Yanlış anlaşılmasın, okuyanı peşime takıp bir iz peşine düşürecek değilim. Yine de Kütahya’da dolaşırken duyacağınız şeyler ya da göreceğiniz yapı ve yapıtlar bir ‘iz düşümü’ niteliğinde olabilir…
Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla, Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından düzenlenen “Medya Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları” dolayısıyla bulunduğumuz şehri otobüsle dolaşırken genç rehberimiz de bilgilendirmelerde bulunuyordu…
Hititlerden, Batı Hunlarından, Macaristan milli kahramanı Lajos Kossuth’tan söz ederken bir kez bile ‘Türk’ kelimesi kullanmayınca, kendimce bir izahta bulunarak; bireysel anlamda; Hititlerin ve Hunların yani Macarların Türk olduğu savına katıldığımı ve bunlardan söz ederken, örneğin, “Hun Türkleri” diyerek bahsedilmesi gerektiğini söyledim…
Bu konudaki ısrarım şundandır: Tarihin derinliklerinde iz bırakmamış ve kendine bir kimlik oluşturmaya çalışan başta ABD olmak üzere İngiltere’ye bağlı Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda gibi ülkeler ‘masa başında’ tarih yazarken; bilinen mazisi 5 bin yıl öncesine dayanan ve yeni buluntularla daha da gerilere uzanan mazimiz ve soydaşlarımızla yakından ilgilenemiyorduk.
Belki bunun kökeninde 7 Eylül 1944 - 29 Mart 1945 arasındaki ‘Turancılık Davası ve yargılananlardan bazısının cezaevlerine gönderilmesi vardı…
Oysa bugün Türk Devletleri Teşkilatı kuruldu…
Halkının büyük bölümü kendisini Türk kabul eden Macaristan’da faaliyet gösteren “Turan Vakfı”nın yaptıklarını yapan bir sivil toplum oluşumu ülkemizde yok…
Konuya ve gelişmelere ‘ırkçılık’ gözlüğüyle değil, tarih bilinciyle bakınca hem sahip olduğumuz avantajlar hem de birçok eksiğimiz kendiliğinden çıkıyor ortaya.
BATI ROMA’YI YIKAN HUN TÜRKLERİ
Avrupa’da kurulan Hun İmparatorluğu çok uzun yaşamadı ama Batı Roma İmparatorluğunun yıkılmasını sağladı. Bu sayede Avrupa’nın demografik yapısı ve sosyolojisi değişti…
Macaristan milli kahramanı Lajos Kossuth’u anmak için kısa süre önce (3 Mart 2023) Kütahya’da düzenlenen toplantıya katılan Macaristan İstanbul Başkonsolosu Dr. Attila Pinter, adına rağmen “Ben Türk değilim” derse, ben de onu Attila İlhan’a havale ederim!
Ne anlatıyordum nerelere gidip geldik…
Toparlıyorum: Türk olan, Türk’e ait ya da Türk olduğu veya Türk’e ait olduğu ‘zannedilen’ ne varsa, aksi ispat edilene kadar ‘Türk’ sayılmalı ve bu şekilde anılmalıdır…
FİNLANDİYALILAR TÜRK MÜ?
Bazı ülkeler ve o ülkelerdeki insan toplulukları ‘milletleşebilmek’, bir maziye yani tarihe sahip olabilmek için çırpınıyor…
Macaristan ve Rusya ile birlikte en çok Türkoloji çalışmasının yapıldığı ülkelerden birinin Finlandiya olmasının sebebi bir sorudur! “Biz kimiz” diye yola çıkan Finlandiyalı bilim insanları, vara vara Türk yurduna çadır kurar!
İsveç ve Rus hegemonyası altında ezilirken kimliklerini arayan Finliler, Sibirya ve Moğolistan’a kadar gidince kendilerini Türk boylarının, Türk lehçelerinin içinde bulur…
Finliler kendilerini ararken Türkoloji alanında ve dil bilimi konusunda çok büyük çalışmalara imza atmıştır. Bunu “Finliler Türk’tür” demek için yazmadım; “Ben kimim” sorusunun insanlar, toplumlar, halklar için ne kadar önemli bir soru olduğunu vurgulamak için yazdım…
SAHİP ÇIKMAK ZORUNDAYIZ
26 Ocak 1699’da imzalanan Karlofça Antlaşması ile yakın zamana kadar sürekli toprak kaybeden Türk Milleti, bu süre içinde hep tarih sahnesinden silinmeme savaşının içinde olmuştur. Bu bakımdan elimizdeki tüm değerlerin önemini ve kıymetini bilmeliyiz.
7 bin yıllık Kütahya, bu bakımdan öne çıkan şehirlerimizden biridir. Hititlerden başlayıp (Friglerden Romalılara kadar birçok medeniyetin ardından) Germiyanoğlulları, Selçuklular, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerindeki yapı ve yapıtlarla silinmez Türk mühürleri vurulmuştur bu topraklara.
Sadece “Kuruluşun ve Kurtuluşun Şehri” Kütahya değil diğer şehirlerimiz de sahip oldukları Türk tarihiyle ilgili tüm eserlere, kavramlara özellikle de isimlere sahip çıkmalıdır…
Diyorum ki: Senin olana sahip çıkmazsan senin olmaktan çıkar…
AİZANOİ ANTİK KENTİ
Bu topraklar üzerindeki her şey bize aittir ve bizim korumamız altındadır.
Bu bakımdan yukarıda sözünü ettiğim şeyler yapılırken, yakın gelecekte bir dünya markasına dönüşmesi kaçınılmaz olan Kütahya’daki Aizanoi Antik Kenti gibi yerlerin tüm ihtişamıyla gün yüzüne çıkarılması, korunması ve tanıtılması gerekiyor…