Ahmet Tezcan
Köşe Yazarı
Ahmet Tezcan
 

Şehirler ve semboller

[simple-author-box] İnsanlar, yaşadıkları şehirleri sembolleştirmek, sembollerle ifade etmekten hoşlanıyorlar. Yönetim anlayışından yahut tarihin bunda rolü bulunabilir. 8-10 köşeli yıldız Türklerin adeta "power icon" u, güç simgesi olmuştur. Konya, asırlardır çift başlı kartal ile temsil edilmektedir mesela, Selçuklunun payitahtıdır. Paris bir sahil şehri değildir ama üzerine "kral tacı ile süslenmiş bir yelkenli" ile temsil edilir. Ayı deyince Rusya akla gelir ve fakat Moskova, at üstünde mavi pelerinli bir komutanın ejderha ile mücadelesi sembol olmuştur. Altın taçlı ayı Almanya'nın başkenti Berlin'in simgesidir. Londra'da şehir arması olarak "beyaz zemin üzerinde kırmızı haç" işareti seçilmiştir ama İngiltere'nin Portsmouth ve İrlanda'nın Drogheda şehirleri şaşırtıcı biçimde AY-YILDIZ'lı armalarla temsil edilir. Bu şehirlerin popüler spor kulüplerinin armaları da aynı şekilde hilâldir ve üzeri 8 köşeli yıldızla süslenmiştir. Prof. Ekrem Buğra Ekinci, haçlı seferlerinde Kıbrıs'a uğrayan askerlerin burada gördükleri ay-yıldız sembolünü adaya götürmüş olabileceklerini söyler. Prof Ekinci, Sultan Mecid döneminde Britanya'ya gönderilen Türk denizcilerinin lacivert ceket, kılıç ve kemerleriyle büyük sükse yaptığını ve bu şehirlerde limana demirleyen üzeri ay-yıldız armalı Osmanlı firkateynlerinin hayranlıkla izlendiğini anlatırken; ay yıldızlı armaların o günlerin bir yansıması olabileceğini kaydeder. *** Türk denizcileri demişken; kolera salgınında bu denizcilerimizden 26'sının koleraya yakalanıp Portsmout'da hayata veda ettiklerini kim hatırlıyor? Vatanlarından çok uzakta, Porstmout Türk şehitliğinde ay-yıldızlı mezar taşları altında yatmaktadırlar, Rahmetle anmadan geçemiyorum. Kim bilir? İngiltere'de ve dünyanın pek çok köşesinde nice hüzünlü hikâyelerimiz vardır. Unutulmuştur. Oralarda görev yapan diplomatlarımız veya yolu buralara düşen vatandaşlar dünyanın 76 noktasındaki şehitliklerimizi bilip, bulup bir Fatiha bağışlamışlar mıdır? Okullarımızda çocuklarımıza anlatılmazsa kim bilir bizim bu hüzünlü hikayelerimizi? O da bizim üzerinde çok düşünmemiz gereken bir başka hüznümüzdür vesselam! *** "Ankara’yı nasıl ifade edelim, simgemiz KEÇİ mi olsun, BOYNUZ mu" diye biz de yıllardır tartışır dururuz. "HİTİT KURSU veya ATAKULE, yok yok ANKARA KALESİ Başkentin sembolü olmaya en layıktır" gibi önermeler olmuştur. Camiye, minareye mesafeli tahammülsüz bir kitle maalesef vardır bu memlekette. Mesafesizler layıkıyla davranmış mıdır diye de sorulabilir. Neticede bir kubbe ilavesiyle "ortaya karışık" bir Ankara şehir arması halen tartışılmaktadır.. Müşterek taraflarımızı ortaya çıkarmak yerine "kavga sebebi" bulmakta çok mahir(!) olduğumuzdan Atakule’li-Minareli sokak tabelaları ve flamaları tahrip eden bir güruh da türemiştir bir ara. Başkasına ihtiyaç yok zaten, biz her gün bir ayrılık sebebi bulabilen belki dünyanın tek ülkesiyiz. Şehirlerarası rekabetlerimiz de aynı şekilde hırpalayıcı olabilmektedir. Şimdi hatırlatıp yaraları kaşımak istemem. *** İspanya’nın “boğa”sına inat Barselona’da “eşek” ile sembolleşirken; “Neden eşek?”  sorusuna bölge halkı; “Bütün yükü biz çekeriz