Boşanma davalarında velayet
İnsanlar birlikte mutlu bir hayat yaşamak ve sonsuza kadar birlikte olmak için evlenirler. Ancak işler her zaman beklendiği gibi gitmeyebilir. Evlilik birliğini sürdürmek, taraflardan beklenemeyecek derecede zor bir hal alabilir. Bu durumda boşanma kaçınılmaz ve hatta gerekli hale gelebilir.
Ortak çocukların varlığı durumunda, bu durumdan olumsuz etkilenebilecek oldukları bir gerçektir. Ancak birçok araştırma göstermektedir ki; çocuğun, anne ile babanın sürekli çatışma halinde olduğu bir ortamda büyümesinin olumsuz etkileri, boşanmanın olumsuz etkilerinden çok daha sarsıcıdır.
Boşanma gerçekleşirken değerlendirilmesi gereken birçok konu var ancak en önemli ve hassas olanı “velayet” konusudur. Velayet konusunda karar verilirken, muhakkak “çocuğun üstün yararı” göz önünde bulundurulacaktır. Çocuğun üstün yararı kavramının içinde, -eğer yaşı uygunsa- kendi istekleri, anne ve baba şefkatine olan ihtiyacı, sosyal çevresi, ekonomik şartları, çocuğun ve anne-babanın sağlık durumları bir bütün olarak bulunmaktadır.
Çocuğun belli bir yaşa gelene kadar, kesin olarak anne bakım ve ilgisine muhtaç olduğu ve çocuğun üstün yararının annesinin yanında kalmayı gerektirdiği kabul edilmektedir. Bu nedenle, küçük yaştaki çocukların velayeti, olağan üstü bir durum olmadıkça anneye bırakılır. Burada bahsi geçen olağan üstü durumlara; annenin çocuğun bakımını üstlenemeyecek derecede psikolojik ya da fizyolojik rahatsızlıklarının olması, annenin ahlak dışı ve haysiyetsiz bir yaşam sürmesi gibi örnekler verilebilir. Ancak annenin maddi durumunun babanın maddi durumundan daha kötü olması, annenin çalışıyor olması gibi durumlar velayetin annede bırakılmasına engel olmayacaktır.
Yaşça daha büyük çocuklarda ise çocuğun tercihi ön plana çıkmaktadır. Belli bir duygusal olgunluğa eriştiği görülen ve özgürce fikirlerini beyan edebileceği düşünülen çocuğun, velayet konusundaki fikirleri muhakkak sorulmalıdır.
Çocuğun yaşadığı çevre, arkadaş ortamı, okulunun bulunduğu yer gibi sosyal hayatını oluşturan etkenlerin de dikkate alınması gerekmektedir. Boşanma nedeni ile hayatında zaten önemli bir değişiklik meydana gelecek olan çocuğun, sosyal çevresinin mümkün olduğu ölçüde stabil kalması çocuğun üstün yararı gereğidir ve hakim tarafından dikkate alınmalıdır. Birden fazla çocuk varsa, mümkün olduğu ölçüde kardeşlerin birbirinden ayrılmaması da yine bu açıdan önemlidir.
Bir çocuğun her zaman annesine de babasına da ihtiyacı olduğu bir gerçektir. Bu nedenle velayet kendisine bırakılan ebeveynin, çocuğun diğer ebeveyn ile olan ilişkisini desteklemesi ve aralarında şahsi ilişki kurulacak gün ve saatler ile ilgili zorluk çıkarmaması gerekmektedir. Bu konuda zorluk çıkarılması çocuğun üstün yararına aykırı kabul edilir ve bu gerekçeyle hakim tarafından velayet değişikliğine karar verilebilir.
Günümüzde bazı anne babalar, boşanmaya neden olan olaylar için birbirlerini suçlarken, maalesef farkında olmadan çocukların velayeti konusunu karşısındakini cezalandıracakları bir yöntem haline getirmeye çalışmaktadır. Bu konuda her iki ebeveynin de sağduyulu olması, boşananın yalnızca kendileri olduğunu ve çocuklarına verdikleri değerin eksilmeyeceğini onlara hissettirebilmeleri oldukça önemlidir.
Hakim tüm bunları bir arada değerlendirerek, tarafların ve çocuğun talep, istek ve iddialarını dinleyerek ancak hiç biri ile bağlı kalmak zorunda olmadan, çocuğun üstün yararı neyi gerektiriyor ise velayet konusunda o kararı vermek hakkına sahip ve hatta o kararı vermek zorundadır.
