Türkiye’de kurulu işletmelerin %97’sini aile şirketleri oluşturuyor. Bu oran Küçük ve Orta Boy İşletme dediğimiz KOBİ’lerde ise %99’a denk geliyor. Yani aile şirketleri Türk ekonomisinin bel kemiği.
TOBB verilerine göre KOBİ’lerin %50’si kurulduğu yıl içinde, %80 i de ilk 5 yıl içinde kapanıyor. İkinci kuşağa geçebilen aile işletmeleri %30 ile sınırlı. Üçüncü kuşağa geçebilen işletmeler ise sadece %4 oranında. Bir başka istatistiğe göre de Türkiye’de aile işletmelerinin ortalama ömrü 35 yıl.
Aile şirketlerinin kapanmasının ardında; aile içi çatışmalar, para yönetimi, miras paylaşımı, aile işlerinin şirket işleriyle karıştırılması, ortakların ya da hissedarların farklı hedeflerinin olması gibi sebepler yatıyor. Peki bunların önüne geçmek için ne yapılabilir?
Tabii öncelikle ailenin kurumsallaşması gerekiyor. Aile fertlerinin yeni bakış açısını kabullenmesi, aile içinde çıkabilecek çatışmaları önlemek amacıyla herkesin üzerinde anlaştığı bir Aile Anayasası’nın oluşturulması, her şart altında kurallara sıkı sıkıya bağlı kalınması önemli. Örneğin çalışma hayatına atılacak çocukların veya aileye yeni katılan gelin ve damatların hangi şartlar altında çalışacağı Aile Anayasası’na göre belirleniyor.
Bir diğer konu ise Aile Meclisi’nin oluşturulması. Burada aile ile ilgili problemler tartışılıp çözülüyor, işle ilgili hedefler belirleniyor ve işletmede kimlerin hangi şartlarda çalışacağına karar veriliyor.
Aile fertlerinin kurumsallaşmasının ardından ikinci adım ise şirketin kurumsallaşması.
Haftaya şirketin kurumsallaşmasını konuşacağız.
Bereketli günleriniz olsun.