de ondan” diyorlarmış. Bizde eşek sembolü Akşehir'de heykelleşmiştir. Eşek, hiç kimsenin bir şey diyemeyeceği ve herkesin çok sevdiği Nasreddin Hocamızın ters binmesiyle sempati bulmuştur. Hoca’nın eşeği İspanya'ya kadar da gitmiş, hemşerisi sembolü eşek olan Barselona’ya turist olarak giderse, muhabbetin “eşek” üzerinden gelişeceği muhakkak. Akşehir’in “en eski” gazetesi Pervasız’da, İspanya anılarını yazan Sefer İpek, Nasreddin Hoca ve eşeğini gösterince; "siz de mi?" demiş Katalanlar şaşkınlıkla. "Yok" demiş Sefer İpek, Nasreddin Hoca'yı ve eşeğini Barselona'da bir güzel anlatmış ama eşeğe ters binmeyi kavrayamamış Katalanlar. Şehir sembolleri bizde dört ayaklılarla pek temsil olunmaz, olursa alay ve kavga konusu olur. Simge bulmak için tarihe, geleneğe bakmak ve yerli halkın karakterini gözetmek gerek. Karadeniz “Balık” sembolüyle temsil edilebilir mesela kimse de bir şey demez! *** Son zamanlar İspanya’ya (bilhassa Endülüs’e) “takmış” durumdayım. Pandemide bu salgın günlerinde olmaz belki ama bir imkân bulsam ver elini Andalucia..  Kurtuba (Cordoba), İşbiliye (Sevilla) Tuleytula (Toledo), Gırnata (Granada) ve “El galibe illallah” sözünün duvarlarına dantel gibi işlendiği Elhamra Sarayı, görmek istediğim yerlerdendir ölmeden.. *** Netice itibariyle şehirlerdeki bazı yapılar, durumlar, semboller, bütün dünyada her zaman tartışma ve yarışma konusu olabiliyor. Günümüzün şehir mimarisinde “estetik” ve insan- doğa ilişkilerini geliştirmeye çalışıyordum ki söz nereye geldi! Siz ne tasarlarsanız tasarlayın günümüzde yönetici ve yatırımcı kriterleri, şehirlerde aradığımız estetiğe her zaman bir engel oluşturabilmektedir. *** Başkentin Çapa ile temsili de antika bir merak. Bilip bulup ortaya çıkarmak tamam da anlatabilmek ve yerleştirmek zaman istiyor. Neyi nasıl anlatırsanız anlatın başarı ne kadar anlaşıldığındadır. Ve son olarak: Çankaya Belediyesi bir otobüs gönderip Yaşamkent'i inletirken Şenol Güneş Parkı önünde yarım bıraktığı 20 metrelik yaya kaldırımını tamamlasa vatandaşa daha sempatik gelecektir.  "Atlatırlar, azar işitiriz diye belediyeye telefon dahi edemiyoruz" diyor vatandaş. Biz de Mansur Başkan'ın, Alper'in kulaklarını çınlatmış olalım. Öyle kaldırımlar öyle sokaklar var ki yarım günlük iş olduğu halde el atılmadığı için aylardır bekliyor ve fakat 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim bayramlarında ihtiyar-çocuk düşünmeden sokakları gümbürdemek Belediyeye belki daha kolay geliyor. Ben bunları yazacaktım, sonra sözü şehirlerdeki beton kuşatmasına, yanlış aydınlatmaya, ihmallere getirecektim. Estetikten vazgeçtik, nasıl bunaldığımızı, artık "rahat yaşanabilir"liği aradığımızı anlatacaktım bugün, bir başka güne kaldı. Şehir demek medeniyet demek, şehir şehir olmadıktan sonra simgesinin ne olduğu önemli mi?
Ekleme Tarihi: 27 Mayıs 2021 - Perşembe

Şehirler ve semboller

[simple-author-box]

İnsanlar, yaşadıkları şehirleri sembolleştirmek, sembollerle ifade etmekten hoşlanıyorlar. Yönetim anlayışından yahut tarihin bunda rolü bulunabilir. 8-10 köşeli yıldız Türklerin adeta "power icon" u, güç simgesi olmuştur. Konya, asırlardır çift başlı kartal ile temsil edilmektedir mesela, Selçuklunun payitahtıdır.

