Hatırda, gönülde kalan Konya
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından üçüncüsü düzenlenen ‘Medya, Kültür / Sanat ve Turizm Buluşmaları’nın üçüncüsü Konya’dan başladı. Bendeniz de katıldı…
Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı’nın ev sahipliğinde, Kalecik Belediye Başkanı Duhan Kalkan’ın desteğiyle gerçekleştirilen etkinlik sırasında kısa süre kaldık ama ille de görülmesi gereken yerlere uğradık…
Böylece Konya turizmine dünya çapında şöhret ve ilgi kazandıran değerlerin başında gelen Mevlana Türbesi başta olmak üzere, Selçuklu’daki önemli yerleri gezme, yazma imkanı buldum. Bugün bazı ayrıntıları aktaracağım.
*
Hırsızlaaar!
Türkiye coğrafyası bir medeniyetler mezarlığı üzerine kurulu olduğu için, Avrupa halkları başta olmak üzere birçok millet mazisini bu topraklarda arıyor.
Kimi yasal kazılarla, kimi define avcısı, kimi mezar soyucusu, kimi nebbaş, kimi de müze hırsızı olarak bulduğunu kaçırmış, kaçırıyor yurt dışına.
Konya gezimiz sırasında uğradığımız Karatay Müzesi de bu talana maruz kalmış.
Rehberimiz Ayşe Akkaya, bu önemli mekanı gezdirirken, sormamıza gerek kalmadan anlattı durumu:
-Mozaiklerin eksik parçaları şu anda Louvre Müzesinde sergileniyor…
İçimden ‘hırsızlaaar’ diyerek hatır sordum!
*
Sütunlara kelepçe!
Konya Alâeddin Camii, çok özellikleri bir mabet.
Rehberimiz Ayşe Akkaya, o özellikleri anlatırken sütunlara ve tavan bağlantılarına vurulmuş kelepçelerin sebebini de aktardı:
-Yakındaki tramvay seferleri yüzünden oluşan titreşim zeminde ve Camide kaymaya yol açıyor…
Bu kelepçeler bu camiyi ne kadar ayakta tutar bilemem ama milattan önceden bugüne ulaşırken bu muhteşem mekana ‘direk’ olmuş sütunlar, kaymazsa daha çok yük taşır görünüyor!
*
Kedi Sille’si!
Konya’nın Selçuklu ilçesinde bulunan Sille, dünya çapında ilgi gören bir yer. Ortasındaki su yolunun iki yakasına kurulmuş olan ‘köy’, birçok önemli özelliği milattan önceden bugüne taşımış.
Sille’yi gezerken rast geldiğim ve fotoğrafını çektiğin kedi, bize, ‘bunlar da kim’ der gibi bakarken, fondaki kurumuş pınar bir iklim felaketi habercisi gibiydi.
Üzerine yerleştirilmiş ‘obje’ ise görüntüyü bir ‘bisiklet anıtı’na döndürmüş!
*
Hangisi sağlam?
Sille’nin içinden yürüyerek yukarıya, Aya Eleni Kilisesi’ne doğru giderken sağımızda, solumuzda dikkat çeken çok şey vardı.
Fotoğrafını çektiğim iki ‘mesken’in hali görene ‘ha çöktü, ha çökecek’ dedirtirken, binlerce yıldır insanlara barınak olmuş ve bun da birkaçında insanların yaşadığı belirtilen ‘kaya evler’ sanki binlerce yıl daha yaşayacak görüntüsü veriyordu.
Derme çatma evlerden birinin üzerindeki ‘kiralık’ yazısının mağaralara dönmüş olması ise bir ‘hedef kitle’ yanılgısı olarak duruyordu çatıda!
*
Bir zamanlar…
Kararmış kapısına kilit vurulmuş bu mekanların mazisini öğrenince, ‘insanların başına ne geleceğini kimse bilemez’ gerçeğinin yapılar için de geçerli olduğunu anladım!
Okuyunca şaşıracaksınız; rehberimiz Mehmet Akbulut anlatınca bizler de şaşırdık çünkü.
Dedi ki:
-Bu paslı kapıların ardında bir zamanlar altın işleniyordu. Bu dükkanlar Sille’nin kuyumcusuydu…
*
Ayakkabının yönü
Konya bir ayakkabı üretim üssü…
Ancak bu kadim şehirde farklı, ilginç bir ayakkabı öyküsü var.
