[simple-author-box]
Başkent Ankara’nın dününde yatan facialardan biri de iki uçağın havada çarpışması olayıdır.
“Ulus Faciası” olarak da bilinen kazada bir Türk askeri uçağı ile Lübnan uçağı çarpışmış, kaynaklarda farklı rakamlar olsa da 120’ye yakın can kaybı olmuştu.
1963 Şubat’ıydı
Siyah-beyaz Ankara fotoğraflarına baktığınızda gördüğünüz günlerin Başkentinde günlerden 1 Şubat yıllardan 1963 idi. Ankaralılar Ramazan huzuru, iftariyelik telaşındaydı…
Lübnan Havayolu Şirketi Middle East Airlines’a (Air Liban) ait Lefkoşa aktarmalı Beyrut-Ankara seferini yapmakta olan Vickers Viscount 745 D tipi yolcu uçağı Esenboğa Havaalanı'na iniş hazırlığındaydı.
Bu arada Türk Hava Kuvvetleri'ne ait Douglas C-47 tipi nakliye uçağı Çubuk 28 de eğitim uçuşunu tamamlamıştı.
Yolcu uçağında 11 yolcu ve 3 mürettebat, askeri uçakta 3 Türk askerî personel vardı.
Her şey yolunda!
Yolcu uçağından Esenboğa’daki kuleye gelen son mesaj şuydu:
“Normal uçuyoruz, Ankara üzerine temas ettik ve alçalıyoruz...”
Oysa normal olmayın bir şeyler vardı ve kimse bunun farkında değildi.
Saat 16.12’yi gösterirken Başkent büyük bir gürültü ile sarsıldı.
Kulakları sağır eden gürültü gökten yeri yayılıyordu.
Kafasını kaldırıp semaya bakanlar alev topuna dönmüş iki uçağın yere doğru düştüğünü gördü…
Felaket geliyordu
Bu düşüş bir facianın habercisiydi…
Altındağ üzerinde çarpışan uçaklardan Lübnan Air’e ait olanı Ankara’nın en merkez yerine Ulus’a düşüyordu.
Türk askeri uçağı ise Bentderesi üzerinde bir binaya çakıldı.
Paraşütle atlamaya çalışanlar olsa da kimse kurtulamadı.
Uçaklar yere çakıldığında, mürettebat da dahil 120 civarı can kaybı olmuştu.
Ramazan ayıydı
Görgü tanıklarının kayıtlara ve gazetelere yansıyan sözlerine göre, gökyüzünü kırmızı ve siyah karışımı bir dumana bürümüştü…
Yolcu uçağının parçaları ve yolcular Ulus’ta Anafartalar Caddesi civarına düşmüştü. Gazeteler olayı ‘felaket’, ‘facia’ olarak duyurdu.
Can kaybının yüksek olmasında Başkentlilerin Ramazan alışverişine çıkması, emeklilerin maaş çekmek için banka sırasında bekliyor olması ve bu yüzden, etrafa yayılan uçak parçalarının hedefi haline gelmeleriydi.
Felaketin yaşandığı Hükümet Caddesi ile Bentderesi Caddesi’ndeki onlarca kişi yanarak can verdi.
Bir tanığın sözleri
Facianın tanığı bir avukat şunları anlatıyordu:
"Alev topu, yoldan geçenleri, önünde kaçan yayaları, ayakkabı boyacılarını yakalayıp yutmuştu. Yükselen kara duman tüm Ankara’dan görülüyordu. Kaza sonrasında çarpma ve infilakın etkisiyle gaz boruları da patlayarak alev almış, sağa sola saçılan yanmış, pembeleşmiş ve kömürleşmiş tanınmaz haldeki insan cesetlerinden etrafa yayılan ağır et kokusuyla manzaranın boyutları dehşet verici bir hal almıştı."
Camiye düşseydi
Eğer çarpışan uçaklar o sırada ikindi namazı kılınan Zincirli Cami üzerine düşseydi felaketin boyutu çok daha farklı olurdu.
Ankara, yasa büründü. Tüm eğlence yerleri, sinemalar ve tiyatrolar günlerce kapalı tutuldu.