Paris bir sahil şehri değildir ama üzerine "kral tacı ile süslenmiş bir yelkenli" ile temsil edilir. Ayı deyince Rusya akla gelir ve fakat Moskova, at üstünde mavi pelerinli bir komutanın ejderha ile mücadelesi sembol olmuştur. Altın taçlı ayı Almanya'nın başkenti Berlin'in simgesidir.

Londra'da şehir arması olarak "beyaz zemin üzerinde kırmızı haç" işareti seçilmiştir ama İngiltere'nin Portsmouth ve İrlanda'nın Drogheda şehirleri şaşırtıcı biçimde AY-YILDIZ'lı armalarla temsil edilir. Bu şehirlerin popüler spor kulüplerinin armaları da aynı şekilde hilâldir ve üzeri 8 köşeli yıldızla süslenmiştir.

Prof. Ekrem Buğra Ekinci, haçlı seferlerinde Kıbrıs'a uğrayan askerlerin burada gördükleri ay-yıldız sembolünü adaya götürmüş olabileceklerini söyler. Prof Ekinci, Sultan Mecid döneminde Britanya'ya gönderilen Türk denizcilerinin lacivert ceket, kılıç ve kemerleriyle büyük sükse yaptığını ve bu şehirlerde limana demirleyen üzeri ay-yıldız armalı Osmanlı firkateynlerinin hayranlıkla izlendiğini anlatırken; ay yıldızlı armaların o günlerin bir yansıması olabileceğini kaydeder.

***

Türk denizcileri demişken; kolera salgınında bu denizcilerimizden 26'sının koleraya yakalanıp Portsmout'da hayata veda ettiklerini kim hatırlıyor?

Vatanlarından çok uzakta, Porstmout Türk şehitliğinde ay-yıldızlı mezar taşları altında yatmaktadırlar, Rahmetle anmadan geçemiyorum.

Kim bilir?

İngiltere'de ve dünyanın pek çok köşesinde nice hüzünlü hikâyelerimiz vardır.

Unutulmuştur.

Oralarda görev yapan diplomatlarımız veya yolu buralara düşen vatandaşlar dünyanın 76 noktasındaki şehitliklerimizi bilip, bulup bir Fatiha bağışlamışlar mıdır?

Okullarımızda çocuklarımıza anlatılmazsa kim bilir bizim bu hüzünlü hikayelerimizi? O da bizim üzerinde çok düşünmemiz gereken bir başka hüznümüzdür vesselam!

***

"Ankara’yı nasıl ifade edelim, simgemiz KEÇİ mi olsun, BOYNUZ mu" diye biz de yıllardır tartışır dururuz. "HİTİT KURSU veya ATAKULE, yok yok ANKARA KALESİ Başkentin sembolü olmaya en layıktır" gibi önermeler olmuştur. Camiye, minareye mesafeli tahammülsüz bir kitle maalesef vardır bu memlekette. Mesafesizler layıkıyla davranmış mıdır diye de sorulabilir. Neticede bir kubbe ilavesiyle "ortaya karışık" bir Ankara şehir arması halen tartışılmaktadır..

Müşterek taraflarımızı ortaya çıkarmak yerine "kavga sebebi" bulmakta çok mahir(!) olduğumuzdan Atakule’li-Minareli sokak tabelaları ve flamaları tahrip eden bir güruh da türemiştir bir ara.

Başkasına ihtiyaç yok zaten, biz her gün bir ayrılık sebebi bulabilen belki dünyanın tek ülkesiyiz. Şehirlerarası rekabetlerimiz de aynı şekilde hırpalayıcı olabilmektedir. Şimdi hatırlatıp yaraları kaşımak istemem.

