Ahmet Tek
Köşe Yazarı
Ahmet Tek
 

O Bizim Küçük Dev Adamımızdı

Türk sinemasının seks filmleri furyasından kurtulmak için çare aradığı 80’li yılların başında, senaryosu Işıl Özgentürk’e ait yönetmenliğini Ali Özgentürk’ün yaptığı ‘At’ filmi, 12 Eylül darbesinin karanlık günleri sürerken, kültür ve sanat dünyamızın yüz akı oldu.  İçerik ve çekim tekniği ile dikkatleri üzerine çeken ‘At’ filminde baba Hüseyin rolünde Genco Erkal vardı. Ardından ‘Faize Hücum’ ve ‘Hakkari’de Bir Mevsim’ filmleri geldi. Türk Sinemasında benim en beğendiğim filmlerin başında ‘At’ ve ‘Düşman’ gelir. Yönetmenliğini Zeki Ökten’in üstlendiği, senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı, başrolünde Aytaç Arman ve Güngör Bayrak’ın olduğu ‘Düşman’ ile ‘At’ı aynı günlerde izlediğimi hatırlıyorum. Her iki film, gerçekçi sinemanın şahikalarındandır. Genco Erkal zihnimde hep ‘At’ filmindeki Hüseyin rolüyle yer etti. Oysa onun oyunlarının pek çoğunu izledim. Haldun Taner hayranı bir okur olarak Keşanlı Ali Destanı’ndaki Genco Erkal’ı da unutmadım. Genco Erkal’ın oyunculuğunu anlatacak, aldığı ödülleri yazacak değilim. Genco Erkal hem tiyatroda hem sinemada bizim ‘Küçük Dev Adam”ımızdı. Onun Türkiye’de sanat yapması bizim için büyük şanstı. Oysa kendisi için aynı şeyi söylemek mümkün değil. O, dünya çapında bir sanatçıydı. Bizden başka kimse tanımasa da. Genco, At filminde Hüseyin karakteri ile Oscar’lık çapta oyun sergiledi. Göç olgusunu işleyen filmde İstanbul’a gelen bir babanın umudunu ve çaresizliğini ölümsüzleştirdi. Oğlu Ferhat’ı okutup ona iyi bir gelecek kurma heyecanını beyaz perdede öyle bir canlandırdı ki, kaç yıl geçti aradan, yüzü hâlâ gözümün önündedir. Hele ölümü… Bu rol ona Altın Portakal kazandırdı. Genco, bu ülkenin değerlerindendi. Hollywood’ta oyuncu olsaydı Dustin Hoffman, İngiltere’de tiyatro yapsa Sir Michael Caine kadar şöhretli olur, para içinde yüzerdi. Bugün birçok kişi, Genco Erkal’ı Nazım Hikmet şiirlerini seslendirmesiyle tanır. Nazım’ın şiirlerini kimse onun kadar iyi seslendirmedi. Saz ve türküde Ruhi Su ne idiyse, şiir seslendirmede Genco Erkal odur.  Temmuz bu yıl verimli meyveleri düşürdü. Önce Ferit Edgü, sonra Kenan Işık ve ardından Genco Erkal. Ölümün temmuz hasatları. Türk resminin bir kadersizini, bir çınarını yazacaktım. Fikret Mualla’nın ölüm yıldönümüydü. Onu ve Güzin Dino’yu anlatacaktım. Önceliği ölüm aldı.  Genco Erkal’ı yazmazsam olmazdı. O Ankara’nın Altındağ adlı gecekondusunun anlatıldığı, Türk Tiyatrosunun başyapıtı Keşanlı Ali Destanı’nın İzmarit Nuri’si idi. Sevenlerinin ve dostlarının başı sağ olsun. Not: Genco Erkal’dan Nazım Hikmet’in “Akrep gibisin kardeşim” şiirini dinlemenizi ve At filmini izlemenizi öneririm.
Ekleme Tarihi: 01 Ağustos 2024 - Perşembe

O Bizim Küçük Dev Adamımızdı

Türk sinemasının seks filmleri furyasından kurtulmak için çare aradığı 80’li yılların başında, senaryosu Işıl Özgentürk’e ait yönetmenliğini Ali Özgentürk’ün yaptığı ‘At’ filmi, 12 Eylül darbesinin karanlık günleri sürerken, kültür ve sanat dünyamızın yüz akı oldu. 

