[simple-author-box]
(30 Temmuz 2001)
Türkiye’de hiçbir dönem yoktur ki, Anayasa tartışmaları eksik olsun.
Son 10 yılda daha da artan bu yöndeki istemler ve şikayetler bitmek bilmedi.
Sonuç olarak; ya askeri dönemlerin ürünü olduğu için ya da demokrasi açısından yetersiz bulunduğundan sık sık gündeme getirilen anayasa değişikliklerinden biri daha start almış durumda.
Uluslararası ‘baskıya’ FP’nin kapatılması da eklenince, ihtiyaç duyulan anayasa değişikliği konusundaki çalışmalar da hız kazandı. Konuyla ilgili oluşturulan Partilerarası Uzlaşma Komisyonu bir metin hazırlayarak TBMM Başkanı Ömer İzgi’ye sundu bile.
Meclis Başkanı İzgi: Büyük başarı
Komisyon Başkanı Nejat Arseven, yürürlük ve yürütme maddeleri ile birlikte hazırladıkları 38 maddelik değişiklik teklifini İzgi'ye verirken, komisyon üyesi arkadaşlarına da katkılarından dolayı teşekkür etti. Arseven, Türkiye Cumhuriyeti'nin Avrupa Birliği'ne uyumunun sağlanması, kendi insanının hak ettiği bazı özgürlüklerin gerçekleştirilmesi ve 1982 Anayasası'nın aksayan yönlerinin giderilmesi için bir çalışma yürüttüklerini söyledi. Toplumda Anayasa'nın değiştirilmesi konusunda geniş bir mutabakat olduğunu ifade eden Arseven, ancak Anayasa'yı değiştirme yetkisine sahip olan TBMM'de böyle bir uzlaşmanın bugüne kadar gerçekleştirilemediğini belirtti. Arseven, ilkenin genel ihtiyaçları ve Ulusal Program'daki öngörülerin milletvekillerini de bugün uzlaşma noktasına getirdiğini bildirdi. Ziyaretlerine TBMM Başkanlığı ile başladıklarını kaydeden Arseven, TBMM'de grubu bulunan tüm siyasi partilerin genel başkanlarından da görüşme için randevu istediklerini söyledi. TBMM Başkanı İzgi de Uzlaşma Komisyonu'nun üyelerini gösterdikleri başarılı çalışmadan dolayı kutladı. Böylesine geniş kapsamlı bir uzlaşmayı sağlamanın büyük başarı olduğunu bildiren İzgi, "Bu metin üzerinde çalışacağız. Metinde elbirliğiyle değiştireceklerimiz ve ekleyeceklerimiz de olabilir" diye konuştu.
Uzlaşma Komisyonun uzlaşması...
Komisyon TBMM Başkanvekili ve Uzlaşma Komisyonu Başkanı Nejat Arseven başkanlığında yaptığı toplantıda 51 maddelik Anayasa Değişikliği Teklifi üzerindeki çalışmalarını tamamladığında; Anayasa'nın "Cumhuriyet'in Nitelikleri" başlıklı 2. maddeye "İnsan haklarına saygılı" ibaresi, "Devletin Bütünlüğü, Resmi Dili, Bayrağı, Milli Marşı ve Başkenti" başlıklı 3. maddeye "Resmi dili Türkçe'dir" ifadesinin eklenmesinden bu maddelerin "Anayasa'nın değiştirilmesi teklif edilemez" maddeleri olması nedeniyle vazgeçildi. Komisyonda varılan uzlaşmaya göre, Anayasa'nın "Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar" başlıklı 38. maddesine idam cezalarının "Savaş ve yakın savaş durumlarında ve terör suçlarında" uygulanacak 12 Eylül döneminde çıkarılan yasalar, KHK'ler ile Anayasa Düzeni Hakkında Yasa uyarınca alınan karar ve tasarrufların Anayasa'ya aykırılığının iddia edilmesini yasaklayan hükmün Anayasa'dan çıkartılması konusunda da uzlaşmaya varıldı. Anayasa'nın "Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti"ni düzenleyen 26. maddesinden "Düşüncelerin açıklanması ve yayılmasında kanunla yasaklanmış olan herhangi bir dil kullanılamaz" fıkrası çıkarıldı. Ancak bu maddedeki özgürlükler, Anayasa'nın Başlangıç ve Temel maddelerinin değiştirilmesi yönünde kullanılamayacak. Komisyonda, yakalanan ya da tutuklanan kişilerin hakim önüne çıkarılması süreleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ndeki esaslar doğrultusunda düzenlendi. Ancak daha önce kabul edilen toplu suçlardaki 4 günlük gözaltı süresi, 7 güne çıkartıldı. Anayasa'nın kişi hak ve hürriyetleri ile ilgili maddeleri de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi