SONUÇ VE ÖNERİLER
Siyaset alanı, güç elde etmek üzere çeşitli mücadelelerin yaşandığı bir alandır. Kuşkusuz bu mücadele alanı aynı zamanda iktidarların da hâkimiyet arayışına giriştikleri bir alandır. Söz konusu sebepten dolayı, iktidar gücün dayanağı ve meşruiyet kaynağı olan değerler hâkimiyet ve mücadele alanından ayrı bir bağlamda düşünülemez. Bu sebeple değer ve siyaset birbiriyle yakın ilişkisi olan kavramlardır.
İnsanın düşünce ve davranışlarına anlam kazandıran bir kavram olarak değerler, ekonomik, kültürel ve beşeri tüm alanlar üzerinde etkili olan sosyo-bilişsel unsurlardır. Değerler, siyaset alanında mevcut olan ya da gerçekleştirilmek istenen düşünce ve tercihleri de yönlendiren temel unsurlardır. Değer ve siyasetin kesişim alanı olan siyasal iletişim de bu süreç içerisinde önemli bir role sahiptir. Siyasal iletişim ve değer söz konusu olduğunda hangi değerlerin seçmenin düşünce ve tercihinden geçerek siyasal iletişim sürecine yön verdiği ya da söz konusu süreçte hangi ortak değerlerin seçmenin tercihinde etkili olduğunu ortaya koymak, siyaset-siyasal iletişim ve değerler üçlüsünü bütüncül bir biçimde ele almak açısından oldukça önemlidir.
Haberler, mitingler, basın toplantıları, sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen bilgilendirme çalışmaları ve kampanyalar, halkla ilişkiler çabaları, aday imajı çalışmaları ve reklamcılık gibi birçok iletişim faaliyeti temel olarak siyasal iletişim alanında etkili olarak kullanılmaktadır. Söz konusu süreçlerde siyasi aktörlerin tümü belli bir mesaj oluşturmak ve oluşturdukları mesajlarla seçmeni bilgilendirmek, seçmenin seçim ve tercihini etkileyerek kendi oy potansiyelini arttırma amacı gütmektedirler. Siyasal iletişim kampanyaları siyasi aktörlerin seçmenle yakınlaştığı en önemli zaman aralıklarıdır. Bu sebeple kampanya dönemlerindesiyasi aktörlerin seçmene mesajlarını etkili bir şekilde vermeleri, hem siyasi aktörlerin kendi hâkim değerlerini topluma aktarmalarına hem de seçmeni teşvik ederek, cesaretlendirerek ve en önemlisi ikna ederek hem siyasal tercihlerine hem de değer tercihlerine yön vermektedir.
Siyaset alanı kuşkusuz toplumun içinde bulunduğu koşullardan sıklıkla etkilenmekte bu sebeple siyasi kampanyalardaki söylemler ve dolayısıyla değerler de toplumsal koşullara göre şekillenmektedir.
Siyasal iletişimin en yoğun yaşandığı dönemler siyasal kampanyalar olarak bilinmektedir. Siyasal kampanyalar günümüzde, binlerce mesaj alan seçmenin beyninde yeni bir yer edinmek için yaratıcı ve farkı ortaya koyabilecek çalışmaları zorunlu kılmaktadır.
Ancak sadece farklılık bir kampanyanın başarılı bir şekilde sonuçlanması için yeterli değildir. Bu durum seçim sürecinde bütüncül bir kampanya anlayışını zorunlu kılmaktadır. Kampanya süreci, dikkat edilmesi gereken birçok farklı unsuru içinde barındırmaktadır.
Siyasi liderin ifadeleri, partinin kurumsal kimliği, parti binalarının bulunduğu yer, adayların özgeçmişleri gibi birbirinden çok uzak görünecek unsurlar bile kimi zaman bir kampanyanın başarılı olması ya da olmamasında etkili olmaktadır. Burada amaç kampanya aracılığıyla partilerin yeniden yapılandırılması değil, seçimlerde en yüksek oyu almaktır. Seçimlerde kampanyaların başarılı olması için bir diğer husus da seçmenin nabzının iyi tutulmasıyla ilgilidir. Bu durum ise doğrudan seçmeni tanımak ve bu kitlenin neyi, ne zaman, nasıl, hangi şekilde ve niçin istediğini bilmekle ilgilidir.
Başarılı bir siyasal kampanyada mesajın sürekli tekrar edilmesi, söylem ve görüntünün bütünlük içerisinde sunulması, sembol veya simgelerden faydalanılması, zamanlamanın doğru yapılması ve buna uyumun sağlanması ve süreklilik ifade edecek bir kampanya sürecinin oluşturulması gerekmektedir.
Başarılı kampanyalarda artık bilgi iletişim teknolojilerinin de profesyonelce kullanılması şarttır. Bilgi iletişim teknolojilerinde insanların aklına gelmeyen oldukça hızlı bir şekilde gelişen yeni devrimlerle karşılaşmak mümkün olmaktadır. Bu devrimler bir yandan insanların hayatını kolaylaştırırken öte yandan farklı iletişim teknikleri için temel mecra olma unsuru taşımaktadırlar. Yeni iletişim teknolojilerinde özellikle internet çoğu iletişim aygıtına can vermekte ve bağlantı kurmaları için yeni sistemleri harekete geçirmektedir. İnternet günümüz teknolojileri ve bu teknolojilere her geçen gün artan sayıda ilgi gösteren kullanıcılar sayesinde birer iletişim aracı olmasının ötesinde iletişim ortamı haline gelmiştir.
