[simple-author-box]
Ankara, istiklalimizin ve istikbalimizin şehri. Kurtarıcı ve kurucu başkentimiz. Millî iradenin kalbinin 101 yıldır attığı şehir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Ankara ile ilgili yıllardır benzer cümleler kuruluyor. Bu cümleler de Ankara’ya sadece minnet ve şükran duyduruyor. Fakat Ankara’yı sevimli, sempatik bir şehir haline getirmiyor.
Ankara’nın en büyük talihsizliği 470 yıl başkentliğimizi yapan İstanbul’un unvanını elinden almasıdır. Dahası İstanbul’un halefi gibi değil de rakibi gibi algılanmasıdır.
İstanbul üç imparatorluğa başkentlik yapmış mümtaz bir şehrimizdir. Ankara’nın İstanbul’un yerini almak gibi bir iddiası yoktur, olamaz. İstanbul İstanbul’dur, Ankara da Ankara’dır. Ancak Ankara’nın Ankara olduğunu önce Ankaralılar bilmelidir.
İstanbul’un İstanbul’da yaşayanlar tarafından bilindiği kadar, Ankara Ankara’da yaşayanlar tarafından bilinmemekte, gezilmemektedir. Ankara dışında yaşayanların Ankara ile ilgili ‘soğuk şehir’şeklindeki algı ve anmalarında Ankara’da yaşayanların da katkısı vardır. Çünkü Ankara’da yaşayanlar bile Ankara’yı bilmemektedir.
Birçok insan ‘Kör hafızası’ ile malûl. Sonradan görme yetisini kaybeden insanlar, kişileri ve nesneleri en son gördükleri şekilde zihinlerinde canlandırırlar. Örneğin görme yetisini kaybeden bir yakınınız sizi en son 7 yaşında görmüşse, siz 20 yaşında olsanız da hayalinde 7 yaşındaki sıfatınızla belirirsiniz. İşte Ankara’da da birçok kişinin hafızası bu şekildedir.
Ankara’nın yeterince tanınmamasında ve ‘soğuk’ algılanmasında başta hemşehrilerimiz olmak üzere memleketimizdeki “Kör hafızası”nın etkisi vardır. “Aslında öyle değil” demek için Ulus ile Kızılay’ın müttefik olması, Kocatepe’nin de Hacı Bayram kadar ziyaret edilip şehrin etraflıca bilinmesi gerekmektedir. Bu hususta sorumluluk Ankaralılara düşmektedir.
Ankara’da AVM’lerin bilindiği kadar semtler bilinmemektedir. Örneğin Çankaya’da oturan bir kişi eğer bir yakınını ziyaret etmesi iktiza etmiyorsa Keçiören ilçesine gelmemektedir. Benzer örneği Altındağ, Mamak için de vermek mümkündür. Doğal olarak Ankaralılar Ankara’yı yaşadıkları çevreden, gördükleri mekânlardan, gezdikleri caddelerden, gittikleri AVM’lerden, piknik alanlarından ibaret zannetmektedirler.
Bu arada Ankara Ankara’dan ibaret bir şehir değildir. Ankara Türkiye, Türk dünyası ve gönül coğrafyamız demektir. Ama öncelikle Ankaralılar bu bilinçte olmalı ve Ankara’yı bilmelidirler. Altındağ’ın Çinçin Mahallesinden ibaret olmadığını(Çinçin’in de eski Çinçin olmadığını), Altınköy gibi ülkemizde ve dünyada eşine az rastlanacak muhteşem bir açık hava müzesinin ev sahibi olduğu; Keçiören’in Asfalt ve Şose’den ibaret olmadığı, evlenen gençlerin düğün hikâyelerine koyacakları her biri tablo gibi resimleri çektirdikleri muhteşem rekreasyon alanlarıyla süslendiğinin; Çankaya ilçesinin Kızılay’dan ibaret olmadığının bilinmesi gerekiyor. Bunun için de Ankara’yı önce Ankaralılar gezmeli ve misafirlerine de “Ankara’da gezilecek bir yer yok” demek zorunda kalmamalıdırlar.