Samanı iyi saklayın!
[simple-author-box]
Atalar hiç boş konuşmaz ya, “Sakla samanı gelir zamanı” diye de boşa dememişler!
Tamam, onlar bunu mevsimsel ihtiyaçlar için söylemiş ama bugün samanın önemi mevsim ötesi bir değer kazanmış durumda.
Kırk yıl düşünsek aklımıza gelmeyecek bir hadise Kırıkkale’nin Sulakyurt ilçesinden gerçekleşti.
İlçede yaşayan bir çiftçinin 450 saman balyası çalındı.
Saman öyle hayatı bir ürün ki o olmadan hayvancılık yapmak mümkün değil.
Hırsızlık olayının ardından hareke geçen Jandarma ekipleri çalınan saman balyalarını Çankırı’da bularak sahibine teslim etti.
Bu olay mutlu sonla bitti ama çaldığı samanlarla sırra kadem basanlar da vardır mutlaka.
Tavsiyem: Samanınızı iyi koruyun!
***
Türkülerdeki hayat farklıdır
Hayat hiçbir dönemde kolay olmadı. Milattan önce de milattan sonra da zordu. Gelecekte daha da zor olacak belki.
Hemşehrim Mümin Sarıkaya, “Ben yoruldum hayat gelme üstüme” diyerek bir büyük hörelenmeden kurtulmak istese de dünyanın namert yüzü önünde diz çökmekten kurtulamaz.
“Ben yanıldım hayat vurma yüzüme” hüznünü, “Ben pişmanım hayat sorguya çekme” pişmanlığıyla harmanlayınca bir başka hayat söylemi oluşur dilde, kalpte…
Hele o dil bir ozanın, o kalp bir türkü dostunun ise Hüseyin Temiz’ce bir ses yükselir:
Nasip bizi atmış gurbet ellere
Bilmem nerden aşar yolumuz bizim
Ucu şanı duyulmadık çöllere
Bilmem nerde galır elimiz bizim
Galınacak yer ‘mekan-ı meçhul’ olsa da perişan halların ayak sesini duymak zor değildir:
Gadir Mevlam bize yardım etmezse
Hızır gelip elimizden tutmazsa
Garip gönül muradına yetmezse
Çok perişan olur halımız bizim
Hem gadir Mevla hem de Hızır görmemişse bağrı ve gönlü yanıkları, o demde ihtiyaç duyulan dörtlüğü Meluli döktürür:
He hacıyız ne hocayız
Ne falcı ne muskacıyız
Bizler güruh-u naci'yiz
Mahşer günü pevramız yok
‘Güruh-u naci’… Kadınların sokak ortasında öldürüldüğü, çocukların istismara uğradığı, göğü delen binalardan akan pisliğin bulvarları doldurduğu şu günlerde özlemi çekilen bir muhayyel toplum. Gerçekten öyle. Çünkü:
Meluli'yim sözümüz bir
Dostumuzla özümüz bir
Yer içeriz nazımız bir
Sen ben diye kavgamız yok
Bir de içine girilip çıkılması zor haller vardır. Vardır var olmasına da oraya girip de düştükleri o halden ‘ilm-i hal’ çıkaranlar vardır. Mesela Sıtkı. Der ki ilk iki dörtlükte:
Aklımı zay etti bir melek meşreb
Gönlümün ateşin hicrana çektin
Ayet-el Kürsi’de ismin mürekkep
Hikmeti sureyi imrana çektin
Veşşems-i vedduha yüzlerin ayet
Kaşların imrandır gözlerin Tevrat
Zabur'da gördüm bir gizli hikmet
Derc edip İncil’i Kuran’a çektin
Mevzu derin! Buralardan uzaklaşıp (Pir Sultan Abdal versiyonu olduğunu da belirterek) Derviş Ali’ye misafir olalım. Diyecekleri var:
Sabahtan uğradım ben bir figana
Bülbül ağlar ağlar güle getirir
Bakın şu feleğin daim işine
Her bir cefasını kula getirir
Derviş Ali'm der ki nefesim haktır
Hak diyen canlara şek şüphem yoktur
Cehennem dediğin dal odun yoktur
Herkes ateşini burdan getirir (götürür)
Ekleme
Tarihi: 18 Ağustos 2021 - Çarşamba
Samanı iyi saklayın!
