Dr. Osman YILDIZ
(HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı)
-1-
Gençlerin, çağımıza hazırlanmasında anahtar kavram, güçlü birey kavramıdır. Güçlü birey olma yolunda gençlerin, kendini ifade edebilen, kendine güvenen, sağlıklı, sağduyulu düşünebilen, sosyal zekaya sahip bireyler olabilmesi için günümüzde ortaya konan bir çok kavram, yöntem ve arayışlar bulunmaktadır.
Bir ülke, güvenilir ve realist bir gençlik politikası için yeterlilik ve yetkinlikle ilgili bütün kavram ve politikaları birlikte ele almalıdır. Yeterlilik ve yetkinlikle ilgili öne çıkan temel kavramlar şunlardır; Eğitim, mesleki eğitim, iş temelli öğrenme, staj, çıraklık, iş başında öğrenme, temel beceriler, yeni beceriler edinme, becerileri geliştirme, istihdam edilebilirlik, hayat boyu öğrenme, önceki öğrenmelerin tanınması, dijitalleşme, Endüstri 4.0, Toplum 5.0, yeterlilikler, belgelendirme, adaptasyon (uyum) kapasitesi, iş-yaşam dengesi, ikiz geçiş (twintransition): yeşil işler, yeşil ekonomi ve dijital geçiş), erdemli insan, düzgün iş (decentwork), işgücü piyasasının değişimi ve dönüşümü, işlerin geleceği (FoW), donanımlı birey, nitelikli işgücü, kalifiye eleman, refah ekonomisi, sosyal ortak, sendika, küresel emek dayanışması gibi.
Bu kavramların temelini eğitim oluşturmaktadır. Eğitimin kendisi bir ‘felsefe’ye sahiptir ve bireye bir ‘farklılık’ kazandırır.
Bu açıdan bakıldığında eğitimin, insanları sosyal hayata ve çalışma yaşamına hazırlaması ve yaşamın ihtiyaçlarına yanıt vermesi beklenir. Ayrıca eğitim, fertlerin, bilinçlilik düzeyini yükselten ve aktif vatandaşlığını cesaretlendiren temel becerileri ve tehditler karşısında toplumun ve bireyin dayanıklılığını güçlendirir.
Hem bireylerin, iş ve özel hayatlarını hem de toplumun genelini ve ülkemizin geleceğini derinden etkilemesi ve şekillendirmesi nedeniyle, eğitim politikalarını farklı açılardan değerlendirmek, geleceğe dair projeksiyonlar ortaya koymak gereklidir.
Bu gereklilik, eğitim politikalarıyla endüstri ilişkiler sistemindeki mevcut durumun ve geleceğe yönelik projeksiyonların birlikte ele alınması ihtiyacına işaret eder.
Endüstri alandaki değişim ve dönüşüm ile toplumsal yapıları derinden etkiler. Büyük dönüşüm olarak da adlandırılabilecek ve Endüstri 4.0 kavramı etrafında dönen bu değişim ve dönüşüm dalgası, teknolojik, iktisadi, sosyal ve kültürel değişimlerin yanı sıra toplumsal yapı ile birlikte emek mücadelesini ve ona yön veren sendikal hareketi de yeniden şekillendirmektedir. Endüstri 4.0 ile birlikte günümüzde karar mekanizmasının çoğu zaman akıllı makinelere bırakılarak özerkleştiği ve müşterinin bireysel tercihlerinin üretimin her aşamasını etkileyebildiği bir mükemmelliği hedeflemektedir. Bu hedef doğrultusunda bilgi teknolojileri ve endüstride yaşanan değişim olgusu, temel eğitimden mesleki eğitime kadar tüm eğitim olgusunu değişime zorlamaktadır.
Bilginin merkezde olduğu dördüncü endüstri dalgası ile birlikte üretim ilişkilerinde meydana gelen söz konusu değişimler, öğrenim ilişkilerinde de bu süreçlerle uyumlu değişimleri gerekli kılmaktadır.
Eğitim programları ile bu yeniden yapılanma sürecinde bilgi üretimi ve yönetimi, girişimcilik, esneklik, risk yönetimi, aktif vatandaşlık anlayışı, örgütlü toplum, insan onuruna yakışır çalışma (decentwork), dengeli bir yaşam sürme (work-familybalance), varolan becerilerini yenileme (reskilling), yeni beceriler edinme (upskilling), kendini ifade edebilme ve güçlü iletişim ve topluma yön verme yönünde istekli, meraklı, yetenekli ve erdemli bireylerin yetiştirilmesi vazgeçilmez hale gelmektedir.
Çağımızın gençliği için,‘yeni birey tipinin’ gereği olarak, güçlü, onurlu ve yetkin bir karakteri elde etmesi son derece temel bir gereksinimdir. Bu stratejinin temeli, güçlü birey olarak gençlerin örgütlü toplumu oluşturmalarıdır.
Hem toplumsal ilişkiler anlamında hem de endüstri ilişkiler sisteminde ortaya çıkan yeni durumlar ve onların etkisi altında şekillenen yeni birey tipi, eğitim politikalarının yanı sıra sendikal hareketi de kendini revize etmeye ve günümüzün şartlarına uygun yeni ve özgün stratejiler geliştirmeye itmektedir.
(DEVAM EDECEK)