Güner Karabulut
Köşe Yazarı
Güner Karabulut
 

İtthad-ı Osmanî Cemiyeti

Osmanlı Devleti, hem siyasi çalkantılar, hem aldığı borçların faizini dahi ödeyemez duruma geldiği ekonomik sıkıntılar, hem de Düyunu Umumiyenin kabul edilmesi ile 1881 yılında zaten fiilen çökmüştü. Harita üzerinde varmış gibi görünmesinin tek sebebi ise emperyal devletlerin Osmanlı’yı nasıl paylaşacakları konusunda anlaşamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Ortada duran büyük pastayı nasıl paylaşacaklarını bilemediler yoksa iş çoktan bitmişti. İşte bu duruma geç kalınmış olsa da dur demek isteyen Tıbbiye okulu öğrencilerinden bir kaç tanesi bir araya gelip 21 Mayıs1889 da İttihad-ı Osmani Cemiyeti isimli bir örgüt kurdular. Günümüz Türkçesi ile Osmanlı Birliği diyebiliriz. Kurucuları ise Ohrili ibrahim Temo (Ohri kuzey Makedonya da bir şehir ismidir), Arapkirli Abdullah Cevdet (Arapkir Malatya ilçesidir), Diyarbakırlı ishak Sukûtî, Kafkas göçmeni Mehmet Reşit ve Bakülü Hüseyinzade Ali ilk kurucularıdır. Bu örgüte kuruluşundan hemen sonra Konyalı Hikmet Emin Bey, Cevdet Osman, Mekkeli Sabri Bey ve Selanikli Doktor Nazım gibi isimler katılmıştır ve katılım oranı bu kadar hızlı başka bir örgüt olabildiğini zannetmiyorum. İlk başkan da Ali Rüşdi Bey olmuştur. Bu arada Doktor Nazım ismini aklınızda tutmanızda fayda var ileride kendisinden sıkça söz edeceğiz. Kurulan bu İttihad-ı Osmanî örgütü ileride isim değiştirip Birleşme ve Gelişme anlamına gelen İttihat ve Terraki ismini alacaktır. Örgüt 1895 yılına kadar daha çok iç eğitim amaçlı toplantılar yaptılar ve daha ziyade Namık Kemal ve Ziya Paşanın eserleri okuyarak fikirlerini olgunlaştırma gayreti gösterdiler. Örgüt düşünce yapısı içinde yok yoktu deseniz yeri vardır çünkü bir yanda İslam birliği amacı güdenler vardı diğer yanda Türk Birliği diyenler vardı. Bir yanda rafa kalkmış Meşrutiyetin hemen ilan edilmesini isteyenler vardı diğer yanda Otoriteryanizm denilen kabaca tek adam rejimi anlamına gelen tutucular vardı. Ortak olan tek paydaları Sultan Abdülhamit karşıtlığı idi.Peki net görüş ne zaman belirlendi derseniz Sultan Abdülhamit muhaliflerin tamamının katıldığı 4-9 Şubat 1902 Paris toplantısı derim. Sultan Abdülhamit bu örgütün varlığını 1892 yılında öğrendi ve üyelerini sıkı takibe aldırdı. Örgüt üyeleri 1895 yılına kadar tutuklamalar, gözaltılar olmuş olsa da önemli bir baskıya maruz kalmadılar ama O yıl yaklaşık beş bin Ermeninin İstanbul’da “Bağımsız Ermenistan” talebi ile yürüyüş yapması ve Müslüman halkın da onlara müdahale etmesiyle meydana gelen üç günlük çatışma ortamı, örgüt üyelerinin sertleşmesine sebebiyet verdi. Olaylar durulduktan sonra hem sözlü hem yazılı propaganda ile Ermenilerin bu cesareti korkak politika izleyen hükümetten aldığını halka anlatmaya giriştiler. Onların bu davranış ise sürgün, hapis, gözaltı olarak geriye döndü ve kaçabilen kaçtı, kaçamayan cezaevini boyladı. O yıllarda Avrasya da kim devletine veya yönetime muhalif ise soluğu Paris’te alırdı. Çünkü emperyal hesaplar Londra da pişirilir, Paris üzerinden servis edilirdi. Bu sebepledir ki Fransızlar muhalif kadrolara hem serbest bir çalışma ortamı tesis eder hem de onları kontrol altına alırlardı. Sultan Abdülhamit baskıyı artırıp örgüt üyelerine fırsat vermeyince bütün muhalif kadro Paris sokaklarını mesken belledi. Kimi muhalif gazete dergi çıkardı kimi de bildiri hazırlayıp gizlice Osmanlı şehirlerinde dağıttırmaya çalıştı. Sultan Abdülhamit muhalif kadronun rahat çalışmasını engellemek için önce Fransa, daha sonra Belçika hükümetlerine baskı yaptı ancak baktı ki olacak gibi değil hem kişisel vaadler hem de yönetimde iyileştirme yapılacağı sözleri ile Avrupa’da bulunan muhaliflerin İstanbul’a dönmesini sağlamak için 1897 yılında Ahmet Celaletttin Paşayı gönderdi. Buna inanan bir kısım ittihatçı döndü ve aralarında Mizancı Murad da vardı. Peki Abdülhamit bu sözleri tuttu mu? Devam edeceğiz efendim...
Ekleme Tarihi: 07 Temmuz 2023 - Cuma

İtthad-ı Osmanî Cemiyeti

Osmanlı Devleti, hem siyasi çalkantılar, hem aldığı borçların faizini dahi ödeyemez duruma geldiği ekonomik sıkıntılar, hem de Düyunu Umumiyenin kabul edilmesi ile 1881 yılında zaten fiilen çökmüştü. Harita üzerinde varmış gibi görünmesinin tek sebebi ise emperyal devletlerin Osmanlı’yı nasıl paylaşacakları konusunda anlaşamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Ortada duran büyük pastayı nasıl paylaşacaklarını bilemediler yoksa iş çoktan bitmişti.

