[simple-author-box]
Şehrin Eskişehir çıkışında, Armada alışveriş merkezinin önünde büyük bir çapa vardır. Öyle ya: Bozkırın ortasında Ankara gibi şehirde, gemi çapası ne iş, bir sahil şehri olsa elbet anlamı olur?!
Derler ki: Ankara’nın ilk kurucuları deniz kökenli bir kavimdi yahut bu bozkır vaktiyle uçsuz bucaksız bir denizdi de ondan. Öyle olmalı. Bu çoğu sularla kaplı mavi küre içinde Türkiye’nin oluşumu zaten hayrettir, meraklıları bilir.
Çapa olayına gelirsek; Ankara’nın simgesi “çapa” için şu hikâye anlatılır: Polatlı’da Gordion şehrinde Frig kralı Midas rüyasında bir gemi çapası görür ve oraya bir şehir kurarsa bu şehrin kendisine mutluluk getireceği söylenir. Bir rivayete göre gemi çapası anlamına gelen “Anker” veya “Ankira” da Midas’ın bu şehrine isim olur.
***
Ankara kuruluş hikâyesine uygun bir gemi gibi şimdi tam yol ilerliyor. “Tam yol” denizci tabiri aslında, yazının başlığını bu nedenle seçtim. Tekne halat alıp yarım yol iskeleden salimen ayrılınca, deniz trafiği müsait, hava muhalefeti de yoksa kaptan tam yol levyeyi basar.
Bundan sonrası daha da önemli… Tam yol giderken tornistan vurulur mu, vurulursa tekne kaç boyda durur, dümen dinlemesi için ne kadar süre gerekir bu sorular denizcilikte önemlidir?
Rüzgâr da çok önemli denizcilikte. Teknenin kıçı ne tarafa gelir, sallar mı, teknenin üzerinde hiç yol yokken rüzgâra göre nasıl durduğu yahut saldığı gibi biryığın bilinmesi gereken kurallar var. Hele yelkenli ise rüzgârı nasıl sevdiğini görmek, kuvvetli rüzgârlarda teknenin yatma durumunu bilmek lazımdır!
***
Söz açılınca “Hepimiz bir gemideyiz” diyerek ortak bir yön bulmaya çalışırız. Madem aynı gemideyiz denizcilik kurallarını da bilmek gerekir.
Şimdi her türlü fırtınalı, dalgalı durumlara alışık Karadenizli bir Kaptan’la güvenle ilerlediğimize bakmayın, son 60 yıl memleket hiç de sağlıklı sularda seyretmedi, kâh fırtınaya tutuldu kâh karaya vurdu, çok şey kaybettik, çok zaman yitirdik. O nedenle süt gibi yoğurda da üfler olduk.
***
En sevdiğim şeylerden biri de denizcilikte “sağ” ve “sol” tabirlerinin hiç olmamasıdır; denizciler “İskele-sancak” kavramlarıyla sağı - solu tarif ederler, “sancak” sağ, “iskele” sol tarafın adıdır.
Bu gemide olanlar denizcileri örnek alıp sağ-sol kavramlarını da aşarak hal ve hareketimizi geleceğe ayarlayarak, her türlü zararlı cereyana karşı birlik bütünlük içinde hareketin bir yolunu bulmalıdırlar. Kimsenin kimseye merhameti olmayacağı son NATO zirvesinde görüldü. Orası kurtlar sofrası, yıkılırsan parçalarlar.
Ecdat 20 küsur milyon kilometreye varan devasa topraklarda koca bir imparatorluk kurmayı başarmışsa biz de bu ülkeyi yeryüzünde güçlü kuvvetli bir yıldız yapabiliriz. Herkesin aklını başına alıp öyle hareket etmesi gerekmektedir vesselam.