Karma meselesi kısacık anlatılabilecek bir alan değil aslında. . . Üstüne kitaplar yazılmış çokça… Ama biraz değinme isteği duydum bu yazımda… Astroloji ve Karma çok iç içe geçen kavramlar. . . Hatta astroloji’de bu saha Satürn yönetiminde kabul edilir.
Karma kelimesi Sanskrit dilinde “bir eylemde bulunmak” manasına gelir. Karma felsefesi, karmik yasalar, karmik plan ve bunun gibi birçok tabiri bir yerlerden bir şekilde duymuşluğunuz vardır. Duymadıysanız bile şimdi bu yazıyı okurken bu tabirlerle tanışmış oldunuz.
Karma meselesinin özü, ”Ne ekersen onu biçersin. ”atasözüyle açıklanabilir. Bu inanç sistemi iki alanla bağlantılıdır. Birincisi reenkarnasyon inancı diğeri ise atalardan getirdiğimiz yükler… Hepsine birden yuvarlayarak karma demekte bir sakınca yok. Geçmiş hayatlara inanılıyorsa geçmişte yapılan eylemlerin bu enkarnasyonda hesabının kesilmesi ya da atalardan getirilen yüklere inanılıyorsa atalarımızın yaptığı eylemlerin bilançosu da diyebiliriz. Ruhun tekamüle erebilmesi adına sistemin bize sürekli şans vermesi de denilebilir. Nasıl ki okulda başarısız olduğumuzda kurtarma / bütünleme sınavları yapılıyor, aynı mantık! Teşbihte hata olmaz öyle değil mi? Pek tabii ki o kurtarma sınavını geçmek hiç de kolay bir şey değildir. Bazen kurulun ağzından çıkacak tek bir kelimeye bile muhtaç olabiliriz. En azından benim zamanımda okullarda sınıf geçmek o kadar kolay değildi. Şimdi eğitim-öğretim sistemi çok acayip bir modelde… Neyse… Konumuz eğitim değil. Tekrar karma olayına geri dönersek bu öğretide amaç, ikmale kalmış ruhların kötü karmaları bedeller ödeyerek temizlemesi ve yepyeni iyi karmalar yaratmasıdır. Yani hem iyi hem de kötü karmadan bahsedebiliriz. İnsan iyi karmalarının ödüllerini de illaki toplayacaktır. Önden de dediğimiz gibi ne ekersek onu biçiyoruz. İyilik ekenler iyilik, kötülük ekenler kötülük… İşte bunun adına ilahi adalet deniliyor.
Bazılarınızın“Bu yorumlar da nerden çıktı? Nasıl yani?” dediğinizi duyar gibiyim. Hatta çoğu kişi bu inancın Hinduizm’le bağlantılı olduğunu savunup, karma’yı hurafe statüsüne de koyabilir. Açıkçası bu kısımlar herkesin kendi dünya görüşüne bırakılmalıdır. Burada kimse kimseye ahkam kesmemeli diye düşünüyorum. Naçizane fikrim, bu öğretiyi kestirip atmadan önce onu çok iyi anlamalı, araştırmalı ve okumalıyız. Başta kutsal kitabımızı / kitapları algılamak çok önemli. Zira müthiş bir sembolizma ve derinlik içeren ayetler insana öyle bir tesir yaratıyor ki… Yanı sıra atasözlerimizi taramak faydalı olabilir. Örneğin “Dedesi koruk yer, torununun dişi kamaşır. ”atasözü atalardan aktarılan karmayı çok da güzel anlatıyor. Nasıl ki hastalıklar, DNA’mızdan kalıtsal hastalıklar başlığı altında, aile soyumuzda nesilden nesile aktarılıyorsa, olay ve olguların da aktarımının mümkün olacağını belirten net bir atasözü… Ayrıca, Mevlana Hz. gibi ünlü tasavvuf ehillerini anlamaya çalışmak karma felsefesi ya da meselesini araştırmak bağlamında verebileceğim bir diğer öneri…
Bu yazı burada bitmezdi ama konu derin ve uzun… Adı üzerinde karma felsefesi…Yani hem karışık hem felsefi… Ben de yaptım ortaya karışık… Karma’yı bilmeyenlere, duymayanlara veya inanmayanlara / inananlara bir fikir vermesi bakımından kısacık değinmiş olduk. İlerleyen zamanlarda biraz daha kapsamlı gireriz belki…
Mutlu günler diliyorum.