Bloglar... “Web log” kelimesinin temel oluşturduğu blog, son dönemde insanların bilgisayar başında vakit geçirirken en çok içerisinde bulundukları, birtakım yazılar girdikleri birer mecra haline gelmiştir. Bir weblog ya da blog sürekli güncellenen bir web sayfasıdır. Bloglar içeriklerinin basitliğinin yanında insanların kendileri için 5 dakikada yeni bir blog oluşturacakları kadar da basit bir yazılıma sahiptirler.
Bloglar özellikle metinlerden oluşmakta ancak birçoğu, fotoğraf, çoklu medya olanaklarına da sahip bulunmaktadır. Öte yandan içlerinde bulundurdukları linklerle, farklı web sayfalarına bağlantı verebilmektedirler. Bloglar, online iletişimin son formlarıdır, popüler anlamda geniş bir yayılımı amaçlarlar ve hızlı bir şekilde ana fikir oluşması için temel oluşturlar.
Blogların siyasal seçimlerde, organizasyonlarda ve özel sektörde her hangi bir alanda kullanılması oldukça yaygın ve gittikçe popülerleşen bir durumdur. Öte yandan blogların, demokratik seçim sürecinin güçlü bir teknolojik aracı olduğu, günümüzdeki tüm bilgi iletişim teknolojileri kullanıcıları tarafından kabul görmektedir. Siyasi seçimlerde blog kullanımı, diğer mecralarda yapılan tanıtımlara ek olarak yarışı göğüsleyen adayların, doğrudan seçmenleriyle iletişim kurmalarını sağlayarak hem diğer mecraları destekleyici bir görev üstlenmekte, hem de seçmenin nabzı tutularak doğrudan iletişim kurmayla anında takip edilmesi sağlanmaktadır.
Siyasetin ateşinin yükseldiği seçim dönemlerinde siyasi partilerin seçmeni ikna etmek için toplumda yaşanan sorunları azaltmaya ve seçmendeki beklentileri karşılamaya yönelik vaat yarışına girdikleri görülmektedir. Çünkü partilerin kendilerini ve amaçlarını doğru olarak anlatmaları, hedefleri ve bunları nasıl gerçekleştireceği konusundaki gerçekçi plan ve programlarıyla seçmende güven oluşturmaları açısından vaatler büyük öneme sahiptir.
Yapılan araştırmalar da plan ve projeleri olan, geleceğe yönelik umut aşılayabilen partilerin seçim yarışını göğüslediğini ortaya koymaktadır.Bu bağlamda vaatler anlamında neyi nasıl yapacağı konusunda yol haritasını seçmene doğru şekilde anlatabilen ve böylece seçmeni gündelik hayatını değiştirebileceği konusunda ikna edebilen siyasi parti ve aktörlerin söylemlerinde kendi amaçlarını belirlemek değerine gönderme yapması kaçınılmaz olmaktadır.
Siyasi partilerin başarılı bir kampanya hazırlayabilmeleri öncelikle doğru bir strateji belirleyerek, bu stratejiyi temel alan siyasi, toplumsal ve ekonomik sorunlara yönelik politikalar üretmelerine bağlıdır. Sonraki aşama ise bu politikaların seçmene en uygun iletişim aracıyla ve etkili mesajlarla iletilmesidir.
Genel olarak bakıldığında, siyasal seçim kampanyaları zamanla değişen bir yapıgöstermektedir. Bu değişiklik, teknolojideki gelişmelerden, ülkemizde etkisini sürdüren batı rüzgarından ve küreselleşmeden kaynaklanan bir değişimdir. Bu değişimlerşu sonuçları ortaya koymaktadır:
1. Seçmenin ihtiyaç duyduğu güven duygusu politik pazarlama çalışmaları ile seçmene sunulmalı; parti, partinin lideri ve kadrosu kampanya çalışmalarında seçmenin karşısına çıkmalıdır.
2. Seçmenler politika ile ilgili haberleri televizyondan takip etmektedir. Televizyon, seçmene ulaşmada birincil öneme sahip bir araç olduğundan mümkün olduğunca kampanyalarda kullanılmalıdır. Mitingler de her ne kadar eski moda çalışmalar olarak görülse de seçmenlerin mitinglere büyük ilgi duyduğu da göz ardı edilmemelidir.
3. Seçim kampanyalarında sıklıkla göz ardı edilen bir kavram olmasına karşın seçmenin beklediği en önemli özellik, siyasal partilerin demokratik olmasıdır.
4. Seçmenler parti liderlerinin öncelikle dürüst olmasını talep etmektedir. Bu nedenle bir parti lideri seçim dönemlerinde seçmeni dürüstlüğü konusunda tedirginliğe ve şüpheye düşürecek herhangi bir eylem veya beyandan kaçınmalıdır.
5. Seçmenlerin belli orandaki bir kısmı hangi partiye oy vereceğine seçim kampanyalarını takip ettikten sonra, bu seçim kampanyalarına bağlı olarak karar vermektedir. Bu kararsız seçmenler seçim sonuçlarını önemli ölçüde etkilemektedir.Bu nedenlekararsız seçmene karşı duyarlı davranılmalı ve onların oyunu almak amacıyla özel taktikler uygulanmalıdır.
6.Siyasal reklamlardan seçmenlerin yarısından çoğu olumlu etkilenmektedir. Ancak bu etkilerin tamamı her zaman oya dönüşmemektedir. Siyasal reklam en etkin şekilde kullanılmalıdır.
