Arnavutluk’a OSTİM kuracaktık hastane yaptık
Anlatacağım olayla ilgili ilk notumu 22 Ocak 2021 tarihli Anadolu Ajansı haberi olarak almışım. Haber, “Türkiye’nin Arnavutluk’ta inşa edeceği hastanenin şantiyesi açıldı” diyordu.
İkinci notum ise 21 Nisan 2021 tarihli şu haberdi: Türkiye-Arnavutluk Fier Dostluk Hastanesi törenle açıldı.
Haberleri görünce hem sevindim hem de hüzünlendim.
Sevincim, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın 6 Ocak’ta Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözünü verdiği hastane projesinin Fier şehrinde gerçekleşmesindendi…
Hüznüm ise editörlüğünü yaptığım bir kitapta anlatılanlarla ilgiliydi.
İç Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (İÇASİFED) eski Genel Başkanı Mehmet Akyürek, hayatını anlattığı ‘KOBİ Mehmet’ isimli kitapta öyle bir olay anlatıyor ki, Türkiye’de siyasetin ne kadar belirleyici ve ‘bencil’ olduğunu gösteriyor.
Mehmet Akyürek’in anlattığı olay (özetle) şöyle:
Başbakan Bülent Ecevit’e Proje Sundum, Kabul Etti
Bülent Ecevit ile başbakanlığı döneminde çok yakın ve samimi çalışmalarımız oldu. Kongrelerimize geliyordu. Konuşma yapıyordu. Arnavutluk’a davet etti, ücretini cebimden ödeyerek katıldım. Ziyarette Ecevit, Arnavutluk’a 10 milyon dolar borç verileceğini açıkladı. Önceki borç ile birlikte miktar daha da artıyor. Ödemekte zorluk çekiyorlar.
Otel odamda el yazımla bir proje hazırladım. Bir yolunu bulup Başbakan’a vereceğim. İlk karşılaşmamızda, “Sayın Başbakanım dünkü iş konseyi toplantısında Arnavutluk’a 10 milyon dolar kredi açtınız, bu kredinin para olarak verilmesi taraftarı değilim.” diye fikrimi anlatırken ilgiyle dinlediğini gördüm. Devam ettim:
-Para vermek yerine Arnavutluk’a bir proje yapalım. Projeyi Türkler yapmış diye yüzyıllarca anılsın…
Ertesi sabah kahvaltı kuyruğundayım. Baktım hemen arkamda Ecevit, onun arkasında da Rahşan Hanım. “Sayın Başbakanım, buyurun lütfen.” dedim. “Olmaz, herkes sırasını beklesin.” dedi ama benim aklım projede. “Sayın Başbakanım, 10 milyon doları projeye çevirdim, anlatabilir miyim?” dedim. “İkisi bir arada olmaz, kahvaltımı bitireyim, ondan sonra anlatırsın.” sözleriyle ilgisini gösterdi. Beni unutmasın diye tam karşısına denk gelen bir masaya oturdum… Hiç unutmuyorum, kahvaltısını bitirdi, önünü ilikledi, ayağa kalktı beni arıyor. İşaretleştik bir araya geldik. Rahşan Hanım da yanımızda. “Anlat.” dedi. Anlattım:
-Efendim 10 milyon doları vermeyelim. O para ile burada bir küçük sanayi sitesi kuralım. İçinde 100 veya 200 işlik olsun. OSTİM’in küçük bir modelini yapalım. Siz de bu para Arnavutluk’ta kullanılacaktır diye şerh düşün. Kooperatifi kuralım, adını da Türk veya Arnavut ismi koyalım. Kapısına da Türk ve Arnavut bayrağı dikelim. Burayı Türkler yaptı diye yüzyıllarca konuşulur…
Bülent Bey’in de Rahşan Hanım’ın da hoşuna gitti. Bana “Bu projeyi sen yapabilir misin?” dedi. “Yaparım” dedim. “Yetkiyi verdim. Projeyi yap, getir bana.” sözleriyle cesaretlendirdi. Görevi aldım ve aslanlar gibi çalışmaya başladım. KOSGEB’e proje çizdirdim. OSTİM modelini çıkarttım. Maliyetleri falan hepsini hesapladık. Proje bitti, götürdüm. Özel Kalem inceledikten sonra Ecevitlerin manevi oğlu olarak bilinen ve parti içinde ağırlığı olan Hüsamettin Özkan’a yönlendirdiler. Devlet Bakanı Zeki Sezer’e de “Buna sahip çıkın.” diye ricada bulundum. Zeki Bey ilgilenmedi. Hüsamettin Bey beni çağırdı, dinledi. Daha sonra, “Projen kabul edildi, fiiliyata dök.” dediler.
