[simple-author-box]
Biz, ‘dünyanın en kıymetli şeyi artık petrol değil’ deyip Akdeniz’deki doğalgaz yataklarına sarınmaya başlamışken, dünyada öne çıkan bir başka değer de turizm idi ve “Geleceğin kıymetlileri” arasındaydı. Sektör 2020’ye büyük umutlarla hazırlanıyordu. Ancak koronavirüsü müdür, Kovid-19 mudur ne halt ise her sektör gibi turizmi de perişan etti. Hatta en büyük darbeyi turizme vurdu.
İki mühim açıklama
Çok sık söylediğim için dostlarım bilir, “Türkiye için 100 milyon turist hayal değil” der dururum. “Türkiye turizmde kültürel hamleye hazırlanıyor” konulu, “Hedef 100 milyon turist” başlıklı haberi görünce dediğimin bir hayal olmadığına ben de inandım!
Tam o sıralar Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Artık maliyet odaklı değil, gelir odaklı turizme geçmemiz, arza göre değil, talebe göre bir turizm konsepti geliştirmemiz gerekiyor” demişti. (01.02.2019)
Ondan bir gün sonra da TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Bağlıkaya’nın, “Turizm sektörünün birkaç sene üst üste rekor yıllar yaşayarak büyüyeceğini düşünüyorum” açıklaması gelmişti. Bakan ve başkan ‘turizm öngörüsü’nde bulunabilirdi ama gözle görünmeyen bir virüsün Çin’den yola çıkıp dünyayı kasıp kavuracağını öngörmeleri mümkün değildi. Dünyadaki bu ‘öngörüsüzlük’, turizme öyle bir darbe vurdu ki ‘trafik’ durdu. Her sezon turist dolu havaalanları ve turistlerle şenlenen devasa tesisler boş kaldı.
Umut veren veriler
Turizm konusunda şahsımı ve yetkilileri umutlandıran ve bu yönde mesajlar verdiren şeyler vardı. Mesela, “Turizmde rekor yılı” diyen ve içinde, “Bu yıl birçok önemli başarıya imza atan turizm sektörü, 2018’i 40 milyonun üzerinde turist sayısına ulaşarak rekorla kapatmaya hazırlanıyor” müjdesini veren haber bunlardan biriydi…
Tamam, ’40 milyon’ olmadı ama Türkiye 2018 yılında 39 milyon 488 bin 401 yabancıyı ağırladı. 2019 yılında ise tüm zamanların rekorunu kıran Türkiye, 52.5 milyon turist çekti.
Neden gelmesinler?
Bendeniz de bu verilere bakarak uçuşa geçmiş ve ‘100 milyon turist niye gelsin’ diyenlere bunun nedenleri anlatmaya çalışmış, Türkiye’nin turizme kazandırılacak kültürel değerlerini hatırlatmıştım. Buna göre, bir köşede uyuklayan ‘dev’ ayağa kaldırılıyor, Bakanlık, Anadolu medeniyetlerini ve değerlerini yurt dışı etkinliklerde ‘odak nokta’ olarak kullanmaya başlıyordu. THY’nin dünya çapındaki ulaşım başarısından yukarıdaki gelişmelere kadar hepsini alt alta yazınca, ‘100 milyon turist niye gelsin’ sorusuna verilecek tek kelimelik bir cevap kalıyordu:
-Mecburlar!
Yeter ki koronavirüs belasından yakayı kurtaralım…
* * *
Sen neymişsin be Trump!
Ön söz: Bendenizi Biden’in gelişinden çok Trump’ın gidişi ilgilendirdi!
Son söz: Du’bakalı n’olcek?
Amerika’nın eski Başkanı Donald Trump, hakkında epeyce yazı ve taşlama yazdığım isimlerden biridir. Hak ediyordu!
Ancak o hiddet içinde farkına varamadığım bir gerçeği koltuğu devrettiği daha doğrusu terk ettiği gün yaptığı konuşmayla öğrendim. Dedi ki:
“Özellikle, on yıllardır yeni bir savaş başlatmayan ilk ABD başkanı olmaktan da gururluyum.”
Bu önemli bir sözdü. Özellikle de yeni Başkan Biden’in ‘savaş yanlısı’ ekibi düşünüldüğünde bazı konularda Trump’a haksızlık mı ettik, kıymetini bilemedik mi acaba demekten kendini alamıyor insan. Savaştan beslenen bir ülkenin başkanının savaş çıkarmaması önemli bir ayrıntı…
Beyaz evden çıkarken de dedi ki:
-Bir şekilde geri döneceğim.
Bu çok ama çok önemli bir söz. Velakin ne demek istedi?
* * *
SÖZ
“Şunu bilmenizi isterim ki, bizim başlattığımız hareket henüz daha başlangıç.”
(Donald Trump)
* * *
Oldum MU
Senin idim Benim oldum
Benim idim Senin oldum
Kolun idim Yenin oldum
Kırıldıkça Gizli kaldım