Ahmet TEK / ANKHABER / ÖZEL
“Biz kimseye kin tutmayız
Kamu âlem birdir bize.”
(Yunus Emre)
Müzik ve hoşgörü âhenkli, birbirini tamamlayan iki güzel kelime. Bu iki kelimeyi bir araya getirip 21. yüzyılda dünyaya yeni bir anlayışla barış mesajı iletmek isteyenler 25 yıl önce Hatay’da bir çatı altında toplandı. El ele, gönül gönüle veren bir grup güzel insan, ezgileriyle dünyaya yeni bir umut kapısı açtı. Dünya barışına hizmet amacıyla yola çıkan bu gönüllüler ordusu, birbiriyle kavgalı veya zıt kutuplarda saf tutan insanların bir araya gelmelerinin zor olmadığını bütün dünyaya kanıtladı.
Siz, “kim bunlar?” diye sormadan ben söyleyim; Hepinizin tanıdığı, bildiği, konserlerine gitmemiş bile olsanız şarkılarını, türkülerini ve ilâhilerini dinlediğiniz bir grup: Antakya Medeniyetler Korosu.
Antakya Medeniyetler Korosu’nu anlatmadan önce maalesef size acı bir haber vereceğim. Bugünlerde acı haberden başka bir şey duymadığınızı biliyorum. Ne yazık ki büyük bir acı. İnşallah bu günler çabuk geçer. Kayıplarımızı hayırla yad ederiz.
Kahramanmaraş merkezli deprem, Türkiye’nin uluslararası gururu Antakya Medeniyetler Korosu’nu da acılara gark etti. Nobel Barış Ödülüne aday gösterilen ünlü koronun 7 üyesi depremde can verdi. Koro Şefi Yılmaz Özfırat ise enkazdan sağ çıkarıldı.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin en çok can kaybına yol açtığı illerin başında yer alan Hatay’da, büyük yıkımdan etkilenmeyen kimse kalmadı. Deprem her yuvaya kor düşürdü. Yılmaz Özfırat’ın şefliğini yaptığı Antakya Medeniyetler Korosu’nda yer alan Müge Mimaroğlu(Eşi ve 2 yaşındaki oğluyla birlikte), Gizem Dönmez,, Fatma Çevik, Pınar Aksoy, Ahmet Fehmi Ayaz, Hakan Samsunlu ve Mehmet Özdemir hayatını kaybetti.
Şef Yılmaz Özfırat, depremde yıkılan evinin enkazından sağ kurtarıldı. Özfırat, “Eşim, KKTC’nde okuyan kızımın yanındaydı. Depremde evde yalnızdım. Beş katlı bina yıkıldı. Bir komşumla enkaz altında kaldık. Koro üyelerimiz ve bazı yardımsever vatandaşlar kendi imkanlarıyla depremden 8 saat sonra bizi kurtardı” dedi.
Özfırat’ı telefonla arayıp, baş sağlığı ve geçmiş olsun dileğinde bulundum. Çok üzgün olduğunu söyledi. Depremin hayatları altüst ettiğini belirten Özfırat, cenazelerin enkazdan çıkarılıp toprağa verildikleri için arkadaşlarının defin işlemine bile katılamadıklarını bildirdi.
Depremde evini ve arabasını kaybettiğini belirten Özfırat, “Hayata yeniden başlayacağız. Acılarımız ve kayıplarımız büyük” dedi. Özfırat, Antakya Medeniyetler Korosu’nu toplamayı planladığını, 15 Mayıs’ta bir konser vermeyi hedeflediğini söyledi.
Yılmaz Özfırat’a son konseri ne zaman verdiklerini de sordum. 3 Şubat’ta Hatay Valiliği Meclis Kültür ve Sanat Merkezi’nde vermişler. Konser ücretsizmiş ve her zamanki gibi salon doluymuş. Yani depremden 3 gün önce tüm koro bir arada imiş.
Özfırat’ın en büyük üzüntüsü bazı müzisyen arkadaşlarının durumu. Her soruma Hataylıların o zarif kelimesiyle “Baştâcı” diyerek yanıt veren Özfırat, şunları söyledi:
“Koromuzdan en az 10 arkadaşımız çok zor durumda. Şimdi ekonomik olarak çok sıkıntıdalar. O arkadaşlarımıza yardımcı olunması gerekir. Bize acınsın istemiyoruz. Destek verilsin. Lütfen acımayın, destek olun.”
Antakya Medeniyetler Korosu’nun yapıp ettiklerini bir kez de ben hatırlatmak istiyorum. Türkiye’nin güzel iş yapan, moral kaynağı sembollerindendir çünkü onlar… Medeniyetler Korosu, Kâmil Uğurlu - M. Hilâl Uğurlu’nun “Medeniyetler Bahçesi Hatay Şehrengizi”nde öyle güzel anlatılmış ki, buraya kaydediyorum:
“Koroda 100 kadın, 100 100 erkek gönüllü bulunmaktadır. Bunları tamamı Türk vatandaşıdır. Bir kısmı Müslüman, bir kısmı Hristiyan ve Musevidir. Alevi, Sünni, Ortodoks, Katolik, Musevi, Ermeni kültürüne sahip korist ve amatör müzisyenler gönüllülük esasına göre bir araya geldiler. Keyifle provalara katıldılar, şefin talimatlarına sıkı sıkıya uydular.