7. Seçmenler üzerinde olumsuz reklamlar genellikle bumerang etkisine yol açmaktadır. Kampanyalar sırasında, olumsuz promosyondan kaçınılmalı diğer parti ya da adayları eleştiren beyanlarda bulunmak yerine ileriye dönük ve seçmene hitap eden politikalardan bahsedilmelidir. Bu aşamada partinin ana teması kendisi olmalıdır.
8. Siyasal kampanya yöneticileri seçim kampanyalarını hazırlamadan önce seçmenin nabzını iyi tutmalı, kamuoyu araştırması yaparak seçmenin ne istediğini bulmalıdır.
9. Kampanyanın başarılı bir şekilde yürütülebilmesi için siyasal parti ve kampanya yöneticileri arasında görüş birliği sağlanmalı, kampanya sırasında ortaya çıkabilecek anlaşmazlıklara fırsat verilmemelidir.
10. Verilen mesajlar seçmenin eğitim seviyesine uygun olmalı ve az sayıda anlaşılır mesaj çok sayıda tekrar edilmelidir.
11. Politik pazarlama faaliyetleri ile seçmende oluşturulmak istenen tutum ve davranışların uzun bir süreye ihtiyaç duyacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
12. Kampanyalar sırasında iddialı söylemler yerine gerçekçi söylemler tercih edilmelidir.
13. Medyanın dikkatini çekebilecek herhangi bir hata önemli imaj kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle sadece parti liderlerinin değil detüm partililerin konuşmaları özenle seçilmelidir.
14. Kampanya hazırlık sürecinde iletişim, halkla ilişkiler ve reklamcılık uzmanlarının önerilerinden yararlanılmalıdır.
15. Geçmişi dile getirmek yerine geleceğe dönük hedeflerden bahsedilmelidir.
16. Seçmenin özlemlerine yönelik politikalar oluşturulmalıdır.
17. Kampanyada görev alacak kişilerin eğitimine ağırlık verilmelidir.
18. Mesajların iletiminde anlaşılır bir dil kullanılmalıdır.
ÖNERİLER
Seçimlerde Reklam Olgusunun Önemi
Kitle iletişim teknolojisinin baş döndürücü hızla geliştiği, iletişim ağının her şeyin öğrenilmesini mümkün kıldığı ve dünyayı küçük bir köy haline getirdiği günümüzde, kitle iletişim araçları (medya), olaylara yön vermek, kamuoyu oluşturmak ve düşünceleri şekillendirmek gibi büyük güce sahip olup yaşantımızın vazgeçilmezleri arasında yerini almıştır. Özellikle siyasal fikir ve kurumların halka tanıtılmasında, iletişim ağı çağdaş teknoloji ile bütünleşerek tüm bireylere bu alanda sunum yapılmaktadır.
Bu açıdan demokratik sistemlerde siyasal alanı oluşturmak, var olanı geliştirmek, siyasal tercihleri belirlemek için günümüzde siyasal reklamcılık tekniklerinin kullanılması artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Siyasal reklam, bir partinin ya da adayın amaçlarının anlatılmasında, uğradığı suçlardan arındırılmasında ve adayın imajının yaratılmasında önemli bir konuma sahiptir.
Siyasal reklamla olabildiğince kısa sürede sonuç alınmak istenmektedir. Bu süreçok kısa denebilecek seçim kampanyası dönemidir. Çağımızda kitle iletişim araçlarının önemli ölçüde kullanılmasıyla gerçekleştirilen bu faaliyetler, seçmenlerin siyasal tutumlarını etkileyerek, onların siyasal tercihlerini değiştirmeyi veya varolan tutumlarını pekiştirmeyi amaçlamaktadır.
Teknolojinin sınır tanımaz bir hızla gelişmesi ve iletişim olanakların artmış olması, siyasal reklamcılık olgusu üzerinde de derin etkiler yapmıştır. Dünyadaki birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de siyasal reklamcılık çalışmalarına bakıldığında gelişmelerin ne denli hızlı olduğu görülmektedir.
Bu perspektif altında hayatlarını devam ettirmek için gelişmelere ayak uydurmak zorunda kalan siyasal partiler, hedeflerini gerçekleştirmek için iletişimin bir alt dalı olan reklamı, beraberinde de “Siyasal Reklam” olgusunu kullanmak zorunda kalmışlardır.
Özellikle seçmenlerin politikalar ve siyasilere olan güveninin azaldığı ve buna bağlı olarak sandık başına gitmekten uzaklaştığı günümüz Türkiye’sinde; siyasal reklamcılık, gerek seçmenlerin bilgilendirilmesi gerekse de siyasal katılım düzeyinin artırılması açısından önem taşıyan bir iletişim formu olarak dikkatleri çekmektedir.
Bu açıdan, hem reklam hem de siyasal reklamcılık faaliyetlerinde hitap edilen kitle ile tam bir uyum meydana getirilmediği, oluşturulan mesajlar kitlelerce anlaşılamadığı, kitlelerin tutum, davranış ve beklentilerine uygun düşecek bir seslenme biçimi bulup, onlarla kendileri arasında sempati ortamı kuramadıkça başarı şansları azalmaktadır. Bunun için de uygulama zamanının iyi organize edilmesi gerekmektedir. Hedef kitleye ulaşmayı sağlayacak kampanyalar en uygun anda başlatılmalı ve en çok başarıyı getirecek medya dikkatlice seçilmelidir.
