Ata’yı özledik, andık
Bir 10 Kasım günü daha büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının yıl dönümünü hüzünle fakat ilkelerini, gösterdiği hedefleri hatırlayarak, hatırlatarak andık.
Vatandaşlar, her 10 Kasım’da olduğu gibi 83 yıldır olduğu gibi yine akın akın Ata’sına gitti; sevgilerini, saygılarını, onun ilkelerine bağlılıklarını gösterdi, dile getirdi.
Savaştan savaşa
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1938'de hayata gözlerini yumduğunda Türkiye bir ateş çemberindeydi. Daha Birinci Dünya Savaşında dökülen kanlar kurumamışken İkinci Dünya Savaşının çanları çalıyordu.
Büyük Atatürk, böyle bir ortamda geçen kısa ömrüne savaşlar, Türkiye Cumhuriyeti, devrimler ve bugün çok sık tekrarlanan ‘yerli’ ve ‘milli’ dev ekonomik hamleler sığdırdı.
Savaşlar, savaşlar, savaşlar derken Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı yıllarında emperyalizme karşı elde edilen zaferler sonrasında Cumhuriyet'in ilanı ve hemen ardından gelen “Kadınlara seçme seçilme hakkı” başta olmak üzere; laikliğin anayasaya eklenmesi, eğitim ve öğretimin birleştirilmesi, AOÇ gibi örnek çiftliklerin kurulması, Medeni Kanun gibi sayısız sosyal, siyasal, ekonomik nimetlerle tanıştırdı milleti.
Öyle bir ‘Ağıt’ ki
Ölümü sıradan değildi. Pek çok açıdan önem ve anlam taşıyordu. Onu da Aşık Veysel'in meşhur “Atatürk’e Ağıt”ından okuyalım:
İskender-i Zülkarneyin
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyin
Cemiyet-i akvam ağladı
Atatürk'ün eserleri
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti vatan ağladı
Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk'e terk etti
Döndü çark devran ağladı
Atatürk'ün naaşı, ölümünün 15'inci yılı olan 10 Kasım 1953'te Dolmabahçe’den Anıtkabir'e nakledildi.
Her 10 Kasım’da
Onun eksikliğini her vesile ile hisseden vatandaşlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e olan minnet duygularını göstermek için yaptığı ziyaretleri, Bu 10 Kasım’da da Anıtkabir’e akın ederek gösterdi. Ruhu şad olsun. Eseri olan Cumhuriyet ve ilkeleri ilelebet yaşayacaktır.
*
Palandöken’e kulak verin
Günümüzde pek çok insanın özellikle de gençlerin en önemli sorunu işsizlik; işsizliğin birinci sebebi de mesleksizlik.
Bu sorunun çözümü için mesleki eğitim en kestirme ve en etkili yol olmasına ve bu herkes tarafından bilinmesine rağmen gerekenin yapılmıyor olmasını anlamak mümkün değil.
Mesleki eğitim ya da üzerinde en çok söz edilen meslek liseleri konusu ayrıca ele alınmasını gerektirecek öneme sahip.
Mesleksizliği gidermenin, işsizliği bitirmenin bir başka yolu da Ahilik sistemidir.
Sistemi sahiplenenler
Bu konuda değerlendirmelerde bulunan çok kişi, faaliyette bulunan çok kurum ve kuruluş var.
Bu kişiler arasında TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken önde gelen isimlerden biri. Önemli söylemleri var.
Palandöken’in isteği
TESK Genel Başkanı Palandöken, yeri geldikçe, mesleki eğitime ve Ahilik kültürüne verilen önemin artırılmasını ister. Haklıdır…
Çünkü “Mesleki eğitime, çıraklık, kalfalık ve ustalığa her zamankinden daha çok ihtiyaç var.”
Esnaf ve sanatkarlar arasında yani ahiler arasında yardımlaşma ve dayanışmanın azaldığına dikkat çeken Palandöken’e göre, “Kullanımların ve alışkanlıkların zamanla değişmesi nedeniyle zanaatkarlık, meslek edinme merakı da maalesef azalıyor.”
Konuyla ilgili hem eleştiri hem de önerilerde bulunan TESK Başkanı, devletin de Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla konuya el atmasını ve kalfalık, ustalık, usta öğretici belgeleri verilen mesleki eğitim merkezlerinde, önceki yıllarda, bu belgelere sahip kişilere kalan dersleri tamamlayarak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi diploması verilmesini sağlayanlardan biridir.
Çırak deyip geçmemeli
TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken’in yıllarca dile getirdiği, “Mesleki eğitim ülkemizin iç piyasada duyduğu ara eleman ihtiyacını karşılayan, ekonomi kalkınma içerisinde en önemli basamak. Bu yüzden mesleki eğitim alan çırakların sigorta başlangıcı çıraklık döneminden itibaren başlamalı ve bu dönemdeki emekleri emekliliklerine yansıtılmalı” talebi, Ahilik sisteminde üretim sürecine de katılan çırakların mesleki konumundan kaynaklanıyordu.
Sonuç olarak şunu söylemek mümkün: İşsiz kişi toplum içinde bir yer edinemez, felah bulmaz. Ahilik sisteminde ise işsiz olmaz. Çünkü sistem meslek öğretir ve üretimi teşvik eder. Bunu bundan daha basit nasıl anlatmalı bilmiyorum! Bilenler bilmeyenlere anlatsın!
