Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Sanayinin sığınağı Ankara

Kısa süre önce, ‘tüm ezberleri bozan şey nedir’ dense yanıt tek idi: - Koronavirüs! Başka bir yanıt nasıl verilsin! İlk kez 2019 yılı biterken Aralık ayında Çin'de görülen kısa sürede dünyayı kasıp kavuran koronavirüs, çeşit varyantlarıyla bir yıl içinde dünya genelinde 300 milyonun üzerinde insana bulaştı ve 6 milyon civarında insanın hayatına mal oldu… Aynı sürede 50 milyon dolayında insanın tedavi görüyor olması da bildik gündelik hayatları alt üst etmişti… Ne oldu? Eğitim durdu… Üretim dibe vurdu… Evden çalışma yaygınlaştı… Bugün unutmuş gibi hareket ediyor olsak da kara, kapkara, karanlık günlerdi… ‘Tüm ezberleri bozan şey nedir’ suali bugün sorulduğunda hiç kimse tereddüt etmeden aynı yanıtı verir: -Deprem! 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta başlayan ve asılları, artçıları ile tam bir deprem fırtınasına dönüşen felaket 50 bin civarında can aldı ve üzerinden 30 günden fazla geçmesine rağmen hâlâ enkaz kaldırma çalışmaları tamamlanamadı. Bu arada yerle bir olan organize sanayi bölgeleri, Türk ekonomisinin nefesini kesti… Ülke olarak depremzede kardeşlerimizin yaralarının sarılması ve yıkılan üretim üslerinin ayağa kaldırılması için teyakkuza geçtik… Ankaralı sanayiciler bu alanda ön aldı ve ASO bölgeye örnek bir konteyner kent kurdu. Diğer meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları da elinden geleni yaptı.   Önemli bir konu…   Bu noktada çok önemsediğim bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Bilindiği gibi Merkez Bankası, kamu bankalarının yönetim binaları, Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki kurumların yönetim merkezleri İstanbul’a taşınmıştı. Belki başka kurum ve kuruluşlar da taşınacak… Bunun yanlış olduğunu savunanlar iki açıdan haklı çıktı: Birincisi; Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara’nın içini boşaltmak doğru değildir. İkincisi; herkes ve her şey gibi başta sanayi kuruluşları olmak üzere kamu/özel tüm kurumlar ve kişiler deprem güvenliği arar… Bu konuda en güven veren kent, Ankara… Büyük İstanbul depremiyle ilgili söylentiler ayyuka çıkmışken, 11 kentimizi vuran depremin yıkıcılığı ekranlardayken durum değerlendirmesi yapan özel sektörün devleri yönetim merkezlerini Ankara’ya taşımaya başladı.   Ardıç, Baran, Yılmaz   Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç’ın Ankara’dan İstanbul’a götürülen cumhuriyet kurumlarının Başkente dönmesini talep etmesi çok yerindedir. Marmara Denizi'ne kıyısı olan Bursa, Kocaeli, Balıkesir, Tekirdağ, Çanakkale ve Yalova’da yer alan ve ülke ekonomisi açısından kritik önem taşıyan sanayi ve ticari kuruluşlarının durumunun değerlendirilmesini istemesi de mutlaka dikkate alınmalıdır. ASO’nun ‘Geçici Tersine Göç’ ile depremzede sanayicilere destek olma projesi ise bölge ekonomisi bakımından tam bir hayat suyu niteliğindeydi. Aynı şekilde; Türkiye Kent Konseyleri Birliği Dönem Başkanlığını devralan Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz’ın, “Ankara’dan İstanbul’a taşınan dev kamu kurum ve kuruluşlarının merkez binaları ile genel müdürlüklerinin Başkente dönmesi gerekir” talibi destek görüyor… Deprem duyulur duyulmaz harekete geçen Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran’ın üyelerin depremden zarar görenlere gıda ve ihtiyaç maddesi ulaştırmalarının koordinasyonu için ‘Deprem Yardım Masası’ kurulmasını sağlaması takdire şayandı. ATO Başkanı Baran, depremden zarar gören bölgelere yardım için ATO’nun İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Ankara Valiliği ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) koordinasyonunda, 68 Meslek Komitesi aracılığıyla ihtiyaç tespit ve temin çalışmalarına başladığını duyurdu. Bu kapsamda, tüplü katalitik soba, battaniye,  yatak, tüp, mont, bot, bere, eldiven, çocuklar için mont ve kışlık giysi, powerbank, gıda kolisi, çocuk bezi ve maması, kadın pedi ve temizlik hijyen malzemesi toplanarak bölgeye ulaştırıldı. Gürsel Baran’ın bankalara deprem bölgesindeki işletmelerin kredi borcuyla ilgili çağrısı, ticaretin canlandırılmasıyla ilgili önerileri ve bölgenin ayağa kaldırılmasıyla ilgili önerileri ve çağrıları da, Ankara’nın depremzedelere yardım konusunda seferber olduğunu gösteriyordu. Şimdi sıra bölge ekonomisini eski haline getirerek, üretime, kalkınmaya destek olmak. Ankara’ya yakışın da budur. ATO’nun, hayat dolu bir konteyner kent kurma kararı da deprem mağdurları açısından hayati önemdeydi. Konunun savsaklanacak, ötelenecek bir yanı yoktur ve yaşanacak bir felaketin hesabı sorulur ama yaşanacak yıkımın telafisi olabilir mi? Son söz: Sanayinin ve cumhuriyet kurumlarının sığınağı Başkent Ankara olmalıdır…
Ekleme Tarihi: 29 Mart 2023 - Çarşamba

Sanayinin sığınağı Ankara

Kısa süre önce, ‘tüm ezberleri bozan şey nedir’ dense yanıt tek idi:

- Koronavirüs!

