[simple-author-box]
Edebi Tahliller
Yenilikçi ve farklı
Hüseyin Nihal Atsız, 12 Ocak 1905’te İstanbul’da doğdu. Annesi Fatma Zehra Hanım, babası binbaşı Mehmet Nail Bey’di. Atsız, ilk ve ortaöğrenimini Kadıköy’de sürdürdü. Daha sonra Askeri Tıbbiye ’ye gitti. Bu sıralarda Türkçülük akımının etkisine girmeye başladı.
Bu yüzden yaşadığı problemlerden dolayı 1925’te Askeri Tıbbiye ’den atıldı. Kısa bir süre sonra Kabataş Erkek Lisesi’ne yardımcı öğretmen olarak girdi, sonra da şehirlerarası vapurlarda kaptan olarak çalıştı.
Nihal Atsız, Türkçülük ve Turancılık akımının ateşli bir savunucusudur. Yazdığı konuları kesin ve keskin bir dil kullanarak yazmıştır. Toplum yararına olan hiçbir konuyu evirip çevirmez, dolaştırmandan söyler. Aynı zamanda Türk tarihini ve edebiyatını çok iyi bilmektedir.
Özellikle Göktürkler üzerinde uzmanlaşmıştır. 34 tane kitabı ve onlarca şiiri mevcuttur. Türkçülük hareketini etkileyen en önemli isimlerden biridir.
Edebiyatın birçok alanında eserler vermiştir. Dünya literatürüne en güzel aşk şiiri olarak geçen “ Geri gelen mektup” bir romanın içerisinde yer almaktadır ( Ruh Adam).
Deneme, roman, hikâye, şiir ve çeşitli bilimsel makaleler, fikir yazıları ile yazın dünyasına imzasını atmıştır. Eserleri arasında; Yolların sonu, Bozkurtlar Diriliyor, Bozkurtların Ölümü, Deli Kurt, Türk Ülküsü, Ruh Adam gibi başyapıtları sayabiliriz. Yazdıkları eserler arasında birçok makaleler, fikir beyanları, araştırma eserleri mevcuttur.
Bu bağlamda Hüseyin Nihal Atsız tek yönlü bir yazar değildir ve ele aldığı her konuyu enine boyuna araştırarak bilgi ve belgelerle donatarak kütüphanelere girmektedir.
Kitaplarının bütününde, kendi fikir süzgecinden geçirmekte, kimseden etkilenmeden ortaya kendi fikir sentezini koymaktadır. Hiçbir eseri kendisinden önce birinin yazdığı fikrin yansıması veya devamı niteliğinde değil, tamamen kendi fikir imbiğinden süzdüğü eserlerdir.
Benim ele almak istediğim eser olan Ruh Adam romanı buna en iyi örnektir. Çünkü bu roman, yaşadığı dönem ve edebiyat dünyasında, şaşılacak derece de yenilikçi ve bir akım başlatacak kadar farklıdır.
Kendi sesidir. Ancak, edebiyat dünyasında farkındalık yaratmasına rağmen üzerinde en az konuşulan romanıdır. Bu en az konuşulmanın nedenleri birkaç şekilde açıklanabilinir.
Birincisi, yaşadığı dönemde fikir çatışması içinde olduğu muarızları dönemin siyasi gücünü ellerinde bulundurduğundan, onların etkisi, baskısı olabilir. Konuşulması, görüş belirtilmesi engellenmiş olabilir.
İkincisi, henüz Türk romanı gelişme aşamasında olup, Tanzimat edebiyatı kalıplarından kurtulamamış, yenilikçi bir yazıma ayak uyduramamış olanlarca yadırganmış olabilir.
Anlaşılmakta zorlanılmış görüşü, yani ikinci görüş daha mantıklı gelse de, neredeyse aynı dönemlerde Oğuz Atay’ın kaleme aldığı “Tutunamayanlar” romanı (Her iki roman da 1972 yılında baskıya girmiştir) prestij kitap kategorisinde sayılmıştır.
(DEVAM EDECEK)