Her bir köşesi tarih, kültür, sanat dokulu Kütahya’nın mazisinde; Türkiye Cumhuriyetine gelene kadar pek çok medeniyetin izleri, eserleri var… Konuyu bir kez daha ‘Türkler’e getirmek istiyorum. Tam bir yıl önce Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın davetiyle Expo 2021 Hatay Fuarının tanıtımı için gittiğim Hatay’da, araştırmacı, tarihçi, numismat ve koleksiyoner Osman Zafer Yavuz ile tanışmış, kendisiyle hem güzel sohbetlerde bulunmuş hem de röportaj yapmıştım. Onun, “Anadolu’ya devlet düzeni ve geleneğini yerleştiren Proto Türk Hititlerdir.” sözü, pek çok açıdan önemsediğim ve araştırdığım bir tespitti. Hititlerin tüm Anadolu’ya hakim olmuşluğu ve Hatay Müzesi’nde heykeli bulunan Hitit Kralı II. Şuppiluliuma’nın milattan önce yaşanan bir kıtlık yüzünden Mısır’dan buğday ithal etmişliğini bildiğim için, Hititlerin Kütahya’ya da damga vurmuş olması, kadim Türk izlerinin buralarda da aranması gerektiğini hatırlattı…   KÜTAHYA KALESİ… Şehrin her noktasına serpiştirilmiş sarıya boyalı yapıların tek bakışta görülmesine imkan veren ve müthiş bir seyir zevki sunan Kütahya Kalesi’ni anmadan olmaz. Bizanslılar tarafından M.S. 8. yüzyılda inşa edilmiş… Şehre gelen herkesin görmesi ve Kütahya’yı kuşbakışı seyretmesi gereken bir yapı ve alan burası. Kalenin zirvesine dikilmiş Döner Gazino ise hikayesi olan mekan…   EVLİYA ÇELEBİ’NİN TERMAL ÖVGÜSÜ Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla, Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından düzenlenen “Medya Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları” için geldiğimiz Kütahya’da konakladığımız Yoncalı Termal Otel, şehrin modern termal tesislerinden biri. Kütahya’nın termal zenginliği dillere destan olduğu için şu bilgiyi paylaşmak isterim: “Türkiye’de Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilen 5 adet Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile 73 adet Termal Turizm Merkezi bulunuyor. 73 adet Termal Turizm Merkezinden 9 tanesi ise Kütahya’da.” Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde Kütahya kaplıcaları için şunları boşuna not etmemiş: “Kaplıcanın ılıman sıcaklıkta (40-44 °C) latif suyu vardır. Bütün Kütahya halkı, pek çok kişi kiraz mevsiminde büyük ve küçük çadırlar kurarak, beşer onar gün burada kalıp eğlenirler ve bu kaplıca hamamına girip sağlam vücuda sahip olurlar. Hatta cüzzam, beras (deride leke hastalığı) ve da’üs saleb (saç sakal ve kıl dökülmesi) gibi deri hastalıklarına da deva olan kaplıcadır. Yetmiş derde devadır.”   MURAT DAĞI’NIN KARLI ZİRVELERİ Baraj gölünün üzerini mesken tutmuş kuşları selamlayıp, Aizanoi Antik Kentine doğru yol alırken, gözüme çarpan özelliklerden biri tarım arazilerinin küçük parçalara ayrılmış haliydi. Bir de, karla kaplı Murat Dağı’nın ihtişamı. Dağ’da, kayak yapmaya ve termal imkanlardan faydalanmaya uygun tesisler varmış… Mola verdiğimiz Gelinkaya Köyündeki Soğuk Pınar Çeşmesinin üzerindeki yazılar dikkatimi çekti. İrice harflerle, “Çeşmede halı, kilim, bulaşık vesaire yıkamak yasaktır” yazarken, asılmış kıpkırmızı bir tabelada ise “Yerlere çöp atmayınız” uyarısı vardı! Buna rağmen aksi işler yapılıyorsa diyeceğim olamaz!