Öte yandan, bir ülkenin gelecek birkaç yılda nasıl yönetileceğinin tespit edildiği, özellikle seçim kampanyaları dönemindeki önemli bir iletişim yöntemi olan siyasal reklamcılığın günümüzde gösterdiği gelişme yeterli değildir. Daha iyi bir siyasal reklamcılık çalışması için, siyasi partilerin kendilerini, fikirlerini, felsefelerini, programlarını, politikalarını, ülkeyi yönetecek aday kadrosunu etkili bir şekilde anlatabilmeleri gerekmektedir. Bu açıdan siyasal reklamcılık faaliyetlerinde istenilen amaçlara ulaşmak için uzun ve disiplinli bir çalışma ortamına ihtiyaç vardır. Böylesi hazırlanmayan çalışmaların da yüzeysel kalması doğaldır. Ayrıcasiyasal reklamcılık faaliyetleri yürütülürken, rekabet ve etik ilkelere dikkat edilmeli, seçmen kitleleri maniple edecek mesaj içeriklerinden özellikle kaçınılmalıdır.
Kuşkusuz, siyasal reklam faaliyetleri tek başına seçim sonuçlarını saptayacak bir araç değildir. Seçim sonuçları üzerinde seçmenlerin siyasal eğilimleri, ülkeniniçinde bulunduğu sosyo-ekonomik, siyasal ve kültürel şartların yanı sıra siyasal parti veya adayların önceki yıllardaki eylemleri de etkili olabilmektedir. Ancak günümüzde iletişim teknolojilerinin baş döndürücü bir hızla gelişmesi, siyasal kampanyalarda reklam tekniklerinin kullanılmasını bir zorunluluk haline getirmiştir.
Son söz olarak şunu da belirtmek gerekir ki; siyasal reklamcılık faaliyetleriniyalnızca seçim dönemleriyle sınırlandırmak yanıltıcı olacaktır. Özellikle seçim sonrası dönemde siyasal iktidarların sundukları vaatlerin boşa gitmediğini göstermeleri açısından siyasal reklamcılık önemli bir araç olarak benimsenmelidir. Seçim sonrası dönemde de siyasal reklamcılık faaliyetlerine gereken önemin verilmesi, hem partilerin hem de adayların seçmen nezrindeki imajlarına olumlu katkı sağlayacaktır.
Türkiye’de Seçmen Yapısı ve Seçim İlişkisi
Dünya tarihi içinde toplumların kendi kaderlerini tayin edebilmesi, kendi yöneticilerini seçebilmesi olgusu oldukça yakın bir zamana tekabül eder. Bu olgunun karşılığı demokrasi kavramı olmuştur. Günümüzdeki anlamıyla demokrasi kavramı modern toplumun kuruluş aşamasında, burjuvazi ve ulus devletin bir gerekliliği olarak ortaya çıkmıştır.
İktidarı ele geçirmek isteyen veya elde tutmak isteyen siyasetçiler bunun ancak halkın oylarıyla sağlanacağı düşüncesindeyken, diğer taraftan seçmenlerde iktidar ve politik örgütlerin, onların oylarına bağımlı oldukların fark etmişlerdir. Bu durum toplumun siyasi partiler üzerinde denetimci bir role bürünmesini sağlar.
Çok partili demokratik bir yapıya geçilerek, Türkiye’de merkez-çevre ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi, hâlihazırda tarihi altyapısı olan modern-muhafazakâr çatışmasının tekrar ortaya çıkmasına neden olmuştur. “Biz” ve “Onlar” ayrımının yarattığı kutuplaştırıcı ortamın güçlü olduğu Türk siyasi kültüründe, seçimlerin rekabetçi ortamının dayandırdığı çatışma, tarihi süreç içinde toplumun farklı kesimlerinin izlediği yol bağlamında, kimliklerine göre modern-muhafazakâr olarak ayrışmıştır.
Siyasetin popüler kültüre indirgenmesi, seçimler ve ona bağlı propaganda nesnelerinin de bu vaziyete göre şekillenmesine aracı olur. Siyasal rekabet çerçevesinde halka inme amacı güden seçim kampanyaları veyahut siyasal söylemler basit, yalın ve anlaşılır yapılarda söylemler olarak ortaya çıkarlar. Politize olmuş kesimlerin görüşlerine bağlı yapılan siyasi propagandalar, toplumda yaşanan sosyal bölünmeyi ön plana çıkartır ve her siyasal parti sahip olduğu siyasal kimlik üzerinden seçmenine seslenir.
Tam karşıtında ise muhafazakâr kesime hitap eden sağ partiler “geleneksel değerler” üzerinden milliyetçilik ve din olgusunu araç olarak kullanarak, emosyonel ama aynı zamanda somut verilerle dayalı kampanya yürütmüşlerdir.
Bu örnekte de görüldüğü gibi, siyasete Türk toplumunun bakış açısı hiçbir zaman kucaklayıcı değil aksine ayrıştırıcı olmuştur. Modern-muhafazakâr çatışmasını yeniden üretmesinin yanı sıra, oluşan bu siyasal kültür direkt olarak “ötekini” hedef alır. Çoğu zaman ideolojik dayandırmalar olsa da en temelde Türk siyasi tarihindeki çatışmalar hep kültür ekseninde olmuştur.