doğrultusunda yeniden düzenlendi. "Özel hayatın gizliliği" ile ilgili 20. madde ,Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde öngörülen esaslar çerçevesinde açık bir biçimde yeniden şekillendirildi. "Konut dokunulmazlığı" konusundaki 21. maddeye konuta girme, arama yapma ve eşyaya el koymada yazılı emir şartı eklendi. "Haberleşme hürriyeti" başlıklı 22. madde özel sınırlama durumlarıyla birlikte yeniden düzenlendi. Buna göre, yasayla yetkili kılınan makamların yazılı emri bulunmadıkça iletişim engellenemeyecek, gizliliğe dokunulamayacak. "Yerleşme ve seyahat hürriyeti"ni düzenleyen 23. madde, vatandaşların yurtdışına çıkma özgürlüğüne ülkenin ekonomik durumunun engel oluşturmasını ortadan kaldıracak şekilde yeniden düzenlendi. Ancak istisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşlarının yasayla belirlenmesine olanak sağlayan hüküm korundu. "Kamu tüzel kişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme araçlarından yararlanma" ile ilgili 31. maddedeki yararlanma hakkı "Milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak ve sağlığın korunması" durumları ile sınırlandı.
"Toplantı hak ve hürriyetleri", "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı", "Hak arama hürriyeti" ile ilgili maddeler de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre yeniden düzenlenirken, "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlıklı 40. madde, bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlayacak biçimde değiştirildi.
"Ailenin korunması" ile ilgili 41. maddenin "Kadın-erkek eşitliğini sağlayacak şekilde değiştirilmesi kabul edildi. "Türk vatandaşlığı" konulu 66. maddede de aynı yönde değişiklik yapıldı. "Kamulaştırma" başlıklı 46. maddede kamulaştırmada gerçek karşılıkların ödenmesi ve ödemede gecikme durumunda faiz yönünden bireylerin zarara uğramamalarını sağlayacak bir değişiklik yapılması benimsendi. "Çalışma hakkı ve ödevi"ni düzenleyen 49. maddede yapılması kabul edilen değişiklikle devlete çalışanların yanı sıra işsizleri de koruma görevi verildi. "Dilekçe hakkı" ile ilgili 74. maddenin değiştirilerek, karşılıklılık esası gözetilerek Türkiye'de ikamet eden yabancılara da dilekçe hakkı tanınması kabul edildi. "Milletlerarası anlaşmaları uygun bulma" ile ilgili 90. maddeye "Kanunlar ve milletlerarası anlaşmaların çatışması halinde milletlerarası anlaşmalar esas alınır" hükmünün eklenmesi kararlaştırıldı.
Uzlaşma Komisyonu'nda, Anayasa'nın toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt hakkını düzenleyen madde değişiklikleri ile ilgili olarak koalisyonu oluşturan partilerin liderleri ile Çalışma Bakanlığı'ndan görüş alınması benimsendi. "Ücrette adalet sağlanması" başlıklı 55. madde çalışanların asgari yaşam şartlarının sağlanmasını sağlayacak biçimde yeniden düzenlendi.
Teklifin "Seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, siyasi partilerin uyacakları esaslar ve yasama dokunulmazlığı" ile ilgili maddelerinde yapılan düzenleme ile seçime bir yıl kalan sürede seçim yasalarında değişiklik yapılmasının yasaklanması kabul edildi. Siyasi partilerin kapatılmasını düzenleyen maddede de FP Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak'ın dışında kalanlar arasında uzlaşma sağlandığı öğrenildi. Kamalak'ın maddeye "Genel Başkanların tavır ve eylemlerinden dolayı parti kapatılamayacağı" hükmünün eklenmesini istediği öğrenildi. Daha önce yapılan toplantılarda milletvekillerinin hiçbir özel, ticari ve serbest meslek faaliyetinde bulunamayacağını öngören değişiklik kabul edilmişti. Ancak bugünkü toplantıda, "Özel" tanımının hukukçulara sorulması kararlaştırıldı.
