Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Bir Medya Masalı -6-

-6- Cipiti Celo, Gugıl’ı gömmeye kararlıdır: - Durun hele bitmedi. Gugıl efendi sen Translate ile bunları yapıyorsun da Maps ile insanları yoldan çıkarmıyor musun? Gugıl Gülo: - Maps, benim yoldaşımdır… Cipiti Celo, (Salo’ya dönerek): - Bu Salo var ya, tam bir salo! Sopalı Salo: - N’oldu ya? Sopa ne ara bana döndü? Ben ne yaptım? Hak geçmesin! Cipiti Celo: - Sus! Kuru yük gemisi, Gugıl yalakası! Hem Gugıl mağduru oluyorsun hem de arkasını yalıyorsun! Gugıl Gülo: - Bırak ona/buna sataşmayı da ne annatacaksan bana annat… Cipiti Celo, “Bittin sen oğlum, dinle” diyerek devam etti: - Hatırla, bir gün bu Salo, haber sitesi ekibiyle birlikte bir toplantıya gitmek üzere yola çıkmıştı… (Salo olayı hatırladı ve kıvranmaya başladı…) Toplantının yapılacağı yerin adresini senin Maps’ten aratıp navigasyonu başlattı. Fakat, yanlış yönlendirmen ile ekip, kendisini bir anda şehir dışında bir tarlanın ortasında buldu. (Sopalı Salo’ya dönerek devam etti) Salo, o tarlanın ortasında ekipteki arkadaşlara ne demiştin? Sopalı Salo: - Demek ki haber toplantımızı mümbit bir tarlada, açık havada yapmamız gerekiyormuş, dedim! Cipiti Celo, Gugıl’a dönerek “Sen busun işte” diye madara etti. Ardından Salo’ya dönerek (baş parmağı ile işaret parmağının uçlarını birleştirip yuvarlak yapıp) onu da gömdü: - Sen de bu! Bu arada dördüncü ortak dışarı çıktı: - Allah’a emanet… *** Televizyonda Muazzez Abacı, Cemal Safi’nin muhteşem ‘Vurgun’ şiirinden bestelenen şarkıyı okurken; Ne kadar zulmetsen ah etmem sana Her iki cihanda gül kana kana Dizeleri duymazdan gelinecek kerte ilgisizlikle karşılandı! Seninle cehennem ödüldür bana Sensiz cennet bile sürgün sayılır Dizeleri okununca Salo, Maho ve Cemo ‘Oha’ diye tepki gösterdi! Editörler ne olduğunu anlamaya çalışırken, aynı zamanda EDEMUHDER başkanlığını yapan Sopalı Salo “Büyük günah” dedi! Editörlerin şefi Fato, “Ne oldu” deyince, Salo, açıklama yaptı: - Müslümana cehennem ödül olur mu ya? Bi’de “Sensiz cennet bile sürgün” diyo… Tövbeler olsun. Büyük günah! Maho ile Cemo, Salo’ya hak verirken, editörler şaşkınlıkla birbirine bakıyordu… Dördüncü ortak yoktu… *** F Klavye Hoca, “Şarkının şiirini yazan Cemal Safi’yi tanırdım. Merhum, iyi bir Ankaralıydı. Tam bir beyefendiydi” dedikten sonra asıl diyeceğini dedi: - Birbirinden güzel şiirleri bestelendi. ‘Vurgun’, bunlar arasında özel bir yere sahiptir. Dini değerleri, inananları rahatsız etme gibi amacı ve düşüncesi yoktu. Ancak bu arkadaşlar öyle bir açıdan bakıyor ki merhum yaşasa şiir yazmayı bırakırdı! *** Bu arada Cipiti Celo özgüven patlaması yaşıyordu: - Gugıl sen akıllanmayacaksın! Salo da senin kıçında rezil olup gidecek… Salo, Gugıl’dan bir adım uzaklaşırken Cipiti’ye mütebessim bakmaya başladı… Gururu