gece; yüzümün kızıllığını saklayan zemheri
soyutladığım aynam soğuk taş duvarın üstünde
önceki kadar ödünç alıyorum bir pınardan su sesi
seğiren kalbimin eczası geçiyor kutsal bir prizmadan
işte böyle kendi iç benliğimde çentikler gibi duran
yalnızlıklarımı tesadüfler dolduruyor usul usul
öğrendiğim tüm bilgiler yanılsama rüzgâr peşimizdeyken
unutma, bulutlar kırmızı da iner, ötesinde kopsun kızılca
kıyamet . ne garip! küçük ayrıntılar besliyor damarlarımı
aklım şiirle öykü müzikle söz arasında gelip gitmekte
mevsimsiz bir şiir olma ihtimali taşıyor gün/ah dedim
suçluyum. yenilgilerimi tanrıya bağladım gözlerime çekilen perdeye
oysa hiç kolay değil hacminden taşan bir şiirin alevlenmesi
kaç yalnızlık kaç keder var içlerinde biliyor musunuz
bütün şifrelerini ben topladım bir ömür bırakarak eğreti
göz yaşını ben kuruttum dağlar bana meyilli
bu ısrar bu sabır bana e n a ğ ı r e y l e m
ben ah tam otuz bir kez kendime mayısta bunu söyledim
ben ah tam otuz bir kez kendimi sağalta sağalta…