Kısıtlı imkanlarına rağmen elit ekiplerinin özverili fedakarlıklarıyla dillere destan hizmetler üretip Kırşehir’i her kulvarda zirveye taşıyan imrenilir bir oluşumdan bahsedeceğim sizlere.
Kısa adı KIR-DER olan Kırşehir İli İlçeleri Kültür ve Dayanışma Derneği adlı bu oluşumun Orhan AYDIN gibi efsane bir başkanı var. Orhan AYDIN; kendisi gibi şehrinin tarihi köklerini, kültürel motiflerini, geleneksel desenleri, etnografik aksesuarları ve gastronomik zenginliklerini detaylıca bilen çok liyakatli bir kadro teşkil etmiş. Bu ekip memleketlerini o kadar güzel tanıtıyor ki, onları izlerken, takdimatlarını dinlerken, her yönüyle örnek programlarına iştirak ederken emek ve erdemlerini görüpte hayran olmamak mümkün değil.
Birde kurulları ve kurallarını titiz yönetmeliklerle bir Resmi Kurum statüsünde o kadar disipline etmişler ki, tıkır tıkır işleyen sistemleri, hemşehri kimliğine elit saygınlıklar kazandıran nitelikli tanıtımları, aidiyet duygularını perçinleyen yöresel araştırmaları, bilge tespitleri, teşhisleri, yapıcı tenkitleri ve liyakatli temsilleriyle adeta harikalar yaratıyorlar.
Bi kere bu derneğin tüm kültür araştırmacıları ve icraat ekipleri donanımlı hocalar ve profesyonel değerlerden teşkil edilmiş. Hepside kulvarlarında saygın isimler olan bu akil kurmaylar, Kırşehir’e Türk Dünyasının başkenti asaletini yükleyerek yüceltiyor.
Anladığım kadarıyla bu güzide derneğe her önüne gelen elini kolunu salaya sallaya üye olamıyor. Şehrine aidiyet duygusu yüksek samimi bir memleket sevdası taşıyan, birikim ve donanımıylada kentine ve hemşehrilerine katma değer sağlayabilecek bilge değerler olsun isteniyor. Kendilerine has bir eleminasyon yöntemiylede kadrolarını güçlendirip birbirinden efsane güzelliklere imza atıyorlar.
Başkan Orhan AYDIN diyor ki; “Kırşehir asaletli Türk Kültürünün tüm izlerini barındıran gözbebeği bir diyardır. Oğuz sohbet geleneklerinden tutun, Orta Asya Türk Törelerinin en orijinal ve bozulmamış ritüellerini bulabileceğiniz Dünyadaki tek merkez burasıdır. Musikiden mimariye, yazılı yazısız hukuk kurallarından islam öncesi ve sonrası aşıklık geleneklerine, büyük-küçük saygı hiyerarşisinden, otantik zanaat ve unutulan mesleklerimize hepsininde en bozulmamış branşlarını burda bulabilirsiniz. Zaten Ahilik tek başına bir derya.. Diyorum ya Türk asaletiyle dolu emsalsiz bir Hasyurt, tartışmasız bir Özyurttur memleketimiz…. İşte biz gurur yüklü bu kültürümüzü bozmadan, yıpratmadan, liyakatsız ünvanlara dejenere ettirmeden, bütün ritüelleriyle koruyarak bir sonraki nesle eksiksiz aktarma derdindeyiz. İstiyoruz ki, tarihten beri hep mazlumun yanında, zalimin karşısında, güçsüze kol kanat geren, gittiği yere saygı, adalet ve edep götüren yüce gönüllü atalarımızın, bizlere miras bıraktığı emsalsiz törelerimizi gururla yaşayıp yaşatan nesiller yetiştirelim. Biz bunun için elimizi taşın altına sokup, göğsümüze bu övünç ve gururu bu amaçla yerleştrirdik.” Diyor, Orhan Başkan..
Kamuoyunda Sunucuların Kralı olarak bilinen hitabet ustası Murat KÖKSAL’da bu dernekte. Hemde Bilge Başkan Orhan AYDIN’ın yardımcısı. Her ikiside o kadar güzel, o kadar akıcı ve o kadar bilge konuşuyorlar ki, sözleri insanın kulağına değil adeta gönlüne akıyor.
Türkiye’de ilk mizahi köy fıkralarını derleyip, edebi kaynak statüsündek “Köyümüz Dalakçı” adlı kitabında yazarı olan Murat KÖKSAL diyor ki; “Kutsal değerlerimize bağlı vatansever yiğitleri, sofrası meydanda hanedan ocakları, aziz ve asil soylu misafirperver insanlarıyla tanınan Kırşehir, bereketli topraklarında cömert gönüllerin yaşadığı zümrüt bir şehirdir. Ne mutlu Kırşehirliyim diyene.” diyor
Mazeretlerimde olsa erteleyip, bu güzide derneğin tüm etkinliklerine katılıyorum. En son 6 Aralık 2024 Çarşamba günü Üreğil Millet Bahçesinde “Muharrem ERTAŞ-Şemsi YASTIMAN’ı Anma ve Helebiş Gecesi” adlı efsane etkinliklerine katıldım. Yargı, basın, siyaset, iş dünyası, akademik camia ve onlarca itibarlı meslek gurubundan zirve ünvanların iştirak ettiği bu muhteşem gecede kimse kusur adına zerre bir eksiklik tespit edemedi. Herkes “Keşke bizde Kurşehirli olabilseydik.” Dediler.
Mekan seçimlerinden davetli profillerine, yer sofralarından, otantik ikram menülerine, davullu-zurnalı Abdal müziğinden, Neşet Ertaş usulü avaz ve tezene virtiözlerine, ortamın ses desibelinden, oturma hiyerarşisine, bölgesel renk ve kreasyonlardan büyük küçük saygı hiyerarşisine herşey kusursuz, her şey mükemmel, herşey eksiksizdi. Helede yöresel kıyafetlerle karşılayıp, sempatik şiveleriyle onure eden muhabbetlerine, açıkalan ve park yerlerindeki yöresel senkronizasyonlardan, izzet-ikram koşuşturmalarına, karşılama-ağırlama-uğurlama refakatlerinden, teşrif teşekkürlerine herşey çok ince, çok zarif ve çok şıktı. Zaten Bozlaklarından diğer folklorik ritüellerine, davul-zurna-keman ustalarının hayran bırakan gösterilerine, duygusunu dinleyicisine aktaran ses, saz, figür ve icracı sanatçılarına böyle bir ihtişam, böyle bir muhteşem, böyle bir okul, böyle bir ekol görülemezdi. Anladık ki, UNESCO Kırşehir’i boşuna Yaratıcı Şehirler listesine almamış, Türk Dünyası Kırşehir’e boşuna “Gönül Dağı” dememiş. Tek kelimeyle hayran kaldık, yüreğimizde Kırşehirlilerde kaldı.
Keşke bulunduğu her yeri güzelleştiren Orhan AYDIN ve Murat KÖKSAL ikilisinden her şehirde ve her kurumda olsa…