Elektrik Santrali de Eklediğim Proje ile Herkes Kazanacaktı
Hazırladığım projeye göre, Arnavutluk, demir yoluna, hava yoluna, kara yoluna varsa deniz yoluna yakın bir yerden arsa tahsis edecekti. Proje duyulunca ilgi de arttı. Arnavutluk’tan heyetler gelmeye başladı OSTİM’e. Büyükelçi de ziyaret etti bizi. Hepsini gezdirdim, onlara bilgiler verdim. Birçok inşaat firması geldi, “Biz yapalım.” diyorlardı.
Sonunda 200 işlik bir sanayi sitesi kurulması konusunda anlaştık. OSTİM Çıraklık Eğitim ve Öğretim Okulu vardı, orada 200 yatılı öğrenci kalabiliyordu. Bu okulda eğitilmek üzere Arnavutluk’tan 200 genç talebinde bulunduk. Projede yer alan sektörler için ikişer eleman yetiştireceğiz. Yüzer kişilik gruplar hâlinde iki aşamada bunu yapmamız sorun olmazdı. Öğrencileri burada eğiteceğiz ama benim asıl amacım OSTİM’de atıl durumdaki tezgahları bu proje vasıtasıyla Arnavutluk’a nakletmekti. Tüm hazırlıklar tıkır tıkır yürüyordu. Onay alındı, sözleşmeler ilgili genel müdürlüğe kadar gitti. Bir gün MHP’li Bakan Faruk Bal aradı ve “Bu projeyi bana da anlat.” dedi. Bu vesile ile anladım ki işin içine siyaset giriyor, belli oldu. Gitmeden önce Kırşehirli hemşehrim Denizcilikten Sorumlu Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu’nu aradım. “Sayın Bakanım, Faruk Bal ile görüşmeye gidiyorum, bir proje sunacağım, beni baypas etmesinler.” dedim. “Faruk ile görüşürüm, seni dikkate aldırırım, rahat ol.” diyerek rahatlattı beni! Hatta projeyi çok beğendiğini belirterek Faruk Bal’ı aradı, “Mehmet sana geliyor, onu bir dinle.” dedi. Gittim, “Anlat.” dedi. Anlattım, dinledi. “Çok doğru bir proje” diye övdükten sonra şunları söyledi:
-Ben, TBMM Türkiye Arnavutluk Dostluk Grubu Başkanıyım. Mehmet Bey sen bu işi bitir, sıra onaya geldiğinde imzaya seni çağıracağım…
Sonra önemli bir şeyi hatırlattı:
-Yalnız bir şey eksik…
-Nedir efendim?
-Arnavutluk’ta enerji sıkıntısı varmış…
Bu söz üzerine projeyi geri aldım ve enerji santrali eklettim. Maliyeti 600 bin dolardı.
10 milyon dolara bu iş bitiyordu. Altyapıyı ve üstyapıyı Türk müteahhitler yapacağı için bizim paramız Eximbank üzerinden yine Türkiye’ye gelecekti. Benim OSTİM’den göndereceğim makinelerin bedelini de alıyorduk.
Öğrencileri yetiştiriyoruz, onlar makineler sökülürken görüyor, Arnavutluk’ta kurulurken de görecekler. Proje mükemmel…
Ecevit’e Sunduğum Proje Siyasete Kurban Gitti!
