Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Bir hayat, bir hayal, bir ülke, bin umut…

Bingöl’den başlayıp İngiltere’ye oradan da Kanada’ya uzanan bir başarı hikayesinin kahramanı olan iş insanı Fesih Zeki Mert, hayalleri olan insanları hiçbir engelin durduramayacağına, onun durdurulamayacağına çarpıcı bir örnek. Çünkü o, en olumsuz koşullarda hayalini hayatı yapmayı başarmış biri. Başarı mucizesi Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Hasanova köyünde doğan, ilk, orta ve lise eğitimini Türkiye’de tamamlayan Fesih Zeki Mert, 2000 yılında İngiltere’ye, 2002’de Kanada’nın Toronto şehrine gider. Öylesine zorluklar yaşar ki pes etmez. Sonunda sıvacı olarak işe girdiği Van Horne Construction Limited Şirketinin sahibi olur. Hem de yaklaşık 10 yıl içinde… Bilim ve inanç… Çalışkanlığı, girişimci ruhu, bilime / teknolojiye inancı ve tüm bunları harmanlayarak gerçekleştirdiği yeniden yapılanma ile şirket büyük bir sıçrama yapar. Başarılı iş insanı, şirketini iştigal alanında Kanada’nın ilk 50 şirketi arasına yükseltmekle kalmaz, dünyanın çeşitli yerlerine özellikle de Türkiye’ye yatırımlara yönelir. Kara sevdası! Onun Türkiye’ye sevgisi kara sevda kertesinde olduğu için, ülkesine borcunu yatırımlarla ödemeye karar verir. Bu arzusunu İstanbul, Ankara ve Bingöl’de birçok prestijli projeyi hayata geçirerek yerine getirmeye başlar… Bunun alamı öylesine derin ve önemli ki; düşünün; birileri Türkiye’den kaçarken hatta mal ve para kaçırırken Fesih Zeki Mert, yatırım için geliyor. Ötesi var mı? Söylemden eyleme Bu noktada iki değerlendirmesi öne çıkıyor: BİR: “Ülkeme olan borcumu yapacağım yatırımlarla ödemek istiyorum” diyor. Ekonomik sorunların tavan yaptığı şu günlerde bundan daha iyi borç ödeme şekli olabilir mi? İKİ: Gençlere, “Ülkenizden kaçmayın; dışarıya hayallerinizi gerçekleştirmek için gidin ve hedefe ulaşınca mutlaka ülkenize bir hayrınız dokunsun” diye sesleniyor. Bundan daha vizyoner bir hedef gösterilebilir mi? Zor diyen varsa ‘Ohooo, bu işler zor’ diye enseyi karartanlar varsa, durup iki nefes alsın! Fesih Zeki Mert, yukarıda özetlediğim iki yaklaşımını söylemden eyleme döndürerek ‘karamsarlığı’ yerle bir ediyor. Ayrıca, kitaplaşan “Bir Girişimcinin Başarı Hikayesi”yle de ‘başarmak zor’ diyenlere yol ve kolaylık gösteriyor. Hayal, hayat, umut Son söz olarak demek isterim ki: Hayalini hayatı yapanlar ülkesini unutmazsa, o ülkede her sorunu aşma adına bin umut yeşerir…   * İş insanı ve de STK gönüllüsü baba-oğul Kanada’daki büyük başarılarıyla “Bir hayat, bir hayal, bir ülke, bin umut…” başlıklı yazıma konu olan iş insanı Fesih Zeki Mert, Türkiye’ye yapacağı yatırımları verdiği mesajlarla da zenginleştirirken, o mesajların gereğini yerine getiren iki isimden; iş insanı Mustafa İbişoğlu ve mahdumu Zeynel Can İbişoğlu’ndan da söz etmek istiyorum. Mustafa İbişoğlu Anadolu insanının mücadeleci ruhuna sahip bir iş insanı olan Mustafa İbişoğlu, Türkiye’de kurduğu