kırılan Gugıl, “Ben de seni rezil edeyim de gör” diyerek karşı hamle başlattı. Cipiti Celo kendinden o kadar emindi ki, Gugıl Gülo’yu fena halde tahrik etti: - Anlatmayan şerefsizdir! Anlat lan, ne biliyorsan anlat… Ama dur hele… Önce senin donunu pazara çıkarayım da! Gugıl Gülo, Celo’nun bir hatasını yakalamışken onu utandırmak istedi: - Donunu değil akıllım, ipliğini demen lazımdı! “Her şeyini pazara çıkaracağım” diyerek yeniden kontrolü ele alan Cipiti Celo, “Dinle bak” dedikten sonra diyeceğini demeye başladı: - Bu Salo var ya, attığın onca kazığa rağmen saloluktan kurtulamıyor! Biliyorsun bu aynı zamanda ‘Doodles’ salosu! Senin ana sayfanda yer alan doodle’lar, Salo için ilham kaynağıdır. Bir gün, ünlü bir siyasetçiyi anan bir doodle gördü ve hemen kendi sitesinde bir yazı yazmaya karar verdi. Fakat Salo, bu doodle’ın hangi siyasi için yapıldığını tam olarak anlamadığı için senin ‘Search’e başvurarak hızlı bir arama yaptı. Sen de yapacağını yaptın ve yanlışlıkla bir başka ünlü ismin, bir şarkıcının adını haberin içine eklemesini sağladın… Böylece uykucu Baydın oldu mu sana Elvis Presley! Salo’nun kafası takipçilerin tepkisi üzerine dank etti ve düzeltti ama rezil oluşu yanına kâr kaldı. Salo, Gugıl’dan bir adım daha uzaklaşırken Cipiti’ye mütebessim bakıyordu… Gugıl bunu kendine yediremezdi elbette. Tepkisini dile getirdi: - Elon Musk seni doğuracağına taş doğuraymış! - Beni o değil, OpenAI doğurdu akıllım! - Dur’ele dur! - N’oldu? - Bu herifler seni doğurduğuna pişman olmuş zaten! - Herifler doğum yapmaz geri zekalı! - Öyle yapay zekasın ki seni düzeltmek için seni doğuran OpenAI, bir başka yapay zekaya hamile kaldı ve ‘CriticGPT’yi doğurdu. Görevi ne biliyor musun? - Biliyorum tabii salak. O benim kardeşim! - O zaman senin hatalarını düzeltmek için doğurduklarını da biliyorsun demektir. - Kötü mü yani? Kardeş kardeşe yardımcı olur. Gugıl Gülo, iyice savunmaya çekilen Cipiti Celo’nun üstüne üstüne gitmeye başladı: - Sen öyle salaklıklar yapıyorsun ki, senin yüzünden, senden sonra doğan kardeşin CriticGPT’ye kasıtlı olarak hatalar içeren kod örneklerinden oluşan bir veri kümesi eklediler. Bu veri kümesi üzerinde eğitilerek çeşitli kodlama hatalarını tanımayı ve işaretlemeyi öğrenen kardeşin senin hatalarını bulup insanları yanlışa düşmekten kurtaracak… - Oh olsun! Kafam rahat, ben hata yaparım kardeşim düzeltir! - Senin hatalarını düzeltmeye kardeşin de yetişemez. - O zaman sen düzelt! - Pışşııık! Düzelteyim de sahipler beni oysun! Seni doğuranlar, senin hatalarını kardeşinin de düzeltemeyebileceğini düşünerek, ona Force Sampling Beam Search (FSBS) adını verdikleri yeni bir teknik öğrettiler. Böylece daha ayrıntılı kod incelemeleri yazabilecek. İşin kötüsü, sen nasıl hatalar yapıyorsan artık, buna rağmen hata yapma olasılığı bulunuyormuş… Cipiti