Türkiye içte / dışta çok büyük sorunlarla mücadele ediyor ama aydınlık bir geleceğe dönük umutlar da hiç bitmiyor.
Bu umutları taze tutan, kurusa bile yeşertmenin bir yolunu bulanlar var. Ahi İş İnsanları Birliği (AHİ-BİR) bünyesinde gönüllülük esasına göre yer alan Ankara’nın üretenleri, umut bayrağını yere düşürmeyenlerden oluşuyor.
Güzel buluşma
Ferhat Selamoğlu. Erdoğan Bayraktar, Mehmet Akyürek, Mehmet Badem, Ömer Doğan, Erdal İlhan, Doğan Aslan, Ömer Çetinkaya, Ali Rıza Kalkan, Nevzat Karadeniz, İrfan Kılıçaslan, Sahir Keskin’den oluşan Ahi iş insanları; kimi zaman kendi aralarında bazen de önemli kişi ve kurumlarla bir araya gelerek Türkiye’nin gündemi ve geleceğine dönük konular üzerinde görüş alışverişinde bulunuyor. Virüs salgını dolayısıyla aksayan toplantılar, yasak ve kısıtlamalarının kalkmasıyla birlikte yeniden başlatıldı. Bu çerçevedeki son buluşma Koru Sağlık Grubu’nun Çukurambar’daki Özel Koru Ankara Hastanesi’ndeydi.
Koru Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hasan Biri ve Koru Sağlık Grubu Danışma Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Altıparmak’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya hastane bünyesinden Göğüs Hastalıkları ve Uyku Laboratuvarı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sadık Ardıç, Gastroenteroloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Timuçin Aydoğan katılırken; Ahi İş insanlarından da Ferhat Selamoğlu, Erdoğan Bayraktar, Mehmet Akyürek, Erdal İlhan, Ali Rıza Kalkan ve Sahir Keskin ile emekli hakim Uğur Sayın ve bendeniz ziyaretçi konuklar arasında yer aldı.
Önemli konular
Koru Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hasan Biri; topluma sundukları sağlık hizmetleri ve bu alanda yaşanan çok önemli gelişmelere değindiği değerlendirmelerde bulundu. Koru Sağlık Grubu Danışma Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Altıparmak ve diğer katılımcılar da, bir Ankara markası olan “Koru Sağlık Grubu”nun hizmetleriyle ilgili bilgilendirmeler yaptı. Bu vesile ile gündeme gelen hususlardan biri, “Yerli malı ürünlere ve parçalara uygulanan üvey evlat muamelesi ile ülkemizin soyulmasına yol açan bazı çarpıklıklar”dı.
Badem fakat…
Ahilerin bulunduğu her ortamda vurgulanan en önemli şey ‘üretim’ özellikle de ‘yerli üretim’dir. Bu noktada yerli ürünlerin kalitesinin artması için başta kamu olmak üzere tüm paydaşların ve piyasa aktörlerinin üzerine düşeni yapması gerekir. Yapılıyor mu? Hayır!
Bu güzel buluşmada yaşanan bir güzelliği aktararak konumuza köprü yapmak istiyorum!
Toplantıya katılan Ahi iş insanı Mehmet Akyürek, ev sahiplerine badem takdim etti! Ancak bu sıradan bir badem değildi. AOSB kurulurken, arazisi içinden geçen yüksek gerilim hattının altı bademlik olarak değerlendirildi. Burada üretilen bademler, AOSB içinde kurulu ve KOBİ’lerin ihtiyacı olan ‘ara eleman’ların yetiştirildiği meslek lisesinde okuyan öğrencilerin ihtiyaçları için kullanılıyor. Üretimini de bu lisenin öğrencileri yapıp paketliyor. Ahi iş insanı Erdoğan Bayraktar son rekolte konusunu şöyle açıkladı: 4 ton.
Ahiler ve AOSB yöneticileri bir ziyarete giderken şuradan/buradan hediye aramıyor, paketlenmiş bademlerden parasını ödeyerek alıyor ve ziyaret ettiği kişilere takdim ediyor. Yerli üretim bu bademler için ‘markalaştı’ bile diyebiliriz! Güzel gerçek şu: Üretim üssü AOSB’deki bademlikte üretilen bademlere sahip çıkılmasa dalında çürüyecekti. Şimdi bir değere dönüştü…
Evet, güzel bir sohbet ortamında gerçekleşen bu seremoni, aynı ortamda konuşulan yerli ürün ve parçaların başına gelenlerle harmanlanınca ortaya acı gerçekler çıktı.
Öncelikle sonuç olarak mutabık kalınan görüşü bir cümle ile özetleyeyim:
-Yerli ürün ve parçaların markalaşabilmesi, yabancı rakipleri ile mücadele edebilmesi, ayakta kalabilmesi için başta kamu olmak üzere herkesin üzerine düşeni yapması gerekir.
Yapılıyor mu? Hayır!
Acı bir örnek
Hayatını anlatan “Kobi Mehmet” kitabının sayfa şeritlerine “Türkiye’de üretilen malı kullanınız” yazdıran Mehmet Akyürek’in bunu yapmasının bir sebebi vardı. Kitabında, OSİAD Başkanlığı döneminde gerçekleştirdikleri, “Türkiye’de üretilen malları kullanın kampanyası”nı anlatırken, şunları vurgular:
“…bizim üretip yurt dışına sattığımız ürünlerin kamu ihaleleri yoluyla 5 hatta 10 katına geri bize satıldığını tespit etmiştik. Bunu kamuoyuna anlatmak için hem OSTİM’deki OSİAD binasında hem de Komatek İş ve İş Makineleri Fuarı’nda stant açtık. Öyle etkili oldu ki bu çalışmalar, Türkiye’nin gündemine oturduk.”
Anladık ki: Sohbette dile getirilen “yabancılar bizden 40 liraya aldığı ürünleri paketleyip gerisin geri bize 400 liraya satıyor” gerçeğinin derin bir mazisi var. Buna alet hatta sebep olan ama burada adını anmak istemediğim kamu kurumlarının varlığı ise insanın yüreğini kanatıyor.
Demem o ki
Evet, son olarak diyorum ki:
- Sağlıklı kalkınmanın yolu: Yerli ürün…
Derdin defterini yerli ürün ile dürün.
Bunun için ne mi gerekiyor? Basit: Ahice bir bakış açısı ve tavır…
Birde… Evet, bir de şu var:
-Tüm bunlar konuşulurken adı sıkça anılan başta OSTİM olmak üzere OSB’ler ve imkan verilirse ürütemeyeceği şey bulunmayan KOBİ’ler oldu.
Üretenlere destek ve yardım sağlayın. Bu fedakar halkın hakkına, hukukuna, ürününe, emeğine sahip çıkın lütfen…