Partilerarası Uzlaşma Komisyonu, "Yasama Dokunulmazlığı" ile ilgili 83. maddenin, "Dokunulmazlık dosyalarının üç ay içinde karara bağlanması, Genel Kurul'daki oylamanın gizli yapılması ve dokunulmazlığı kalkan milletvekilinin yeniden seçilmesi durumunda yargılamasının sürmesi" doğrultusunda değiştirilmesi konularında görüş birliği oluştu. Milletvekillerinin ödenek, yolluk ve emeklilik işlemlerinin yasayla düzenlenmesine Anayasal dayanak sağlayan maddeyi de kabul etti. Böylece milletvekili seçilmeden önce farklı sosyal güvenlik kuruluşlarına üye olan parlamenterlerin aynı emeklilik hak ve olanaklarından yararlanması sağlandı. - "Kanunların Cumhurbaşkanınca yayınlanması" başlıklı 87. madde değişikliği de görüşüldü. Görüşmeler sonunda Cumhurbaşkanı'na gerekçesini belirtmesi koşuluyla yasaları "Kısmi veto etme yetkisinin" tanınması konusunda anlaşmaya varıldı. Ayrıca, kısmi veto durumunda geri gönderilmeyen bölümün uygulanma imkansızlığı olmaması durumunda yayımlanması, aksi halde TBMM kararının beklenmesi hükümleri de getirildi. Ancak, Cumhurbaşkanı'nın "Nitelikleri ve Tarafsızlığı", "Görev ve Yetkileri", "Sorumluluk ve Sorumsuzluk Hali", "Yargı Yolu", "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi", "Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu", "Anayasanın Değiştirilmesi, Seçimlere ve Halkoylamasına Katılma" başlıklı maddeler ertelendi.
Anayasa’nın meclis soruşturması konusunu düzenleyen 100. maddenin de soruşturma ile ilgili işin komisyon ve Genel Kurul’da gizli oyla sonuçlanmasını sağlayacak biçimde değiştirilmesi kabul edildi. Ayrıca, TBMM Başkanı’nın rapor sunulduktan 10 gün sonra dağıtımının yapılmasını sağlaması ve komisyon raporunun 7 gün sonraki birleşimde görüşülmesi hükmü getirilerek bu konunun sürüncemede kalmasının önleyici bir sistem getirildi. Komisyon, TBMM Başkanı seçiminin daha kısa sürede tamamlanmasına ilişkin değişiklik teklifini ise benimsedi.
Anayasa’nın "Milli Güvenlik Kurulu" ile ilgili 118. maddesi üzerinde yapılacak değişiklik konusunda bir uzlaşmaya varamayan komisyon bu konuyu liderlere bırakmayı kararlaştırdı. Değişiklik, MGK bünyesine başbakan yardımcıları, Maliye ve Adalet bakanlarının da katılmasını ve kurul kararlarının "Tavsiye" niteliğinde olduğunun vurgulanmasını öngörüyordu. Komisyonun büyük ölçüde uzlaşma sağladığı teklif, TBMM’de temsil edilen siyasi partilerin liderlerine sunulacak ve tartışmaya açılacak
Siyasiler ne diyor?
TBMM Başkanı Ömer İzgi ile anayasa değişikliği konusunda bir görüşme yapan Başbakan Bülent Ecevit, Anayasa değişikliğinin Meclis tatile girmeden çıkma ihtimalinin "güç" olduğunu belirtmişti. Haklı çıktı! MHP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, ilk kez demokratik bir anayasa değişikliği aşamasına gelindiğini belirterek, "Bundan sonraki görevimiz partilerin yetkili kurullarında meseleyi bir an önce ele alarak, değişikliklerin tamamlanmasıdır" dedi. Bahçeli, MHP TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, Partilerarası Uzlaşma Komisyonu'nda üzerinde uzlaşılan anayasa değişikliğine değindi ve; "Türkiye, anayasal tarihinde ilk kez çok ciddi ve demokratik bir anayasa değişikliği aşamasına gelmiştir. Yüzyılı aşkın bir zamandır anayasasını, yarım yüzyılı aşkın bir süredir de demokratik işleyişini sürekli tartışan Türkiye, bugün önemli bir uzlaşma şansı yakalamış bulunmaktadır. Yüce Meclis, inşallah makul bir süre içinde yeni bir tarihi başarıya daha imza atacaktır” dedi.