Celo, “Get lan işine” diyerek oradan ayrıldı… Bu arada, Sopalı Salo’nun Cipiti Celo’ya yanaşması gözünden kaçmayan Gugıl Gülo onu da payladı: - Ulan tektonik tabaka, bakıyorum da hemen o tarafa kaydın. Seni güncelleyim de gör! Epeydir suskun duran Mahcup Maho, Cingöz Cemo’ya dönerek endişesini belirtti: - Artık viral olamayız! Olup biteni sessiz sedasız dinleyen ses, seslendi: Mahcup Maho, Sopalı / Salo gibi biriydi Gugıl Trends onun da en sevdiği yeriydi Kim evli, kim boşanmış viral köpek hangisi Kıça / başa hang’ilaç bulmakta çok seriydi *** F Klavye Hoca, “Evet çocuklar görüyorsunuz, medyanın teknoloji ile sınavı bitmek bilmiyor. Patronlar her zamanki gibi ceplerini düşünürken, gazeteciler asgari ücrete talim ediyor” diyerek bir özet geçti. Genç gazeteci, “Balıkçı Baho gazetecilere aylarca maaş ödemiyordu. İnternet haber siteleri de maaşları ödemezlik yapıyor mu” diye gelecekte yaşayabileceği muhtemel maddi sorunlar hakkında aydınlanmak istedi. “Hayır” diyen Hoca herkesin yüreğine su serpti: - Arkadaşlar MEREK’ten ilan alan internet haber sitelerinde maaş ödememek diye bir şey olamaz. Ödemeyenin ilanı kesilir, ceza alır… Son sınıf öğrencisi genç kızın da merak ettikleri vardı: - Hocam sizin derste anlattığınız ekonomik kriz dönemlerinde binlerce gazetecinin işsiz kaldığı gibi durumlar yaşanabilir mi? - Onu bilemem ama o zamanlar gerçekten bir felaket yaşandı. Dönemin başbakanı, “Ben de bir süre gazetecilik yaptım” diyen bir Başbakandı ama önüne atılan bir anayasa kitapçığı yüzünden çıkan ekonomik kriz ortamında 4 bin gazeteci işsiz kalmıştı… Hoca, “Aklınızda bulunsun” diyerek arşivlik bilgilendirme yapmayı da ihmal etmedi: - Milenyum Türkiye’ye büyük sorunlarla geldi! Medya da bundan payını fazlasıyla aldı. 3 yıl içinde ulusal çapta yayın yapan 11 gazete kapandı. 1998-2001 arasında ipi çekilen; Bugün, Süper Tan, Yeni Günaydın, Ateş, Yeni Yüzyıl, Asabi, Ayyıldız, İlk Haber, Aydınlık, Yeni Gündem ve en son olarak da Yeni Binyıl gazeteleri, sadece basit bir kapanmanın kurbanı olan yayın organları değil; pek çok gazetecinin geçimini sağladığı ekmek kapılarıydı. Genç gazeteci adayları ensesini kaşırken Hoca paydos zilini çaldı: - Haydi evlere… *** Devrisi gün… Sonbahar serinliği özellikle akşamları kendisini hissettiriyor, sanki, ‘tedbirinizi alın’ diyordu… Okulların açılma dönemi yaklaştığı için hem velilerde hem de öğrencilerde büyük bir heyecan ve telaş vardı… Medya masalı gezisinde bugün öğrenciler yoktu... Millet Bahçesinde buluşan F Klavye Hoca ile gazeteci, Hay Sana bürosuna varmıştı… Salo ile Maho sohbet ediyordu… Sopalı Salo ile Mahcup Maho, Cingöz Cemo’nun ardından Gugıl’ın attığı ‘Trends’ kazığını konuşuyordu… Mahcup Maho: - Gugıl Trends’e göre Cingöz Cemo son zamanlarda düşüşte. İnsanlar onun yerine Cingöz Recai’yi arıyor! Sopalı