari 50 lira fiyat koymuşlar. Sebebini sordum, stantları fahiş fiyattan kiralamışlar. Bu yüzden kitap fiyatlarını katlamışlar.

Uğramadığım yayınevi kalmadı diyebilirim. Her standın önünde gençler var, kitap seçiyorlar. Beş saat kadar gezdiğim için gözlem imkanı da buldum. En çok satılan kitaplarda ilk sırayı sanal ortamda paylaşılan, dergilerde ve gazetelerde adından söz edilen, görünürlüğü olan yazarlara ait eserler alıyor. Felsefe kitapları inanılmaz derecede çeşitlenmiş. Gençler felsefe kitaplarına da büyük ilgi gösteriyor.

Yayınevleri çalışanlarına göre bu yıl fuara ilgi tahminlerin üzerinde olmuş. Bunu bir ziyaretçi olarak ben de gördüm. Gençler okumuyor diyenlerle aynı fikirde değilim. Gençler, bir önceki kuşağa göre daha şanslı ve daha donanımlı. Mobil cihazlarda çeşitli uygulamalar var; sesli kitaplar ve Podcast’ler yeni ufuklar açıyor. Kitapla mesafeli olanlardan ürkmek lazım. Onlar, Facebook ve X gibi mecralardaki birer cümlelik paylaşımlarla yetinip, özgüven abidesi haline geliyorlar. Her şeyi bilen bir kitle doğdu (!) 

Fuar ziyaretçilerinin yüzde 70-80’ini genç kızlar ve kadınların oluşturduğunu söyleyebilirim. 40 yaş üzeri erkek ziyaretçi tek tük. Fuar sonrası bu tür veriler paylaşılsa belki daha sağlıklı değerlendirme fırsatı doğar. 

Kitap fiyatları öyle böyle değil, almış başını gitmiş. Geçen yıl 60-80 TL aralığında satılan kitapların bu yılki indirimli fiyatları 200 lira civarında. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur’unun yeni baskısını gördüm. Eleştirel basım olarak tanımlanmış. Fuarın en albenili kitabıydı diyebilirim. Almak istedim, fiyatı 980 liraymış, indirim olduğu için 680 liraya veriyorlarmış. Almadım, o kadar parayı vermek zoruma gitti. En az üç kez okuduğum, iki ayrı yayınevinden iki ayrı baskısına sahip olduğum bir kitaba bu kadar para ödeyemedim. 

Cemil Meriç kitapları da öyle. Yanına yaklaşabilene aşk olsun. Ahmet Hamdi Tanpınar veya Cemil Meriç kitaplarının bu kadar çok talep edildiğine ve astronomik fiyatlardan satıldığına şahit olsalar acaba tepkileri ve duyguları ne olurdu diye düşündüm.   Fuarda en çok kitabı olan yazar açık ara farkla Stefan Zweig. Telif sorunu olmadığı için her yayınevinde Zweig kitapları. Her birinin kapak tasarımları farklı ve çok güzeller. Bazı yayınevleri Zweig setleri oluşturmuş. Fuarın en çok satılan kitabı da Zweig kitapları olabilir.

İlk ve ortaokul öğrencilerinin heyecanları da görülmeye değer. Onlar kırtasiye ve oyuncak benzeri ürünlerin müşterisi. Binlerce çeşit ürün var. Hele defter çeşitleri… 

Fuarın en sakin köşesi her zamanki gibi bazı yazarlara veya birliklere, kuruluşlara ayrılan bölümüydü. Boyunlarında isim etiketleri, kitapları önlerinde, okuyucu bekleyen onlarca yazar. Şener Şen’i ve onun canlandırdığı Muhsin Bey’i hatırladım. Muhsin Bey, bir müzik yapımcısı, geçmişte elinden tutup şöhrete kavuşturduğu sanatçılar var. Yazarlarla ne ilgisi var demeyin, bir ilgisi olmalı ki Muhsin Bey’i hatırladım. Kitap bastırıp bir tane bile satamayan yazarların iç dünyasını sergileyen bir Yeşilçam filmi neden olmasın sorusu geldi bir de aklıma…

Bu kadar gezip de eli boş döner miyim. Aldığım kitaplardan bir bölümünün isimleri ve yazarları şöyle:
Ahmet Cemal: Lanetlenmiş Ağustos Böcekleri,
Haldun Taner: Çok Güzelsin Gitme Dur,
Antonio Damasio: Hissetmek ve Bilmek,
Antonio Damasio: Şeylerin Tuhaf Düzeni,
Gertrude Stein: Üç Hayat,
Mustafa Tatcı: Limni’de Sürgün Bir Velî,
Leylâ İpekçi: Dem Yüzü,
Rene Grousset: Stepler İmparatorluğu,
Virginia Wolf: Jakob’un Odası,
Richard Yates: Yalnızlığın On Bir Hali,
Ali Lidar: Edebiyatın Tesirli Parçaları,
William Hames: Hakikatin Anlamı,
Şükrü Elçin: Türk Edebiyatında Tabiat,
Ayâsya: Vedânta Felsefesi Upaniş Adları,
Gündüz Vassaf: Ressamın İsyanı.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.