Başka bir yanıt nasıl verilsin!

İlk kez 2019 yılı biterken Aralık ayında Çin'de görülen kısa sürede dünyayı kasıp kavuran koronavirüs, çeşit varyantlarıyla bir yıl içinde dünya genelinde 300 milyonun üzerinde insana bulaştı ve 6 milyon civarında insanın hayatına mal oldu…

Aynı sürede 50 milyon dolayında insanın tedavi görüyor olması da bildik gündelik hayatları alt üst etmişti…

Ne oldu?

Eğitim durdu…

Üretim dibe vurdu…

Evden çalışma yaygınlaştı…

Bugün unutmuş gibi hareket ediyor olsak da kara, kapkara, karanlık günlerdi…

‘Tüm ezberleri bozan şey nedir’ suali bugün sorulduğunda hiç kimse tereddüt etmeden aynı yanıtı verir:

-Deprem!

6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta başlayan ve asılları, artçıları ile tam bir deprem fırtınasına dönüşen felaket 50 bin civarında can aldı ve üzerinden 30 günden fazla geçmesine rağmen hâlâ enkaz kaldırma çalışmaları tamamlanamadı.

Bu arada yerle bir olan organize sanayi bölgeleri, Türk ekonomisinin nefesini kesti…

Ülke olarak depremzede kardeşlerimizin yaralarının sarılması ve yıkılan üretim üslerinin ayağa kaldırılması için teyakkuza geçtik…

Ankaralı sanayiciler bu alanda ön aldı ve ASO bölgeye örnek bir konteyner kent kurdu. Diğer meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları da elinden geleni yaptı.

 

Önemli bir konu…

 

Bu noktada çok önemsediğim bir hususa dikkat çekmek istiyorum.

Bilindiği gibi Merkez Bankası, kamu bankalarının yönetim binaları, Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki kurumların yönetim merkezleri İstanbul’a taşınmıştı. Belki başka kurum ve kuruluşlar da taşınacak…

Bunun yanlış olduğunu savunanlar iki açıdan haklı çıktı: Birincisi; Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara’nın içini boşaltmak doğru değildir. İkincisi; herkes ve her şey gibi başta sanayi kuruluşları olmak üzere kamu/özel tüm kurumlar ve kişiler deprem güvenliği arar…

Bu konuda en güven veren kent, Ankara…

Büyük İstanbul depremiyle ilgili söylentiler ayyuka çıkmışken, 11 kentimizi vuran depremin yıkıcılığı ekranlardayken durum değerlendirmesi yapan özel sektörün devleri yönetim merkezlerini Ankara’ya taşımaya başladı.

 

Ardıç, Baran, Yılmaz

 

Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç’ın Ankara’dan İstanbul’a götürülen cumhuriyet kurumlarının Başkente dönmesini talep etmesi çok yerindedir. Marmara Denizi'ne kıyısı olan Bursa, Kocaeli, Balıkesir, Tekirdağ, Çanakkale ve Yalova’da yer alan ve ülke ekonomisi açısından kritik önem taşıyan sanayi ve ticari kuruluşlarının durumunun değerlendirilmesini istemesi de mutlaka dikkate alınmalıdır.

ASO’nun ‘Geçici Tersine Göç’ ile depremzede sanayicilere destek olma projesi ise bölge ekonomisi bakımından tam bir hayat suyu niteliğindeydi.

Aynı şekilde; Türkiye Kent Konseyleri Birliği Dönem Başkanlığını devralan Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz’ın, “Ankara’dan İstanbul’a taşınan dev kamu kurum ve kuruluşlarının merkez binaları ile genel müdürlüklerinin Başkente dönmesi gerekir” talibi destek görüyor…

Deprem duyulur duyulmaz harekete geçen Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran’ın üyelerin depremden zarar görenlere gıda ve ihtiyaç maddesi ulaştırmalarının koordinasyonu için ‘Deprem Yardım Masası’ kurulmasını sağlaması takdire şayandı.

ATO Başkanı Baran, depremden zarar gören bölgelere yardım için ATO’nun İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Ankara Valiliği ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) koordinasyonunda, 68 Meslek Komitesi aracılığıyla ihtiyaç tespit ve temin çalışmalarına başladığını duyurdu. Bu kapsamda, tüplü katalitik soba, battaniye,  yatak, tüp, mont, bot, bere, eldiven, çocuklar için mont ve kışlık giysi, powerbank, gıda kolisi, çocuk bezi ve maması, kadın pedi ve temizlik hijyen malzemesi toplanarak bölgeye ulaştırıldı.

Gürsel Baran’ın bankalara deprem bölgesindeki işletmelerin kredi borcuyla ilgili çağrısı, ticaretin canlandırılmasıyla ilgili önerileri ve bölgenin ayağa kaldırılmasıyla ilgili önerileri ve çağrıları da, Ankara’nın depremzedelere yardım konusunda seferber olduğunu gösteriyordu.

Şimdi sıra bölge ekonomisini eski haline getirerek, üretime, kalkınmaya destek olmak. Ankara’ya yakışın da budur. ATO’nun, hayat dolu bir konteyner kent kurma kararı da deprem mağdurları açısından hayati önemdeydi.

Konunun savsaklanacak, ötelenecek bir yanı yoktur ve yaşanacak bir felaketin hesabı sorulur ama yaşanacak yıkımın telafisi olabilir mi?

Son söz: Sanayinin ve cumhuriyet kurumlarının sığınağı Başkent Ankara olmalıdır…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.