Salo: - Onu yine mi arka plana attılar? İstersen onun dönüşünü yapalım… - İyi olur. Ne yapabiliriz? Salo biraz düşündükten sonra öneride bulundu: - Belki de “Cingöz Cemo’nun İlginç İcatları” diye bir seri başlatabiliriz. Mesela ilk bölüm olarak, “Neden Çatılarda Yatıyorum” gibi dikkat çekici bir başlık olabilir. Maho da başka bir öneride bulundu: - Evet evet, bu güzel olur. Ayrıca “Neden Herkesin Hayatına Karışıyorum” gibi bir bölüm de olabilir. O zaman Gugıl Gülo onu Trends’de yükselişe geçirebilir! Bu arada Cingöz Cemo girdi içeriye. - Hayırdır ağalar, ne konuşuyorsunuz böyle ciddi ciddi? Salo, durumu anlatınca sevinen Cemo teşekkür etti: - Sağ olun arkadaşlar. Ben de kara kara düşünüyordum ne yapabilirim diye. Önerileriniz gayet güzel. Bunu deneyelim… Cemo, bu gelişmeden memnun olarak bürodan çıkarken dördüncü ortak geldi: - Selamün Aleyküm… *** Mahcup Maho, sosyal medyada viral olmuş haber peşinde koşarken ilginç bir videoya rastlamıştı. Maho, bu konuyu Sopalı Salo ile paylaşmak istedi: - Salo, dün sosyal medyada viral olan videoyu gördün mü? - Hangi haber? Çok fazla viral şey var şu sıralar… - Marketteki kedinin raflardan düşen ürünleri yakaladığı video! Herkes paylaşıyor, inanılmaz komik. - Evet, ben de gördüm. Kedinin refleksleri müthiş! O kadar hızlı ki sanki özel eğitim almış gibi. Hak geçmesin! - Bence market sahibi kediyi mağazanın maskotu yapacaktır. Kediye takdirini ifade eden Sopalı Salo’nun kafasında bir ampul yandı: - Maho, elimize birer sopa alalım, markete varalım, kediyi kaçıralım! Kafası karışan Maho, görüş bildirdi: - Kedi meşhur oldu. İnsanlar sadece onu görmek için o markete alışverişe gelir. Bizim onu kaçırmamız başımıza iş açar… Koyu sohbetin ortasına geç düşen Cingöz Cemo, “Ne kaynatıyorsunuz bakalım” diye merakını dile getirince, ortakları bilgilendirdi. Kaçırma işi aklına yatan Cemo, “Katılıyorum” dedi! - Bu kedideki maharet bizde yok! Eğer bu kediye sahip olursak Hay Sana’nın kaderi değişir… Bu fikre pek sıcak bakmayan Mahcup Maho, yeni bıraktığı bıyıklarını yolarken konuyu değiştirmek istedi: - Peki, başka viral var mı? Sopalı Salo: - Var! Dün bir video gördüm. Bir çocuğun annesi anahtarlarını kaybediyor. Çocuk daha önce evin bazı yerlerine gizli kameralar yerleştirdiği için görüntüleri izleyerek anahtarları kedinin yatağına götürdüğünü görüyor ve mutlu son! Mahcup Maho: - Ne kadar zeki bir çocuk! Hem eğlenceli hem de çözüm odaklı bir yaklaşım sergilemiş. İnsanlar bu tür hikayelere bayılıyor. Boşuna viral olmamış… Cingöz Cemo, parlak bir fikir attı ortaya: - Çocuğu kaçıralım! F Klavye Hoca, “Oha” diye tepki gösterirken üç kafadar uzun zamandır yapmadıkları bir şeyi yaparak kahkaha koalisyonu kurdu… Dördüncü ortağın vedası kahkahadan duyulmadı: - Allah’a emanet… (BİTTİ)
Ekleme Tarihi: 10 Eylül 2024 - Salı