Rehberimiz Ayşe Akkaya, Mevlana Müzesini gezerken bu fotoğrafın önünde anlattı:
-Burası Nevniyaz Postudur. Derviş adayı Nevniyaz Postunda 3 gün boyunca oturur. Zaruri ihtiyaçlar haricinde kesinlikle kalkmaz. Daha sonra 18 gün 18 çeşit mutfak işi gördükten sonra 1001 günlük çile başlar. Bu sürecin sebebi, aynı işleri ‘1001 günlük çile’de kendisinin de yapacak olmasıdır. 3 gün boyunca zaruri ihtiyaçlar haricinde ayağa kalkmadan oturmayı başaramazsa ayakkabıları dışarıya doğru çevrilir. Bu, ‘git’ demektir ve akşam namazından sonra Küstehan Kapısından terk eder dergahı.
*
Hz. İsa Ülkücü mü?!
Konya’yı dünden bugüne köşe / bucak anlatan rehberimiz Mehmet Akbulut, Sille’ye vardığımızda, Aya Eleni Kilisesini gezdirirken, Patrik’i bile bir kaç kere mekana getirdikten sonra parmağıyla tavanı işaret etti!
Heyetteki gazeteciler ve yöreyi, kiliseyi gezmeye gelmiş olan içeridekiler gökdelene bakar gibi yüz / göz çevirdik tavana.
Biz fotoğraf çekerken o anlatıyordu:
-Bir gün bir heyet geldi. Sille’yi gezdikten sonra biraya geçtik. Gerekli bilgileri verdikten sonra tam tavandaki tasviri anlatacakken biri, “Tavandaki kim” gibi bir soru yöneltince cevapladım: Hazreti İsa! Bu arada, resimdeki Hazreti İsa tasvirindeki el işareti soruyu soranın dikkatini çekmiş olmalı ki herkesi kahkahaya boğan bir soru daha sordu: Hazreti İsa Ülkücü müydü?! Soruyu sormakta haklıydı! Çünkü tasvirdeki iki el, Türk dünyasındaki en önemli sembollerden biri olan bozkurt işaretini andırıyordu.
*
Rehberlerimiz
Güzel ülkemizin güzel şehrine değişik yerlerden gelmiş gazeteci dostlar, rehberimiz Ayşe Akkaya ve Mehmet Akbulut tarafından gezdirildi, bilgilendirildi. Her iki rehberimizin verdiği bilgiler, anlattığı anekdotlar, yaptığı yorumlar, en ‘Konya cahili’ni bile allame yapacak kerte değerliydi.
Ekleme
Tarihi: 21 Nisan 2022 - Perşembe
Hatırda, gönülde kalan Konya
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından üçüncüsü düzenlenen ‘Medya, Kültür / Sanat ve Turizm Buluşmaları’nın üçüncüsü Konya’dan başladı. Bendeniz de katıldı…
Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı’nın ev sahipliğinde, Kalecik Belediye Başkanı Duhan Kalkan’ın desteğiyle gerçekleştirilen etkinlik sırasında kısa süre kaldık ama ille de görülmesi gereken yerlere uğradık…
Böylece Konya turizmine dünya çapında şöhret ve ilgi kazandıran değerlerin başında gelen Mevlana Türbesi başta olmak üzere, Selçuklu’daki önemli yerleri gezme, yazma imkanı buldum. Bugün bazı ayrıntıları aktaracağım.
*
Hırsızlaaar!
Türkiye coğrafyası bir medeniyetler mezarlığı üzerine kurulu olduğu için, Avrupa halkları başta olmak üzere birçok millet mazisini bu topraklarda arıyor.
Kimi yasal kazılarla, kimi define avcısı, kimi mezar soyucusu, kimi nebbaş, kimi de müze hırsızı olarak bulduğunu kaçırmış, kaçırıyor yurt dışına.
Konya gezimiz sırasında uğradığımız Karatay Müzesi de bu talana maruz kalmış.
Rehberimiz Ayşe Akkaya, bu önemli mekanı gezdirirken, sormamıza gerek kalmadan anlattı durumu:
-Mozaiklerin eksik parçaları şu anda Louvre Müzesinde sergileniyor…
İçimden ‘hırsızlaaar’ diyerek hatır sordum!
*
Sütunlara kelepçe!
Konya Alâeddin Camii, çok özellikleri bir mabet.
Rehberimiz Ayşe Akkaya, o özellikleri anlatırken sütunlara ve tavan bağlantılarına vurulmuş kelepçelerin sebebini de aktardı:
-Yakındaki tramvay seferleri yüzünden oluşan titreşim zeminde ve Camide kaymaya yol açıyor…
Bu kelepçeler bu camiyi ne kadar ayakta tutar bilemem ama milattan önceden bugüne ulaşırken bu muhteşem mekana ‘direk’ olmuş sütunlar, kaymazsa daha çok yük taşır görünüyor!