Ekleme
Tarihi: 10 Kasım 2021 - Çarşamba
Ata’yı özledik, andık
Bir 10 Kasım günü daha büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının yıl dönümünü hüzünle fakat ilkelerini, gösterdiği hedefleri hatırlayarak, hatırlatarak andık.
Vatandaşlar, her 10 Kasım’da olduğu gibi 83 yıldır olduğu gibi yine akın akın Ata’sına gitti; sevgilerini, saygılarını, onun ilkelerine bağlılıklarını gösterdi, dile getirdi.
Savaştan savaşa
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1938'de hayata gözlerini yumduğunda Türkiye bir ateş çemberindeydi. Daha Birinci Dünya Savaşında dökülen kanlar kurumamışken İkinci Dünya Savaşının çanları çalıyordu.
Büyük Atatürk, böyle bir ortamda geçen kısa ömrüne savaşlar, Türkiye Cumhuriyeti, devrimler ve bugün çok sık tekrarlanan ‘yerli’ ve ‘milli’ dev ekonomik hamleler sığdırdı.
Savaşlar, savaşlar, savaşlar derken Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı yıllarında emperyalizme karşı elde edilen zaferler sonrasında Cumhuriyet'in ilanı ve hemen ardından gelen “Kadınlara seçme seçilme hakkı” başta olmak üzere; laikliğin anayasaya eklenmesi, eğitim ve öğretimin birleştirilmesi, AOÇ gibi örnek çiftliklerin kurulması, Medeni Kanun gibi sayısız sosyal, siyasal, ekonomik nimetlerle tanıştırdı milleti.
Öyle bir ‘Ağıt’ ki
Ölümü sıradan değildi. Pek çok açıdan önem ve anlam taşıyordu. Onu da Aşık Veysel'in meşhur “Atatürk’e Ağıt”ından okuyalım:
İskender-i Zülkarneyin
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyin
Cemiyet-i akvam ağladı
Atatürk'ün eserleri
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti vatan ağladı
Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk'e terk etti
Döndü çark devran ağladı
Atatürk'ün naaşı, ölümünün 15'inci yılı olan 10 Kasım 1953'te Dolmabahçe’den Anıtkabir'e nakledildi.
Her 10 Kasım’da
Onun eksikliğini her vesile ile hisseden vatandaşlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e olan minnet duygularını göstermek için yaptığı ziyaretleri, Bu 10 Kasım’da da Anıtkabir’e akın ederek gösterdi. Ruhu şad olsun. Eseri olan Cumhuriyet ve ilkeleri ilelebet yaşayacaktır.
*
Palandöken’e kulak verin
Günümüzde pek çok insanın özellikle de gençlerin en önemli sorunu işsizlik; işsizliğin birinci sebebi de mesleksizlik.
Bu sorunun çözümü için mesleki eğitim en kestirme ve en etkili yol olmasına ve bu herkes tarafından bilinmesine rağmen gerekenin yapılmıyor olmasını anlamak mümkün değil.
Mesleki eğitim ya da üzerinde en çok söz edilen meslek liseleri konusu ayrıca ele alınmasını gerektirecek öneme sahip.
Mesleksizliği gidermenin, işsizliği bitirmenin bir başka yolu da Ahilik sistemidir.
Sistemi sahiplenenler
Bu konuda değerlendirmelerde bulunan çok kişi, faaliyette bulunan çok kurum ve kuruluş var.
Bu kişiler arasında TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken önde gelen isimlerden biri. Önemli söylemleri var.
Palandöken’in isteği
TESK Genel Başkanı Palandöken, yeri geldikçe, mesleki eğitime ve Ahilik kültürüne verilen önemin artırılmasını ister. Haklıdır…
Çünkü “Mesleki eğitime, çıraklık, kalfalık ve ustalığa her zamankinden daha çok ihtiyaç var.”
Esnaf ve sanatkarlar arasında yani ahiler arasında yardımlaşma ve dayanışmanın azaldığına dikkat çeken Palandöken’e göre, “Kullanımların ve alışkanlıkların zamanla değişmesi nedeniyle zanaatkarlık, meslek edinme merakı da maalesef azalıyor.”
Konuyla ilgili hem eleştiri hem de önerilerde bulunan TESK Başkanı, devletin de Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla konuya el atmasını ve kalfalık, ustalık, usta öğretici belgeleri verilen mesleki eğitim merkezlerinde, önceki yıllarda, bu belgelere sahip kişilere kalan dersleri tamamlayarak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi diploması verilmesini sağlayanlardan biridir.
Çırak deyip geçmemeli
TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken’in yıllarca dile getirdiği, “Mesleki eğitim ülkemizin iç piyasada duyduğu ara eleman ihtiyacını karşılayan, ekonomi kalkınma içerisinde en önemli basamak. Bu yüzden mesleki eğitim alan çırakların sigorta başlangıcı çıraklık döneminden itibaren başlamalı ve bu dönemdeki emekleri emekliliklerine yansıtılmalı” talebi, Ahilik sisteminde üretim sürecine de katılan çırakların mesleki konumundan kaynaklanıyordu.
Sonuç olarak şunu söylemek mümkün: İşsiz kişi toplum içinde bir yer edinemez, felah bulmaz. Ahilik sisteminde ise işsiz olmaz. Çünkü sistem meslek öğretir ve üretimi teşvik eder. Bunu bundan daha basit nasıl anlatmalı bilmiyorum! Bilenler bilmeyenlere anlatsın!
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.