[simple-author-box]
Kuvay Sanlı’nın “Bobok bobok” başlıklı yazısını okurken aklım Çorum’a gitti!
Yazarın;
“Edebiyatın ‘özne insanı’ anlatan en güçlü cümle hangisidir?” sorusuna, “Dostoyevski’nin ‘Her insan herkes karşısında her şeyden sorumludur’ sözüdür” yanıtını verirdim.
İfadesi aklımı Çorum istikametine yönlendirirken, “Kısaltılmış halini sık işitiriz bu sözün: Herkes her şeyden sorumludur.” Cümlesi, sadece aklımı değil fikrimi de götürdü bu güzel şehrimize…
O kadar çok Çorumlu dostum var ki hem dernek faaliyetlerine hem de özel sohbetlerine katılmışlığım olmuştur.
İki örnek vermem gerekirse:
AK Parti’nin Ankara Teşkilatındaki önemli isimlerden Çorumlu Dernekler Federasyonu Başkanı Hayri Çağır ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun baş danışmanlarından Kenan Nuhut Çorumluların gözünde, gönlünde yer etmiş isimlerdir.
Lafın ucunu kaçırdım sanmayın, tamam sözü Dostoyevski’ye getiriyorum.
Çorumluların her etkinliğinde kürsüye çıkan herkesin sözünü bitirirken attığı tek slogan şudur:
-Çorumluyuk birbirimizden sorumluyuk!
Dostoyevski’nin, “Herkes her şeyden sorumludur” dediğini öğrenince, içimden ‘Çorumlu mu’ diye geçirmedim değil!
* * *Var mı? Yok!
İnsan kimi zaman öyle hallerin içinde kıvranır durur ki bir mana veremediği gibi, o hal, düşüne düşer de ne yapsa ne etse bir hal çaresi bulamaz. Çünkü vaziyet anlaşılası, anlatılası değildir!
Bir tek Seyrani anlatır.
Anlatır, evet anlatır da o da senden, benden farklı değildir.
Der ki:
Bu gece uykuda gördüm bir mana Ne ben yorabildim ne de yoran var Erenler bir nişan dikmiş meydana Ne ben vurabildim ne de vuran var
Nişanı sen/ben dikse neyse de erenler dikmişse bir hikmeti vardır ve sıradan kimseler çözemez sırrını, vuramaz onu.
Ardından, Dante’yi bile şaşırtan bir ‘meskun mahal’ tarifi yapar ozan. İçine girilesi, çıkılası türden değildir:
Aktı bir şehire gönlümün nehri Bir kış boran oldu Hüda’nın bahri Alt üst olmuş diye gezdim o şehri Ne kimse üşümüş ne de buyan var
Birilerinin dediği gibi, ‘sosyal hayvan’ız ya hani; insan çevresiyle insandır biraz da amma sonunda dönüp dolaşıp geleceği yer kendisidir.
O demde:
Bülbül okur güle bin bir müsemma Marifet değildir ilmi muamma Seyrani’yim benim derdim çok amma Ne ben derdim derim ne de soran var
Bu şiiri dünyanın en meşhur sosyologlarına, psikologlarına, ilahiyatçılarına okuyun, okutun ve görüş isteyin. Bakalım kaç saat konuşacaklar, kaç yüz sayfa yazacaklar?
Siyasilere sorun demiyorum! Onların her kapıyı açan bir maymuncuğu, her derde deva bir dermanı var!
* * *
Oldum MU
Kahve idim Telve oldum
Zehir idim Helva oldum
Kağıt idim Tavla oldum
Hep yek atıp yenildim
* * *
SÖZ
“Sonunda acı getirecek zevklerden kaçınılabileceğini, sonunda zevk getirecek acılara da dayanılabileceğini düşünüyorum.” (Montaigne)
* * *
FIKRA
Hava durumu İki melek konuşuyordu: -Yarın hava nasıl olacak? -Bulutlu... -İyi, oturulabilir!