Şubat ayıydı, telefonum çaldı. Açtım, Faruk Bal arıyor. Doğrudan kendi arıyor. “Biz yarın Arnavutluk’a gidiyoruz. Sen de gelir misin?” dedi. “Sayın bakanım anlamadım, yarın Arnavutluk’a gidiyorsunuz ve bana bugün söylüyorsunuz. Bir yanlışlık olmasın.” diye hem şaşkınlığımı hem de tavrımı ortaya koyunca, “Bu geziyi biz düzenlemedik, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Bey düzenledi. Onun davetlisi olarak gidiyoruz. Sen de gelirsen gel.” dedi. Aynen böyle. “Sayın Bakanım, ben kimsenin heyetine montajlanarak gitmem. Proje yaptım, kabul gördü. Sözleşmeler genel müdürlükte imza bekliyor. Siz ve Arnavutluk tarafı da imzalarsa projeyi uygulamaya gideriz. Benim gelmeme gerek yok.” dedim.
Anladım ki siyaseten baypas edildim. Zeki Sezer’i aradım, kendisine durumu anlattım, “Buna sahip çıkın lütfen, proje elimizden gidiyor.” dedim, sahip çıkan olmadı.
Aradan üç ya da dört ay geçmişti. Telefonum çaldı, arayan Eximbankta çok önemli görevlerde bulunmuş olan Fahriye Alev Arkan idi. Alev Hanım heyetteydi. Benim projemi o da takip ediyordu. Şunları söyledi:
-Mehmet Bey, 10 milyon doları projen imzalandığı gün aktaracaktık ama projeniz iptal olduğu için kullanılamadı. Ancak sen Türkiye’ye çok büyük bir iyilik yaptın. Üzülme, senin projen iptal edildi ama bu vesile ile alacağımız olan 17 milyon dolarlık borcun tahsili için anlaşma imzalandı.
-Nasıl olmuş bu iş?
-Size 10 milyon doları verebilmemiz için önceki borcun ödeme planını kabul etmeniz gerekiyor demişler, onlar da kabul etmiş.
O proje uygulanabilseydi çok daha büyük kazanımlarımız olacaktı ama siyaset birçok işi çözdüğü gibi bazı güzel projeleri de öldürüyordu. Bu da öldürülen projelere çarpıcı bir örnekti…
Ekleme
Tarihi: 02 Aralık 2021 - Perşembe
Arnavutluk’a OSTİM kuracaktık hastane yaptık
Anlatacağım olayla ilgili ilk notumu 22 Ocak 2021 tarihli Anadolu Ajansı haberi olarak almışım. Haber, “Türkiye’nin Arnavutluk’ta inşa edeceği hastanenin şantiyesi açıldı” diyordu.
İkinci notum ise 21 Nisan 2021 tarihli şu haberdi: Türkiye-Arnavutluk Fier Dostluk Hastanesi törenle açıldı.
Haberleri görünce hem sevindim hem de hüzünlendim.
Sevincim, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın 6 Ocak’ta Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözünü verdiği hastane projesinin Fier şehrinde gerçekleşmesindendi…
Hüznüm ise editörlüğünü yaptığım bir kitapta anlatılanlarla ilgiliydi.
İç Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (İÇASİFED) eski Genel Başkanı Mehmet Akyürek, hayatını anlattığı ‘KOBİ Mehmet’ isimli kitapta öyle bir olay anlatıyor ki, Türkiye’de siyasetin ne kadar belirleyici ve ‘bencil’ olduğunu gösteriyor.
Mehmet Akyürek’in anlattığı olay (özetle) şöyle:
Başbakan Bülent Ecevit’e Proje Sundum, Kabul Etti
Bülent Ecevit ile başbakanlığı döneminde çok yakın ve samimi çalışmalarımız oldu. Kongrelerimize geliyordu. Konuşma yapıyordu. Arnavutluk’a davet etti, ücretini cebimden ödeyerek katıldım. Ziyarette Ecevit, Arnavutluk’a 10 milyon dolar borç verileceğini açıkladı. Önceki borç ile birlikte miktar daha da artıyor. Ödemekte zorluk çekiyorlar.