ANAP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, parti olarak tercihlerinin, Anayasa değişikliğinin önemli bir bölümünün yaz tatilinden önce Meclis`ten geçmesi olduğunu belirtse de bu mümkün değildi.
Başbakan Yardımcısı Yılmaz, temaslarda bulunmak üzere gittiği Brüksel`den dönüşünde bir soru üzerine, "Bizim parti olarak tercihimiz, yaz tatilinden önce bunların hiç olmazsa önemli bir bölümünün Meclis`ten geçmesidir" diye konuştu.
Anayasa değişikliği konusundaki en ‘sabırsız’ isimlerin başında DYP Genel Başkanı Tansu Çiller geliyor.
Çiller, özellikle Seçim Yasası ile Partiler Yasası’nın değiştirilmesini ve bir an önce seçime gidilmesini istiyor. Hatta anayasa değişikliklerine verecekleri desteği seçim şartına bağlamaya çalışıyor. Hükümete ve Başbakan’a çağrısı da çok net: İstifa edin...
Hükümet eylülü bekleyecek
İktidar ortağı partiler, Anayasa değişikliği için TBMM`yi Eylül ayında olağanüstü toplantıya çağırmayı planlıyor. Bu yazı kaleme alınırken gündemde olan, TBMM tatile girmeden önce Genel Kurul`da Anayasa Komisyonu`nun tatilde de çalışması için karar alınması gerçekleştirilirse; Komisyon, 1 Eylül`de toplanarak Partilerarası Uzlaşma Komisyonu`nun hazırladığı Anayasa değişikliği teklifini ele alacak. Komisyon`un, değişiklik teklifini görüşüp raporunu hazırlamasının ardından, TBMM Genel Kurulu olağanüstü toplantıya çağrılacak.
FP’nin de hazırlığı vardı...
Kapatılan FP’nin de konuyla ilgili özel çalışmaları vardı. Genel Başkan Yardımcısı olarak açıklamalarda bulunan Bahri Zengin, partililerce hazırlanan "yeni anayasa" taslağını tartışmaya açtıklarını belirterek, "Bir anayasa sadece hukuki bir metin değil, sosyal mukaveledir" diyordu. Zengin, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, yeni bir anayasa hazırlanması konusundaki çalışmayı iki yıldır sürdürdüklerini söylüyordu. 1982 Anayasası'nda değişlik öngören çalışmanın "onarım niteliğinde" olduğunu savunan Zengin, kendilerinin yaptığı çalışmanın ise "ilk sivil anayasa" niteliğini taşıdığını kaydediyor ve "Bu anayasa taslağı kendi özel koşullarının ara kesitini yansıtmaktadır. Bu, evrensel normların ya da ülke koşullarının dışlanması değildir" şeklinde konuşuyordu... Zengin, Partilerarası Uzlaşma Komisyonu'ndaki çalışmaya ilişkin soruyu cevaplandırırken de, bunun "mevcut anayasanın ıslahını öngördüğünü", kendi metinlerinin ise partilerce hazırlandığını ve yeni bir yapılanma öngördüğünü söylüyordu.
Anayasa değişiklikleri
Türkiye’de her dönem anayasa tartışması yaşandığını belirtmiştik. Bu çerçevede, Türkiye'de ilk Anayasa "Kanun-i Esasisi" adı altında düzenlendi. II. Abdülhamit döneminde 23 Aralık 1876'da hazırlanan metin Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk Anayasa'sı olarak ilan edildi ve Tanzimat Fermanı'nın reform ve yenilik yolunda atılmış ilk adım olduğu belirtilirken, ülke içi ve dışı koşullardaki değişmelerden dolayı hükümet biçiminin yetersizliğinin hissedildiği bu nedenle de "Devletin ve milletin selameti ve refahı" maksadına erişebilmek için hükümetçe sağlam ve düzenli kuralların koyulması gereğine işaret edildi. 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ise özü açısından 1920'de kurulan siyasal sistemden farklı bir sistem getirmemiş, güçler birliği ve meclis üstünlüğü ilkelerini olduğu gibi savunmuştur. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun kurduğu siyasal sistemin temeli "Egemenliğin kaynağı ve sahibi millettir" hükmüne dayanır. Cumhuriyetin ilanından sonra hazırlanan 1924 Anayasası da güçler birliği ve meclis üstünlüğüne dayanan 1920'nin konvansiyonel modeli ile parlamenter sistemdeki temel mekanizmayı uzlaştırdı. Cumhuriyetçilik, Laiklik, Milliyetçilik, İnkilapçılık ve Devletçilik kavramları ana ilke olarak benimsendi. 1960 Anayasası...