İşte bu duruma geç kalınmış olsa da dur demek isteyen Tıbbiye okulu öğrencilerinden bir kaç tanesi bir araya gelip 21 Mayıs1889 da İttihad-ı Osmani Cemiyeti isimli bir örgüt kurdular. Günümüz Türkçesi ile Osmanlı Birliği diyebiliriz. Kurucuları ise Ohrili ibrahim Temo (Ohri kuzey Makedonya da bir şehir ismidir), Arapkirli Abdullah Cevdet (Arapkir Malatya ilçesidir), Diyarbakırlı ishak Sukûtî, Kafkas göçmeni Mehmet Reşit ve Bakülü Hüseyinzade Ali ilk kurucularıdır. Bu örgüte kuruluşundan hemen sonra Konyalı Hikmet Emin Bey, Cevdet Osman, Mekkeli Sabri Bey ve Selanikli Doktor Nazım gibi isimler katılmıştır ve katılım oranı bu kadar hızlı başka bir örgüt olabildiğini zannetmiyorum. İlk başkan da Ali Rüşdi Bey olmuştur. Bu arada Doktor Nazım ismini aklınızda tutmanızda fayda var ileride kendisinden sıkça söz edeceğiz.

Kurulan bu İttihad-ı Osmanî örgütü ileride isim değiştirip Birleşme ve Gelişme anlamına gelen İttihat ve Terraki ismini alacaktır. Örgüt 1895 yılına kadar daha çok iç eğitim amaçlı toplantılar yaptılar ve daha ziyade Namık Kemal ve Ziya Paşanın eserleri okuyarak fikirlerini olgunlaştırma gayreti gösterdiler. Örgüt düşünce yapısı içinde yok yoktu deseniz yeri vardır çünkü bir yanda İslam birliği amacı güdenler vardı diğer yanda Türk Birliği diyenler vardı. Bir yanda rafa kalkmış Meşrutiyetin hemen ilan edilmesini isteyenler vardı diğer yanda Otoriteryanizm denilen kabaca tek adam rejimi anlamına gelen tutucular vardı. Ortak olan tek paydaları Sultan Abdülhamit karşıtlığı idi.Peki net görüş ne zaman belirlendi derseniz Sultan Abdülhamit muhaliflerin tamamının katıldığı 4-9 Şubat 1902 Paris toplantısı derim.

Sultan Abdülhamit bu örgütün varlığını 1892 yılında öğrendi ve üyelerini sıkı takibe aldırdı. Örgüt üyeleri 1895 yılına kadar tutuklamalar, gözaltılar olmuş olsa da önemli bir baskıya maruz kalmadılar ama O yıl yaklaşık beş bin Ermeninin İstanbul’da “Bağımsız Ermenistan” talebi ile yürüyüş yapması ve Müslüman halkın da onlara müdahale etmesiyle meydana gelen üç günlük çatışma ortamı, örgüt üyelerinin sertleşmesine sebebiyet verdi. Olaylar durulduktan sonra hem sözlü hem yazılı propaganda ile Ermenilerin bu cesareti korkak politika izleyen hükümetten aldığını halka anlatmaya giriştiler. Onların bu davranış ise sürgün, hapis, gözaltı olarak geriye döndü ve kaçabilen kaçtı, kaçamayan cezaevini boyladı.

O yıllarda Avrasya da kim devletine veya yönetime muhalif ise soluğu Paris’te alırdı. Çünkü emperyal hesaplar Londra da pişirilir, Paris üzerinden servis edilirdi. Bu sebepledir ki Fransızlar muhalif kadrolara hem serbest bir çalışma ortamı tesis eder hem de onları kontrol altına alırlardı. Sultan Abdülhamit baskıyı artırıp örgüt üyelerine fırsat vermeyince bütün muhalif kadro Paris sokaklarını mesken belledi. Kimi muhalif gazete dergi çıkardı kimi de bildiri hazırlayıp gizlice Osmanlı şehirlerinde dağıttırmaya çalıştı.

Sultan Abdülhamit muhalif kadronun rahat çalışmasını engellemek için önce Fransa, daha sonra Belçika hükümetlerine baskı yaptı ancak baktı ki olacak gibi değil hem kişisel vaadler hem de yönetimde iyileştirme yapılacağı sözleri ile Avrupa’da bulunan muhaliflerin İstanbul’a dönmesini sağlamak için 1897 yılında Ahmet Celaletttin Paşayı gönderdi. Buna inanan bir kısım ittihatçı döndü ve aralarında Mizancı Murad da vardı. Peki Abdülhamit bu sözleri tuttu mu?

Devam edeceğiz efendim...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.