Uzlaşmanın olmadığı veyahut uzlaşma isteğinin kabul görmediği siyasal konjonktürde kültürel çatışma kaçınılmaz hale gelir. Türkiye’deki kutuplaştırıcı toplum ile seçim ilişkisini bu ölçüde değerlendirmek gerekir. Hâlihazırdaki çatışmanın seçmenlerin siyasal partiler arasındaki geçişkenliğini minimalize etmesi, Türkiye’deki diyalog eksikliğinin göstergesidir. Karşılıklı birbirine üstünlük kurma çabasındaki iki farklı görüşün mücadelesi seçimlerin en önemli ölçütü haline gelmiştir. Genel kanaat Türk toplumunun seçmen davranışında bulunurken göz önüne aldığı en önemli kavramın siyasi kültür olduğudur. Diğer taraftan çıkarına göre hareket eden “homo economicus”kavramının gerekliliğine göre seçmenlerin ekonomik parametreleri baz aldığına dair bir başka görüş daha vardır. Türkiye’deki seçimleri incelemek için hem kültür merkezli demografik dağılım hem de ekonomik boyutta irdelemek gereklidir. Böylelikle Türkiye’deki farklı yörelerdeki, farklı sosyo-politik kesimlerdeki ve farklı ekonomik düzeylerdeki, toplumun geniş bir bölümünün incelenmesi sağlanabilir.
Seçim Beyannamelerinde Turizmin Önemine Değinilmesi
Turizm politikasını ve bu politikanın temel hedeflerini ülkenin genel ekonomi ve sosyal politikasının hedeflerinden tümüyle soyutlama imkanı yoktur. Bu nedenle turizm politikasının hedefleri ve turizm politikasının başarı koşullarını genel ekonomi ve sosyal politikanın hedefleri ve başarı koşulları doğrultusunda inceleme gerekliliği vardır. Siyasi partilerin de kuruluş hedefleri arasında belki de en önemlisi iktidar olmak, bir başka deyişle devleti yani kamuyu yönetmektir. Bu nedenle iktidar/hükümet olmak için çaba harcayan siyasi partilerin, turizmin gerek ekonomik, gerekse sosyal ve kültürel anlamda çok önemli olduğu Türkiye’de iktidar olduklarında turizm ile ilgili hedefleri ve politikaları önem kazanmaktadır. Siyasi partiler, parti programlarıyla uyumlu olarak, seçim öncesinde kamuoyuna açıklanan, seçim beyannamesi adı verilen ve iktidara geldikleri takdirde gerçekleştirmeyi düşündükleri vaatlerde bulunurlar. Bu beyanname ile seçmenleri etkileyerek oylarını almayı hedeflerler. Bu nedenle siyasi partilerin seçim beyannameleri, seçim sürecinde hem siyasi partiler, hem de seçmenler için çok önemli bilgi ve belgelerdir. Aslında tüm seçmenler tarafından seçime katılan siyasi partilerin seçimbeyannamelerinin incelenmesi ve oy tercihlerinin buna göre yapılması germektedir. Bu durum rasyonel bir seçmen davranışı olarak ifade edilir.
7 Haziran 2015 genel seçimlerinde en çok oy alan on siyasi partinin seçim beyannameleri incelendiğinde turizm ile ilgili olarak aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır. 2002 yılından itibaren iktidar olan AK Parti’nin seçim beyannamesinde turizm ile ilgili olarak diğer siyasi partilerle karşılaştırıldığında Onuncu Kalkınma Planı ile de uyumlu olmak üzere en geniş hedefler ve politikalar yer almaktadır. Hedef ve politikalar hemen hemen Onuncu Kalkınma Planı ile birebir örtüşmektedir. Bu durumun ortaya çıkmasının en önemli nedeni, Onuncu Kalkınma Planı’nı da hazırlayan siyasi iradenin yani iktidarın AK Parti olmasıdır.
MHP’nin seçim beyannamesinde de turizm ile ilgili olarak ana hatları ile turizm çerçeve kanununun çıkarılması, Türk turizminin özgünlüğünün korunması, turizmin tüm yıla yayılması, turizm arzının ve talebinin çeşitlendirilmesi, turistik tanıtma ve pazarlama gibi başlıklarla ifade edilebilecek hedefler ortaya konulmuştur.
MHP’nin seçim beyannamelerinde turizm ile ilgili olarak yer alan hedefler ve bu hedeflerin Onuncu Kalkınma Planı ile kısmen de olsa paralellik göstermesi, bu partinin Türkiye için turizmi önemli bir sektör olarak gördüğünün önemli bir göstergesidir.
Seçim beyannamelerinde turizm ile ilgili hedef ve politikalara yer veren siyasi partiler çoğunlukla sektör için hedeflere ve politikalara yer vermişlerdir. Bunlar büyük ölçüde de Kalkınma Planı ile uyumludurlar. Bu seçim bildirgelerinde ülke vatandaşlarının turizm olayına katılmaları (iç turizm) ile ilgili, sosyal turizm ile ilgili, örgün turizm eğitimi ile ilgili hedeflerin yer almaması önemli eksiklikler olarak tespit edilmiştir.
Turizm sadece turizmin daha çok geliştiği Akdeniz ve Ege bölgelerinde ya da İstanbul’da yaşayanları değil, meydana getirdiği etkiler ile tüm ülkede yaşayan bireyleri ilgilendiren bir sektördür.
Siyasi partilerin seçim bildirgeleri seçim dönemlerinde turizm bilim insanlarınca incelenmelidir. Eğer mümkün olursa bu hedef ve politikalar siyasi parti temsilcileri tarafından turizmcilerle ve kamuoyuyla tartışılmalıdır. Bu tür paylaşım ve bilgilendirmeler seçim bildirgelerini sadece siyasi partilerin web sitelerinde yer alan bir dosya olmaktan çıkarır ve gerçek amacına yani partinin vaatlerini seçmene duyurarak, onları etkileme ve oylarını alabilme imkanı sunar.