başarılı, bereketli işletmeyi oğluna emanet ederek Balkanlara kurduğu fabrika ile ülkesine hizmeti sürdürüyor. Aynı zamanda bir sivil toplum gönüllüsü olduğu için, Kuzey Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (KUZAFED) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de başarıyla yerine getiriyor. Siyasi faaliyetlerde bulunduğu için şunu rahatlıkla söyleyebilirim: -Mustafa İbişoğlu, ülkesine hizmet için siyaseti de ticareti de sivil toplum hareketini de dürüstçe ve başarıyla yürüten biridir. Z. Can İbişoğlu Oğlu Zeynel Can İbişoğlu da babasına çekmiş! Sahibi olduğu İnova İskele & Kalıp Şirketiyle, Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu üretime büyük katkı sunarken, aynı zamanda, Batı Ankara Girişimci ve Sanayici İş Adamları Derneği BAGİAD’ın da Başkanlığını yapıyor. Hedefleri, idealleri olan genç bir iş insanı… Ankara ve Türkiye için önemli etkinlikler ve projeler ile gündeme gelirse şaşırmam. Ekonomik sorunlar yerine, keşke hep böylesine başarılı iş insanlarımızın öykülerini yazmak durumunda olsak; var olsunlar…   * Ozanlarla hubdan huba! Daha önce de yazdım ve anlattım: Sözlükler, sadece bir kelimeler yığını değildir. Mesela ‘sözlük’ demek için ‘söz’ü seçiyoruz da, ‘kelime’ye sarılıp ‘kelimelik’ demiyoruz! Geçenlerde bir türkü dinlerken ‘hub’ ile buluştum! Türkü diyordu ki: Şu benim divane gönlüm Yine hubdan huba düştü Mah cemalin şulesine Çalkalanıp göle düştü (…) Kimisi yar ile gezer Kimi canından bezer Kimi atlas libas giyer Şükür bana aba düştü   Unuttum sanmayın, ‘hub’u deşeleyip öyle devam edeceğiz türkü yoluna… Kökeni Farsça olan ‘hub’ çılgın kelimelerden biridir!’habb’ cenahından giderseniz ‘günah’a çıkar yolunuz! Beri tarafa geçince ‘güzel, hoş, iyi’ çıkar yamacınıza. Ki ozanın düştüğü  ‘güzelden güzele’dir! Dinleme, anlama bahtiyarlığına erdiğimiz Aşık Mahzuni Şerif gibi;   Akılsız diyerek dost beni taşlar Artık adam olmak dile kolaydır Ne bilir belayı belasız başlar El davulu çalmak dile kolaydır   Diye bakmıyorsanız yaşadıklarınıza ve yaşattıklarınıza, işiniz zor… Çile çekmemiş, günah işlememiş ve insanın da keleği ve yetkini olduğu gerçeğinden bihaberseniz şu dörtlük de size gelsin!   Ömrüm oruç geçti bayram etmedim Mevlam ayak vermiş bir gün gitmedim Çok ham yetiştirdim kendim yetmedim Kayadan su almak dile kolaydır   Gönlü hubdan huba düşenlerdenseniz kimi zaman bir türkü takılır dilinize;   Altın yüzüğüm kırıldı Suya düştü su duruldu Dediler yarin geliyor İnce bellerim kırıldı   Herkes sizin kadar şanslı olmayabilir. Hubdan huba gider iken altın yüzüğünüz kırılıp da suya düşünce büründüğünüz dert / tasa, ‘yarin geliyor’ haberiyle biter, yiter… Oysa bilin ki Türkiye’nin, dünyanın bir köşesinde;   Allı turnam bizim ele varırsan Şeker söyle kaymak söyle bal söyle Gülüm gülüm kırıldı kolum Tutmuyor elim turnalar ey   Çaresizliği içinde olanlar vardır. Çareleri ‘hub’dur amma biçaredirler…
Ekleme Tarihi: 15 Haziran 2022 - Çarşamba

