Başıma yağan ‘siyaset’ taşı!
Sayısız siyaset tarifim vardır…
Otuz yıl önceki tarifim, ondan önceki otuz yıllarım damıtılmışlığıydı:
Amerika’nın kuzeyinde
İki kişilik şov
Güneyinde darbe…
Kuralları değişmez
Avrupa’da kilise…
Rusya ve Çin’de
Cehennemin dibi…
Türkiye’de
0-0 biten basket maçı gibi
Türkiye dışında tüm yerlerdeki tarif şöyle ya da böyle bir değişim yaşadı, yaşıyor…
İyisi, kötüsü
Bu yüzden, vekilleri anlatırken, “Hizmetiyle ölümsüz olan vardı içinde” dediklerim oldu. Ancak, bir de, “Rahmet ve dua ile ölen vardı içinde.” Kötüsü, “Suratına tükürsen gülen vardı içinde.”
En kötüsü de;
Vekil vardı yeminli
bu ülkeyi bölmeye
En iyisi de;
Vekil vardı gerekse
ülke için ölmeye
Evet… Ama, ancak, fakat;
Her birinin kendine
has bir dünyası vardı
Bu hal ve şart içinde;
Siyaset;
Kamu kaynaklarının sevk ve idaresine talip olmaktır.
Gerisi karışık, karmaşık…
Filhakika;
Beyaz, karadır…
Biraz paradır…
Kanlı küredir…
* * *
Babam, sevgi ve ‘sevgi’liler
Babam rahmetli Avni Erkılıç, adının anlamı kadar yardım insanı olmanın yanında sevgi yüklüydü.
Bir beyaz gül gibi (koparıp kaçırdığı) annem Gülbeyaz’ı da yanına alınca, her hal ve şartta yüzü gülen ikilinin tek sermayesi sevgi olmuş, olmuştu.
Zenginlik nedir bilmeden, görmeden göçüp gittiler; muhannete muhtaç olmadan, muhtaç etmeden…
Diğer çocuklarına da öyle mutlaka ama kendimden sorumlu olarak, bendenize bıraktıkları en değerli mirasın ‘sevgi’ olduğunu özellikle belirtmek isterim.
Bu yüzden Avni Erkılıç’ın mezar taşında imzam vardır! Şöyle:
Sermayesi sevgiydi
Kazancı çile
Gönüllerdi yeri hep
Düşmedi dile
Muhannetler üzülmüştür ama öyle biriydi…
Türk malı sevgi
‘Sevgi’, pek çok millet ve birey için mühimdir elbette ama Türkler için türküler yoluyla daha bir önem ve anlam kazanır. Hasretler, kavuşmalar, ayrılmalar sevgi küpüne daldırılıp çıkarılır!
Dinlerseniz anlarsınız…
Kim olduğu, nasıl olduğu ile ilgili çeşitli rivayetler bulunan ancak pençesine düştüğü kapitalizmin tüketim çılgınlıklarından ‘Sevgililer Günü’nün dayandırıldığı aziz Valentine ne kadar sevgi insanıydı bilemem ama ‘emek’ istemesinin, ‘vefa’ beklemesinin bile ötesine geçen Türklerin tanımı onu gömer!
Hatırlatmalar…
Örnek gerekirse, sevgili dost Murat Yılmaz hatırlatmış:
Fuzuli’ye sormuşlar, “Sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?” diye; “Sevmek” demiş. “Çünkü sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın.”
Nazım Hikmet:
Ah benim sevdasında bencil,
Yüreğinde sağlam sevdiğim
Aklıma gelişini
seveyim.
Can Yücel:
Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın, bense hep arkandan ağladım.
Mevlana:
Sevgi karanlık bir tünelde yakılan mum ışığı gibidir; size yolunuzu gösterir ama uzakta ne olduğunu söylemez.
Halil Cibran:
Sevgi bir şey istemez, tamamlanmaktan başka.
Özdemir Erdoğan:
Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir, Bazen küçük bir an için ömür bile verilir.