Siyasal İletişim Araştırmalarında Siyasal Parti ve Aday İmajı
Seçmenler oy verme kararlarını verirken tercihlerini belli etkiler altında kalarak yapmaktadırlar. Bu durum, seçmenlerin tercihlerini nasıl ve neye göre yaptıkları, tercihlerinde hangi unsurların etkili olduğu ya da ön plana çıktığı gibi soruların siyasal iletişimle ilgili çalışmalarda ele alınmasına neden olmuştur.
Bu çalışmalarda, seçmenlerin oy verme kararında, partiye olan yakınlıkları, ideolojik duruşları, enflasyon, işsizlik gibi ekonomik konular ile siyasal kampanya ve reklamlar gibi etkenler arasından hangilerinin belirleyici olduğu açıklanmaya çalışılmaktadır. Araştırmacılar ilk olarak seçmenlerin karar verme davranışı üzerinde durmaktadırlar. İkinci Dünya Savaşı sonrasında hız kazanan seçim süreçlerinin analiziyle ilgili araştırmalar, tarihsel gelişim açısından temelde üç kuramsal çerçevede gelişim göstermiştir: Sosyolojik Yaklaşım (Colombia Ekolü-Lazarsfeld, Berelson ve Gaudet), Psikolojik Yaklaşım-Partiyle Özdeşleşme Modeli (Michigan Ekolü) ve Ekonomik Yaklaşım (Rasyonel Tercih Ekolü).
Temel varsayımı bireyin tutum ve tercihlerinin ilişkide olduğu insanlardan etkileneceği olan sosyolojik yaklaşıma göre seçmen davranışlarını toplumdaki sosyal bölünmüşlük belirlemektedir. Seçmenlerin parti tercihleri dini bir aidiyet ve vazgeçilmez alışkanlıklar olarak tanımlanır. Seçmenler, seçimlerde kullandıkları oy ile bu değişmez kimliği teyit ederler.Seçmenin oy verme davranışını adaylar arasında bir tercih yapmak değil partiler arasında tercih yapmak olarak gören sosyolojik yaklaşımda seçmenin kararında aile, sosyo-ekonomik statü, ait olunan grup, din gibi değişkenlerin etkili olduğu savunulmaktadır. Bu yaklaşımı benimseyen araştırmacılar, bireylerin aynı yerde yaşadıkları, birlikte çalıştıkları kişileri izleme eğiliminde olduklarından kişilerin demografik özelliklerinin seçimin tahmin edilebilmesinde yol gösterici olabileceğini düşünmektedirler.
Yapılan araştırmaların verileri sonucunda partiyle özdeşleşme modelinde gruplar yerine bireyler üzerinde durulmuştur. Seçmenlerin çocukluk dönemlerinde aile ve çevre etkisiyle gerçekleşen siyasal sosyalleşme süreci sonundaki siyasal tutumlarının ve ideolojik yönelimlerinin ileri yaşlarda parti tercihlerinde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Seçmen davranışlarıyla ilgili diğer bir yaklaşım olan ekonomik yaklaşımda, seçmenin çıkarlarını iyi bildiği ve bu çıkarlara en uygun adayı ve partiyi değerlendirerek oy verdiği düşünülmektedir.Vatandaşlar seçimlerde oylarını diğer bütün parti ya da adaylardan kendilerine daha çok fayda sağlayacağına inandıkları parti ya da aday lehinde kullanacaklardır.
Siyasal adayın dış görünüşü, yarattığı izlenim gibi bütün bu faktörlerin bileşkesi siyasal aday hakkında seçmen algılayışlarında bir yer bulmakta ve siyasal aday söz konusu çerçeve içinde yorumlanmaktadır. Siyasal iletişimle ilgili çalışmalarda seçmenlere göre ideal aday imajının üç temel değişkeni söz konusudur. Bu değişkenleri oluşturan öğeler güvenilirlik, çekicilik ve özdeşleşmedir. Güvenilirlik, birçok konuda yetenekli olma, iyi kişilik ve enerjik olma gibi özelliklerden oluşmaktadır. İkincisi ise kişinin sahip olduğu çekicilik özelliğidir. Bu özellik adayın fiziksel ve toplumsal ilişkilerinden kaynaklanan cazibe olarak da açıklanabilmektedir. Üçüncüsü ise özdeşleşmedir. Seçmenlerin, kendilerinin kişilik özellikleri, toplumsal sınıf ya da inançları açısından adayla benzer özelliklere sahip oldukları inancına dayanmaktadır.
Yapılan seçmen tercihi ve aday imajıyla ilgili çalışmalarda adayın kişisel özellikleri, adayın konumu ile konular ve sorunlar karşısında takındığı tavır, adayın çevresi ve adayın bağlı bulunduğu parti ve ideolojisi olmak üzere dört değişken üzerinde durulmuştur.Adaylar seçmenleri etkileyerek onların oy vermelerini sağlayacak yöntemler uygularlar. Bu yöntemler arasında imajın oluşumunda önemli bir yere sahip olan adayın konumu; adayın gündemdeki konular ve sorunlar karşısında takındığı tavrı gösteren temel ifade biçimidir.Adayın karakteristikleri ise adayın kişilik özelliklerinin seçmenin zihninde güçlü bir imaj yaratmak için ön plana çıkartılmasıdır. Kişisel imaj sadece adayın dış görünüşüyle sınırlı değildir. Görüntü, ses, beden dili, karakter, özgüven, deneyim gibi unsurlar da kişisel imajın içindedir.
