Son 20 yıldaki yatırım, üretim, büyüme ve istihdam oranlarına büyük katkısı olan inşaat sektörü yine gündemde. Bir yanda maliyetler ve döviz kurları yüzünden tavan yapan konut fiyatları, öte yanda dar gelirliyi mağdur eden kira artışları yaşanıyor.
Tüm bunları değişik açılardan etkileyen yabancıya satış ve kiralama, öğrencilerin büyük şehirlere akın etmesi, kentsel dönüşüm yüzünden kiralık ve satılık ev arayanların artması piyasada şok dalgalanmalara yol açtı, açmaya devam ediyor.
2021 verileri
TÜİK verilerine göre Türkiye’de geçen yıl yaklaşık 1 milyon 492 bin konut satılırken, yabancılara satış 2020’ye göre yüzde 43,5 artarak 58 bin 576’yı buldu. 2021’de toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan satış payı yüzde 3,9 oldu. Bu veride ilk sırayı yabancılara 26 bin 469 konut satışı ile İstanbul’un alması kimseyi şaşırtmasa gerek!
2022 başı…
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2022 Nisan ayına ilişkin konut satış istatistiklerine göre, Türkiye genelindeki konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 38,8 artarak 133 bin 58 oldu.
Mayıs ayında ise bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 107,5 artarak 122 bin 768’i buldu.
2022 Ocak-Mayıs döneminde, konut satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37,7 artışla 575 bin 889 olarak gerçekleşti.
Nisan verilerinde yabancıya konut satışında ise Ruslar bin 152 konut ilk sırada yer alırken onlara sırasıyla 905 konut ile İran, 714 konut ile Irak vatandaşları takip etti.
Ankara ikinci
TÜİK verilerine göre konut satışlarında İstanbul 22 bin 148 konut satışı ve yüzde 18,0’lık oran ile rakipsiz bir payın sahibi. İstanbul’u 11 bin 497 konut satışı ve yüzde 9,4 pay ile Ankara izledi.
Tüm bu veriler vatandaşın yatırım konusunda konuttan vazgeçmediğini gösteriyor.
Salim Taşcı
Emlakçılar Kralı olarak bilinen ünlü emlak müşaviri Salim Taşcı, konuyu Türkiye ve Ankara açısından değerlendirirken şunları söyledi:
“İnşaat maliyetleri öngörülenin çok üzerinde bir oranda (bazı kentlerde yüzde 300) artınca, bu doğal olarak ülke genelinde konut fiyatlarına yansıdı. Buna bir de döviz kurlarındaki artış, virüs salgını, üniversite öğrencilerinin kentlere akın etmesi, kentsel dönüşüm projeleriyle evsiz kalanların kiralık ve satılık ev aramaya başlaması gibi unsurlar eklenince hem Türkiye genelinde hem de nüfusu 6 milyonu bulan Ankara’da emlak sektörü derinden etkilendi.
Ancak sevindiren gelişme şu: 2022 yılı konut satışları bakımından değişik nedenlerle büyük artış gösteriyor. Bu artıştan Başkent Ankara da nasibini alıyor.”
*
Azrail’in oğlu ve torunları!
Ankara ve Yozgat’taki ticari ve sivil toplum faaliyetleri ile Türkiye’ye yararlı çalışmalar yürüten iş insanı Ayfer Ulusoy ile kurucusu ve başkanı olduğu S.S. Boğazlıyan Merkez, Uzunlu Kasabası Belören Gövdecili Yeşilhisar ve Yoğunhisar Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin genel kurulu için Boğazlıyan’a gidince ilk ziyaretimiz kabristana oldu.
“Sevgisinde cömert, yüreği gibi sofrası da geniş” diye tarif ettiği babası merhum Mustafa Yılmaz ile yanında yatan oğlu İbrahim Yılmaz’ın mezarlarını ziyaret ederek Fatiha okuduk.
Kanıt: Kitabei Sengi Mezar
Yol boyunca sohbetimiz sırasında babasından söz ederken “Azrail’in oğlu” diye bahsetmiş, şaşkınlığımı gidermek için, “Babamın lakabı Azrail’in oğlu” idi diye açıklama yapmıştı.
Mezar taşını görünce inandım!
Böyle bir görüntüyü fotoğraflamadan olmazdı.
Fotoğrafa bakar mısınız? Azrail’in oğlu ve Azrail’in torununun mezarları arasında Azrail’in diğer torunu Ayfer Ulusoy!
Yiğit adammış
Bir başka mezar taşında Azrail ile ‘akrabalık’ vurgusu yapan lakap yer alıyor mu bilmem ama Boğazlıyan’da şahit olduğum sohbetlerde kimi zaman Ayfer Başkanın babası için, “Yiğit adamdı. Tek başına 20 kişinin hakkından gelirdi” dediklerini duydum…
Öleceğini bilmek
Yiğit namıyla anılır; evet, o, “Azrail’in oğlu” diye anılıyordu ama aynı zamanda Azrail’in kendisini ziyaret edeceği günü de bilecek öngörüye ve kızına tembihlerde bulunacak soğukkanlılığa sahipti.
Ayfer Ulusoy bunu sohbetimiz sırasında çarpıcı biçimde anlattı.
Dedi ki; babam bir gün beni çağırarak şunları söyledi:
“Kızım ben Cumartesi günü öleceğim, telaş yapma, sakin ol, akrabalara haber ver, Boğazlıyan’daki evimizi aç, beni Boğazlıyan’a kendi mezar yerimize defnedin. Sen de üzülme…”
“Azrail’in oğlu”, gerçekten de o cumartesi günü teslim eder emaneti Azrail’e!
Kısa süre sonra oğlu ve eşi de vefat edince, Ayfer Ulusoy bir anda babasız, annesiz ve abisiz kalır!
Allah rahmet eylesin…
*
Tilki her zaman tilki…
Eli öpülesi Köy Enstitülü, Sorgun Postası Gazetesi’nin sahibi Doğan Özmen hocam paylaşmıştı. Manevi iklime uygun olduğu için paylaşmak istedim, şöyle:
Tilki ormanda gezerken bir ağacın dalında asılı bir geyik budu görür.
Çok açtır ancak yine de şüphelenir bu işten, kontrol etmeye başlar ve bu işte bir anormallik olduğu içine doğar…
Geyik budu bir iple bombaya bağlıdır. Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatıp olup biteni merakla izlemeye başlar. Biraz sonra ağaçların arasından bir kurt gelir, budu görür ve yatan tilkiyi de tabi…
Tilkiye sorar “ne yapıyorsun dostum”
Tilki cevap verir:
-Hiç… Yatıyorum.
-Burada bir but var
- …
-Neden yemedin?
Tilki sakince cevap verir:
-Bu gün orucum!
-Ben yiyeyim o zaman.
-Tabii… Buyur afiyet olsun.
Kurt buda uzanır uzanmaz bir patlama, bir feryat, ortalık toz duman…
Kurt yaralı hareketsiz 10 metre uzakta perişan halde yatarken yerinden doğrulan tilki hafiften budu yemeye başlar.
Yarı baygın bir şekilde gözünün birini zorla açabilen kurt tepkisini dile getirir:
-Lan şerefsiz hani oruçtun?
Tilki pişkin pişkin cevap verir:
-İlahi kurt kardeş, Biraz önce top patladı duymadın mı?