*
Kedi Sille’si!
Konya’nın Selçuklu ilçesinde bulunan Sille, dünya çapında ilgi gören bir yer. Ortasındaki su yolunun iki yakasına kurulmuş olan ‘köy’, birçok önemli özelliği milattan önceden bugüne taşımış.
Sille’yi gezerken rast geldiğim ve fotoğrafını çektiğin kedi, bize, ‘bunlar da kim’ der gibi bakarken, fondaki kurumuş pınar bir iklim felaketi habercisi gibiydi.
Üzerine yerleştirilmiş ‘obje’ ise görüntüyü bir ‘bisiklet anıtı’na döndürmüş!
*
Hangisi sağlam?
Sille’nin içinden yürüyerek yukarıya, Aya Eleni Kilisesi’ne doğru giderken sağımızda, solumuzda dikkat çeken çok şey vardı.
Fotoğrafını çektiğim iki ‘mesken’in hali görene ‘ha çöktü, ha çökecek’ dedirtirken, binlerce yıldır insanlara barınak olmuş ve bun da birkaçında insanların yaşadığı belirtilen ‘kaya evler’ sanki binlerce yıl daha yaşayacak görüntüsü veriyordu.
Derme çatma evlerden birinin üzerindeki ‘kiralık’ yazısının mağaralara dönmüş olması ise bir ‘hedef kitle’ yanılgısı olarak duruyordu çatıda!
*
Bir zamanlar…
Kararmış kapısına kilit vurulmuş bu mekanların mazisini öğrenince, ‘insanların başına ne geleceğini kimse bilemez’ gerçeğinin yapılar için de geçerli olduğunu anladım!
Okuyunca şaşıracaksınız; rehberimiz Mehmet Akbulut anlatınca bizler de şaşırdık çünkü.
Dedi ki:
-Bu paslı kapıların ardında bir zamanlar altın işleniyordu. Bu dükkanlar Sille’nin kuyumcusuydu…
*
Ayakkabının yönü
Konya bir ayakkabı üretim üssü…
Ancak bu kadim şehirde farklı, ilginç bir ayakkabı öyküsü var.
Rehberimiz Ayşe Akkaya, Mevlana Müzesini gezerken bu fotoğrafın önünde anlattı:
-Burası Nevniyaz Postudur. Derviş adayı Nevniyaz Postunda 3 gün boyunca oturur. Zaruri ihtiyaçlar haricinde kesinlikle kalkmaz. Daha sonra 18 gün 18 çeşit mutfak işi gördükten sonra 1001 günlük çile başlar. Bu sürecin sebebi, aynı işleri ‘1001 günlük çile’de kendisinin de yapacak olmasıdır. 3 gün boyunca zaruri ihtiyaçlar haricinde ayağa kalkmadan oturmayı başaramazsa ayakkabıları dışarıya doğru çevrilir. Bu, ‘git’ demektir ve akşam namazından sonra Küstehan Kapısından terk eder dergahı.
*
Hz. İsa Ülkücü mü?!
Konya’yı dünden bugüne köşe / bucak anlatan rehberimiz Mehmet Akbulut, Sille’ye vardığımızda, Aya Eleni Kilisesini gezdirirken, Patrik’i bile bir kaç kere mekana getirdikten sonra parmağıyla tavanı işaret etti!
Heyetteki gazeteciler ve yöreyi, kiliseyi gezmeye gelmiş olan içeridekiler gökdelene bakar gibi yüz / göz çevirdik tavana.
Biz fotoğraf çekerken o anlatıyordu:
-Bir gün bir heyet geldi. Sille’yi gezdikten sonra biraya geçtik. Gerekli bilgileri verdikten sonra tam tavandaki tasviri anlatacakken biri, “Tavandaki kim” gibi bir soru yöneltince cevapladım: Hazreti İsa! Bu arada, resimdeki Hazreti İsa tasvirindeki el işareti soruyu soranın dikkatini çekmiş olmalı ki herkesi kahkahaya boğan bir soru daha sordu: Hazreti İsa Ülkücü müydü?! Soruyu sormakta haklıydı! Çünkü tasvirdeki iki el, Türk dünyasındaki en önemli sembollerden biri olan bozkurt işaretini andırıyordu.
*
Rehberlerimiz
Güzel ülkemizin güzel şehrine değişik yerlerden gelmiş gazeteci dostlar, rehberimiz Ayşe Akkaya ve Mehmet Akbulut tarafından gezdirildi, bilgilendirildi. Her iki rehberimizin verdiği bilgiler, anlattığı anekdotlar, yaptığı yorumlar, en ‘Konya cahili’ni bile allame yapacak kerte değerliydi.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.