Konya’da, çıktım dam başına!
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından üçüncüsü düzenlenen ‘Medya, Kültür / Sanat ve Turizm Buluşmaları’nın buluşma kısmını Selçuklu Belediyesinin ev sahipliğinde, dolaşma işini de Kalecik Belediyesi’nin desteği ile yürüterek Konya’da yol almaya devam ediyoruz.
Acı datlı sular içtim!
Şehir, Ramazan sakinliği yaşarken, karanlığın içinde, “Şu Sille’den gece geçtim / Acı datlı sular içtim” hallerinde baktım Konya’ya, Konyalıya…
Çalışkanlığı, üretkenliği, girişimciliği ve ticari zekasıyla maddi zenginliğe ulaşmış şehrin manevi zenginliğinin güzergahı Türklerin ayak izini takip ederek Orta Asya derinliklerine uzanırken; ben; Konya’da bir ‘Özgüven’ arıyordum!
Buldum! Ancak… Uzaklardan gelen ses ile susup halime şükrettim:
Bir kız ile bir gelinin cengi var
Bilemedim hangisinin dengi var
Elinde bir gümüş saplı süngü var
Atar süngüsünü yare hükmeder
Bu kavga burada bitmez dedim. Çünkü tarafların olaya bakışı farklıydı. Şöyle:
-Kız da der ki ver aynamı elime
-Gelin der ki benim başım tapulu
Sabah olunca, bir ozanın, “Çıktım Dam Başına” türküsü çalındı kulağıma. Türkünün sözü; gazete manşetlerini, televizyon haberlerini inleten fakir fukara, garip guraba haberlerinin etkisiyle ‘başa huni takma’ hissi uyandırıyordu! Huni takmadım ama rahatlayayım diye bir dama tırmanıp ordan ünledim:
Çıktım dam başına kandil mi yanar
Öksüzün başına devlet mi konar!
Sesimi bastıran bir ses peyda oldu! “Efendim” diye başlıyordu ama “Kimi Cellat Olmuş” diye de ekliyordu:
Kimi cellat olmuş kimi kapıcı
Kimi yapıcı olmuş kimi yıkıcı
Evvel beğenmezdin mesti papucu
Şimdi bir çarığa mes verir oldun
Üzerime alınmadım! Ancak duydum ki başkaları da çığırıyordu türkünün farklı versiyonlarını…
Çevremde gördüğüm yoldaşlara, kulağımda yankılanan türküyü terennüm ettim:
Emmiler emmiler Türkmen emmiler
Uzun uzun entari salma yenliler
Hep bir araya gelmiş çifte benliler
Sesim duyulmadı! Sustum, yola devam ettim! Şehir futbol havasına girmişken, bir ‘Yiğit’in,
Futbolcular milyon dolar alırken
Garip Hasan takım tutmasa olmaz
Kendisi aç yatıp tok kalkar iken
Rakip taraftara çatmasa olmaz
Dediğini duydum! Bir arıza çıkmasın diye yatıştırmaya çalıştım. Tutmasam karakolluk olabilirdi! O da durumu fark etmiş olmalı ki, çığırması değişti:
Bahçesinde güller deren
Her işine emek veren
Dinleyecek candan yaren
Hoş sohbete kamil gerek
Elimle ‘harikasın’ işareti yapıp, gözümle onaylayınca o da rahatladı!
Ben de Konya’da bulunma gerekçemize odaklandım.
Türküye takılınca geziyi geciktirdik…
YARIN: Kelebeğin Sille’si!
Ekleme
Tarihi: 15 Nisan 2022 - Cuma
Konya’da, çıktım dam başına!
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından üçüncüsü düzenlenen ‘Medya, Kültür / Sanat ve Turizm Buluşmaları’nın buluşma kısmını Selçuklu Belediyesinin ev sahipliğinde, dolaşma işini de Kalecik Belediyesi’nin desteği ile yürüterek Konya’da yol almaya devam ediyoruz.
Acı datlı sular içtim!
Şehir, Ramazan sakinliği yaşarken, karanlığın içinde, “Şu Sille’den gece geçtim / Acı datlı sular içtim” hallerinde baktım Konya’ya, Konyalıya…
Çalışkanlığı, üretkenliği, girişimciliği ve ticari zekasıyla maddi zenginliğe ulaşmış şehrin manevi zenginliğinin güzergahı Türklerin ayak izini takip ederek Orta Asya derinliklerine uzanırken; ben; Konya’da bir ‘Özgüven’ arıyordum!
Buldum! Ancak… Uzaklardan gelen ses ile susup halime şükrettim:
Bir kız ile bir gelinin cengi var
Bilemedim hangisinin dengi var
Elinde bir gümüş saplı süngü var
Atar süngüsünü yare hükmeder
Bu kavga burada bitmez dedim. Çünkü tarafların olaya bakışı farklıydı. Şöyle:
-Kız da der ki ver aynamı elime
-Gelin der ki benim başım tapulu
Sabah olunca, bir ozanın, “Çıktım Dam Başına” türküsü çalındı kulağıma. Türkünün sözü; gazete manşetlerini, televizyon haberlerini inleten fakir fukara, garip guraba haberlerinin etkisiyle ‘başa huni takma’ hissi uyandırıyordu! Huni takmadım ama rahatlayayım diye bir dama tırmanıp ordan ünledim:
Çıktım dam başına kandil mi yanar
Öksüzün başına devlet mi konar!
Sesimi bastıran bir ses peyda oldu! “Efendim” diye başlıyordu ama “Kimi Cellat Olmuş” diye de ekliyordu:
Kimi cellat olmuş kimi kapıcı
Kimi yapıcı olmuş kimi yıkıcı
Evvel beğenmezdin mesti papucu
Şimdi bir çarığa mes verir oldun
Üzerime alınmadım! Ancak duydum ki başkaları da çığırıyordu türkünün farklı versiyonlarını…
Çevremde gördüğüm yoldaşlara, kulağımda yankılanan türküyü terennüm ettim:
Emmiler emmiler Türkmen emmiler
Uzun uzun entari salma yenliler
Hep bir araya gelmiş çifte benliler
Sesim duyulmadı! Sustum, yola devam ettim! Şehir futbol havasına girmişken, bir ‘Yiğit’in,
Futbolcular milyon dolar alırken
Garip Hasan takım tutmasa olmaz
Kendisi aç yatıp tok kalkar iken
Rakip taraftara çatmasa olmaz
Dediğini duydum! Bir arıza çıkmasın diye yatıştırmaya çalıştım. Tutmasam karakolluk olabilirdi! O da durumu fark etmiş olmalı ki, çığırması değişti:
Bahçesinde güller deren
Her işine emek veren
Dinleyecek candan yaren
Hoş sohbete kamil gerek
Elimle ‘harikasın’ işareti yapıp, gözümle onaylayınca o da rahatladı!
Ben de Konya’da bulunma gerekçemize odaklandım.
Türküye takılınca geziyi geciktirdik…
YARIN: Kelebeğin Sille’si!
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.