İçerik ve çekim tekniği ile dikkatleri üzerine çeken ‘At’ filminde baba Hüseyin rolünde Genco Erkal vardı. Ardından ‘Faize Hücum’ ve ‘Hakkari’de Bir Mevsim’ filmleri geldi.

Türk Sinemasında benim en beğendiğim filmlerin başında ‘At’ ve ‘Düşman’ gelir. Yönetmenliğini Zeki Ökten’in üstlendiği, senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı, başrolünde Aytaç Arman ve Güngör Bayrak’ın olduğu ‘Düşman’ ile ‘At’ı aynı günlerde izlediğimi hatırlıyorum. Her iki film, gerçekçi sinemanın şahikalarındandır.

Genco Erkal zihnimde hep ‘At’ filmindeki Hüseyin rolüyle yer etti. Oysa onun oyunlarının pek çoğunu izledim. Haldun Taner hayranı bir okur olarak Keşanlı Ali Destanı’ndaki Genco Erkal’ı da unutmadım.

Genco Erkal’ın oyunculuğunu anlatacak, aldığı ödülleri yazacak değilim. Genco Erkal hem tiyatroda hem sinemada bizim ‘Küçük Dev Adam”ımızdı. Onun Türkiye’de sanat yapması bizim için büyük şanstı. Oysa kendisi için aynı şeyi söylemek mümkün değil. O, dünya çapında bir sanatçıydı. Bizden başka kimse tanımasa da.

Genco, At filminde Hüseyin karakteri ile Oscar’lık çapta oyun sergiledi. Göç olgusunu işleyen filmde İstanbul’a gelen bir babanın umudunu ve çaresizliğini ölümsüzleştirdi. Oğlu Ferhat’ı okutup ona iyi bir gelecek kurma heyecanını beyaz perdede öyle bir canlandırdı ki, kaç yıl geçti aradan, yüzü hâlâ gözümün önündedir. Hele ölümü…

Bu rol ona Altın Portakal kazandırdı. Genco, bu ülkenin değerlerindendi. Hollywood’ta oyuncu olsaydı Dustin Hoffman, İngiltere’de tiyatro yapsa Sir Michael Caine kadar şöhretli olur, para içinde yüzerdi.

Bugün birçok kişi, Genco Erkal’ı Nazım Hikmet şiirlerini seslendirmesiyle tanır. Nazım’ın şiirlerini kimse onun kadar iyi seslendirmedi. Saz ve türküde Ruhi Su ne idiyse, şiir seslendirmede Genco Erkal odur. 

Temmuz bu yıl verimli meyveleri düşürdü. Önce Ferit Edgü, sonra Kenan Işık ve ardından Genco Erkal. Ölümün temmuz hasatları.

Türk resminin bir kadersizini, bir çınarını yazacaktım. Fikret Mualla’nın ölüm yıldönümüydü. Onu ve Güzin Dino’yu anlatacaktım. Önceliği ölüm aldı. 

Genco Erkal’ı yazmazsam olmazdı. O Ankara’nın Altındağ adlı gecekondusunun anlatıldığı, Türk Tiyatrosunun başyapıtı Keşanlı Ali Destanı’nın İzmarit Nuri’si idi.
Sevenlerinin ve dostlarının başı sağ olsun.

Not: Genco Erkal’dan Nazım Hikmet’in “Akrep gibisin kardeşim” şiirini dinlemenizi ve At filmini izlemenizi öneririm.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.