Otel odamda el yazımla bir proje hazırladım. Bir yolunu bulup Başbakan’a vereceğim. İlk karşılaşmamızda, “Sayın Başbakanım dünkü iş konseyi toplantısında Arnavutluk’a 10 milyon dolar kredi açtınız, bu kredinin para olarak verilmesi taraftarı değilim.” diye fikrimi anlatırken ilgiyle dinlediğini gördüm. Devam ettim:
-Para vermek yerine Arnavutluk’a bir proje yapalım. Projeyi Türkler yapmış diye yüzyıllarca anılsın…
Ertesi sabah kahvaltı kuyruğundayım. Baktım hemen arkamda Ecevit, onun arkasında da Rahşan Hanım. “Sayın Başbakanım, buyurun lütfen.” dedim. “Olmaz, herkes sırasını beklesin.” dedi ama benim aklım projede. “Sayın Başbakanım, 10 milyon doları projeye çevirdim, anlatabilir miyim?” dedim. “İkisi bir arada olmaz, kahvaltımı bitireyim, ondan sonra anlatırsın.” sözleriyle ilgisini gösterdi. Beni unutmasın diye tam karşısına denk gelen bir masaya oturdum… Hiç unutmuyorum, kahvaltısını bitirdi, önünü ilikledi, ayağa kalktı beni arıyor. İşaretleştik bir araya geldik. Rahşan Hanım da yanımızda. “Anlat.” dedi. Anlattım:
-Efendim 10 milyon doları vermeyelim. O para ile burada bir küçük sanayi sitesi kuralım. İçinde 100 veya 200 işlik olsun. OSTİM’in küçük bir modelini yapalım. Siz de bu para Arnavutluk’ta kullanılacaktır diye şerh düşün. Kooperatifi kuralım, adını da Türk veya Arnavut ismi koyalım. Kapısına da Türk ve Arnavut bayrağı dikelim. Burayı Türkler yaptı diye yüzyıllarca konuşulur…
Bülent Bey’in de Rahşan Hanım’ın da hoşuna gitti. Bana “Bu projeyi sen yapabilir misin?” dedi. “Yaparım” dedim. “Yetkiyi verdim. Projeyi yap, getir bana.” sözleriyle cesaretlendirdi. Görevi aldım ve aslanlar gibi çalışmaya başladım. KOSGEB’e proje çizdirdim. OSTİM modelini çıkarttım. Maliyetleri falan hepsini hesapladık. Proje bitti, götürdüm. Özel Kalem inceledikten sonra Ecevitlerin manevi oğlu olarak bilinen ve parti içinde ağırlığı olan Hüsamettin Özkan’a yönlendirdiler. Devlet Bakanı Zeki Sezer’e de “Buna sahip çıkın.” diye ricada bulundum. Zeki Bey ilgilenmedi. Hüsamettin Bey beni çağırdı, dinledi. Daha sonra, “Projen kabul edildi, fiiliyata dök.” dediler.
Elektrik Santrali de Eklediğim Proje ile Herkes Kazanacaktı
Hazırladığım projeye göre, Arnavutluk, demir yoluna, hava yoluna, kara yoluna varsa deniz yoluna yakın bir yerden arsa tahsis edecekti. Proje duyulunca ilgi de arttı. Arnavutluk’tan heyetler gelmeye başladı OSTİM’e. Büyükelçi de ziyaret etti bizi. Hepsini gezdirdim, onlara bilgiler verdim. Birçok inşaat firması geldi, “Biz yapalım.” diyorlardı.