Bir hayat, bir hayal, bir ülke, bin umut…

Bingöl’den başlayıp İngiltere’ye oradan da Kanada’ya uzanan bir başarı hikayesinin kahramanı olan iş insanı Fesih Zeki Mert, hayalleri olan insanları hiçbir engelin durduramayacağına, onun durdurulamayacağına çarpıcı bir örnek.

Çünkü o, en olumsuz koşullarda hayalini hayatı yapmayı başarmış biri.

Başarı mucizesi

Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Hasanova köyünde doğan, ilk, orta ve lise eğitimini Türkiye’de tamamlayan Fesih Zeki Mert, 2000 yılında İngiltere’ye, 2002’de Kanada’nın Toronto şehrine gider.

Öylesine zorluklar yaşar ki pes etmez. Sonunda sıvacı olarak işe girdiği Van Horne Construction Limited Şirketinin sahibi olur. Hem de yaklaşık 10 yıl içinde…

Bilim ve inanç…

Çalışkanlığı, girişimci ruhu, bilime / teknolojiye inancı ve tüm bunları harmanlayarak gerçekleştirdiği yeniden yapılanma ile şirket büyük bir sıçrama yapar.

Başarılı iş insanı, şirketini iştigal alanında Kanada’nın ilk 50 şirketi arasına yükseltmekle kalmaz, dünyanın çeşitli yerlerine özellikle de Türkiye’ye yatırımlara yönelir.

Kara sevdası!

Onun Türkiye’ye sevgisi kara sevda kertesinde olduğu için, ülkesine borcunu yatırımlarla ödemeye karar verir.

Bu arzusunu İstanbul, Ankara ve Bingöl’de birçok prestijli projeyi hayata geçirerek yerine getirmeye başlar…

Bunun alamı öylesine derin ve önemli ki; düşünün; birileri Türkiye’den kaçarken hatta mal ve para kaçırırken Fesih Zeki Mert, yatırım için geliyor.

Ötesi var mı?

Söylemden eyleme

Bu noktada iki değerlendirmesi öne çıkıyor:

BİR: “Ülkeme olan borcumu yapacağım yatırımlarla ödemek istiyorum” diyor.

Ekonomik sorunların tavan yaptığı şu günlerde bundan daha iyi borç ödeme şekli olabilir mi?

İKİ: Gençlere, “Ülkenizden kaçmayın; dışarıya hayallerinizi gerçekleştirmek için gidin ve hedefe ulaşınca mutlaka ülkenize bir hayrınız dokunsun” diye sesleniyor.

Bundan daha vizyoner bir hedef gösterilebilir mi?

Zor diyen varsa

‘Ohooo, bu işler zor’ diye enseyi karartanlar varsa, durup iki nefes alsın!

Fesih Zeki Mert, yukarıda özetlediğim iki yaklaşımını söylemden eyleme döndürerek ‘karamsarlığı’ yerle bir ediyor.

Ayrıca, kitaplaşan “Bir Girişimcinin Başarı Hikayesi”yle de ‘başarmak zor’ diyenlere yol ve kolaylık gösteriyor.

Hayal, hayat, umut

Son söz olarak demek isterim ki: Hayalini hayatı yapanlar ülkesini unutmazsa, o ülkede her sorunu aşma adına bin umut yeşerir…

 

*

İş insanı ve de STK

gönüllüsü baba-oğul

Kanada’daki büyük başarılarıyla “Bir hayat, bir hayal, bir ülke, bin umut…” başlıklı yazıma konu olan iş insanı Fesih Zeki Mert, Türkiye’ye yapacağı yatırımları verdiği mesajlarla da zenginleştirirken, o mesajların gereğini yerine getiren iki isimden; iş insanı Mustafa İbişoğlu ve mahdumu Zeynel Can İbişoğlu’ndan da söz etmek istiyorum.

Mustafa İbişoğlu

Anadolu insanının mücadeleci ruhuna sahip bir iş insanı olan Mustafa İbişoğlu, Türkiye’de kurduğu başarılı, bereketli işletmeyi oğluna emanet ederek Balkanlara kurduğu fabrika ile ülkesine hizmeti sürdürüyor.

