[simple-author-box]
Bu eseri başyapıt
Sanat ve edebiyat evrenseldir, kendi içinde kendine has değerleri barındırır. Bir eser, dünyanın neresinde olursa olsun, kelebek etkisi misali, kime ve kimin duygusuna dokunacağını bilmeden dolaşıp durur.
Batıda yazılan bir şiir doğudaki bir insanın duygusuna tercüman olabilir. Kimin yaptığı belli olmayan bir sanat eserini seyretmek doyumsuz zevkler sunarken, bir müzisyenin nağmeleri duygu sağanağı yaşatabilir.
Öyle ki, insanın ortak değerlerinden olan sevda, sevinç, aşk, nefret, hüzün gibi duyguları harekete geçirir, kültürler ve coğrafyalar arası mesafeleri bile kısaltır.
Uzunca bir süredir, ki, o lise yıllarında okuduğum ve doyumsuz betimlemeleriyle, gönlümde taht kurmuş olan ama okuduğum yıllarda pek açıklayamadığım konularının olduğu bir romanı sizlerle konuşmak istiyorum.
Nihal Atsız’ın bence edebi eserleri arasında bir başyapıt olan “Ruh Adam” romanını irdelemek ve keyfini sizinle birlikte yaşamak istiyorum.
Öncelikle; yazar, şair, düşünür Hüseyin Nihal Atsız hakkında bilgilerimizi tazeleyelim.
Atsız, hayatı boyunca, hem edebi, hem fikri olarak hep dik duruş sergilemiş, inandığı doğruları ne pahasına olursa olsun savunmuştur.
Tarihi vakalardan damıttığı, doğruluğu yüzlerce kez ispatlanmış, toplumsal değerlerinin korkusuzca arkasında durmuştur.
Omurgalı denilecek bir dik duruşun elbette ağır bedelleri olacaktı. Nihayetinde oldu da ama onunla mücadeleye girenler, kendi görüş ve düşünceleri, fikirleriyle değil, makamlarını arkalarına aldıkları güçlerle ona saldırırlarken, o sadece fikirleri ve toplum yararına olan gerçekleriyle onlarla mücadele etmiştir.
Bu dik duruşlar ona pahalıya mal oldu demiştik.
Çok kere tutuklandı, hapishanelere kondu, sürgünler yaşadı, görevden azledildi ama o doğru bildiklerinden asla geri adım atmadı.
Bu karşı duruş mücadelesinde elinde olan, güç aldığı tek şey gerçeklerdi ve o gerçekleri yanına alarak dik duruşunu sürdürdü. Bu davranış insanlar arasında nadir görülür.
Zaten o da nadir insanlardan birisi olduğunu her fırsatta göstermiştir. Her milletin kendi kahramanları vardır ve bir zamanlar ona karşı çıkanlar bile er geç onun etrafında hakkını vererek şekillenirler, onun görüş ve fikirlerine saygı göstererek toplum dokunulmazlığı verirler.
Bizim memleketimizde maalesef, kahramanlarımıza çeşitli yaftalar yakıştırıp, onları anlamak yerine, günümüzde bile görmezden geldiklerimiz vardır.
Fikir ayrılığına düştüklerimizi şucu, bucu diye ayırıp kendimiz de onlarla birlikte ayrışmaktayız. Bundan hepimiz zarar görmekteyiz.
(DEVAM EDECEK)