Ülkemizde aday imajı ve aday, siyasal iletişim araştırmalarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Araştırmadaseçmenin oy verme davranışında en temel faktörlerden birinin, adayın kendisi ve özellikleri olduğu sonucuna varılmıştır.
Seçimlerde Probaganda Sürecinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
-Seçim öncesinde asker, bürokrat, kadın, genç, alevi, sünni, muhafazakâr kanat önderlerininden temsilcilerin partiye katılımı sağlanmalı. Bu katılımlar kamuoyuna duyurulmalı.
- Siyasi Partinin, iktidar yürüyüşüne yönelik hikâyeleri olmalı ve seçim öncesinde bu hikâyeleri gündeminde tutmalı.
- Seçim kampanyaları belli bir program dâhilinde hız kesmeden yapılmalı ve miting alanlarına gelen seçmenlerin sayıca artırılması yoluna gidilmeli.
- Her defasında ülkenin kötü yönetildiği tezi güçlendirilerek seçmene sunulmalı ve ülkenin kötü gidişine dur denilmesinin yolunun sadece halk desteği ile olacağı imajı güçlendirilmeli. Bu desteğin sandığa katılım oranının artırılması ile gerçekleştirileceği anlatılmalı.
- Halkın geçmiş döneme ilişkin şikâyetleri seçim sürecinde de kullanılmalı. Halka, iktidarın devam etmesi durumunda, hiçbir şeyin değişmeyeceği çarpıcı örneklerle anlatılmalı.
- Ülkenin sorunları yüzünden bürokrasi değil, iktidar partisisuçlanmalı. Bürokrasinin iktidar partisinin baskıları nedeni ile işlemek zorunda olduğu suçlardan dolayı, kovuşturulmayacağı ve cezalandırılmayacağı açıklanmalı. Unutulmamalı. Bürokrasinin sempatisi olmadan tarafsızlığı sağlanmadıkça seçimi kazanmak güç olacaktır. Bürokrasinin hür iradesini seçimlere yansıtması, diğer seçmenler üzerinde de olumlu olacaktır. Seçmenler devlet görevlilerinin iktidardaki partiyi haklı çıkarmak için uğraşmadıklarını gördüklerinde, tarihsel bir dönüm noktasına gelindiğini anlayıp, cesaret kazanacaklar ve kendi vicdanlarının sesini dinleyerek sandığa gideceklerdir.
- Partiler, her kesimi kucaklayacak bir seçim beyannemesi hazırlamalıdır. Toplumun katmanlarını ayrıştırıcı bir dilden uzak durulmalıdır.
Gençler, henüz Türkiye’deki yaygın ve baskın kutuplaşmanın dışındalar. Gençlerin büyük çoğunluğu apolitiktir. Onlar için daha iyi eğitim, daha iyi bir yaşam ve özgür bir ortam öncelik talep olarak ortaya çıkmaktadır. Siyasete, siyasilere ve partilere güvenleri çok düşüktür. Politikacılara zihnen ve gönül olarak uzak ve kapalılar. Bu kitleyi kazanabilmek için öncelikle onlara ulaşmak gerekir. Ayrıca bugençler hayatlarını kolaylaştıracak imkânlar sunacak birilerini görmek istiyorlar.
Toplumda yaklaşık olarak %15-20 oranında partilerden ve liderlerden uzak apolitik bir kitlenin bulunduğu tahmin edilmektedir.Bunlar için yaşam şartları ve yakın gelecek çıkarları ideolojilerden daha önemlidir.Genellikle bu seçmen kitlesi, seçim günü kazanandan yana oynamayı sevmektedir. Herhangi bir lidere özel bağlılığı bulunmamaktadır ama bir adayın kazanacağını düşünürse, o adaya oy vermekten çekinmez.
Eğer seçim ortamında adaylar arasındaki fark çok belirgin değilse kazanacağı algısı yüksek olan aday, pragmatist ve kararsız seçmenlerden alacağı oyla rahatlıkla seçimi kazanabilir.
Araştırmalara göre (2022), %25-27 civarındaki seçmen “ben asgari ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum” diyor. Yani bu kişiler temel ihtiyaçlarını gidermek ve ev kirasını vermek konusunda çaresiz durumdalar. Halkın %60’ı en önemli sorunu, “ekonomi” olarak tanımlıyor. Ekonomiyi çözebileceği algısını üretemeyen bir partinin iktidar olma şansı bulunmuyor.
KAYNAKÇA
Abdülkadir Özdemir.Türkiye’de Çok Partili Dönem’de Seçim Sistemlerive Siyasal İstikrar, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum 2014.
Ahmad Feroz-Bedia Turgay. Türkiye’de Çok Partili Hayatın Açıklamalı Kronolojisi 1945-1971, Bilgi Yayınları, Ankara 1979.
Ahmad Feroz. Demokrasi Sürecinde Türkiye 1945-1980, 2. Baskı, Hil Yayımcılık, İstanbul 1996.
Ahmad Feroz. Modern Türkiye’nin Oluşumu, Doruk Yayımcılık, 2. Baskı, Ankara 2002.
Arda Görkem Yatağan, Elvettin Akman, Hakan Mehmet Kiriş. Karşılaştırmalı Çerçevede Avrupa Parlamentosunda Siyasal Gruplar, KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi 19 (33): 12-23, 2017.
