Bazı yazıları günü gelince yeniden yayımlamak şart oluyor. Bu da onlardan biri…
***
Dalmışım… Yürüyorum. Bir ağıtla kendime döndüm:
Resulün göz nuru şehitler şahı
Kerbela çölünde İmam Hüseyin
Mahzun yüreklerde duyulur ahı
Kerbela çölünde İmam Hüseyin
Yezid’e lanet okuyup giderken, Ehli Beyte selam ettim…
Acıktım…
Baktım bir sofra. Oturayım dedim, ‘dur’ dediler. Niye dedim anlattılar:
Boşa lokma yok dediler
Erenlerin sofrasında
Her lokmaya hak dediler
Erenlerin sofrasında
Çok açım diye ısrar edince sofradaki biri açlığımı bastırdı!
Gönül sarhoş ayılmıyor
Bir nara ki duyulmuyor
Ne hikmetse doyulmuyor
Erenlerin sofrasında
***
Karnım aç, gönlüm tok ayrıldım o zengin sofradan…
Nesimi’nin sesi çalındı kulağıma. ‘Haydar Haydar’ diyordu. Durdum…
Ben Melamet Hırkasını
Kendim Giydim Eynime
Deyince, rahatsız etmek istemedim. Sessizce uzaklaştım…
***
Az gittim, uz gittim baktım, Ali Ekber Çiçek de ‘Haydar’ ile hoş/beşte! Kâh Güruhu Naci’ye özünü katıyor, kâh insan sıfatında gelip, gidiyor…
Dinledim:
On dört bin yıl gezdim Pervanelikte
Sıdkı ismin buldum divanelikte
İçtim şarabını mestanelikte
Kırkların ceminde dara düş oldum
Saygıyla ayrıldım.
***
Yürüdüm mü kendimi sürüdüm mü bilmiyorum ama karşıdan Nimri Dede’nin geldiğini görünce toparlandım. ‘Hayırdır Dede nereden gelir nereye gidersin?’ diye sorunca hemen anlattı:
İkilik Kinini İçimden Atıp
Özde Ben Bir İnsan Olmaya Geldim
Taht Kuralı Ariflerin Gönlüne
Sözde Ben Bir İnsan Olmaya Geldim
Serimi Meydana Koymaya Geldim
(…)
Bütün Mürşidlerin Tarif Ettiği
Sadıkların Menziline Yettiği
Enbiyanın Evliyanın Gittiği
İzde Ben Bir İnsan Olmaya Geldim
Serimi Meydana Koymaya Geldim
(…)
***
‘İnsan olmaya’ çalışanlara yetmek için o geldiği gibi giderken, Aşık İsmail Daimi, “Bugün Bize Pir Geldi” deyip devam etti:
Ali Benim Şahımdır
Kıble Kıblegahımdır
Miraçtaki Muhammed
O Benim Padişahımdır
***
Eyvallah deyip uzaklaşırken, Seyrani’yi duydum! Derinlerden sesleniyor sanırken yücelerden geldi sedası:
Kuran yazılırken Arş-ı Rahman'da
Kudret kâtibinin elinde idim
Güller açılırken kevn ü mekânda
Bülbül idim gonca gülünde idim
***
Dostum dürttü uyandım! Elimi, yüzümü yıkayıp yazmaya devam ettim.
Yürümek güzeldi…
(Kaynak: aradolugazete.com.tr)