Bir Medya Masalı -6-

-6-

Cipiti Celo, Gugıl’ı gömmeye kararlıdır:

- Durun hele bitmedi. Gugıl efendi sen Translate ile bunları yapıyorsun da Maps ile insanları yoldan çıkarmıyor musun?

Gugıl Gülo:

- Maps, benim yoldaşımdır…

Cipiti Celo, (Salo’ya dönerek):

- Bu Salo var ya, tam bir salo!

Sopalı Salo:

- N’oldu ya? Sopa ne ara bana döndü? Ben ne yaptım? Hak geçmesin!

Cipiti Celo:

- Sus! Kuru yük gemisi, Gugıl yalakası! Hem Gugıl mağduru oluyorsun hem de arkasını yalıyorsun!

Gugıl Gülo:

- Bırak ona/buna sataşmayı da ne annatacaksan bana annat…

Cipiti Celo, “Bittin sen oğlum, dinle” diyerek devam etti:

- Hatırla, bir gün bu Salo, haber sitesi ekibiyle birlikte bir toplantıya gitmek üzere yola çıkmıştı…

(Salo olayı hatırladı ve kıvranmaya başladı…)

Toplantının yapılacağı yerin adresini senin Maps’ten aratıp navigasyonu başlattı. Fakat, yanlış yönlendirmen ile ekip, kendisini bir anda şehir dışında bir tarlanın ortasında buldu.

(Sopalı Salo’ya dönerek devam etti)

Salo, o tarlanın ortasında ekipteki arkadaşlara ne demiştin?

Sopalı Salo:

- Demek ki haber toplantımızı mümbit bir tarlada, açık havada yapmamız gerekiyormuş, dedim!

Cipiti Celo, Gugıl’a dönerek “Sen busun işte” diye madara etti.

Ardından Salo’ya dönerek (baş parmağı ile işaret parmağının uçlarını birleştirip yuvarlak yapıp) onu da gömdü:

- Sen de bu!

Bu arada dördüncü ortak dışarı çıktı:

- Allah’a emanet…

***

Televizyonda Muazzez Abacı, Cemal Safi’nin muhteşem ‘Vurgun’ şiirinden bestelenen şarkıyı okurken;

Ne kadar zulmetsen ah etmem sana
Her iki cihanda gül kana kana

Dizeleri duymazdan gelinecek kerte ilgisizlikle karşılandı!

Seninle cehennem ödüldür bana
Sensiz cennet bile sürgün sayılır

Dizeleri okununca Salo, Maho ve Cemo ‘Oha’ diye tepki gösterdi!

Editörler ne olduğunu anlamaya çalışırken, aynı zamanda EDEMUHDER başkanlığını yapan Sopalı Salo “Büyük günah” dedi!

Editörlerin şefi Fato, “Ne oldu” deyince, Salo, açıklama yaptı:

- Müslümana cehennem ödül olur mu ya? Bi’de “Sensiz cennet bile sürgün” diyo… Tövbeler olsun. Büyük günah!

Maho ile Cemo, Salo’ya hak verirken, editörler şaşkınlıkla birbirine bakıyordu…

Dördüncü ortak yoktu…

***

F Klavye Hoca, “Şarkının şiirini yazan Cemal Safi’yi tanırdım. Merhum, iyi bir Ankaralıydı. Tam bir beyefendiydi” dedikten sonra asıl diyeceğini dedi:

- Birbirinden güzel şiirleri bestelendi. ‘Vurgun’, bunlar arasında özel bir yere sahiptir. Dini değerleri, inananları rahatsız etme gibi amacı ve düşüncesi yoktu. Ancak bu arkadaşlar öyle bir açıdan bakıyor ki merhum yaşasa şiir yazmayı bırakırdı!

***

Bu arada Cipiti Celo özgüven patlaması yaşıyordu:

- Gugıl sen akıllanmayacaksın! Salo da senin kıçında rezil olup gidecek…

Salo, Gugıl’dan bir adım uzaklaşırken Cipiti’ye mütebessim bakmaya başladı…

Gururu kırılan Gugıl, “Ben de seni rezil edeyim de gör” diyerek karşı hamle başlattı.