[simple-author-box]
Atalar hiç boş konuşmaz ya, “Sakla samanı gelir zamanı” diye de boşa dememişler!
Tamam, onlar bunu mevsimsel ihtiyaçlar için söylemiş ama bugün samanın önemi mevsim ötesi bir değer kazanmış durumda.
Kırk yıl düşünsek aklımıza gelmeyecek bir hadise Kırıkkale’nin Sulakyurt ilçesinden gerçekleşti.
İlçede yaşayan bir çiftçinin 450 saman balyası çalındı.
Saman öyle hayatı bir ürün ki o olmadan hayvancılık yapmak mümkün değil.
Hırsızlık olayının ardından hareke geçen Jandarma ekipleri çalınan saman balyalarını Çankırı’da bularak sahibine teslim etti.
Bu olay mutlu sonla bitti ama çaldığı samanlarla sırra kadem basanlar da vardır mutlaka.
Tavsiyem: Samanınızı iyi koruyun!
***
Türkülerdeki hayat farklıdır
Hayat hiçbir dönemde kolay olmadı. Milattan önce de milattan sonra da zordu. Gelecekte daha da zor olacak belki.
Hemşehrim Mümin Sarıkaya, “Ben yoruldum hayat gelme üstüme” diyerek bir büyük hörelenmeden kurtulmak istese de dünyanın namert yüzü önünde diz çökmekten kurtulamaz.
“Ben yanıldım hayat vurma yüzüme” hüznünü, “Ben pişmanım hayat sorguya çekme” pişmanlığıyla harmanlayınca bir başka hayat söylemi oluşur dilde, kalpte…
Hele o dil bir ozanın, o kalp bir türkü dostunun ise Hüseyin Temiz’ce bir ses yükselir:
Nasip bizi atmış gurbet ellere
Bilmem nerden aşar yolumuz bizim
Ucu şanı duyulmadık çöllere
Bilmem nerde galır elimiz bizim
Galınacak yer ‘mekan-ı meçhul’ olsa da perişan halların ayak sesini duymak zor değildir:
Gadir Mevlam bize yardım etmezse
Hızır gelip elimizden tutmazsa
Garip gönül muradına yetmezse
Çok perişan olur halımız bizim
Hem gadir Mevla hem de Hızır görmemişse bağrı ve gönlü yanıkları, o demde ihtiyaç duyulan dörtlüğü Meluli döktürür:
He hacıyız ne hocayız
Ne falcı ne muskacıyız
Bizler güruh-u naci'yiz
Mahşer günü pevramız yok
‘Güruh-u naci’… Kadınların sokak ortasında öldürüldüğü, çocukların istismara uğradığı, göğü delen binalardan akan pisliğin bulvarları doldurduğu şu günlerde özlemi çekilen bir muhayyel toplum. Gerçekten öyle. Çünkü:
Meluli'yim sözümüz bir
Dostumuzla özümüz bir
Yer içeriz nazımız bir
Sen ben diye kavgamız yok
Bir de içine girilip çıkılması zor haller vardır. Vardır var olmasına da oraya girip de düştükleri o halden ‘ilm-i hal’ çıkaranlar vardır. Mesela Sıtkı. Der ki ilk iki dörtlükte:
Aklımı zay etti bir melek meşreb
Gönlümün ateşin hicrana çektin
Ayet-el Kürsi’de ismin mürekkep
Hikmeti sureyi imrana çektin
Veşşems-i vedduha yüzlerin ayet
Kaşların imrandır gözlerin Tevrat
Zabur'da gördüm bir gizli hikmet
Derc edip İncil’i Kuran’a çektin
Mevzu derin! Buralardan uzaklaşıp (Pir Sultan Abdal versiyonu olduğunu da belirterek) Derviş Ali’ye misafir olalım. Diyecekleri var:
Sabahtan uğradım ben bir figana
Bülbül ağlar ağlar güle getirir
Bakın şu feleğin daim işine
Her bir cefasını kula getirir
Derviş Ali'm der ki nefesim haktır
Hak diyen canlara şek şüphem yoktur
Cehennem dediğin dal odun yoktur
Herkes ateşini burdan getirir (götürür)
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.