Geçenlerde bir dostu daha sonsuzluğa uğurlamak için uğradığım Karşıyaka Mezarlığında, hızlı hızlı da gitmiyordum ama;
Hızlı hızlı giden yolcu
Bu mezarda bir garip var
Bak taşına acı acı
Bu mezarda bir garip var
Türküsündeki manzarayı hatırlatan bir mezar görüntüsü ile karşılaştım…
ÖNCE ŞUNU BELİRTEYİM
Daha önceki mezar ziyaretlerimde ölülere ve dirilere seslendiğim dizelerim olmuştu. Onlar geldi hatırıma!
Ölüler
Ölüler
Ölüler…
Kimisi bir günlük
Kimi ömür seliler…
Bunca ölünün arasında dirileri unutmak olmazdı, unutmadım:
Diriler
Diriler
Diriler…
Kimi akıl kutusu
Kimisi zır deliler…
Kendimi ikinci şiirin son dizesine çivileyip babam Avni Erkılıç’ın mezarına uğradım…
Bir/iki maruzatım vardı, arz ettim!
Annem Gülbeyaz’a da selam yolladım…
Eyvallah deyip 3-5 adım atınca yıkılmış bir mezarla karşı karşıya kaldım…
Yüreğim sızladı…
Kitabe-i seng-i mezar aradım! Kitabesi yoktu…
ARAYAN, SORAN OLMAZSA
Aşık Mahzuni Şerif’in;
Kendi kitabına girdim saklandım
Kelime kelime buldular beni
Denizin dibinde ot oldum bittim
Balığın karnından yoldular beni
Dediği gibi; arayan da isteyen de bulur aradığını!
Demek ki göçen kabrin içindeki unutulmuştu; arayanı, soranı yoktu…
Vakitli vakitsiz çalınan bir Ramazan davulu muydu ya da dostlara serilen bir namaz postu muydu acaba?
Bilemem! Mahzuni’ye sormak lazım!
HERKES MURAT ARAYIŞINDA
Mevta, belki de Aşık Veysel’e kulak verip, “Dünyada tükenmez murat var imiş” dedi!
Ancak, devamını dinlememiş olmalı:
-Ne alanı gördüm ne murat gördüm…
Dahası:
-Ölüm var dünyada yok imiş murat
Ve…
Büyük ozan o gerçeği de haykırıyor:
-İnsanlar içinde çok fesat gördüm
Nuşveranı Âdil’in tahtını, Süleyman’ın sahipsiz kalan mührünü ara ki bulasın…
Ve acı gerçek:
-Her ömrün sonunda bir feryat gördüm
O yıkılmış mezar, “Var mıdır dünyaya gelip de kalan” sorgulamasının, “Ölümlü dünyada hakikat gördüm” türküsüydü belki de…
“Gülüp baştan başa muradın alan” yoktu. Çünkü “Muradı maksudu hepisi yalan”dı!
AŞIK VEYSEL’E HAVALE
Hocam, ne yazıdan ne de türkülerden bir şey anlamadım diyen varsa Koca Veysel’e havale edeyim:
Dönüyor bir dolap çarkı belirsiz
Çağlayan bir su var arkı belirsiz
Veysel neler satar narkı belirsiz
Ne müşteri gördüm ne hesap gördüm
“Her ömrün sonundaki feryat”ı anlatmak için daha ne desin?
Anlamayan hesap ödeyeceği bir mekana gitsin!
Ya da Ahmet Kaya’nın sesine kulak versin: Arar bulur muydun beni, sahipsiz mezar olsaydım…
MAHZUNİ’YE DÖNÜŞ…
Karşıyaka’dan ayrılırken o mezar geldi gözlerimin önüne. Öyle ki;
Etrafı ağaç dizili
Vücudu toprak sızılı
Taşı Mahzuni yazılı
Bu mezarda bir garip var
Hallerinden daha vahim, pejmurde, perişan haldeydi. Bir mezar değil de ömür feryadı hatta enkazı gibiydi…