1950-1960 döneminin son yıllarında iktidar partisinin meclisteki çoğunluğuna dayanarak benimsediği demokrasiyi engelleyici davranışlar, önce Meclis'te sonra da Meclis dışında ciddi siyasal bunalımlara ve zaman zaman da fiili çatışmalara dönüşünce ordu yönetime el koydu. 27 Mayıs 1960'da Milli Birlik Komitesi, ilk iş olarak 1924 Anayasası'nın bir kısım hükümlerini yürürlükten kaldıran geçici bir anayasa hazırlattı. Bu anayasa yargı hariç tüm devlet güçlerini MBK'ye vererek 1921 Anayasa'sına benzer biçimde bir güçler birliği oluşturdu. MBK yürütme gücünü kendi adına kullanacak olan sivil bakanlardan oluşan bir de hükümet kurdu. Öte yandan MBK, yeni anayasayı oluşturmak üzere İstanbul Üniversitesi'nden 7, Ankara Üniversitesi'nden 3 bilim adamından oluşan bir "Bilim Kurulu" kurdu. Bu kurulun hazırladığı Anayasa taslağı da MBK ve Temsilciler Meclisi'nden oluşan Kurucu Meclis'te kısmen değiştirilerek 27 Mayıs 1961'de kabul edildi. 9 Temmuz 1961'de halk oyuna sunulan Anayasa, yüzde 38.3 "hayır" oyuna karşılık 61.7 "evet" oyuyla kabul edildi. 1968'den sonra ülkede yaygınlaşan kamu düzenini bozucu hareketlerin tehlikeli boyutlara varması ve iktidarın bu hareketleri önleyerek kamu düzenini ve halkın can güvenliğini koruyamaması üzerine Silahlı Kuvvetler 12 Mart 1971'de iktidara el koydu. Yine değişiklik...
Bu müdahaleden sonra kurulan partiler dışı hükümet, Anayasa'da gerekli gördüğü değişiklikleri hazırlayarak TBMM'ye sundu ve bunlar 20 Eylül 1971'de kabul edilerek, 25 Eylül'de yürürlüğe girdi. Sonuç olarak 1971 ve 1973 değişiklikleri temel hak ve özgürlükler düzenine önemli sınırlamalar getirdi. Siyasal şiddet olaylarının 1970'lerin sonunda hızını ve yoğunluğunu artırarak sürdürmesi ve siyasal iktidarların ilan edilen sıkıyönetime karşın kamu düzenini ağır bir biçimde bozan bu hareketleri önleyememesi 12 Eylül 1980'de Silahlı Kuvvetler'in yönetime el koymasına yol açtı.
12 Eylül dönemi...
12 Eylül döneminin 27 Mayıs döneminden farkı , MGK'nin, Kurucu Meclis'in ağırlık taşıyan son sözü söyleyen kanadını oluşturmasıydı. Nitekim öteki yasalarda olduğu gibi, Danışma Meclisi'nce hazırlanan Anayasa taslağında da MGK gerekli gördüğü değişiklikleri yaparak onu son biçimine kavuşturduktan sonra 7 Kasım 1982'de halk oyuna sundu. Tasarı büyük çoğunlukla kabul edilerek Türkiye Cumhuriyeti'nin üçüncü Anayasası olarak 9 Kasım 1982'de Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğü girdi. Anayasa'daki en son değişiklik 23.7.1995 günü TBMM'de kabul edilen 4121 sayılı Yasa ile yapıldı. Anayasa değişikliğini gerçekleştiren yasa, 26 Temmuz 1995 günkü Resmi Gazete'de yayımlanarak 75'inci madde değişikliği dışında yürürlüğe girdi.
Bakalım yeni bir anayasa değişikliği yapabilecek miyiz? Yaparsak bu konudaki şikayetler bitecek mi? Ya da şikayetsizlik ne kadar sürecek?
Bu kadar çok ‘soru’nun sorun olmaktan çıkması zor ama imkansız değil...