Şef Yılmaz Özfırat, bu gönüllü güzel insanları “baştâcı” etti, onlara, Türk halk ve sanat müziğini, Hristiyan ve Musevi müziklerini, folklorlerini, Alevi semah âyinlerini anlattı. Gerekli gördüklerini talim etti. 2007’de kurulan topluluk 2008’de dernekleşti, sahne acemiliklerinden kurtuldu ve izleyici huzuruna çıktılar. Korudaki öğretmenler, din adamları, avukatlar, öğrenciler, esnaflar, mühendisler, doktorlar, ev hanımları elleri kanda olsa, onu erteleyip provaya, sahneye koştular. Her konserden sonra büyük takdir aldılar.
Bu takdirin temelindeki gerçek şu idi: Bu kişiler ortaya olağandışı bir performans koymuyorlardı, amatördüler. Ayrıca onların icra ettikleri müziği konunun starları birinci sınıf icra ediyorlardı ve onlara erişim zor değildi. Temeldeki gerçek, bütün dünyada birbiriyle kavgalı bu insanların, bir araya gelmelerinin zor bir hadise olmadığını cesurca göstermeleriydi. Meselenin sırrı buradaydı.
Meselenin farkında olduklarını onlar şu manifestoyla ilân ediyorlar:
“Türkiye’nin tüm değerleriyle tanıtımına katkı sağlamak ve dünya barışına hizmet etmek amacımızdır. Kültürümüzün farklı güzelliklerinin bir araya geldiğinde oluşturduğu eşsiz âhenk, müzikte kendini en belirgin biçimde ortaya koymakta ve koromuz da okuduğu farklı kültürlere ait ilâhiler, halk şarkıları ve türkülerle topyekûn medeniyetimizi yansıtan bir ayna vazifesi görmektedir. Hoşgörü ve barış kültürünü yaşam vazifesi haline getirdik. Amacımız, barışın tüm dünyaya, kurumunuzun yükselen sesi ile yayılmasıdır.”
“Gerçeğe saygı ve sevgi, evrensel bir değerse, bu vizyonu geliştirmek için seçilen yolun yine evrensel bir dil olan müzikle gerçekleştirilmesi” doğru bir seçim doğru bir yoldur.
14 dilde şarkılar ve ilahiler seslendiren Antakya Medeniyetler Korosu, 2012 yılında Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi. Antakya Medeniyetler Korosu Derneği ise 2019 yılında Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Sanat Özel Ödülü’ne layık görüldü.
Medeniyetler Korosu’nun, insanlar arasında “ben” değil “biz” duygusunun hâkim olması için çeşitli şehirlerde, birçok etkinlikte verdiği konserlerin sayısı bini aştı.
“Medeniyetler Korosu’nu Dinlemeyen Kalmasın” sloganı ile Hatay Valiliği ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından üç yıl önce Cumartesi konserleri başlatıldı. Bu konserler ücretsizdi. Türkiye’nin bir çok ilinden Hatay’a gelen gruplarla yabancı turistler bu konserlere katılıyorlardı.
Medeniyetler Korosu yurt dışında da birçok konser verdi. 2018 yılında İsrail’de, Osmanlı döneminden kalma Gar’da konser verdi. Konser çok çok kalabalıktı. Dinleyicilerin yarısı İsrailliler, diğer yarısı Filistinli Müslümanlardı. Yunanistan konserinde de izdiham yaşandı. Koro, bir kez daha Yunanistan’da konsere davet edildi.
Strasbugh’daki konserleri de unutulmaz konserler serisi arasında yer aldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) salonlarında icra edilen konser, mahkemenin tarihine önemli bir not olarak kaydedildi.
Ali Rıza Alkan, Medeniyetler Korosu Facebook sayfasında şu paylaşımı yapmış:
“Bir yanımız hep eksik olacak artık, biz sizden razıydık Rabbimde sizden razı olsun mekanınız cennet olsun nur içinde yatın.
Sizleri çok seviyoruz.”
Biz de onları çok sevmiştik. Onlar bu ülkenin birlikteliğinin sesiydiler. Onlar, her dilden ezgileriyle kalplerimizi yumuşattılar. Medeniyetler Korosu’na şimdi daha çok ihtiyacımız var. Dileğimiz, koronun yeniden toparlanması. Bu süreçte, sıkıntı içindeki müzisyenlere sahip çıkılması.
HAYATINI KAYBEDENLER... VE KURTULAN ŞEF...
Antakya Medeniyetler Korosu’nun Deprem Kurbanları ve kurtulon Koro Şefi: (fotoğrafların sırasına göre, soldan sağa) Gizem Dönmez, Ahmet Fehmi Ayaz, Fatma Çevik, Pınar Aksoy, Hakan Samsunlu, Mehmet Özdemir, Müge Mimaroğlu... Son fotoğraf ise depremde kurtulan Şef Yılmaz Özfırat'a ait… (Fotoğrafları gönderen: Bedirhan Gök)