***

İspanya’nın “boğa”sına inat Barselona’da “eşek” ile sembolleşirken; “Neden eşek?”  sorusuna bölge halkı; “Bütün yükü biz çekeriz de ondan” diyorlarmış.

Bizde eşek sembolü Akşehir'de heykelleşmiştir. Eşek, hiç kimsenin bir şey diyemeyeceği ve herkesin çok sevdiği Nasreddin Hocamızın ters binmesiyle sempati bulmuştur.

Hoca’nın eşeği İspanya'ya kadar da gitmiş, hemşerisi sembolü eşek olan Barselona’ya turist olarak giderse, muhabbetin “eşek” üzerinden gelişeceği muhakkak. Akşehir’in “en eski” gazetesi Pervasız’da, İspanya anılarını yazan Sefer İpek, Nasreddin Hoca ve eşeğini gösterince; "siz de mi?" demiş Katalanlar şaşkınlıkla. "Yok" demiş Sefer İpek, Nasreddin Hoca'yı ve eşeğini Barselona'da bir güzel anlatmış ama eşeğe ters binmeyi kavrayamamış Katalanlar.

Şehir sembolleri bizde dört ayaklılarla pek temsil olunmaz, olursa alay ve kavga konusu olur.

Simge bulmak için tarihe, geleneğe bakmak ve yerli halkın karakterini gözetmek gerek. Karadeniz “Balık” sembolüyle temsil edilebilir mesela kimse de bir şey demez!

***

Son zamanlar İspanya’ya (bilhassa Endülüs’e) “takmış” durumdayım. Pandemide bu salgın günlerinde olmaz belki ama bir imkân bulsam ver elini Andalucia..  Kurtuba (Cordoba), İşbiliye (Sevilla) Tuleytula (Toledo), Gırnata (Granada) ve “El galibe illallah” sözünün duvarlarına dantel gibi işlendiği Elhamra Sarayı, görmek istediğim yerlerdendir ölmeden..

***

Netice itibariyle şehirlerdeki bazı yapılar, durumlar, semboller, bütün dünyada her zaman tartışma ve yarışma konusu olabiliyor. Günümüzün şehir mimarisinde “estetik” ve insan- doğa ilişkilerini geliştirmeye çalışıyordum ki söz nereye geldi!

Siz ne tasarlarsanız tasarlayın günümüzde yönetici ve yatırımcı kriterleri, şehirlerde aradığımız estetiğe her zaman bir engel oluşturabilmektedir.

***

Başkentin Çapa ile temsili de antika bir merak. Bilip bulup ortaya çıkarmak tamam da anlatabilmek ve yerleştirmek zaman istiyor. Neyi nasıl anlatırsanız anlatın başarı ne kadar anlaşıldığındadır.

Ve son olarak:

Çankaya Belediyesi bir otobüs gönderip Yaşamkent'i inletirken Şenol Güneş Parkı önünde yarım bıraktığı 20 metrelik yaya kaldırımını tamamlasa vatandaşa daha sempatik gelecektir.  "Atlatırlar, azar işitiriz diye belediyeye telefon dahi edemiyoruz" diyor vatandaş. Biz de Mansur Başkan'ın, Alper'in kulaklarını çınlatmış olalım. Öyle kaldırımlar öyle sokaklar var ki yarım günlük iş olduğu halde el atılmadığı için aylardır bekliyor ve fakat 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim bayramlarında ihtiyar-çocuk düşünmeden sokakları gümbürdemek Belediyeye belki daha kolay geliyor.

Ben bunları yazacaktım, sonra sözü şehirlerdeki beton kuşatmasına, yanlış aydınlatmaya, ihmallere getirecektim. Estetikten vazgeçtik, nasıl bunaldığımızı, artık "rahat yaşanabilir"liği aradığımızı anlatacaktım bugün, bir başka güne kaldı.

Şehir demek medeniyet demek, şehir şehir olmadıktan sonra simgesinin ne olduğu önemli mi?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.