Matematiksel düşünce ile olaylara gerçekçi yaklaşırken mantık ve doğrularla birlikte hareket etme yetilerimizi harekete geçirip evrene karşı düşünürüz; sınır koyamadığımız derinlikleri, sayfalar dolusu betimlediğimiz sembolleri, sanatsal rakamları, yol keşiflerini, estetik kaygısından Altın Oranı, doğayla ilişkilendirdiğimiz Fibonacci Sayılarını…
Anıtkabir, Mısır Piramitleri, Notre Dame Katedrali ve daha birçok dünya harikası, düşüncelerimizden öte harekete geçirir bizi. Tutkumuz burada başlar işte. Benzersiz bir matematiksel ilişki gözlerimizi kamaştırıyor.
En sevdiğim çiçeklerden olan papatyanın orta kısmında bulunan spirallerin sayıları her zaman ardışık iki sayı. İki ardışık Fibonacci Sayısı. Taç yaprak sayısı ise elli beş ve seksen dokuz. Yani yine Fibonacci Sayısı. Papatyaya olan hayranlığımı artırıyor.
Yaşama dair akıl yürütme ve çıkarımlarda bulunmayı,
Farkında olmadan, kullandığımız üçgen şeklindeki çapraz yolun en kestirme yol olduğunu daha en başında hesaplarız. Matematiksel dil günlük koşturmalarımızda bizi harekete geçiren güç olur. Bir de bakarız ki birlikte düşünüyoruz.
Matematikte kesinlik felsefede var olma öğretileri yer alır. Bilgiye ulaşma arzusu insanın kendi değerine ulaşmayı kolaylaştırır. Varoluşunu, sonu olmayan bir arayış bir hesaplaşma olarak devam ettirir. Bilgelik, varlık, gerçeklik. Filozofça sorgulamak ışık tutar yolumuza hayatın akışında. Akla dayandırdığımız ilişkilerin evrenselliği, somutluğu, nesnelliği, metafizik kavramlara uzak oluşu çekebilir ilgimizi.
Düşünselliğe dayalı soru sormak, sorgulamak büyük oluşumların ortaya çıkmasını sağlar. Örneğin Fransız Devrimi… Devrimle birlikte ortaya çıkan kavramlar hâlâ elimizde tutmaya çalıştığımız kavramlardır. İnsanı mutlu edecek gerçeğin ne olduğu önemli. Mutluluk arayışı tüm kavramların temelinde gizli, var. “Spinoza açısından felsefi düşünceyi gerekli kılan, bilgiye değil; mutluluğa olan gereksinimdir. Onun bulmaya çalıştığı insanı mutlu edecek gerçek, iyi şeyin ne olduğudur.”Mutluluğa da boyun eğerek değil var olmayla ulaşacağımızı yine Spinoza fısıldıyor bize.
Matematikle olan bağımız felsefe sayesinde takındığımız analitik ve sorgulayıcı bakış açımız ile hayatı anlamlandırmak kendimizi tanımaktan ne istediğimizi bilmekten geçer.
Durmak ya da devam etmek yürümeye, tutkuyla ve aşkla.
Tercih bizim…