Ekleme
Tarihi: 03 Mart 2022 - Perşembe
Başıma yağan ‘siyaset’ taşı!
Sayısız siyaset tarifim vardır…
Otuz yıl önceki tarifim, ondan önceki otuz yıllarım damıtılmışlığıydı:
Amerika’nın kuzeyinde
İki kişilik şov
Güneyinde darbe…
Kuralları değişmez
Avrupa’da kilise…
Rusya ve Çin’de
Cehennemin dibi…
Türkiye’de
0-0 biten basket maçı gibi
Türkiye dışında tüm yerlerdeki tarif şöyle ya da böyle bir değişim yaşadı, yaşıyor…
İyisi, kötüsü
Bu yüzden, vekilleri anlatırken, “Hizmetiyle ölümsüz olan vardı içinde” dediklerim oldu. Ancak, bir de, “Rahmet ve dua ile ölen vardı içinde.” Kötüsü, “Suratına tükürsen gülen vardı içinde.”
En kötüsü de;
Vekil vardı yeminli
bu ülkeyi bölmeye
En iyisi de;
Vekil vardı gerekse
ülke için ölmeye
Evet… Ama, ancak, fakat;
Her birinin kendine
has bir dünyası vardı
Bu hal ve şart içinde;
Siyaset;
Kamu kaynaklarının sevk ve idaresine talip olmaktır.
Gerisi karışık, karmaşık…
Filhakika;
Beyaz, karadır…
Biraz paradır…
Kanlı küredir…
* * *
Babam, sevgi ve ‘sevgi’liler
Babam rahmetli Avni Erkılıç, adının anlamı kadar yardım insanı olmanın yanında sevgi yüklüydü.
Bir beyaz gül gibi (koparıp kaçırdığı) annem Gülbeyaz’ı da yanına alınca, her hal ve şartta yüzü gülen ikilinin tek sermayesi sevgi olmuş, olmuştu.
Zenginlik nedir bilmeden, görmeden göçüp gittiler; muhannete muhtaç olmadan, muhtaç etmeden…
Diğer çocuklarına da öyle mutlaka ama kendimden sorumlu olarak, bendenize bıraktıkları en değerli mirasın ‘sevgi’ olduğunu özellikle belirtmek isterim.
Bu yüzden Avni Erkılıç’ın mezar taşında imzam vardır! Şöyle:
Sermayesi sevgiydi
Kazancı çile
Gönüllerdi yeri hep
Düşmedi dile
Muhannetler üzülmüştür ama öyle biriydi…
Türk malı sevgi
‘Sevgi’, pek çok millet ve birey için mühimdir elbette ama Türkler için türküler yoluyla daha bir önem ve anlam kazanır. Hasretler, kavuşmalar, ayrılmalar sevgi küpüne daldırılıp çıkarılır!
Dinlerseniz anlarsınız…
Kim olduğu, nasıl olduğu ile ilgili çeşitli rivayetler bulunan ancak pençesine düştüğü kapitalizmin tüketim çılgınlıklarından ‘Sevgililer Günü’nün dayandırıldığı aziz Valentine ne kadar sevgi insanıydı bilemem ama ‘emek’ istemesinin, ‘vefa’ beklemesinin bile ötesine geçen Türklerin tanımı onu gömer!
Hatırlatmalar…
Örnek gerekirse, sevgili dost Murat Yılmaz hatırlatmış:
Fuzuli’ye sormuşlar, “Sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?” diye; “Sevmek” demiş. “Çünkü sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın.”
Nazım Hikmet:
Ah benim sevdasında bencil,
Yüreğinde sağlam sevdiğim
Aklıma gelişini
seveyim.
Can Yücel:
Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın, bense hep arkandan ağladım.
Mevlana:
Sevgi karanlık bir tünelde yakılan mum ışığı gibidir; size yolunuzu gösterir ama uzakta ne olduğunu söylemez.
Halil Cibran:
Sevgi bir şey istemez, tamamlanmaktan başka.
Özdemir Erdoğan:
Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir, Bazen küçük bir an için ömür bile verilir.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.