Cipiti Celo kendinden o kadar emindi ki, Gugıl Gülo’yu fena halde tahrik etti:

- Anlatmayan şerefsizdir! Anlat lan, ne biliyorsan anlat… Ama dur hele… Önce senin donunu pazara çıkarayım da!

Gugıl Gülo, Celo’nun bir hatasını yakalamışken onu utandırmak istedi:

- Donunu değil akıllım, ipliğini demen lazımdı!

“Her şeyini pazara çıkaracağım” diyerek yeniden kontrolü ele alan Cipiti Celo, “Dinle bak” dedikten sonra diyeceğini demeye başladı:

- Bu Salo var ya, attığın onca kazığa rağmen saloluktan kurtulamıyor! Biliyorsun bu aynı zamanda ‘Doodles’ salosu!

Senin ana sayfanda yer alan doodle’lar, Salo için ilham kaynağıdır. Bir gün, ünlü bir siyasetçiyi anan bir doodle gördü ve hemen kendi sitesinde bir yazı yazmaya karar verdi. Fakat Salo, bu doodle’ın hangi siyasi için yapıldığını tam olarak anlamadığı için senin ‘Search’e başvurarak hızlı bir arama yaptı. Sen de yapacağını yaptın ve yanlışlıkla bir başka ünlü ismin, bir şarkıcının adını haberin içine eklemesini sağladın…

Böylece uykucu Baydın oldu mu sana Elvis Presley!

Salo’nun kafası takipçilerin tepkisi üzerine dank etti ve düzeltti ama rezil oluşu yanına kâr kaldı.

Salo, Gugıl’dan bir adım daha uzaklaşırken Cipiti’ye mütebessim bakıyordu…

Gugıl bunu kendine yediremezdi elbette. Tepkisini dile getirdi:

- Elon Musk seni doğuracağına taş doğuraymış!

- Beni o değil, OpenAI doğurdu akıllım!

- Dur’ele dur!

- N’oldu?

- Bu herifler seni doğurduğuna pişman olmuş zaten!

- Herifler doğum yapmaz geri zekalı!

- Öyle yapay zekasın ki seni düzeltmek için seni doğuran OpenAI, bir başka yapay zekaya hamile kaldı ve ‘CriticGPT’yi doğurdu. Görevi ne biliyor musun?

- Biliyorum tabii salak. O benim kardeşim!

- O zaman senin hatalarını düzeltmek için doğurduklarını da biliyorsun demektir.

- Kötü mü yani? Kardeş kardeşe yardımcı olur.

Gugıl Gülo, iyice savunmaya çekilen Cipiti Celo’nun üstüne üstüne gitmeye başladı:

- Sen öyle salaklıklar yapıyorsun ki, senin yüzünden, senden sonra doğan kardeşin CriticGPT’ye kasıtlı olarak hatalar içeren kod örneklerinden oluşan bir veri kümesi eklediler. Bu veri kümesi üzerinde eğitilerek çeşitli kodlama hatalarını tanımayı ve işaretlemeyi öğrenen kardeşin senin hatalarını bulup insanları yanlışa düşmekten kurtaracak…

- Oh olsun! Kafam rahat, ben hata yaparım kardeşim düzeltir!

- Senin hatalarını düzeltmeye kardeşin de yetişemez.

- O zaman sen düzelt!

- Pışşııık! Düzelteyim de sahipler beni oysun! Seni doğuranlar, senin hatalarını kardeşinin de düzeltemeyebileceğini düşünerek, ona Force Sampling Beam Search (FSBS) adını verdikleri yeni bir teknik öğrettiler. Böylece daha ayrıntılı kod incelemeleri yazabilecek. İşin kötüsü, sen nasıl hatalar yapıyorsan artık, buna rağmen hata yapma olasılığı bulunuyormuş…

Cipiti Celo, “Get lan işine” diyerek oradan ayrıldı…

Bu arada, Sopalı Salo’nun Cipiti Celo’ya yanaşması gözünden kaçmayan Gugıl Gülo onu da payladı:

- Ulan tektonik tabaka, bakıyorum da hemen o tarafa kaydın. Seni güncelleyim de gör!

