yatağını taşıran deniz
derin kuyu odana
çıkagelir çocuksu yüzün
upuzak bahçelere
eğilsen rüzgar bırakacak
akşamın incisini
yaşanan ve değişmeyen her şeye
ağzında sabırsızlık dağınıklık
geçemediğin sırat
yüzünde ılık bir mekan
kaygan zemin
zaman geriye saymakla
bitiremediğimiz
sözlerin kararlı bir nehirden akmaya
şimdi gereksiz bir sözde dargın
suskun ağız iç içe geçen orman
dünyanın merkezinde şiir yazar gibi
yüzün tamamlanmamış bir ömrü betimliyor
ellerin yağmuru kolluyor saçak altında
gündelik şaşkınlıklar tüm bildiklerimiz
güneşin mor ışıkları mı kaldı sanki
bizi nar ağacına sevdirecek