Aynı zamanda bir sivil toplum gönüllüsü olduğu için, Kuzey Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (KUZAFED) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de başarıyla yerine getiriyor.

Siyasi faaliyetlerde bulunduğu için şunu rahatlıkla söyleyebilirim:

-Mustafa İbişoğlu, ülkesine hizmet için siyaseti de ticareti de sivil toplum hareketini de dürüstçe ve başarıyla yürüten biridir.

Z. Can İbişoğlu

Oğlu Zeynel Can İbişoğlu da babasına çekmiş!

Sahibi olduğu İnova İskele & Kalıp Şirketiyle, Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu üretime büyük katkı sunarken, aynı zamanda, Batı Ankara Girişimci ve Sanayici İş Adamları Derneği BAGİAD’ın da Başkanlığını yapıyor.

Hedefleri, idealleri olan genç bir iş insanı…

Ankara ve Türkiye için önemli etkinlikler ve projeler ile gündeme gelirse şaşırmam.

Ekonomik sorunlar yerine, keşke hep böylesine başarılı iş insanlarımızın öykülerini yazmak durumunda olsak; var olsunlar…

 

*

Ozanlarla hubdan huba!

Daha önce de yazdım ve anlattım: Sözlükler, sadece bir kelimeler yığını değildir. Mesela ‘sözlük’ demek için ‘söz’ü seçiyoruz da, ‘kelime’ye sarılıp ‘kelimelik’ demiyoruz!

Geçenlerde bir türkü dinlerken ‘hub’ ile buluştum!

Türkü diyordu ki:

Şu benim divane gönlüm

Yine hubdan huba düştü

Mah cemalin şulesine

Çalkalanıp göle düştü

(…)

Kimisi yar ile gezer

Kimi canından bezer

Kimi atlas libas giyer

Şükür bana aba düştü

 

Unuttum sanmayın, ‘hub’u deşeleyip öyle devam edeceğiz türkü yoluna…

Kökeni Farsça olan ‘hub’ çılgın kelimelerden biridir!’habb’ cenahından giderseniz ‘günah’a çıkar yolunuz!

Beri tarafa geçince ‘güzel, hoş, iyi’ çıkar yamacınıza. Ki ozanın düştüğü  ‘güzelden güzele’dir!

Dinleme, anlama bahtiyarlığına erdiğimiz Aşık Mahzuni Şerif gibi;

 

Akılsız diyerek

dost beni taşlar

Artık adam olmak

dile kolaydır

Ne bilir belayı

belasız başlar

El davulu çalmak

dile kolaydır

 

Diye bakmıyorsanız yaşadıklarınıza ve yaşattıklarınıza, işiniz zor…

Çile çekmemiş, günah işlememiş ve insanın da keleği ve yetkini olduğu gerçeğinden bihaberseniz şu dörtlük de size gelsin!

 

Ömrüm oruç geçti

bayram etmedim

Mevlam ayak vermiş

bir gün gitmedim

Çok ham yetiştirdim

kendim yetmedim

Kayadan su almak

dile kolaydır

 

Gönlü hubdan huba düşenlerdenseniz kimi zaman bir türkü takılır dilinize;

 

Altın yüzüğüm kırıldı

Suya düştü su duruldu

Dediler yarin geliyor

İnce bellerim kırıldı

 

Herkes sizin kadar şanslı olmayabilir. Hubdan huba gider iken altın yüzüğünüz kırılıp da suya düşünce büründüğünüz dert / tasa, ‘yarin geliyor’ haberiyle biter, yiter…

Oysa bilin ki Türkiye’nin, dünyanın bir köşesinde;

 

Allı turnam bizim

ele varırsan

Şeker söyle kaymak

söyle bal söyle

Gülüm gülüm

kırıldı kolum

Tutmuyor elim

turnalar ey

 

Çaresizliği içinde olanlar vardır. Çareleri ‘hub’dur amma biçaredirler…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.