Epeydir suskun duran Mahcup Maho, Cingöz Cemo’ya dönerek endişesini belirtti:

- Artık viral olamayız!

Olup biteni sessiz sedasız dinleyen ses, seslendi:

Mahcup Maho, Sopalı / Salo gibi biriydi
Gugıl Trends onun da en sevdiği yeriydi
Kim evli, kim boşanmış viral köpek hangisi
Kıça / başa hang’ilaç bulmakta çok seriydi

***

F Klavye Hoca, “Evet çocuklar görüyorsunuz, medyanın teknoloji ile sınavı bitmek bilmiyor. Patronlar her zamanki gibi ceplerini düşünürken, gazeteciler asgari ücrete talim ediyor” diyerek bir özet geçti.

Genç gazeteci, “Balıkçı Baho gazetecilere aylarca maaş ödemiyordu. İnternet haber siteleri de maaşları ödemezlik yapıyor mu” diye gelecekte yaşayabileceği muhtemel maddi sorunlar hakkında aydınlanmak istedi.

“Hayır” diyen Hoca herkesin yüreğine su serpti:

- Arkadaşlar MEREK’ten ilan alan internet haber sitelerinde maaş ödememek diye bir şey olamaz. Ödemeyenin ilanı kesilir, ceza alır…

Son sınıf öğrencisi genç kızın da merak ettikleri vardı:

- Hocam sizin derste anlattığınız ekonomik kriz dönemlerinde binlerce gazetecinin işsiz kaldığı gibi durumlar yaşanabilir mi?

- Onu bilemem ama o zamanlar gerçekten bir felaket yaşandı. Dönemin başbakanı, “Ben de bir süre gazetecilik yaptım” diyen bir Başbakandı ama önüne atılan bir anayasa kitapçığı yüzünden çıkan ekonomik kriz ortamında 4 bin gazeteci işsiz kalmıştı…

Hoca, “Aklınızda bulunsun” diyerek arşivlik bilgilendirme yapmayı da ihmal etmedi:

- Milenyum Türkiye’ye büyük sorunlarla geldi! Medya da bundan payını fazlasıyla aldı. 3 yıl içinde ulusal çapta yayın yapan 11 gazete kapandı. 1998-2001 arasında ipi çekilen; Bugün, Süper Tan, Yeni Günaydın, Ateş, Yeni Yüzyıl, Asabi, Ayyıldız, İlk Haber, Aydınlık, Yeni Gündem ve en son olarak da Yeni Binyıl gazeteleri, sadece basit bir kapanmanın kurbanı olan yayın organları değil; pek çok gazetecinin geçimini sağladığı ekmek kapılarıydı.

Genç gazeteci adayları ensesini kaşırken Hoca paydos zilini çaldı:

- Haydi evlere…

***

Devrisi gün…

Sonbahar serinliği özellikle akşamları kendisini hissettiriyor, sanki, ‘tedbirinizi alın’ diyordu…

Okulların açılma dönemi yaklaştığı için hem velilerde hem de öğrencilerde büyük bir heyecan ve telaş vardı…

Medya masalı gezisinde bugün öğrenciler yoktu...

Millet Bahçesinde buluşan F Klavye Hoca ile gazeteci, Hay Sana bürosuna varmıştı…

Salo ile Maho sohbet ediyordu…

Sopalı Salo ile Mahcup Maho, Cingöz Cemo’nun ardından Gugıl’ın attığı ‘Trends’ kazığını konuşuyordu…

Mahcup Maho:

- Gugıl Trends’e göre Cingöz Cemo son zamanlarda düşüşte. İnsanlar onun yerine Cingöz Recai’yi arıyor!