Ekleme
Tarihi: 10 Şubat 2022 - Perşembe
Boşanma davalarında velayet
İnsanlar birlikte mutlu bir hayat yaşamak ve sonsuza kadar birlikte olmak için evlenirler. Ancak işler her zaman beklendiği gibi gitmeyebilir. Evlilik birliğini sürdürmek, taraflardan beklenemeyecek derecede zor bir hal alabilir. Bu durumda boşanma kaçınılmaz ve hatta gerekli hale gelebilir.
Ortak çocukların varlığı durumunda, bu durumdan olumsuz etkilenebilecek oldukları bir gerçektir. Ancak birçok araştırma göstermektedir ki; çocuğun, anne ile babanın sürekli çatışma halinde olduğu bir ortamda büyümesinin olumsuz etkileri, boşanmanın olumsuz etkilerinden çok daha sarsıcıdır.
Boşanma gerçekleşirken değerlendirilmesi gereken birçok konu var ancak en önemli ve hassas olanı “velayet” konusudur. Velayet konusunda karar verilirken, muhakkak “çocuğun üstün yararı” göz önünde bulundurulacaktır. Çocuğun üstün yararı kavramının içinde, -eğer yaşı uygunsa- kendi istekleri, anne ve baba şefkatine olan ihtiyacı, sosyal çevresi, ekonomik şartları, çocuğun ve anne-babanın sağlık durumları bir bütün olarak bulunmaktadır.
Çocuğun belli bir yaşa gelene kadar, kesin olarak anne bakım ve ilgisine muhtaç olduğu ve çocuğun üstün yararının annesinin yanında kalmayı gerektirdiği kabul edilmektedir. Bu nedenle, küçük yaştaki çocukların velayeti, olağan üstü bir durum olmadıkça anneye bırakılır. Burada bahsi geçen olağan üstü durumlara; annenin çocuğun bakımını üstlenemeyecek derecede psikolojik ya da fizyolojik rahatsızlıklarının olması, annenin ahlak dışı ve haysiyetsiz bir yaşam sürmesi gibi örnekler verilebilir. Ancak annenin maddi durumunun babanın maddi durumundan daha kötü olması, annenin çalışıyor olması gibi durumlar velayetin annede bırakılmasına engel olmayacaktır.
Yaşça daha büyük çocuklarda ise çocuğun tercihi ön plana çıkmaktadır. Belli bir duygusal olgunluğa eriştiği görülen ve özgürce fikirlerini beyan edebileceği düşünülen çocuğun, velayet konusundaki fikirleri muhakkak sorulmalıdır.
Çocuğun yaşadığı çevre, arkadaş ortamı, okulunun bulunduğu yer gibi sosyal hayatını oluşturan etkenlerin de dikkate alınması gerekmektedir. Boşanma nedeni ile hayatında zaten önemli bir değişiklik meydana gelecek olan çocuğun, sosyal çevresinin mümkün olduğu ölçüde stabil kalması çocuğun üstün yararı gereğidir ve hakim tarafından dikkate alınmalıdır. Birden fazla çocuk varsa, mümkün olduğu ölçüde kardeşlerin birbirinden ayrılmaması da yine bu açıdan önemlidir.
Bir çocuğun her zaman annesine de babasına da ihtiyacı olduğu bir gerçektir. Bu nedenle velayet kendisine bırakılan ebeveynin, çocuğun diğer ebeveyn ile olan ilişkisini desteklemesi ve aralarında şahsi ilişki kurulacak gün ve saatler ile ilgili zorluk çıkarmaması gerekmektedir. Bu konuda zorluk çıkarılması çocuğun üstün yararına aykırı kabul edilir ve bu gerekçeyle hakim tarafından velayet değişikliğine karar verilebilir.
Günümüzde bazı anne babalar, boşanmaya neden olan olaylar için birbirlerini suçlarken, maalesef farkında olmadan çocukların velayeti konusunu karşısındakini cezalandıracakları bir yöntem haline getirmeye çalışmaktadır. Bu konuda her iki ebeveynin de sağduyulu olması, boşananın yalnızca kendileri olduğunu ve çocuklarına verdikleri değerin eksilmeyeceğini onlara hissettirebilmeleri oldukça önemlidir.
Hakim tüm bunları bir arada değerlendirerek, tarafların ve çocuğun talep, istek ve iddialarını dinleyerek ancak hiç biri ile bağlı kalmak zorunda olmadan, çocuğun üstün yararı neyi gerektiriyor ise velayet konusunda o kararı vermek hakkına sahip ve hatta o kararı vermek zorundadır.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.