Sonunda 200 işlik bir sanayi sitesi kurulması konusunda anlaştık. OSTİM Çıraklık Eğitim ve Öğretim Okulu vardı, orada 200 yatılı öğrenci kalabiliyordu. Bu okulda eğitilmek üzere Arnavutluk’tan 200 genç talebinde bulunduk. Projede yer alan sektörler için ikişer eleman yetiştireceğiz. Yüzer kişilik gruplar hâlinde iki aşamada bunu yapmamız sorun olmazdı. Öğrencileri burada eğiteceğiz ama benim asıl amacım OSTİM’de atıl durumdaki tezgahları bu proje vasıtasıyla Arnavutluk’a nakletmekti. Tüm hazırlıklar tıkır tıkır yürüyordu. Onay alındı, sözleşmeler ilgili genel müdürlüğe kadar gitti. Bir gün MHP’li Bakan Faruk Bal aradı ve “Bu projeyi bana da anlat.” dedi. Bu vesile ile anladım ki işin içine siyaset giriyor, belli oldu. Gitmeden önce Kırşehirli hemşehrim Denizcilikten Sorumlu Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu’nu aradım. “Sayın Bakanım, Faruk Bal ile görüşmeye gidiyorum, bir proje sunacağım, beni baypas etmesinler.” dedim. “Faruk ile görüşürüm, seni dikkate aldırırım, rahat ol.” diyerek rahatlattı beni! Hatta projeyi çok beğendiğini belirterek Faruk Bal’ı aradı, “Mehmet sana geliyor, onu bir dinle.” dedi. Gittim, “Anlat.” dedi. Anlattım, dinledi. “Çok doğru bir proje” diye övdükten sonra şunları söyledi:
-Ben, TBMM Türkiye Arnavutluk Dostluk Grubu Başkanıyım. Mehmet Bey sen bu işi bitir, sıra onaya geldiğinde imzaya seni çağıracağım…
Sonra önemli bir şeyi hatırlattı:
-Yalnız bir şey eksik…
-Nedir efendim?
-Arnavutluk’ta enerji sıkıntısı varmış…
Bu söz üzerine projeyi geri aldım ve enerji santrali eklettim. Maliyeti 600 bin dolardı.
10 milyon dolara bu iş bitiyordu. Altyapıyı ve üstyapıyı Türk müteahhitler yapacağı için bizim paramız Eximbank üzerinden yine Türkiye’ye gelecekti. Benim OSTİM’den göndereceğim makinelerin bedelini de alıyorduk.
Öğrencileri yetiştiriyoruz, onlar makineler sökülürken görüyor, Arnavutluk’ta kurulurken de görecekler. Proje mükemmel…
Ecevit’e Sunduğum Proje Siyasete Kurban Gitti!
Şubat ayıydı, telefonum çaldı. Açtım, Faruk Bal arıyor. Doğrudan kendi arıyor. “Biz yarın Arnavutluk’a gidiyoruz. Sen de gelir misin?” dedi. “Sayın bakanım anlamadım, yarın Arnavutluk’a gidiyorsunuz ve bana bugün söylüyorsunuz. Bir yanlışlık olmasın.” diye hem şaşkınlığımı hem de tavrımı ortaya koyunca, “Bu geziyi biz düzenlemedik, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Bey düzenledi. Onun davetlisi olarak gidiyoruz. Sen de gelirsen gel.” dedi. Aynen böyle. “Sayın Bakanım, ben kimsenin heyetine montajlanarak gitmem. Proje yaptım, kabul gördü. Sözleşmeler genel müdürlükte imza bekliyor. Siz ve Arnavutluk tarafı da imzalarsa projeyi uygulamaya gideriz. Benim gelmeme gerek yok.” dedim.
Anladım ki siyaseten baypas edildim. Zeki Sezer’i aradım, kendisine durumu anlattım, “Buna sahip çıkın lütfen, proje elimizden gidiyor.” dedim, sahip çıkan olmadı.
Aradan üç ya da dört ay geçmişti. Telefonum çaldı, arayan Eximbankta çok önemli görevlerde bulunmuş olan Fahriye Alev Arkan idi. Alev Hanım heyetteydi. Benim projemi o da takip ediyordu. Şunları söyledi:
-Mehmet Bey, 10 milyon doları projen imzalandığı gün aktaracaktık ama projeniz iptal olduğu için kullanılamadı. Ancak sen Türkiye’ye çok büyük bir iyilik yaptın. Üzülme, senin projen iptal edildi ama bu vesile ile alacağımız olan 17 milyon dolarlık borcun tahsili için anlaşma imzalandı.
-Nasıl olmuş bu iş?
-Size 10 milyon doları verebilmemiz için önceki borcun ödeme planını kabul etmeniz gerekiyor demişler, onlar da kabul etmiş.
O proje uygulanabilseydi çok daha büyük kazanımlarımız olacaktı ama siyaset birçok işi çözdüğü gibi bazı güzel projeleri de öldürüyordu. Bu da öldürülen projelere çarpıcı bir örnekti…
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.