Hasan Yılmaz
Köşe Yazarı
Hasan Yılmaz
 

Olta Balıkçılarını Yakalamış Zabıtalar Gibiyiz

[simple-author-box] Muhabirliğimin toyluk günlerinde yaptığım ilk haberler trafik kazaları, yangın, suda boğulma gibi üçüncü sayfa haberleriydi. Gayretim daha büyük haberler yakalamak ve birinci sayfada görünmek içindi. Daha büyük haber daha büyük kişilerin sorunlarından çıkardı. Fakat onları yakalamak öyle kolay değildi. Onlar imaj sahibi kişilerdi, iyilikleriyle bilinirlerdi. Geçtiğimiz günlerde Kürşat Ayvatoğlu adında bir gencin lüks bir araçta kokain çekerken görüntüleri sosyal medyada yayınlandı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın yanında çalıştığı tespit edilen Ayvatoğlu’nun yaşından ve konumundan beklenmeyecek bir beceriye sahip olduğu da olay deşildikçe görüldü. Övünülecek, onaylanacak bir davranış değil. Belki bu yüzden yaşına ve statüsüne bakılmadan linç edildi. * Benzer olaylar Esra Erol’un gündüz kuşağındaki programlarında mebzul miktarda yayınlanıyor. Türkiye gündemine gelen en son olay iki eltinin çocuklarını ve kocalarını terk edip yufkacıya kaçmalarıydı. Ondan önce de bir başka kadının kocasını terk edip evli bir adam ile yaşamayı tercih etmesi günlerce gösterilmişti. Takdir ettiğim, tasvip ettiğim bir program değil. Ayıpları gösterdiği için değil; ayıpların üzerinde tepinmenin para kazanma yöntemi olarak kullanılması sebebiyle tasvip ettiğim program değil. Esra Erol’un naif bir şekilde yaptığını yıllar önce Fatma Girik“Söz Fato’da” programıyla yapıyordu. * Ayvatoğlu’nu savunacak, aferin diyecek halim yok. Ya da evlerinden, kocalarından kaçan kadınları onaylamıyorum. Temennim ahlak, adalet, vicdan ve merhametin hâkim olduğu bir dünyada yaşamaktır. Aynı şekilde herkese fıtratlarına uygun şekilde yaşamalarını tavsiye ederim. Deniz kıyısında yaşayanların birçoğu hafta sonlarında balık tutmayı sever. Birkaç balık yakalamak onlar için keyiftir. İstanbul gibi bazı illerde aşırı yoğunlaşma olduğu için olta ile balık avlamak izne tabidir. Buna rağmen izinsiz avlananlar oluyor. Göz önünde oldukları için kolayca yakalanıyorlar. Aynı kişiler daha büyük teknelerle açık denizde balık avlarlarsa! Trol ağlarıyla deniz tabanını tararlar ve balık yuvalarını tahrip edecek şekilde vahşi avlanma yaparlarsa! İşte onlara kimse bir şey yapmıyor. Görmediğimiz, biri yakalayıp suçlu diye önümüze çıkarmadığı için kınamıyor, üzerlerinde tepinmiyoruz. Takım elbiseli, kravatlı halleriyle karşımıza çıkarlarsa beğeniyle bakıp takdir de edebiliriz. Katlettikleri balıkları, yok ettikleri balık varlığını aklımıza bile getirmeyiz. İster bedenlerine, ister başkalarına zarar veren kişiler olsunlar; asıl suç, büyük günahlar giremediğimiz evlerde, binemediğimiz arabalarda, kalmadığımız otellerde işleniyor. 700 bine yakın kişi uyuşturucuyu ayda, uzayda mı kullanıyor? Sabahlara kadar eğlenilen gece kulüplerinde sadece alkol mü satılıyor? Ya da 250 liraya nargile satılan kafelerde de helal paralar mı harcanıyor? Zabıta gibi olta balıkçılarını yakalamanın hazzını duyuyoruz da, giremediğimiz evlerde yenen herzeleri, takılmadığımız kafelerde kesilen faturaları, binmediğimiz arabalarda yapılan pazarlıkları sorgulamıyoruz. Kale surları gibi büyük duvarlarla çevrili sitelerde örnek kişilerin yaşadıklarını zannediyor, ekranlardan önümüze atılanları, sosyal medyada soframıza meze edilenleri ahlak abideleri insanlarmışız gibi yargılıyoruz. Peki o insanlar karşımıza çıksalar ve“İşlediğiniz günahlar kadar beni eleştirin” deseler, kaç kişi masum olduğunu söyleyebilir? Ya da kaç kişi“Filanca filanca kişinin işlediği melanetlere bakınca sen çok masumsun kardeşim” der?
Ekleme Tarihi: 14 Nisan 2021 - Çarşamba

Olta Balıkçılarını Yakalamış Zabıtalar Gibiyiz

[simple-author-box]

Muhabirliğimin toyluk günlerinde yaptığım ilk haberler trafik kazaları, yangın, suda boğulma gibi üçüncü sayfa haberleriydi. Gayretim daha büyük haberler yakalamak ve birinci sayfada görünmek içindi. Daha büyük haber daha büyük kişilerin sorunlarından çıkardı. Fakat onları yakalamak öyle kolay değildi. Onlar imaj sahibi kişilerdi, iyilikleriyle bilinirlerdi.