Sopalı Salo:

- Onu yine mi arka plana attılar? İstersen onun dönüşünü yapalım…

- İyi olur. Ne yapabiliriz?

Salo biraz düşündükten sonra öneride bulundu:

- Belki de “Cingöz Cemo’nun İlginç İcatları” diye bir seri başlatabiliriz. Mesela ilk bölüm olarak, “Neden Çatılarda Yatıyorum” gibi dikkat çekici bir başlık olabilir.

Maho da başka bir öneride bulundu:

- Evet evet, bu güzel olur. Ayrıca “Neden Herkesin Hayatına Karışıyorum” gibi bir bölüm de olabilir. O zaman Gugıl Gülo onu Trends’de yükselişe geçirebilir!

Bu arada Cingöz Cemo girdi içeriye.

- Hayırdır ağalar, ne konuşuyorsunuz böyle ciddi ciddi?

Salo, durumu anlatınca sevinen Cemo teşekkür etti:

- Sağ olun arkadaşlar. Ben de kara kara düşünüyordum ne yapabilirim diye. Önerileriniz gayet güzel. Bunu deneyelim…

Cemo, bu gelişmeden memnun olarak bürodan çıkarken dördüncü ortak geldi:

- Selamün Aleyküm…

***

Mahcup Maho, sosyal medyada viral olmuş haber peşinde koşarken ilginç bir videoya rastlamıştı.

Maho, bu konuyu Sopalı Salo ile paylaşmak istedi:

- Salo, dün sosyal medyada viral olan videoyu gördün mü?

- Hangi haber? Çok fazla viral şey var şu sıralar…

- Marketteki kedinin raflardan düşen ürünleri yakaladığı video! Herkes paylaşıyor, inanılmaz komik.

- Evet, ben de gördüm. Kedinin refleksleri müthiş! O kadar hızlı ki sanki özel eğitim almış gibi. Hak geçmesin!

- Bence market sahibi kediyi mağazanın maskotu yapacaktır.

Kediye takdirini ifade eden Sopalı Salo’nun kafasında bir ampul yandı:

- Maho, elimize birer sopa alalım, markete varalım, kediyi kaçıralım!

Kafası karışan Maho, görüş bildirdi:

- Kedi meşhur oldu. İnsanlar sadece onu görmek için o markete alışverişe gelir. Bizim onu kaçırmamız başımıza iş açar…

Koyu sohbetin ortasına geç düşen Cingöz Cemo, “Ne kaynatıyorsunuz bakalım” diye merakını dile getirince, ortakları bilgilendirdi.

Kaçırma işi aklına yatan Cemo, “Katılıyorum” dedi!

- Bu kedideki maharet bizde yok! Eğer bu kediye sahip olursak Hay Sana’nın kaderi değişir…

Bu fikre pek sıcak bakmayan Mahcup Maho, yeni bıraktığı bıyıklarını yolarken konuyu değiştirmek istedi:

- Peki, başka viral var mı?

Sopalı Salo:

- Var! Dün bir video gördüm. Bir çocuğun annesi anahtarlarını kaybediyor. Çocuk daha önce evin bazı yerlerine gizli kameralar yerleştirdiği için görüntüleri izleyerek anahtarları kedinin yatağına götürdüğünü görüyor ve mutlu son!

Mahcup Maho:

- Ne kadar zeki bir çocuk! Hem eğlenceli hem de çözüm odaklı bir yaklaşım sergilemiş. İnsanlar bu tür hikayelere bayılıyor. Boşuna viral olmamış…

Cingöz Cemo, parlak bir fikir attı ortaya:

- Çocuğu kaçıralım!

F Klavye Hoca, “Oha” diye tepki gösterirken üç kafadar uzun zamandır yapmadıkları bir şeyi yaparak kahkaha koalisyonu kurdu…

Dördüncü ortağın vedası kahkahadan duyulmadı:

- Allah’a emanet…

(BİTTİ)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.