Aynur Köse. Değer ve Siyaset İlişkisi: 22 Temmuz 2007 Seçimi Üzerine Bir Değer Analizi, Karadeniz Teknik Üniversitesi İletişim Fakültesi, Elektronik Dergisi, Cilt / Vol:3, Sayı / No:12 Temmuz2016.
Cüneyd Altıparmak. Demokrasilerde Aday Belirleme Yöntemleri, TBB Dergisi, Sayı 76, 2008.
dv.com/tr/türkiyenin-yeni-seçmen-kitlesi-z-kuşağı/a-54015082.
Ensar Yılmaz. 1950 Seçimlerinin Önemi, Öne Çıkan Özellikleri ve Siyasal Sonuçları,
Bartın Üniversitesi İ.İ.B.F. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, Siyaset ve Sosyal Bilimler A.B.D.
Esra Aydın Kılıç. Seçmen Tercihinde İmaj Faktörü: Siyasal Parti ve Aday İmajı Karşılaştırmasına Yönelik Bir Alan Araştırması, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi-Sayı 36 / Bahar 2013.
Eser Köker-Beybin Kejanlıoğlu. 2002 Seçim Kampanyalarında Ulusal Basın,iletişim: araştırmaları, 2004.
Hasan Güllüpunar. Siyasal Kampanya Mesaj Stratejileri ve Seçmen Algısı: Gümüşhane Araştırması, Turkish Studies-International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 8/8 Summer 2013, p. 1935-1952, Ankara-Turkey.
http://www.wikihow.com/Persuade-People-to-Vote-for-You.
https://cdnacikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/insan_iliskileri_ve_iletisim_yonte mleri/13/index.html.
https://www.dw.com/tr/t%C3%BCrkiyenin-yeni-se%C3%A7men-kitlesi-z-ku%C5%9Fa%C4%9F%C4%B1/a-54015082.
http://en.blog.legitiname.com.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Blog.
http://weblog.siliconvalley.com/column/dangillmor/archives/000924.shtml.
http://net.educause.edu/ir/library/pdf/ELI7006.pdf.
http://home.comcast.net/~diane.schiano/CHI04.Blog.pdf.
http://www.pazarlamaturkiye.com/component/option,com_fireboard/Itemid,249/f unc, view/id,967/catid,49/.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Web_2.0.
http://www.msxlabs.org/forum/iletisim-bilimleri/79046-bilgi-ve-iletisimeknolojileri.html.
Kamuran Değer. Siyasal Partilerin Seçmen Kitlesini İkna Etmek Amacıyla Kullandıkları Negatif İletilerin ‘Yeni Anayasa’ ve ‘Başkanlık Sistemi’ Referandumu Örneği Üzerinden İncelenmesi, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi, cilt 26 sayı 2 Volume: 26 Number: 2 Haziran 2018.
Kenan Aydın Yıldız. Uluslararası Pazarlama Açısından Politik Risk ve Yönetimi,Sanayi Odası Yayın Organı, Mayıs-Haziran 2013 Ankara.
Mehmet Emin Akkılıç-Mehmet Oğuzhan İlban-Volkan Özbek. Siyasi Partilerin Uyguladığı Pazarlama Anlayışının ve Hedef Pazar Stratejisinin Seçim Barajı Üzerine Etkisi, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 2007.
Murat Aygen. Başkanlık Sistemi Üzerine Bir İnceleme: Türkiye Örneği, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 27, Sayı: 2, Sayfa: 167-176, Elazığ 2017.
“Negational racial identity and presidential voting preferences”, Journal of Experimental Social Psychology, 20 Ağustos 2008.
Nejat Doğan. Dış Politika-İç Politika Etkileşimi Açısından Avrupa Bütünleşmesi: İngiltere Örneği, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 19, Temmuz-Aralık 2002.
Onur Karakaş. Siyasal Değerler Açısından Türkiye’de Devlet Başkanlığı Seçimi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Kocaeli 2020.
Şükrü Balcı. Seçmenleri Etkileme Sürecinde Siyasal Reklamcılık Olgusu (1999 Genel Seçim Örneği), Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Konya 1999.
Uğur Filiz. Seçmen Davranışını Etkileyen Sosyo-Psikolojik Faktörler: Pamukkale Üniversitesi Örneği, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Programı, Denizli, Ağustos 2019.
Winning Women, Massachusetts Institute of Technology, 6 Nisan 2015.
Yonca Altındal. Kadının Siyasal Katılımı Bağlamında Partilerin Kadın Kollarının Sosyolojik Açıdan Değerlendirilmesi, Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Aydın 2007.
Yusuf Aymankuy, Özge Güdü Demirbulat, Şimal Aymankuy. Türkiye’de Siyasi Partilerin Seçim Beyannamelerinde Turizmin Yeri-Haziran 2015 Genel Seçimleri Örneği, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt.8 Sayı.16, Eylül 2016.
Z. Beril Akıncı Vural, Mikail Bat. Siyasal Seçim Kampanyalarında Yeni İletişim Teknolojileri ve Blog Kullanımı: 2008 Amerika Başkanlık Seçimlerine Yönelik Karşılaştırmalı Bir Analiz, Yaşar Üniversitesi Dergisi, 4(16), 2745-2778.
Zuhal Keresteci. Siyasal Partilerin Politik Pazarlama Uygulamaları İle Bu Uygulamaların Seçmenler Üzerindeki Etkileri ve Bir Uygulama, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Edirne 2006.
(BİTTİ)