Geçtiğimiz günlerde Kürşat Ayvatoğlu adında bir gencin lüks bir araçta kokain çekerken görüntüleri sosyal medyada yayınlandı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın yanında çalıştığı tespit edilen Ayvatoğlu’nun yaşından ve konumundan beklenmeyecek bir beceriye sahip olduğu da olay deşildikçe görüldü. Övünülecek, onaylanacak bir davranış değil. Belki bu yüzden yaşına ve statüsüne bakılmadan linç edildi.

*

Benzer olaylar Esra Erol’un gündüz kuşağındaki programlarında mebzul miktarda yayınlanıyor. Türkiye gündemine gelen en son olay iki eltinin çocuklarını ve kocalarını terk edip yufkacıya kaçmalarıydı. Ondan önce de bir başka kadının kocasını terk edip evli bir adam ile yaşamayı tercih etmesi günlerce gösterilmişti. Takdir ettiğim, tasvip ettiğim bir program değil. Ayıpları gösterdiği için değil; ayıpların üzerinde tepinmenin para kazanma yöntemi olarak kullanılması sebebiyle tasvip ettiğim program değil. Esra Erol’un naif bir şekilde yaptığını yıllar önce Fatma Girik“Söz Fato’da” programıyla yapıyordu.

*

Ayvatoğlu’nu savunacak, aferin diyecek halim yok. Ya da evlerinden, kocalarından kaçan kadınları onaylamıyorum. Temennim ahlak, adalet, vicdan ve merhametin hâkim olduğu bir dünyada yaşamaktır. Aynı şekilde herkese fıtratlarına uygun şekilde yaşamalarını tavsiye ederim.

Deniz kıyısında yaşayanların birçoğu hafta sonlarında balık tutmayı sever. Birkaç balık yakalamak onlar için keyiftir. İstanbul gibi bazı illerde aşırı yoğunlaşma olduğu için olta ile balık avlamak izne tabidir. Buna rağmen izinsiz avlananlar oluyor. Göz önünde oldukları için kolayca yakalanıyorlar. Aynı kişiler daha büyük teknelerle açık denizde balık avlarlarsa! Trol ağlarıyla deniz tabanını tararlar ve balık yuvalarını tahrip edecek şekilde vahşi avlanma yaparlarsa! İşte onlara kimse bir şey yapmıyor.

Görmediğimiz, biri yakalayıp suçlu diye önümüze çıkarmadığı için kınamıyor, üzerlerinde tepinmiyoruz. Takım elbiseli, kravatlı halleriyle karşımıza çıkarlarsa beğeniyle bakıp takdir de edebiliriz. Katlettikleri balıkları, yok ettikleri balık varlığını aklımıza bile getirmeyiz.

İster bedenlerine, ister başkalarına zarar veren kişiler olsunlar; asıl suç, büyük günahlar giremediğimiz evlerde, binemediğimiz arabalarda, kalmadığımız otellerde işleniyor. 700 bine yakın kişi uyuşturucuyu ayda, uzayda mı kullanıyor? Sabahlara kadar eğlenilen gece kulüplerinde sadece alkol mü satılıyor? Ya da 250 liraya nargile satılan kafelerde de helal paralar mı harcanıyor?

Zabıta gibi olta balıkçılarını yakalamanın hazzını duyuyoruz da, giremediğimiz evlerde yenen herzeleri, takılmadığımız kafelerde kesilen faturaları, binmediğimiz arabalarda yapılan pazarlıkları sorgulamıyoruz. Kale surları gibi büyük duvarlarla çevrili sitelerde örnek kişilerin yaşadıklarını zannediyor, ekranlardan önümüze atılanları, sosyal medyada soframıza meze edilenleri ahlak abideleri insanlarmışız gibi yargılıyoruz.

Peki o insanlar karşımıza çıksalar ve“İşlediğiniz günahlar kadar beni eleştirin” deseler, kaç kişi masum olduğunu söyleyebilir? Ya da kaç kişi“Filanca filanca kişinin işlediği melanetlere bakınca sen çok masumsun kardeşim” der?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.