-neydi kutsal olan şey senin için; aşk / çocuk / zaman
dönüp duruyor boşluk içinde bu hislenişler
alın yazısı değişmiyor, kana karışan hüzün varoluşum
dedi,
kadın,
tanrı bıraktı bu yorgunluğu bilerek avuçlarıma
- aşkı seçebilirsin, örselenmiş bir hayatsa herkesin
kederini irisinde toplayan bir çift göz
uzayan yolun ucunda yeniden başlar biten her şeyle
soluk almaya, çünkü unutmak için ritim ekledim adımlarıma
dedi,
kadın,
bu sırrı içime türküyle söyledim
ağrı kendi ideasında değiştiriyor varlık teslimiyetini
eksilen her şey baş dönmesi
dünya ters yüz olmuş kelimeler, her şey kurgu
dokunulan her nesne gönle sığmayan susku
ruhuyla ulanır zaman kara gözlerine çocukluğun
-su seni anlayacak aslında suretten ibaret olmadığını
kim bilebilir suyun diğer yüzüne yansıyanlarımı
içimdeki sinerjiyle tamamlanmayı kuma kim çözebilir
dedi,
kadın,
alınmış kadınlığımı geri verebilir kim
tırnakla söküp çıkardığımız an’ın parçasıyız ve hayatın
bize sunulan ömür saf boşluk değil insan olmak engelliyor bizi
sevmekten çok sevmekten daha da çok sevmekten
biz bunu tenimizin buluştuğunda anlamıştık
“Bazen benim sanırım bazen hiç kimsem yok”(1)
“Herkesin gittikçe soğuduğu bu uzun günbatımında”(2)
ah! dedi,
kadın,
suyun ağrısını durdurmak isterdim sana armağan için
-de ki, bir kezdir o kısacık çığlıkla göz göze gelmek…
(1) Birhan Keskin
(2) Şükrü Erbaş